NEDEN ANLAMIYORUZ?
(Eğitimde, Başarızılığın Nedenleri Nedir?) (Paralel Eğitim Başarısızlığa Neden Oluyor mu?)
Yine bir uluslararası sınavda çocuklarımız ortalamanın altın da… Bu 3 yıl da bir yıl yapılan PISA sınavında OECD ülkeleri ortalamasının altında eğitim seviyemiz. Neden acaba?
Matematik, fen ve Türkçe dallarında “Türkiye’de 15 yaşındaki öğrencilerin önemli bir oranının bu sınavda, temel becerilerden yoksun olduğunu görüldü… Bunun nedeni acilen araştırılmalı, ben bunun nedeninin daha bebeklik yaşlarında din konularda ki anlamadan ezberlemelerin, fen konularına ve dilimizle anlam verme konularına yansıdığı kanaatindeyim… Bu benim kanaatim ama uzmanlar bu başarısızlığın nedenlerini araştırmalıdır… Bu başarısızlıkların arasında beklide en üzücü olanı ana dilimiz de bir metni anlamada başarısız olmak ki ben ne diyeyim… Hepimiz bu başarısızlığın nedenlerini arayalım bulalım bunları ortadan kaldıralım… Milli Eğitim Bakanlığı bize bu kadar derslik yaptık yerine, ne sonuç alıyoruz ona bakmak lazım deme zamanı gelsin artık! Bir eğitim uzmanına kulak verecek olursak bakın ne diyor…
Sabancı Üniversitesi Eğitim Politikaları analisti Yeliz Düşkün şöyle diyor: “Okuma alanında üst düzey beceri göstermek demek bir veya birden fazla metindeki bilgileri birbirleriyle ilişkilendirerek yorumlamak, sunulan hipotezleri eleştirel biçimde değerlendirebilmek gibi becerileri içeriyor. Dolayısıyla Türkiye’de 15 yaşında olan ve eğitimine devam eden çocukların çok düşük bir oranının bunları yapabildiğini söyleyebiliriz.” Bunun topluma yansıması şöyle olsa gerek…
Genel olarak anlama sorunu yaşayan insanlar bir kişi, gruba aşırı bağlılık içine girerek… Başka şekilde düşünen, inancımızı farklı yorumlayan kişilere karşı kendi grubuna ve liderine bağlılığı oranında karşı tarafa düşmanca bakabilmektedir… Hele Bu durumu siyasiler ve din adamları acık ve gizli körüklerlerse toplumumuz fitneye acık halde gelmektir… Neden sonuç içinde düşünce geliştirmeye de engel olacak fanatikçe bir tarafgirlik, sağlıklı düşünceyi engellemeden önce sağlıklı bilgilenmeyi engeller… Kin, nefret, düşmanlık için özel eğitime gerek yoktur, onlar kötü, biz iyiyiz aralığında düşmanlık yeter…
Anlama sorunu, böylesine yaygın olunca, analitik düşünme yerine kişilere bağımlılık veya düşmanlık, partizanlık, her alan da yobazlık slogancılık gibi zihnî tembellikler artar, anlam kurma bağı kaybolur… Artık kendimizi düşman üzerinden ifade etmeye çalışırız, sen kimsin ben düşmanın, kime, şuna, öbürüne sorarız sen kimsin, düşmanım, kime bana şu diyene… Allah hepimize Akıl sağlığı versin, bizde sağlıklı düşünceye neden olacak şekilde bakış açılarımızı genişletelim, toplumsal sınırlara zarar vermeyecek düşünceler geliştirelim… PİSA’ya dönecek olursak, PİSA da neden pıstık yine? Türkiye 72 ülke arasında 50. sırada yer alabildi… PİSA da durum bu, biz bizim bakanlığımızın Akademik Becerilerin İzlenmesi ve Değerlendirilmesi raporuna bakarak devam edelim…
“”Milli Eğitim’in yaptığı ABİDE (Akademik Becerilerin İzlenmesi ve Değerlendirilmesi) araştırmasının 2019 sonuçlarına göre, okul çağındaki çocuklarımızın en yetersiz olduğu alan matematik… Temelinde tutarlı ve mantıklı düşünme yetersizliğinden olsa gerek.
