YİNEMİ BAŞÖRTÜSÜ TARTIŞACAĞIZ??
Baş Örtüsünden Siyaset Üretmek!!!
SUNİ SİYASET!
Ana muhalefet partisi lideri, kaygılı vatandaşları rahatlatmak için bir öneri ortaya attı, baş örtüsünü kanunla garanti altına alalım, olabilir mi olur? Bana sorarsanız kanunla degil yönetmelikle düzenlemesi gereken bir durum, hatta bana kalırsa devletin insanların ne giyecegine karar vermemesi gereken bir durumken.. Başka bir siyasal grubumuz, iktidarda olan partimizin lideri konuyu yüksek perdeden tartışacak ve seçim konusu yapacak ya.. Anayasal garanti için anayasal degişiklik teklifi hazırladıklarını ifade etti… Buradan nasıl bir siyaset çıkar bilmiyorum, 24 madde degişişiklik önerisini görmek lazım, aşagıda 24 madde yazıya eklenmiştir… İktidar partisi tarafından ya mecliste, yada referandumla seçimde bu konuyuda, seçimle karışık referandumla oylamaya sunulması gerektiği düşünüldüğü görülüyor.. Ben genel olarak iktidarın karşısında konumlanmış biriyim, bunun nedeni iktidarı sevmediğimden degil… İktidarı sınırlandırmazsak vatandaşlar olarak sorun yaşayacağımızdandır… Neyse siyasetcilerimiz neyi tartışıyor, biz hangi sorunları yaşıyoruz, bizden birde alkış bekliyor? Sorunların çözümünden umut mu kestiler de suni sorun çıkarıyorlar, anlamadım gitti…
Osmanlı iyi idi, Cumhuriyet şöyleydi böyleydi, Osmanlı yıkıldı onun borçlarını bile Cumhuriyet dönemi devleti ödedi… Efendim harf devrimi düşünce duvarlarımızı yıktı, aslında düşünce duvarlarını yıkmak, entelektüel düşünce acısından güzel bir şey, kendimize çektiğimiz düşünce setleri, sınırları yıkıldı, daha özgür düşünüyoruz demek anlamıysa iyi.. Neyse konumuz buda degil… Başörtüsü garantisi gerekiyormu gerekmiyor mu? Bana göre laiklik zaten başörtüsü garantisi demektir, inanç özgürlüğünün garantisidir, kişisel mahremiyet, yani kişisel alanda kanun, anayasa çok müdahil olmamalı… Ben ne giyecegim, ne yiyecegim, kiminle evlenecegim, kiminle ilişki kuracağım benim vatandaş olarak mahremimdir, devlet vatandaşın mahremine girememelidir.. Siyasetçiler hiç girmemelidir… Şimdi anayasa inanç konusunda ne diyor? Ona bakarak devam edelim mi?
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası Madde 24/VI Din ve Vicdan Hürriyeti
“Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. 14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dini ayin ve törenler serbesttir. Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz. Din ve ahlak eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır. Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.” Bundan daha iyi garanti nasıl olur derseniz bilmiyorum, sadece evlilikler kadın ve erkek arasında olur diye bir ibare eklemek istiyorlarmış, bizim toplumda zaten kadın ve erkek evleniyor… Bu 24 maddeyi sınırlayan 14 maddeye bakarak devam edelim mi?!?
