YAPISAL EKONOMİK SORUNLAR
Ekonomik sorunumuz var, önce bunu kabul edeceğiz, bu ekonomik sorunun temelinde üretmeden borç alarak tüketmek olduğunu da kabul bileceğiz… En uç dış ticaret açığının yaşandığı yıl olan 2011 de dış ticaret açığımız, yazıyla yazıyorum, yüz beş milyar dolar… Bu ticaret açığına ben zararına diyorum izin veren yönetimler buğün yaşanılanlardan sorumludur, diyorum… Gecen sene ne kadar acık verdik biliyormusunuz? 76.7 milyar dolar.. Merak edin bir araştırma yapın, zorunlu karşılıklar dışında Türkiye’nin döviz rezervi ne kadar diye internete sorun o size söyleyecektir… Durum bu, buna ek olarak da…
Bu zamana kadar ABD ile birlikte hareket ettiğimiz birçok konu bizim Ülkemizin çıkarlarına ters olduğunu gördük… Bu nedenle onlarla olan sözleşmelerimizi yeniden gözden geçirmek zorunda kaldık, bunun üzerine bize verdikleri borçları, kredileri vermemeğe, ellerinde ki Türk tahvillerini satmaya başladılar, döviz çıkmadı lira değer kaybetti… Biz onların politikalarına karşı kendi çıkarımıza uygun politikalar uygulayacağımızı, onların da karşı bir hamle yapacaklarını bilerek, dış finans ihtiyacımızı azaltmak yerine daha da çoğalttık... Buraya bizi ne, kim getirdi?
Ekonomideki yapısal sorunlar, ilk yapısal sorun, eğitimden, akademiden kaynaklı eğitimin ürünü olacak teknoloji geliştirecek beyinler yetişmedi, yetişenler yurt dışına gitti… Sanayimiz zaten zayıftı, birde patentle, teknolojiyle ve ucuz hammadde ile destekleyemedik, uluslararası rekabete şirketlerimizi hazırlamadık… Bunlara ek olarak da pazarımızı her ülkeye düşük gümrüklerle açtık… Ülkemiz adeta ithal mal ve ürün cenneti oldu, döviz fiyatlarını düşük tuttuk ve buna bağlı bir ithal mal tüketim çılgınlığı yaşadık… Şimdi ticari hayatın içinden size birkaç örnek vereceğim… Bu alanda da yapısal sorunlar yaşıyoruz...
E-ticaret hızla gelişiyor, biz bu alanda da çok pasif hareket ediyoruz, daha çok iç piyasaya dönük ticaret ve pazarlar oluşturuyoruz… Bir Aliexpiress, bir Amazonumuz yok, bu iki şirket de e-ticarette dünya devi olmuş durumda, ben evimden oturuyorum, bizim elektronik marketlerden 15 liraya alacağım ürünü, ben 10 liraya evime teslim edilmek şartıyla internet üzerinden alıyorum… Bunu adam Çin den 10 liraya gönderiyor ve ben o elektronik markete gitmek için 10 lira harcıyorum, bunun nedeni nedir? Perakendecilik sektörün ypısal sorunu da, onları çok zorlayan kira maliyetleri var… Bütün bunlar üzerine ekonomistlerimiz, entelektüellerimiz, siyasetçilerimiz, mühendislerimiz, üreticilerimiz, imalatçılarımız, hele hele her konuda sessizliklerini devlet memurluğuna bağlayan akademisyenlerimiz şapkalarını çıkararak, (mevcut soruna neden olan düşüncelerinden sıyrılarak, yeni bir düşünme şekliyle) oturup bir de mum yakarak ve mum sönünceye kadar düşünmeliler, düşünmeliyiz… Ki yapısal sorunlara çözüm bulunsun, artık para ver piyasaya, para çek piyasadan, gümrük indir, gümrük bindir, maliyeti fazla üretmeyelim ithal edelim, bu konuda uzmanımız, uzmanlığımız yok bahaneleri… Bunlar uzun dönem yapısal sorunlar, bu zamana kadar yaptıklarımızın tersini yaparak ekonomik sorunlarımızı aşabiliriz…. Kısa dönem yapısal sorunların çözümü ise…
Önce üretmek, sonra tasarruf etmek, sonra devleti özelleştirmelerle kurum satarak değil, kamu kurumlarına mobilya alımlarıyla mobilya sektörünü canlandırma amacıyla değil… Ürettiğimiz mobilyaları başka ülkelere ihraç ederek mobilya sanayimizi geliştirmeliyiz… Kamu savurganlığından vazgeçilerek, kamu ve vatandaşlar olarak gerekli gereksiz elektronik eşya harcamalarını kısmalıyız, kiralara verilen vatandaşların yılda bir milyar, eski parayla bir katrilyona yakın paranın hizmet ve alt yapıya verilmesini sağlamalıyız ve emekliliği gelmiş, iş verimi düşük atıl personelden kurtularak, kamu tasarrufunu sağlamalıyız… Din hizmetlerine bu para ayırmak yerine dinin topluma Türkçe, yani anladığımız dille sunumunu sağlamayız, buradan elde edilen kaynakları imalat ve üretime teşvik olarak vermeliyiz… Hem devlet kamu, hem vatandaş kuruşun hesabını yaparak tasarruf dönemine girmeliyiz… Aslında…….
Sorun belli, üretmeden tüketmek, çözüm de belli üretmek ve tüketmek, yeter ki alkışçıları ve koy koycuları dinlemek yerine bize gerçekleri sunanları dinleyelim… Yaşadığımız sorunlarla yüzleşelim ve çözüm arayalım, çözeriz umuduyla… Selam ve Sevgilerimle…
Hüseyin Benek --- 29.8.18 --- vatandasfikri.com
|