|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
EKONOMİ SİYASET İLiŞKİSİ |
EKONOMİ SİYASET İLiŞKİSİ
Ekonomi, siyasi kararlardan etkilenir, ekonomiye siyasal kararlarımızla yön veririz, yalnız biz siyasal olarak karar verirken ekonomi mantığı için de karar veririz… Nasıl mı?
Örnegin işsizlik toplumsal bir sorundur, toplumlar %5-6 arası işsizligi tolere ederler, bunu da işsizlik sigortası ve sosyal yardımlarla destekleyerek… Burada siyasetci için iki karar karşımıza çıkar, işsizlik fonunu teşvik olarak mı kullanalım, iyi projeler getiren işsizlere teşvik mi verelim, işsizlik maaşı olarak mı verelim, bu oranlar hangi oranlarda işsizlere yansısın gibi sorularla siyasi olarak kararlar alırız… Ayrıca sosyal yardımlar yerine son 30 yıl da yatırım yapmış olsaydık belkide yardıma ihtiyacı olmayacak insanlar iş sahibi olacaktı, sosyal yardımlar toplumu atalete düşürümü, gibi sorular ve bunlara bulduğumuz cevap üzerine siyasal kararlar alır hem toplumu hemde ekonomiyi etkiler siyasetcilerin kararları… Bu nedenle siyasetci beş düşünmeli, bir karar vermelidir. Benim bu kararım topluma nasıl yansır, ekonomiye nasıl yansır, bu karardan etkilenecek sosyal gruplar hangileridir düşünceleriyle kararlarımıza yön verelim…
Ekonomi ise başlı başına kendi dinamikleri ve ilkeleri olan bir bilim dalıdır, örnegin piyasaya bir birim mal verdiniz, buna karşın ya para basarak, yada faizleri düşürerek iki birim para arz ettiniz, eflasyon, yani pahalılık kacınılmazdır. Bunu anlık yapabilirsiniz ama ülkemiz de görülen artık bu normal bir hal almış bulunuyor… Ayrıca Ekonominin ana sektörleri arasında da sıkıntı var, mesela gelişmiş ülkelerde genel olarak sanayi ve teknoloji alanında üretim toplamı, üretimin ortalama %35-40 ını oluştururken bizde bu oran çok düşük olduğunu görüyoruz… Biz de sanayi sektörü %20-25 arası, tarım % 15- 20 civarın da, hizmet sektörü ise % 50-55 civarın da bu sektörel yapıyla dünyanın belli başlı ekonomileri arasına nasıl gireriz bu sorular sorulmalıdır… Aşagıda verdiğimiz taplo ortala ve genel bir yapıya işaret eder, biz bu ekonomik sekteröl dagılımıyla gelişmiş ülkeler arasına girmemiz zor görünüyor…
Nüfusun bu sektörlere dağılımı ülkenin gelişmişlik durumunu gösterir.
Ülke Birincil faaliyet(Tarım) İkincil faaliyet (Sanayi) Üçüncül Faaliyetler (Hizmetler)
Gelişmiş %10 (Çok az) % 30 (Fazla) % 60 (Fazla)
Gelişmekte olan %50 (fazla) % 15–20 (az) % 30–35 (az)
Gelişmemiş % 90 (çok fazla) % 5 çok az % 5 (çok az)
Gelişmemiş Ülkelerle gelişmemiş ülkelerin nüfus özellikleri inceldigimiz de şu farklılıklar göze çarpmaktadır.
Gelişmemiş ülkelerin nüfus yapısı şu şekil de oluşmaktadır.
a-Nüfus atış hızı yüksektir, genç nüfus oranı fazladır. b- Şehirleşme oranı çok yüksek değildir. c-Tarım önemli bir geçim kaynağıdır. d-Bebek ölüm oranı yüksektir. e-Yaşam standardı düşük, yaşam süresi kısadır. g-Okuryazar oranı düşüktür. f-Kişi başına düşen milli gelir azdır. h-İhracatta sanayi ürünlerinin payı azdır. İ-Çalışan nüfusun yaş ortalaması düşüktür..
