VATANDAŞIN SAVUNMA HAKKI
Vatandaşlar kendi temsilcilerinin hazırladığı, yasal sınırlar için de davranmakla mükelleftir, iyi de yasayı kim hazırlayacak, yasaların ruhu neyi içerecek, yasa hazırlanırken nerede kapsamı tartışılacak, KHK’nameler yasa sayılacak mı, bunlar daha derin, felsefi tartışmalar… Biz son hazırlanan vatandaşın olaylara müdahale etmesi halinde sorumsuz olacağıyla ilgili KHK me üzerine duralım mı? Ülkemiz de toplumsal düzenimiz ve bunu korumaya çalışan vatandaşlarımız kendi askerimiz den emir komuta zinciri dışından emir alan bir grup isyancı askerin saldırısına uğradı ve bazı vatandaşlar buna karşı çıktı ve çıkarken can verdi, kan verdi… Allah rahmet eylesin, geçmiş olsun… Bu kaos anın da yasal durumlar dikkate alınamadı, işte bu durumu düzenleyen, burada suçsuzluk hali için bir kararname hazırladı hükümet… Buraya kadar her şey normal gibi, muhalefet nereye itiraz ediyor, neden itiraz diyor, buna bakmak lazım… Muhalefetin itirazı şurası, Anayasa geeregi, OLAĞANÜSTÜ Hal Kararnameleri son derece sınırlı ve istisnai olması gerekirken, olağan hukuk düzeninin bir parçası haline gelmeye başlamış olmasına çeşitli cevreler den tepki geldi… Son KHK ye ise yazım kuraları acısından tepkiler geliyor…
Bu kararname de, bir olayı, biz zamanı değil her zamanı kapsayacak bir dil kullanılmış, bakalım mı? “KHK ‘yazdım oldu’ refleksiyle hazırlandığı için “15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket edenler…” Sorun şurada görülüyor, “terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin” olayın çok geniş zamanı içerdiği mesajının verilmesine itiraz ediliyor…. Muhalefet ve Bazı Hukukçular İtiraz ediyor haksız mı? Bakın aradan neredeyse iki yıla yakın zaman geçti hala sıcak mücadele devam ediyor, olayları ve yasal boşlukları her zamana ve mekana taşımanın yanlışlığı üzerine düşülmesi ve KHK yazımı tekrar gözden geçirilmesi gerektiği konusun da bir uzlaşı oluşmaya hemen başladı…
Vatandaşın kendini savunma hakkı zaten nefsi müdafa hakkıyla vardır, bu aşarak, 15-16 Temmuz gibi durumlar, ,stisnai hallerdir, bu hal normalleştirilmemelidir. Böyle hallerde bile hukuk işletilmelidir, suçlulara olaylara karıştığı ölcüde ceza ise hukukun, adaletin geregidir... Öte yandan toplumsal düzenini, vatandaş kendi koruyacak, savunacaksa devletin güvenlik güçlerine gerek var mı tartışması başlarsa şaşmayalım… Ama saldıranlar devletin güvenlik güçleriydi diye savunanlara şu uyarılarım olacak…
Bir, vatandaşın sadece devlette olması gereken güç kullanma hakkına kavuşması kişisel olaylar da kullanılmasının önünü açar mı? Bence açar, onun için, önerim, bu yazım hatası yeniden düzenlenmeli, olay ve zaman sınırlanmalıdır… Bu tip olaylarda Hakimin inisiyatif kullanarak, hukuki sorunları çözmesi gerekir, KHK yerine Hakim İnisiyatifi güçlendirmelidir…
İki, Bu tür düzenlemelerin önünün açılması durumun da, vatandaşlar yasal olarak eşit statüye sahiptir, bu eşitliğin bozulması demek olur ki hukuki eşitliğin bozulması demektir… Yasal sınırların yine yasalarla aşılması demek olur ki… Sıkıntılar, olaylar, devlet güçleri eliyle kısa sürede çözülebilecekken büyür gider ki… Karşılıklı çatışmayı körükler ki, bu hiç birimizin istemediği durumdur, Allah korusun, güvenlik güçlerinin yetkilerinin bazı olaylarda ve durumlarda vatandaşa verilmesi olayları önlemede devlet güçlerinin elini zorlaştırır… Örnegin Gezi olaylarına vatandaşlar müdahale etseydi, olayların kontrolü mümkün olurmuydu? Bu olay da Eskişehir de Ali İsmail Korkmaz diye bir vatandaş, diğer vatandaşların, hukuk kuralarını çiğneyerek, sokak kanunuyla dövülerek öldürmesi ve öldürenlerden birinin terörü önleme maksadıyla yaptığını savunması… Olayların devlet tarafından önlemesi yerine vatandaşa havale edilmesi vatandaşların kendi araların da çatışmasını körükler ki… Bu durumlar kaosa kapı açar, Mısır da yaşanılan kaosun neden olduğu sorunları gördük, vatandaşların nasıl aralarında bölündüklerine ve çatışmak için her iki tarafında gerekçeleri nasıl ürettiklerine tanık olduk… Ya ordu da, bir taraf olsaydı, toplumsal kaos nasıl aşılırdı? Arap Baharı denilen bir kaostan toplumlar Mısır Hariç çok kanlı çıktılar, hala çıkamayanlar var… Burada az kan dökülmesinin nedeni devlet kültürünün oluşmasıdır… Devlet kültürü ise hukuka, hukuk kültürüne, kurum kültürüne dayanır… Bunlar yoksa…
15 Temmuz ise gelinen noktadır, yani sonuçtur, neden ise bir devlet içinde bir gruba bu kadar ayrıcalık tanınmasıdır… Bunu es geçersek yaşanılanlardan ders alamayız… Kaos olur, kaos genel de hukuksuzluktan, adaletsizlikten, ayrıcalıklardan çıkar, devletimiz hukuk, adalet devleti olduğun da, hukuk için de davrandığın da ne kaos olur nede böyle KHK’melere ihtiyaç duyulur… Duyulmaması dileğiyle… Toplumsal düzenimizin daha iyi işlemesi için karşılıklı uzlaşıya dayalı yasaların yapılması ve uygulanması dileğiyle selam ve sevgilerimle…
Hüseyin Benek – 26.12.17 – vatandasfikri.com
Kaynaklar:
2- http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/abdulkadir-selvi/ic-savas-cagrisi-mi-40689960
|