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası Madde 14/III. Temel Hak ve Hürriyetlerin Kötüye Kullanılamaması
“Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz. Anayasa hükümlerinden hiçbiri, Devlete veya kişilere, Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz. Bu hükümlere aykırı faaliyette bulunanlar hakkında uygulanacak müeyyideler, kanunla düzenlenir.” Yani daha ne desin, hiç hak, kanun gerekce gösterilerek madde insan hakları çeşitli gerekcelerle sınırlandırılamaz diyor, bizde anayasamıza eyvallah diyoruz…
Devam edelim ki anayasadan kişi hakları ile ilgili yazılı haklara, buraya ne yazarsak yazalım, karşılıklı kişi hak ve hukukuna saygıyı genel kabuller, kültür, yapamazsak uygulamaları etkiliyor, hakları sorun gibi algılamaya devam eden anlayışlara tanık oluyoruz..Siyasilere bakıyorum da, iktidardakiler kendini devlet, muhalefettekiler devleti işgal altında görüyor.. Siyaseti daha iyi yönetimi yaparım, yaparız mücadelesi degil işgale izin vermek, işgalden kurtarmak gibi algı yaratarak yapıyorlar.. Gerilim buradan çıkıyor, bu arada toplumun inanç ve kuruluş degerlerinden hareketle tartışma da siyasilerce sık baş vurulan yöntemlerden biridir.. Oysaki deger, toplumun genelinin degeridir, eline alıp din ölçen bir teraziyi şu grup dindar, bu grup dinsiz dibi bir söylem nasıl olabilir ki? Nasıl siyasiler karşılıklı hainlikle birbirini suçlar ki!?! Biz vatandaşlar, karşı tarafın hain ilan ettiği tarafı nasıl alkışlarız ki? Artık lütfen gerilim siyasetiyle siyaset yapmayın, nasıl kamusal ekonomiyi yöneteceginizi, nasıl sorunlarımızı çözeceginizi anlatın ve vatandaşda kimseyi hain görerek oy kullanmak zorunda kalmasın… Kimse benim başıma ne takacağıma nasıl takacağıma karışmasın, kaygılarından uzak kimin devletimizi iyi yönetecegini iradesiyle, kanaatiyle oylarıyla kimin kendini mecliste temsil edeceğini gerilimden uzak seçsin dileriz..Son olarak… Ailenin korunması için erkek kadın evliliğinin anayasaya eklenmesi üzerine düşünceyle devam edelim mi?
Aileyi kanun ne kadar koruyabilir, aileyi kuran kişilerin sorumluluk bilinci korur, başörtüsü ne kadar dini kuraldır, dinin olmazsa olmazımıdır? Kadının iffetini baş örtü mü korur, yoksa ona verilen hukuki haklar ve saygı mı? Dinin kadın üzerinden tartışılması gibi, İki, üç konuyla dindarlık gösterisi dini de yormuştur.. Din adına konuştuğunu söyleyen, sanan din adamı kılıklı kişilerin verdiği zararı başka din mensupları ve ateistler verememektedir.. Kendilerini dindar sanan kişilerin, alkol düşmanlığı, aşırı bir başörtüsü savunuculuğu, ibadet etmek, dini kurallar olsada… Bunları aşan dindar olmanın amacı olan ahlak, adalet, hakkaniyet, adil yönetim, merhamet, sevgi, saygı, barış, fitnecilikten uzak duruş gibi dini ilkelerin degerlerin yaşanması geri plana atılmaktadır.. En çok faiz veren toplum olmuşuz, buna rağmen dini konuların siyaseten tartışılarak ben acaba karşı tarafa hangi dini konuda gol atabilirim düşüncesi siyasilerin kolay siyasetle algı yaratarak taraftar toplama çabasından başka bir şey degildir..
Lütfen dini, kuruluş ilklerini, anayasayı siyasi söylem konusu yapmayalım, anayasa temel kabullerdir, kalk anayasa yap, yatmazsa kafana tekrar degiştir… Kanunların bile degiştirme nedeni, gerekçesi bu kadar sık degişmez, anayasa ise konsensüsle yapılmış olsa, Anayasa konusunda uzman hukukçuları dinlense, toplumun çeşitli katmanları tarafından katkılar sunularak yapılsa ikide bir anaysa şöyle olsun, anayasa böyle olsun tartışması da çıkmazdı.. Karşılıklı saygıya, güvene, hukuk ve hak esaslarına dayalı bir siyasal ve sosyal toplumsal düzen inşa etmek dilegiyle… Selam ve Sevgilerimle…
Hüseyin Benek – vatandasfikri.com – 2.11.2023
Kaynaklar
1* https://www5.tbmm.gov.tr//develop/owa/tc_anayasasi.maddeler?p3=24
2* https://www5.tbmm.gov.tr//develop/owa/tc_anayasasi.maddeler?p3=14
|