GÜÇ DOKTRİNİNDEN, HAK DOKTİRİNİNE
(Birleşmiş Milletler Cemiyeti Yapısal Degişimler)
Güç Doktrini uygulanıyor, güçlü olan saldırgan askeri gücüyle, masalarda diplomatlarıyla ticarette ekonomik olarak kazanıyorlar, teknolojik olarak tekelleşmişler ve silah satıyorlar, teknolojik ürünler satıyorlar, son zamanlarda direk, endirek girerek operasyonlar yapıyorlar.. Endirek derken vekâlet savaşçıları var, Irak da, Suriye de, Libya da operasyon yaptılar yapıyorlar… Başka bir güç doktrini hastası Gürcistan, Kırım, derken Ukrayna’ya giriyor… B.M genel kuralları var, uluslar arası hukuk kuralları var, devletlerin bağımsızlıklarını irili ufaklı devletlerin ve kendileri tarafından tanınması var… Buna rağmen güç doktrinine dayalı olarak yapılan uluslar arası haksızlıklar hukuksuzluklar var… Son yaşananlar üzerine bakacak olursak…
Rusya’yı ele alalım Donetsk ve Luhansk ne yaptı, başka ülke toprağındaki soydaşlarını kullanarak, onları silahlandırarak orada sorunlu bir bölge oluşturdu, sonra oradaki çatışmalarda taraf oldu, daha sonra o bölgelerin bağımsızlıklarını tanıdı, müdahale etti, yettimi yok, koskoca ülkeyi sudan nedenlerle gücüne, güç doktrinine dayanarak işgal etmeye kalktı, inşallah başarısız olur… Bu arada Belarus diye bir ülke var, başında iktidar olma fanatiği biri var halkına rağmen orada ve güç doktrini, bir ülkeye dayalı olarak iktidarını koruyor.. Ben bu tiplere gardiyanına aşık mahkumlar diyorum… Devam edecek olursak..
Söz konusu olan Rusya da olsa bir çok etkin devlet, Rusya’nın bu son yaptığı kadar olmasa da çok yerde bunları güçsüz devletlere, toplumlara yaşatıyor.. Şuanda çatışma yapılan bölgelere bakın Suriye, Irak kısmen duruldu, Libya da, Yemende, Afganistan da hangi ülkeler var? Neyse o bunu yaptı, bu şunu yaptıdan çok, derdimiz insanlık olarak güç doktrininden hak, hukuk, akıl, mantık doktrine geçmeliyiz… Geçmeliyiz yoksa barış hep hayal olacak!! Acaba geçebilirmiyiz?
Geçemeyiz, neden veto yetkisine sahip bir devletlerden biri bunu kendi çıkarına ters bulur veto eder, bu veto işi BM çalışmalarına ket vuruyor, engelliyor ve istenilen sonuçlar alınamıyor… Bunun için bu vetocu kanadı aşacak bir yöntem bulunmalıdır, ne olabilir? Bir vetocunun vetosuna, iki vetocu itiraz ederse veto genel kurula veya BMGK gönderilebilmelidir… Devamın da vetocuların çoğunluğunun onaylamadığı vetonun kabul edilmemesi gibi ! Birleşmiş Milletler’in ana organları Genel Kurul, Güvenlik Konseyi (BMGK), Uluslararası Adalet Divanı gibi yollar vetolara itiraz için acık olmalı… Şimdi güvenlik konseyinde veto edildi, veto ya güvenlik konseyinde oylanmalı, yada genel kurul toplantıya çağrılarak tüm üye ülkelerinden evet veya ret oylaması yapılarak bu beşli vetocuların yetkisi azaltılmalı ki… Buda mı, olmadı Uluslararası Adalet Divanın da, Uluslar arası hukuk konusunda uzmanlaşmış hakimlerin kararları ile denetlenmeli.. Bu vetocuların, Genel Kurul ve BMGK kararlarını sanki bir anayasa mahkemesi gibi uluslar arası hukuka uygunluk denetimi Uluslar Arası Adalet Divanı yapabilmeli.. Böylece güç doktrini, hak/hukuk doktrinine dönebilir… Son olarak…
Yeter ki, hak/hukuk üzere davranılmak istensin bir yol yöntem bulunur, şuanda yaşanılan çatışmaların bir çoğu yaşanmaz, insanlar ölmez, devletlerin toprakları işgal edilmez, Birleşmiş Milletler Teşkilatı daha etkin bir teşkilat olarak, yerkürede barış için, adalet için daha çok etkili olabilir, insanlar barış içinde yaşar… Yaşanması dileğiyle, Selam ve Sevgilerimle…
Hüseyin Benek – vatandasfikri.com – 28.2.2022
|