Tekraren belirtelim bunlar genel yargılardır ama bize bizim ekonomimizle ilgili bize bazı düşünceler verebilir. Şimdi gelişmiş ülkelerin nüfusunun hangi sektörler de çalıştığına bakarak ara da farkı öğrenmeye çalışalım…
Gelişmiş ülkelerin nüfus yapısına baktığımız da ise aşagıda ki özellikler göze carpar…
a-Nüfus artış hızı düşüktür, genç nüfus oranı azdır. b-Nüfusun büyük kısmı kentlerde yaşar. c-Tarım dışı sektörler gelişmiştir. d-Bebek ölüm oranı düşüktür. e-Yaşam standardı yüksek, yaşam süresi uzundur. f-Okuryazar oranı yüksektir. g-Kişi başına düşen milli gelir fazladır. h-İhracatta sanayi ürünlerinin payı fazladır. i-Çalışan nüfusun yaş ortalaması yüksektir. j-Çalışan nüfus içinde nitelikli işçi payı yüksektir. k-Nüfusun büyük kısmı tarım dışı sektörlerde çalışır.
Bu iki karşılaştırma üzerine degerlendirme yaparak siyasal kararlarımıza bu alandan da düşünsel destekler bulabiliriz.
Gelimiş ülklerde en belirgin özellik nüfusun işgücü acısından degerlendirilince nitelikli olduğu, daha çok sanayi ve hizmet sektörü agırlıklı olduğu, üretimin sanayiye ve teknoloji gerektiren ürünler de dah agırlıklı olduğu görülmektedir. Biz de niteklikli iş gücümüzü yetişrerek, yatırımlarımızı bu alanlara doğru yöneltmemiz gerekmekte, bunun için de siyasal kararların alınması gerekmektedir. Gördüğümüz her boş arsaya, yeşil alana kamu binası, plazalar, camiler yaparak gelişme olmayayacagını anladığımız da… Bu yatırımları Ar-Ge, teknik, teknolojik, sanayi ve tarımsal alanlara doğru yönelttiğimiz de zaten ekonomimiz kendiligin den dönüşecektir… Yapılan teşviklerin takipi, denetimi ve maliyetlerin düşürülmesi de ekonimimizde ki sorunlar arasında gözükmektedir.
Siyasal yapımızda ki son sıkıntıların kaynagı ise yürütme arasında ki yetki karmaşası olduğu gözlenmektedir, bu durum ekonomimize olumsuz yansımaktadır. Anayasa degişinceye kadar mevcut durum işler, işlemelidir…
Bu olumsuzlukları şöyle sıralayabiliriz.
Doların 2,60 TL veya üzerine çıkması, oysaki kur hedefi 2015 için, 2,29 TL, idi… Milli gelir hedefimiz ise 850 milyar dolardı, dolar 2,60 TL olunca, milli gelir bu artışa dayalı olarak 680 milyar dolara düştü, kişi başına milli gelir ise 10 bin 290 dolardan, 8.800 dolara indigi gözlenmektedir. Ülke büçcesi 170 milya dolar daralırken, vatandaşların gelirin deki daralma ise ortalama 1.400- 1500 dolar kayıp oldu ki bu küçümsenecek bir rakam degildir.” Bu son 3-4 ayda aşagı yukarı %14 kayıp demektir ki ciddi önlemleri gerekli kılar… Siyasilerimize duyrulur, borçla, harcamayla degil, kaynak yaratmayla, tasarrufla yatırımla ve ürün, çıktı, mamül odaklı teşvik sistemiyle yatrırım seferberligi gerekmektedir….
Tasarruf eksikligi kendi kaynagımızı yaratamamayı, evrensel hukuk normlarından uzaklaşış yabancı yatırımcıların gelmemesine kaynak sıkıntılarına ve eldeki mevcut kaynakların sadece kamu binası yapmaya, cami yapmaya, araba, inşaat ve yola yatırılmasına dayalı yanlış yatırımlar, ülke ekonomisin de sıkıntılara neden olacaktır. Bu sıkıntıların başlıcaları ise işsizliktir.
