|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
UKRAYNA/RUSYA |
UKRAYNA/RUSYA CAM TAVAN SEDROMU!
Ukrayna Cam Tavanı Kırdı!!
Gürcistan’a gir, Kırım’ı işgal et, Donetsk ve Luhansk'ı silahlandır ve çatışmalar olsun sonra oraya kurtarıcı ol, oraları özerk cumhuriyet olarak tanı, yetmesin buralardaki çatışmaları engeleyecegim diye oralara operasyon yapacağım derken.. Ukrayna’yı komple işgale kalk… Daha önce yaptığı işgallerde Afganistan dışında kimse direnmediğinden cesaretle işgale kalk..Küçük çaplı direnişleri de dikkate alma, üstelikle aşırı güç kullanarak daha fazla ölüme neden ol… Bütün bunları da dünya izlesin, son olarak Ukrayna’ya gir ve orada karşı bir direnişle karşılaş, ilk giden tankların zırhlı araçların birçoğu imha edilsin… İşte bu direniş, Ukrayna’nın cam tavanı kırmasıdır, Rusya ile kimse başa çıkamaz anlayışının iflasıdır… Önceleri batı bloğu kararsız davrandı desteklemek konusunda, sonra baktı ki, Ukrayna direnişte kararlı ve bu direniş desteklenmeli anlayışı ortaya çıktı ve artık batılı ülkeler yaptırımlarla, silah ve ekonomik desteklerle Ukrayna’nın yanındalar ve her ülke kendi imkanları çerçevesince yardım ediyor… Sanırım bu cam tavan sendromu tam anlaşılmadı biraz açmak gerekirse…
Bilim adamları pirelerin farklı yükseklikte zıplayabildiklerini görürler. Birkaçını toplayıp 30 cm yüksekliğindeki bir cam fanusun içine koyarlar. Metal zemin ısıtılır. Sıcaktan rahatsız olan pireler zıplayarak kaçmaya çalışırlar ama başlarını tavandaki cama çarparak düşerler. Zemin de sıcak olduğu için tekrar zıplarlar, tekrar başlarını cama vururlar. Pireler camın ne olduğunu bilmediklerinden, kendilerini neyin engellediğini anlamakta zorluk çekerler. Defalarca kafalarını cama vuran pireler sonunda o zeminde 30 santimden fazla zıplamamayı öğrenirler. Cam kaldırılır ama pirelerin yine 30 santim den yukarı zıplamadıklarını görürler ve bunun adına cam tavan sendromu denir… Aynı şey insanlar içinde geçerlidir, yapamayacagı anlatılan, inandırılan insan yapmayı bile denemez…
* Değişmezlik inancı: Böyle gelmiş böyle gider der… * Gereksizlik inancı: Yapsam ne değişecek ki der…
* Kontrolsüzlük inancı: Bunu yapmak benim elimde değil ki der… * Yetersizlik inancı: Ben kim oluyorum bu işi yapamam ki der.. * Başarısızlık beklentisi: Ben bu işi yüzüme gözüme bulaştırırım der… Örnegin Rusya’ya karşı nasıl direnelim ki der, bizim gücümüzle kıyaslayınca kazanmamız mümkün degil der… Ülkesi işgal edilirken sadece izleyenlerin aksine cam tavanını kıran Ukrayna halkı direnmeye başlamıştır… Bizde başarılı olmasını dileriz… Daha önceki Rusya ve Ukrayna ilişkilerine bakarak yazımızı bitirelim mi?
1994 yılında imzalanan Lizbon Protokolü ve Budapeşte Anlaşması, Ukrayna’nın Batı ve Rusya’yı tekrar sorgulamasını da gözler önüne seriyor. Nükleer silahların azaltımı süreciyle başlayan görüşmelerde Kiev Hükümeti, 1.900 adet stratejik ve 2.650 ila 4.200 arasında tahmin edilen sayıda taktik nükleer silah silahları “güven koşuluyla” Moskova’ya devretti. Şimdi Rusya hem Ukrayna’yı hemde ona yardım eden batılı ülkeleri Nükleer savaş başlıklarıyla tehdit ediyor… Ama hepimiz öngörüyoruz, biliyoruz ki bir nükleer savaşın kazanını olmayacak, insanlık kaybedecektir.. Savaşa hayır, nükleer savaşa 5 kere hayır diyoruz…
Şuan yaşanılan sorunlar 2014 yılından bu yana devam ediyor. Rusya, kendilerini bağımsız devletler olarak ilan eden Donetsk ve Luhansk'ı resmi bir şekilde tanımamıştı, son olarak tanıdı… Şyşde işgali, saldırıyı bu bölgelerle mi sınırlı tutuyor yok, bugün yapılan görüşmeler bitince belki Belarus tarafında da saldıracak, orada baya bir askeri birligi var… Benim önerim ise öncelikle Ruslara, çok saldırgan, çok hadsiz görünüyorsunuz, dünya da sizin uydunuz olan ülkeler dışında hiçbir desteginiz yok… Bunları düşünerek hareket edin öneririm.. Ukraynaya da önerim şuan izlediğiniz politika olması gereken, kararsızlığa düşmeyin, ülkenizi koruyun, savunun… Artık hiçbir ülke başka bir ülkeye bu kadar rahat giremesin… Size insanlık adına teşekkür ediyorum, cam tavanı kırıyorsunuz, d daha kırın önerimdir…
Cam tavan sendromu insanda öğrenilmiş çaresizliğe neden oluyor, ister yukarıdaki pire örneğinde olduğu gibi, ister kişilerde olan gibi, ister ülke ve toplumlarda olanlar gibi yaşanılan bu atalettin kişiyi, toplumu ket vurmasından, başarısızlık kurtulmanın ilk koşulu farkına varabilmek ve eyleme geçmek için özgüveni yeniden kazanmaktır… Demek ki çaresizseniz, yine çare sizsiniz, kendimiziz… Bu sorun, bugün ki görüşmelerde barışla sonuçlansın dileğimizle… Selam ve Saygılarımla…
Hüseyin Benek – vatandasfikri.com – 28.2.2022
Kaynaklar
3* https://www.yenicaggazetesi.com.tr/ukraynada-herkes-dizini-dovuyor-30-yil-once-nukleer-silahlarini-teslim-etmisti-512605h.htm
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|