Türkçe konusunda ise ABİDE raporunda şu satırları okuyoruz:
“Türkçede öğrencilerin %66,1’i orta düzey ve altında bu öğrenciler, deyimleri, atasözlerini, hiciv ve nüktelerdeki mesajları anlayamıyor. Neden-sonuç ilişkisi kuramıyor.” (AA, 3 Temmuz 2019)”” Veriler MEB verileri… Bu ciddi sorun, üzülüyoruz ama çözüm ne, gelin üzerine hep beraber düşünelim… Uzman meclislerini çağıralım çare arayalım…
Siz ne dersiniz bilemiyorum, ben bu sorunun nedeni şu diyorum, ülkemizde eğitim birmiş gibi gözükse de, hem alfabe, hem de dil olarak ikili devam ediyor, paralel gibi bir hal var… Bir yan da Arap Alfabeleriyle, Elif ba denilen bir eğitim devam ediyor… İki anlamadığı dille Kutsal kitabımız Kuran’ı ezberleme çalışmaları devam ediyor, üç bunların bir bölümü kamu eliyle yapılırken daha büyük bir bölümü de cemaatler eliyle yapılıyor… Böylece Milli eğitimin yanında paralel bir eğitim daha ortaya çıkıyor… İki arada bir derece kalan öğrencilerimiz ise başarısızlıklardan anlaşıldığına göre ikisine de kendini kapatıyor olsa gerek… Bunun yanında sistemle barışık olmayan, bilim deyince burun kıvıran, küçük göre, her şey Kuran da var, bizim şıh, şeyh her şeyi biliyor, üstad’ı azam, bilim adamlarının adamı, hocaların hocası, diyen cemaatlerin eğittiği çocuklardan uluslararası sınavlarda başarı beklemek çocuklarımıza haksızlık etmek desek yeridir…
Ülkemizin saygın gazetecilerinden Taha Akyol bu sorunu sık sık yazar, bende yazımda onun yazısından yararlanarak yazıyorum, Milli Eğitim Bakanlığı raporundan alıntı yapmaya devam etmiş Taha bey…
“2016 uygulaması ile karşılaştırıldığında bütün dersler için temel altı ve temel alt yeterlik düzeylerinde bir düşüş, orta üstü ve ileri üst yeterlik düzeylerinde ise bir artış tespit edildi.”
Okul ve öğretmen kalitesi arttığın da eğitim seviyesi de artıyor, emin olun paralel eğitim dilini ve müfredatını aşalım, yada bunu ayıralım başarının arttığına tanık olacağız… Bu rapora göre sadece okul, öğretmen kalitesi değil, çocuğun ailesinin, çevresinin de etkilerini gösteriyor… “Annenin eğitimli olması, evde ve okulda kütüphane bulunması, ailenin çocuğa ilgisi, otoriter değil ilkeli davranış gibi… Ekonomik ve sosyal statü ve okul öncesi eğitim de çocuklarda başarıyı yükseltiyor.”
Bu rapordan anlaşılan, bu eğitimde başarısızlık sorunumuz “zekâ” sorunu olmadığıdır, kendi eksiklerimizden kaynaklı bir sosyal sorunumuz olduğunu söyleyebiliriz… Başka bir örnek ise birinci maarif şurasında ki şu sese Alman akadamiyen Prof. Fritz Neumark, kulak verelim, ezber ve sınav odaklı, sonuçlu eğitim nasılda havada kaldığının ifadesidir…
Uzun yıllar ülkemizde eğitim vermiş, öğrencileri izlemiş biri olarak “Birinci Maarif Şurası”ında şunları söylemiş: “Üniversitede bazı talebeler zannediyor ki, mühim olan tek şey dersleri takip etmek ve anlatılan bilgileri imtihan için ezberlemektir... Fakat özel çalışmalar yapmak veya diğer kitaplara başvurarak araştırmak fikri hemen, hemen hiç yok...” (Maarif Şûrası, sf. 455)
Eğitim bilgileri ezberlemek değil, köy enstitülerinde olduğu gibi derslerde öğrenilenin projelendirilmesidir, başka kaynaklarla teyidi, pekiştirilmesidir, bilginin teoriden pratiğe aktarılmasıdır denilebilir… Eğitime ideolojik yaklaşımlar, siyasal baskılar, otoriter yaklaşımlar ters teper öğrencileri başarısızlığa, toplumumuzu evrensel bilim yarışından kopararak çağının dışına düşürür…
Düşmemek için ne yapmalıyız, acilen önlemler almalıyız, eleştirileri dinlemeliyiz, önerileri değerlendirmeliyiz… Başarı için adım atmalıyız, önerisiyle dileğiyle selam ve sevgilerimle…
Hüseyin Benek – 7.12.19 – vatandasfikri.com
Kaynaklar
1* Taha Akyol - https://www.karar.com/yazarlar/taha-akyol/ah-egitim-vah-egitim-12107
2* https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-38219262
|