Ekonominin yavaşlamasıyla birlikte, İşsizlik oranının %10,9’u, genç işsizlik de ise bu oranın %20’yi geçtiği görülmektedir. Oysa ki işsiz sayımız artarken dolar milyarderi sayımızın daha hızlı arttığı gözlenmektedir…. Dolar milyaderi hızla artarken fakirlik nedeniyle sosyal yardım alanlarımızın sayısı da daha hızlı artmaktadır. Bu sosyal yardım alanların yeşil kartlılar, yoksullar, saglık ve sosyal güvencesi olamyanların sayısı 20 milyona ulaştıgı görülmektedir. Ekonominin için de her kesim, Kamu, özel sektör ve vaandaşlar aşırı boçlandırılarak geçmiş on yılda gelecek on yılda harcayacagımız parayı harcadık ve şimdi hem biz hemde ülke ekonomisi daralmaya başladı… Örnegin 4 milyon vatandaş kredi kart borcundan dolayı yasal takipte, icralık oldu, olmak üzere. Bu vatandaş tarafı…
Sanayi üretimi, kapasite kullanımı, son dört yılın gerisinde, yabancılar yatırımcılar gelmiyor ve mevcutlar ise çıkma planları yapıyor… Citibank, Akbank’taki hisselerini sattı, Royal Bank of Scotland Türkiye’den çıkıma palnları yapıyor. Yunan milli bankası, Finansbank’taki hisselerini satma palnları yapıyor. Bu olanlar neden dersek… Yanlış siyasal kararlardan olmasın… Kurumlarımıza olna güven erezyonundan olmasın, lütfen dikkat siyasal kararlar, tartışmalar, sosyal ve ekjonomik sıkıntılara neden olabilir bu nedenle taraftarlara mesaj verecegiz ve oy alacagız diye gerilimleri beslemeyelim…
Bunun yanı sıra kaynagımız yoksa sırf büyüyecegiz diye harcamalar da bulunmayalım ve
Ülkemiz için daha sosyal adaletci bir iktisadi piyasa ekonomisinin çare olabilir, milyarder sayısı hızla artarken işiszlik sayısı da daha hızlı artıyorsa ki göstergeler o yönde, milyarderlerimiz işsizligi engelleyecek yeni yatırımlar yerine garajlarında ki lüks arabalarına yeni lüks arabalar ekliyorlar demektir. Bu duruma siyasi karar vericilerin dikkat etmesi gerekir. Ayrıca yatırımların atıl fiziksel yatım yerine yüksek teknolojili projelere öncelik verilmesini gerekmektedir. Yatırımların az bölgede teşviklerin o bölgeye gidiyormuş gibi görünmesine rağmen gitmediği görülmektedir bu nedenle yatırım istisnası ve teşvikleri yerine devletin bizzat kendisi yap işlet devret modelini uygulayacagı bölgeler ise şunlardır. Doğu, Güneydoğu, Karadeniz ve İç Anadolu’da devletin özellik sanayi ve istisdam artıcı yatırımlara öncülük etmesini gerekmektedir… Benim izlediğim kadarıyla işciler örgütsüz olduğundan dolayı ya çalışma saatlerine uyulmamakta, yada üçretleri zamanında ödenmemktedir bu nedenle çalışanların örgütlenerek sendikalaşmanın yaygınlaştırılmasını, sosyal yardımların gercek ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması gerekmektedir… Öte yandan yatırm istisnası, geçim indirimi bir çok vergi mükellefine uygulanırken asgari ücrete uygulanmaması anlaşılır bir şey degildir, asgari ücret tamamıyla vergiden muaf olmasını gerekmektedir… Bizim ekonomimiz de büyük bir yeri olan çiftçi, esnaf ve KOBİ lerin borçlarının en azından faizlerinin silinmesini ve ürüne odaklı yeni teşvikler verilmesini, sağlıkta özel sektörün payının kamu sektörü lehine azaltılmasının geregini Siyasi karar alıcılarımıza rapor eder, siyasal kararlarla ekonomik kararların birbirinden ayrı olmasına rağmen biri birini nasıl etkiledigi beyan eder… Selam ve saygılarımı sunarım…
Hüseyin Benek – Nisan 15 – www.vatandasfirki.com
Kaynaklar
1- http://enginsalli.blogcu.com/
2- http://ebadersleri.com/turkiye-ekonomisinin-sektorel-dagilimi/
3- http://www.zaman.com.tr/seyfettin-gursel/ekonomik-buyume-tekliyor_2286713.html
4- http://www.zaman.com.tr/seyfettin-gursel/iki-konu-faiz-ve-issizlik_2284151.html
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|