YASTIK MÜLAHAZA’LARI!!
Uykum geldi gittim yatağıma, koydum başımı yastığıma, tam uyuyacaktım ki, her şey sustu beyinde mülahazalar susmuyor… Uykumu kaçırdılar, bende onların üstüne üstüne gittim, bütün davranışlarım üzerine mülahazalar yaptım, sonra neler çıktı, neler!?
Önce en yakınlarımdan başladım, yanlış yapanları düşündüm, yanlış yaptıklarımı düşündüm, işin içinden bir türlü çıkamadım… İnsanın kendini neden yargılamaktan kaçtığını anladım, en zor şey kendini yargılamakmış bunu anladım… Anan, benim için ne yaptı sen anan için ne yaptın diye sormanın ağırlığını anladım… Sonra devam ettim…
Patronsak, kelli felli bir yatak da yatıyorsak, lüks içinde yaşıyorsak, acaba yanımızda çalışanlar nasıl yaşıyor diye mülahaza yapıyormuyuz? Yoksa 12 saat çalışması karşılığın da verdiğimiz asgari ücreti yetiştiremediği için onlarımı suçluyoruz? O zaman siz sakinleştiricinizi alarak, vicdanınızın sesini susturmuşsunuz yastık mülahazalarından emekli olmuşsunuz demektir… Cehennemin yoluna kaldırımlar döşemeye devam ediyorsunuz demektir… Size hayırlı yolculuklar dilerim… Dönelim sağ yanımıza, ne geliyor aklımıza…
Yastığım da Sağıma döndüm, ülkemin sağcılarını düşündüm, sözde hepsi de dindardı, öte yandan çok kolay hata yapıyorlardı, hepside milliyetçiydi ülkenin bütün ekonomik kurumları satılırken alkışlıyorlardı, hepsi de muhafazakardı pek de kültürel değerleri muhafaza ediyor gibi görünmüyorlardı… Hatta maddi değer için çok kolay manevi değerleri yok sayabiliyorlardı… Hepsi de inancı en hassas şekilde önemsiyorlar gibiydi… O zaman sağcılarımızın içinde ki bu kadar Ahlaksız/adaletsiz, Fitneciler nereden gelmişti? Acaba bunlar sağcı numarası yapan solcularmıydı? Hem dini, hem diyaneti önemseyeceksin, hem de bu kadar keyfi, davranacaksın, hatta keyfi bile değil içgüdüsel davranacaksın, kültürü önemsediğini iddia edeceksin… Ama kendin bile nezaketen, göstermelik uyacaksın… Ülke bu kadar borçlanırken bu kadar borçla ne yapılıyor diye düşünmemek, sağcılarımıza yakışıyor mu? Aldık borç, sattık devletin mallarını, verdik bu paraları piyasaya kredi olarak, yatırım kredisi mi, yok tüketim kredisi.. Aldık araba, aldık cep telefonu, yetmedi değiştirdik bunları… Geliri iyi olanlar(3500 lira üzerine olanlar) ev aldık… Hani Bizim atalarımız devlet millet için çalışırdı, biz de onları örnek alırdık, şimdi ne yapıyoruz, bütün toplumsal kuralları çarpıtıyor, Kendimiz için çalışıyoruz gibime geliyor… Bunu Nereden çıkarıyoruz yastık mülahazalarından… Maaşlar alıyoruz çok güzel, güzel işler mi yapıyoruz, ne üretiyoruz, toplumun hangi sorununu çözüyoruz, çalıştığımız kuruma katkımız ne diye düşünmüyoruz bile… Bize, sağ cenaha… Kendilerini yargılamak, özeleştiri için yastık mülahazaları öneriyorum.. Dönelim sol yana, gelelim sola… İktidar işlerine az bulaştığı için daha az günahsız diyebiliriz…
