SEÇİMLER DE SİYASÎ GERGİNLİK TUZAGI

Herkes bilir aslında gerginlik panik bizi düşünmeden davranmaya ve seçmeye iter, nasıl kavga anlarında söylemeyeceğimiz şeyleri bile söylersek, gerginlik anında da seçmeyeceklerimizi seçeriz… İşte bu tuzağa düşmeyelim uyarısıdır bu yazı…

Liderlere bakıyorum her seçim dönemin de gerginlik yaratacak konular, efsane düşmanlar yaratıyorlar, kimi din elden gidiyor diyor, kimi vatan elden gidiyor diyor, kimi devlet yok ediliyor diyor, kimi siyasetini dil ve kültüre dayandırıyor vesselam herkes yüksek perdeden topluma gerilim pompalıyor… Oy almak için toplumsal çatlaklıkları derin yarıklara çeviriyor, karşı tarafı kırma pahasına kendi tabanına hoş gelecek söylemler sergiliyor… Yapmayın arkadaşlar, etmeyin arkadaşlar bu gerilimleri toplum bugüne kadar tolere etti, size uymadı ya uyarlarsa, Allah korusun…

Ülkeyi yöneteceklerin seçildiği seçimler de daha dikkatli davranmalıyız, vay efendim devlete saldırı var, vay efendim hainlerle pazarlık yapan haindir, vay efendim alçaksın, hainsin adîsin, hırsızsın, vatan satansın gibi hakaret içeren sözlerin her Salı günü grup toplantıların da yüksek sesle kameraların karşısın da çocukların da duyduğu televizyon ekranların da gürlemelerinin nedeni ortamı gererek taraftarlarımızı yanımız da tutalım telâşıdır… İşin tuhafı da her zaman biraz daha fazla germek gereği duyuyorlar, çünkü toplum alışıyor onlar bir diş daha gerginliği artırıyor… Böyle nereye kadar, toplumsal barışın bozulmasına kadar mı?

Demokrasilerde, siyasî farklılıklar yarışır, din, kültür ve dil gibi vatandaşların doğal hakları yarışmaz, yarıştırılmaz, onlar üzerinden oy devşirilmeye çalışılmaz. Bu zamana kadar yanlış bulduklarımızı, yalanları sırf zafere giden her yol meşrudur diyerek, olağanüstü şartlar var ahlâk ve adalet kurallarını askıya alalım dersek geriye ne kalır? Siyasetin devlet yönetmek olduğunu ve en çok dikkat etmesi gereken konunun toplumun ahlâk ve adalet ölçülerinin yanı sıra yasalara uymak olduğunu unutursak, siyasetin hamamcı kavgasına döndüğü gündür ki ülkemize yazık ederiz… Dünya üzerinde demokrasi ile idare edilen nadir Müslüman ülkelerden biriyiz, bizden sonra İran ve Pakistan var, gerisi kim iktidarı ele geçirmişse diğerine, sen Eşek gibi bizim kurallara uyacaksın diyor. (bu sözü bir bürokrat kullandığı için böyle yazdım) Ya arkadaş ben de Müslümanım, benim gibi inanmıyorsan şüpheli hatta kâfir dersen, şuanda vahşilerin yaptığı gibi öldürmeye kadar gidersin, ya arkadaş benim de yaşama ve devlet dairelerinde çalışma, kamu ihalelerinden ticarî olarak yararlanma hakkım var. Hadi oradan sen öbür cemaattensin denirse… Biz de oralara benzersek, herkes karşısındakine ve onun ibadethanelerine saldırırsa ne olur, düşünelim ve gerginlikten, afakî düşmanlar ve düşmanlıklar yaratmaktan kaçınalım. Özellikle de liderler kaçınsın, her ağızlarını her açtıkça topluma gerginlik pompalamasınlar ki liderlerimizin söylemleri üzerinden ve toplumda ki ayrımcılıkların kaldırılarak önce siyasî söylem arkasından da toplumumuz normalleşsin ve gerilimlere dayalı seçim yapma durumundan vatandaşlar kurtulsun…

Siyaset toplumu germemelidir, siyaset toplumsal uzlaşı ve müzakere yöntemlerini kullanarak toplumsal barışı sağlamakla görevli olduğu kadar, kültürel olarak da çatlakları onarma sanatıdır. Uzlaşma, barış, güven ortamı sağlamak siyasetin ve siyasetçinin görev ve sorumluluğudur. Bunların sağlanmasına yardımcı olunur ki biz bu durumdan çok uzağız liderlerden ricam toplumu germeyin, vatandaşlar seçimlerini sakinlik için de yapsın. Geçen seçimi hatırlayın, tapeler, ayakkabı kutuları, karşılıklı en ağır suçlamalar derken vatandaşlar devletin ve toplumsal barışın tehlikeye düştüğü izlenimleri üzerine, istikrarın bozulacağı vehmine kapılarak seçmeyecekleri kişileri seçtiler. Muhalefet partileri zorunlu koalisyona girdiler. Gerginlik için de oy kullanmak istemiyoruz bizi germeyin dileklerimizle, gerginlik tuzağına düşmeden seçimler yapmak dileğiyle selam ve sevgilerimle…

Hüseyin Benek – vatandasfikri.com – Haziran 14