|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
MUTSUZLUK ADALETSİZLİĞİN, EŞİTSİZLİĞİN LÂNETİ Mİ? |
MUTSUZLUK EŞİTSİZLİĞİN ADALETSİZLİĞİN LÂNETİ Mİ?
Dünya da iletişim, ulaşım, izleme görme, duyma sonucu yaşanılan, olumlu ve olumsuz gelişmeleri insanlık artık görerek yaşıyor. Ne yazık ki bu yoğun haberdar olma biz de duyğusal etkileşimi de azaltıyor. Bu kadar haberin, bilginin, yönlendirmeye dayalı haber ve bilgilerin sonucu oluşan kanaatler o kadar karmaşık hale geliyor ki insanlar hiç bir dönem de çelişkileri bu kadar yakinen tanık olmadılar, çelişkileri bu kadar uç noktada yaşamadılar.
Bir yanı ekmek ve temiz su gibi en zaruri ihtiyaçlarının derdindeyken, açlığın, şitedetin ve terörün sonucu can çekişirken, diger yan da ise çok küçük bir grup dünya vatandaşı şımarıklıklarının ve bencilliklerinin sonucu dünya kaynaklarını çar cur etmektedirler. Bu küçük ama mağrur grub harcamalarının onda biri kadar fedakarlık yapsa hiç bir insan aç kalmayacak olmasına rağmen ellerinde ki parayı hangi lükse harcayacaklarını şaşırıyorlar. BU da açlıkla karşı karşıya olan, yoksullukla mücadele edenleri hem kendi toplumlarına hem de evrensel topluma karşı nefrete, kine, tepkiye sürüklüyor… Böylece insaniyetimiz hem kendi toplumumuz da hem de evrensel toplum da can çekişmeye başlıyor...
Çün ki iletişim ve ulaşımın gelişmesi sonucu mal ve sermaye dolaşımı artık sınır tanımamakta her ülkenin sınırları aşagı yukarı mallar ve sermaye ile aşılmaktadır. Buradan ortaya çıkan artı deger ise %1-2 kişinin elinde toplanmakta ve bunun sonucu ise gelir dagılımın da ucurum günbe gün artmaktadır. Bu eşitsizligi gören toplumun yeni fertleri, yani gençler dünyanın yeni sakinleri bizim gibi adaletsizlikleri kanıksayamadıkları için artık daha tepkililer ve bu adaletsiz işleyişe artık yeter demektedirler. Bunun için dünya toplumu bu tepkilerle mücadele yerine düyayı sömüren bu aşırı, uç lüksleri yaşayarak dünya kaynaklarını tüketen, dünyayı hiç olmadığı kadar aşırı tüketimleriyle kirletenlerle mücadele etmelidir… Bir milyona araba, 500 bine saat, 2 milyona villa, iki milyon ikiyüzelliyi yata ver ve çalışanlarınla paylaşma, için de yaşadığın toplum için vergi verme ve sana da ne devlet, nede vatandaşlar tepki göstermesin… Yok öyle üç kuruşa beş köfte… Dünya da ekonomik çarpıklığını, gelir dagılımında ki uçurumu görmeye devam edelim…
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından geçtiğimiz ay açıklanan 2014 İnsani Gelişme Raporu’na göre, dünyanın en zengin 85 insanının serveti, 3.5 milyar yoksul insanın sahip olduğundan daha fazla. UNDP’ye göre dünya nüfusunun en yoksul üçte ikisi, dünya gelirinin yüzde 13’ünden daha azını elde ediyor. Buna karşılık, en zengin yüzde 1 ise küresel gelirin yaklaşık yüzde 15’ini alıyor. 1990 - 2010 yılları arasında gelişmekte olan ülkelerde gelir eşitsizliği yüzde 11 daha yükselmiş durumda. Bunlar dünya ortalmaları nki bazı toplumlar da u uçurum daha fazladır.
Söz konusu bu rakamlar, küresel düzeyde yoksulluk ve eşitsizliğin adaletsziliğin boyutlarını anlamak için sanırım yeterlidir. Ne yazık ki, pastanın büyüklüğünü artırmak yerine mevcut pastadan daha büyük bir pay almaya odaklanan zenginler ve bunlara izin veren devletler, sistemler, toplumlar olduğu sürece bu böyle devam edecek gibi görünüyor... Bu eşitsizligin artarak devam etmesi demek, toplumların ve düyanın barışının tehdit edilmesi, insanların mutsuz edilmesi demektir.
Dünya Nufusunun %1 dünya ekonomik kaynaklarının büyük bir bölümünü ele gecirmiş durum da, dolayısıyla bu eşitsizlik hem siyasi, hem de sosyal sorunlara acık toplumların ortaya çıkmasına neden olmaktadır ve yeni yeni sorunlara da gebedir. İletişimin, ulaşımın ekonomik ve kültürel etkileşimin bu kadar yogunlaştığı günümüz de çıkan sorunlar sadece sorun yaşayan toplumları degil tüm dünyayı etkiler. Çün ki artık herkes, herkesi görüyor nasıl yaşıyor biliyor, kendisi açlıkla boğuşurken lüks yaşayanlara karşı sempatiyle bakamıyor… Yoksulluk nispeten mutsuz ediyor da zenginlik mutlu mu ediyor?
