EKONOMİMİZ BETONLAŞTI MI?
“Ekonomimiz, umarım tüketimden üretime, betonlaşmadan teknolaşmaya, sanayileşmeye, tarımsallaşmaya geçer”
İster aşırı liberal, ister aşırı baskıcı, ister aşırı altına, ister aşırı dolara bağlı ekonomiler de doyma hali yaşanır, bizde aşırı borçlanmaya dayalı, sakat büyüme sonun da gibiyiz diyebiliriz.. Bunu nereden çıkarıyoruz, aldığımız borçları yanlış yatırıma dönüştürdük, yani geri dönüşü olmayan yol, konut, kamu binası ve ibadethanelere yatırdık.. Aldığımız borçların ve faizlerini geri ödeme dönemi geldi, aldığımız kredilere dayalı aşırı lüks tüketime alıştık, devletimizi yönetenler de alıştı… Borçlanmaya devam mı edeceğiz, yoksa aniden duracakmıyız, işte aniden durma ekonomik sorunlara neden olacaktır, bunun da farkındayız… Siyasilerin yaptığı hataları güzelleme ve alkış dışında düşünebilende bağımsız ekonomistler bizi ve siyasilerimizi sürekli uyardılar… Hızlı gidiyoruz, tüketimle gidiyoruz, güvenli bir gidiş değil, hormonlu büyüme tek sektörle büyüyoruz, tüketerek büyünmez, bir iki sektörde tüketim ve inşaat da aşırı yığılma var gibi uyarı ve önerileri dikkate alınmadı… Sonuç boğazımıza kadar beton, boğazımıza kadar borç, üstelik konjektörel sorunlar da var, Ortadoğu gibi bir batağın kenarındayız… Yunanistan sürekli sorun çıkarmaya çalışıyor… Şimdi de seçim diyoruz, seçim demek vatandaşa yeniden para pompalanması demektir, bu ise tüketimle büyümeye devam etmektir, şimdi bu sorunları, durağanlığı nasıl aşarız… Bu kafayla aşamayız, neden mi?
Büyüme rekoru kırdık, haberleri içinde ekonomik eleştiri yazmak da zor oluyor, ama biz iktidarın değil, vatandaşın sesiyiz… Borçtan bunalıp sütünü kredi aldığı bankanın önüne döken Zafer Özyiğit, amcanın sesini duyarız.. Aynı bankanın medya patronu olsun diye 700 milyon dolar kredi verdiği söylentileri duyarız.. Gördüğümüzü, yaşadığımızı ifade deriz… İşiz sayımız tüm gizlemelere rağmen, okumasa da, okuyor göstererek, sadece kayıtlılar üzerinden hesapla, kamuya işsiz kalınmasın diye işe alınarak kamuda gizli işsiz yaratılanlara rağmen işsizlik artmış, Hayvan sayımız azalmış, Fabrika sayımız azalmış, tarımda ihracatçı ülkeyken ithalatçı ülke olmuşuz, ilk 20 tarım ürünü içinde azalanların sayısı artanlardan hayli fazla, , biz nasıl büyüyoruz Allah aşkına… Alım gücümüz düşüyor, ekmeğe zam yapmamak için ekmeğin gramajı düşürülüyor, ekmek küçülüyor, iktidara göre büyüyoruz, sizce de büyüyormuyuz?
Madem büyüyoruz O zaman neden büyük firmalar kredi yapılandırma sırasında? Madem büyüyoruz neden hacizli dosya sayısında patlama var, avukatlar adalet arayışında değil borçlu, alacaklı arayışlarında, peşin de… Oysa biz ekonomiyi miting meydanlarında öğrenmiştik ya… Ne oldu ya?
Mesela IMF borcunu kapattık efsanesi bize moral veriyordu ya, ekonomik gerçekler aslında bize ekonomik bir tokat atıyor… Dış borcumuzun 130 milyar dolardan 453 milyar dolara çıktığını duymak istemiyor gibi üzerini kapatıyoruz dikkate almamak ta direniyoruz ya…
Aldığımız borç paraları ne yapıyoruz, ne yaptık, bunun üzerine düşünmemiz gerekmezmiydi ya? Miting meydanlarında siyasetçilerimiz sürekli ihracat patlaması yaptığımızı bize söylüyorlar ya… Kısa bir düşünsek o zaman bu borçlar nereden geliyor diye… Dış ticaret açığımızın kronik hal aldığını görsek ya… Dolar dolsa ne dolmasa n diye dövizle borcu olanlara sorsak ya…
Kur artışı dövizle borçlanmış şirketlere iki kere faiz olarak yansımaktadır, bir kredi faizi, iki kur artışı, bu şirketlerimizi zorlayacaktır… Umarım İlk olarak işçi çıkarmazlar, lüks den uzak durarak, patronların keyfi harcamalarını azaltarak, bu sıkıntıdan çıkabilirler düşüncesiyle.. Kamu savurganlığına dikkat çekerek yazıya son verelim mi?
Daha önceki krizlerin aksine bu sıkıntılarda güçlü bir hükümet var, yani koalisyon yok, bu bir avantaj mı olabilir… Oysa iktisatçılar için bir krizin ayak sesleri olarak değerlendirilecek veriler Kamu/özel/hane halkının borç stokunun sürekli artması, kontrolsüz kamu harcama savurganlığı… Üretimin değil tüketimin özendirilmesi, üretim girdilerinde vergi, faiz ve kur baskısı… Üretme yeteneğimize ket vurmuştur, üretmeyen, tüketen, sürekli borç alarak bina ve yol yapan bir ekonomik model sıkıntıyla karşılaşmaması mümkün değil…
Umarım yönetenler bu durumu fark eder, borç çevirebiliyoruz uyuntularından uyanırlar, kamu savurganlığını engellerler, patronlar çalışanların ve toplumun hakkını lükse harcamazlar, kamu personel savurganlığını işsizliği engelleme aracı olarak siyasilerimiz görmezler… Yani ekonomimizi tüketimden üretime, betonlaşmadan teknolaşmaya, sanayileşmeye, tarımsallaşmaya geçerler, geçirirler… Geçmek önerisi ve dileğiyle… Selam ve Saygılarımla..
Hüseyin Benek – 18.4.18 – vatandasfikri.com
Kaynaklar :
1-http://www.karar.com/yazarlar/ibrahim-kahveci
2-https://www.tarimdanhaber.com/haberler/3/haymanali-sut-ureticisinin-isyani
|