Yastığım da, döndüm sol yanıma, neler geldi aklıma, dönelim sol cenaha, ey sol yanımız, ey vatandaşımız, ey milletimizin fertleri, nasılsınız ne yapıyorsunuz? Muhalefet yapıyoruz, yapın, yapalım, muhalefet olmadan iktidar çok keyfileşir, son 70-80 yıldır ülkeyi sağ siyasetçiler idare ediliyor… Üstelikte muhalefet gerektiği gibi edilmezse, iktidar çok keyfi idare eder/ediliriz, keyfi mi ediliyoruz ne? Yönetimsel keyfiliklere bakınca, biz sanırım doğru dürüst muhalefet etmiyoruz… Olur mu daha ne diyelim her şeyi diyoruz millet sanki bizi duymuyor… Olabilir, bunun üzerine mülahaza yaptınız mı/yaptık mı, mülahaza da nedir ki? Aslında bizim çok zamanınız var, Düşünmek, düşünmek yatıp düşünmek, kalkıp düşünmek… Biz doğru şeyler söylemenize rağmen millet bizi duymuyorsa mülahaza yapmak lazım… Sizin adınıza haddimi aşarak mülahazalarımı yapıyorum… Acaba milletle aynı dini inanç dairesinde konuşuyormusunuz? Yok… Milletle aynı vatan, vatandaş anlayışımız var mı? Yok.. Siz yerelleşemeden, yereli yok sayarak evrenselleşmeyi düşünüyor ve bunu başaracağınızı mı sanıyorsunuz? Bu düşüncenin, enine sonuna bakmadan uygulamada ısrar mı ediyorsunuz? Ülke borçlanmış, aşırı borçlanma aşırı faiz ödemeleri getirmiş, ekonomik bağımsızlığımızı kaybetmişiz, siyasal bağımsızlığımız kağıt üzerinde kalmak üzere… Biz kayıkçı kavgası yapar gibi siyaset yapmaya devam mı ediyoruz ne? Sağ siyasetçilerin belirlediği gündem tuzaklarına düşüyor, onlara laf yetiştirmeye çalışıyoruz, sağ siyasetçiler bizi kültürel alana çekiyorlar, onlar o alanda güçlü, biz onları siyaset alanına, ekonomi alanına çekmeli degilmiyiz? Aldığımız Borçlarla, yol, kamu binası cami yaptık, bunlardan şikayetimiz yok, şikayetimiz aldığımız borçların sanayiye değil de yola, ne işe yaradığını bilmediğimiz kamu binalarına harcanmasıdır… Şikayetimiz işsizliktendir, işsizliğin nedeni nedir derseniz sanayisizlik derim, sanayisizliğin nedeni ne dersek, fabrika yapılmaması derim… Bunlar üzerine düşünelim, birlikte mülahazalar yapalım… Çünkü Bu ülkede benim bir yanım akrabam, kardeşim, aynı devletin vatandaşı sağcısı yaşıyor, diğer yanım da solcusu, işlisi de yaşıyor, işsizi de, varsılı da yaşıyor, yoksulu da… Ben biliyorum ki siz daha adil bir Türkiye istiyorsunuz, sizden ricam içinde yaşadığınız topluma uzaktan seslenmeyin, aranıza mesafe koymayın, onlara, olanlara yabancı kalmayın yanına gidin… Yanına gidin derken kahveye gidin, camiye gidin, futbol maçlarına gidin, bayrama gidin, iftara gidin, düğüne gidin, derneğe gidin, cenazeye gidin, onlarla birlikte hareket edin, yaşayın/yaşayalım… Sizin yaşadığınızı bizde yaşıyoruz, bizim yaşadığımızı sizde yaşıyorsunuz… Hatta işsizler arasında biz daha çoğunluktayız deyin… Askere birlikte gidiyoruz, ölüyorsak vatan için bizde ölüyoruz, miting meydanlarında vatan diye bağıran bazı siyasilerin çocukları askere bile gitmemiş biliyoruz… Deyin muhalifliğimizi iyi yapın, yapalım… Bakın yastık mülahazaları bile ne kadar çok siyasileşmiş… Aslında bize biraz da akş, meşk düşünmemiz lazım değil mi? Siyaseti neden bu kadar çok konuşuyoruz, diye mülahaza yapalım diyeceğim, sanırım siyasetimizin vasatlığından onlara güvensizliğimizden olsa gerek… Ben aşk, meşk mülahazalarına geçmek istiyorum… Gençlik aşklarımı düşünmek istiyorum, Güzel kadınlar düşünmek istiyorum, Git siyaset başımdan gel ne olur aşk, meşk düşüncelerime, mülahazalarıma… Siyaset düşüncelerimizin de içine ediyor, hayatımızın da, hayatımıza aşkı davet edelim, sevelim, sevilelim derken uyuyup kalmışım……. Çok güzel rüyalar gördüm, iyi ki son olarak aşk meşk düşünmüşüm… Kendime ve Size Günaydın, Kalktım bu yazıyı yazıyorum… Selam ve Sevgilerimle…
Hüseyin Benek – 17.4.18 – vatandasfikri.com
|