Dünyayı sömüren parası çok olan zenginler mutlu mu desek mutlu olmadıklarını görüyoruz…
Nasıl ki biz yoksullar bazı yoksunlukları kanıksıyorsak, onlar da varsıllıklarını kanıksıyorlar ve varlar anlamsızlaşıyor. Sosyal bilimciler hep şu soruya cevap ararlar acaba daha çok para = mutluluk mu demektire genel olarak hayır cevap vermelerine rağmen yinede insanlar para peşin de koşmaya devam ederken kendilerini mutsuz ediyorlar… Aslında paranın ne kadar çok olmasından çok aynı konumdakilerden daha çok kazanmak insanları sanırım biraz mutlu ediyor. Ama bir eşik aşıldımı bu kimi araştırmalara göre yıllık gelir 55 bin dolar, kimine göre 75 bin dolar artık para mutluluk katkısına neden olmuyor ve önemsizleşiyor. Amerika da yapılan bir araştırmada yıllık gelirin 75 000 doları geçtiğin de paranın mutluluk verme oranı iyiden iyiye azalıyor… Bunun nedeninin sadece paranızın olması degil, kişisel farklılıkların da etkileri olduğu belirtiliyor.
İkinci araştırma ise Kanada da bir üniversite yapıyor, elde ettiği sonuçlar ise şöyle… İnsanlar genel olarak daha çok paranın daha çok mutluluk getirecegine inanmaktadırlar. Kanada British Columbia Üniversin de yapılan bir araştırmaya göre, Yıl da 25 bin dolar kazananlar, 55 bin dolar kazanmaları durumun da %100 daha mutlu olacaklarını söylemişlerdir, araştırma sonuçları tersini gösteriyor. İki ayrı gelir grubu üzerinde ki deneklerden alınan sonuca göre, 1 den 10'a kadar olan bir ölcek üzerinden yaşantılarında ki tatmin düzeyinin degerlendirilmesi istenmiş, 55 bin dolar kazananların ancak %9 daha fazla mutlu oldukları tespit edilmiştir. Oysa ki 25 bin dolar kazananların 55 bin dolar kazanmaları halide %100 daha fazla mutlu olacaklarını söylemiş olmalarına rağmen, bu araştırma da gördüğümüz, paranın beklenen mutluluğu getirmediğini 55 bin dolar kazanarak, yaşayarak görenlerin cevaplarından anlaşıldığına göre ancak %9 daha mutlu olduklarıdır... Yani paranın mutluluğumuza katkısı tahminlermizin çok altındadır.
Oysa ki insan daha çok parası olunca, daha geniş evler de oturmaya başlar, oysaki fakirken de zenginken de fiziksel capı aşagı yukarı aynıdır, fiziksel yer işgali dolayısıyla aynı metre karedir. Nihai olarak ihtiyaçlar aynıdır ve ihtiyaçlar, istekler ve lüks olanı ayırt ettiğimiz de fazla paraya da ihtiyaç da yoktur. Bu nedenle 85 kişinin 3,5 milyar insanın elindeki paradan, elde edebilecegi kadar paradan daha çok parayı ellerinde tutmaları çok mantıklı gelmemektedir.
Bilimsel çalışmalarından, paranın mutluluğa katkısı üzerine elde edilen sonuçları gördük. Ayrıca İnsanlar genel olarak geçmişlerinden daha iyi konumlarda olmalarına rağmen, mutluluğumuzun o kadar artmadığını kendimizden de biliyoruz. Ben genel olarak neşeli, mutlu bir insanım bir gün zengin bir arkadaş bana dedi ki ya para ben de, güzel arba ve ev bende, güzel kadın ben de sen mutlusun, bende olanlarınhiç biri yok sen de, sen de olan mutluluk da yok ben de dedi... Ben de mutluluğun imkanlarla istekleri dengelemekte olduğunu söyledim...
Öte yandan yine kendimizden biliyoruz ki, sevdiklerimizle ve arkadaşlarla payalaşılan zamanın da paranında bizi mutlu ettiğini dolayısıyla paylaşılmayan paranın mutluluk getirmediğini de…. 3,5 milyar insanın yoksulluğuna rağmen kasalara yıgılan paranın ilahi bir laneti olur, ilahi bir lanet olmasa bile toplumun tepkisinden dolayı, kaygıları artan zenginleri yine bir şekliyle mutsuzluk laneti bulur… İnsan sormadan edemiyor, "mutsuzluk adaletsizligin ve eşitsizligin lanetimidir" diye, hepimiz bu soruya ön yargılamızdan kurtularak makul cevaplar arayalım ne dersiniz?
Bütün siyasal taraflar, Adaletsizliklerle ve eşitsizliklerle mücadeleye, düşünürleri, akademisyenleri, din adamlarını, yönetimleri gelir dagılımını düzeltmenin yollarını bularak toplumlara sunmaya davet ediyor, ve daha adil, daha eşitlikci bir dünyanın toplumlara barış ve mutluluk getirecegi düşünce ve dileklerimle selam ve sevgilerimle….
Hüseyin Benek – Ekim 14—www.vatandasfikri.com
Kaynaklar
1- Cumhuriyet gazetesi, CBT Eki- 1327 sayı Sayfa 10
2- Cem Kılıç : cem.kilic@milliyet.com.tr
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|