TÜRKLER TÜRKCE KONUŞMAZSA KİM KONUŞACAKTIR

Öncelikle milletler kendi diliyle konuşur, yazar okur sonra uluslar arası diyaloğ iiçinde toplumlardan bazıları başka diller öğrenir, böylece başka ulusların yaşamları, kültürleri hakkında bilgi sahibi oluruz, onların bilgilerinden bazılarını ortak bilgimiz yaparız. Bu etkileşim kacınılmazdır, yalnız onlara benzemeye özennenler, onlar gibi yaşamaya çalışanlar, onların dillerini içselleştirenler ne onlar olabilirle nede bize benzeyerek bizden birileri… İşte tehlike başlamış demektir, diline, kültürüne sah.p çıkmaz da baikalarının diliyle ve kültürüyle düşünmeye yaşamaya çalışırsak üzülerek sonuçu söyleyeyim bizden eser kalmaz… Bu nedenledir ki öncelikle Türkler Türkce konuşmalı, şiveler ve aksanlar arası farklar azaltılacak kadar aralarında sözcük alışverişi yapılmalıdır. Böylece Türkce bugün olduğu kadar yarın da güçlü kalabilecektir.

Sonuç olarak; "Türk milletinin dili Türkçe’dir...” “Türk evladına Türkçe’den başka bir dil yakışmaz” diyor, Karamanoğlu Mehmet Beyin tarihe altın harflerle yazılan 12 Mayıs 1277 yılında yayınladığı; "Bu günden sonra hiç kimse sarayda, divanda, meydanda, seyranda ve meclislerde Türkçe’den başka dil kullanmaya..!" diye emrettikleri fermanındaki dile verilen önemin farkında olunması gerektiğinin, hep hatırda tutulmasında fayda görüyorum. Gerek fert, gerek toplum, gerekse kurumsal olarak böyle bir “dil bilinci” içinde hassasiyetle hareket edilmesi gerektiğinin altını çizerek konuyu bağlamak istiyorum. Şimdi de ben Karaman oğlu Mehmet beyin fermanını çogaltarak her eve asılmasını öneriyorum.

Dilimizin zenginliğini gönlümüze, gönlümüzün zenginliğini yaşamımıza aktararak yaşamak dilegiyle, selam ve sevgiler…

Hüseyin Benek - www.vatandasfikri.com -17 Eylül 13 – Kastamonu