AK PARTİNİN ALTIN CAGI
Ak Parti, Aynı Ak Parti, lideri aynı lider, vatandaşlarımız seçiyor, ülkemizi 17 yıldır yönetiyor, ilk dönemleriyle, son dönemlerini kıyaslayalım ve nereden nereye geldiğimizi görelim mi? 2002 yılında ülkemiz şimdi olduğu gibi bir kriz yaşıyordu… Ak Parti Milli görüşün içinden çıktı, kısa sürede örgütlendi, seçimlere girdi, %34-35 ile seçildi, liberal bir görüş oldu….
2002 yılında 36,1 milyar dolar ihracatı 2008 yılında 132,0 milyar dolara taşımış 4 misliyi aşan bir artış sağlamıştı… Ülke uçuyor ve herkes de uçtuğuna inanıyordu… Ben ihracat artışlarının hem de karşısına ithalat artışını da koymamız gerektiğini düşünürüm, ya ithalatımız ihracatımızdan daha fazla artıyorsa? Bence altın yılları bozmayalım…
İhracatımızın artığı bu dönem de Avrupa Birliği yolunda nasıl demokratik adımlar atılıyor, komşularımızla sıfır sorunlar yaşanıyordu, yumuşak söylem, yumuşak güç kullanımı bizi ekonomik olarak uçuruyordu… Bu gelişmeden, refah artışından eşitsizliklere rağmen az, çok herkes payını alıyordu… Şimdi ne oldu da durum tersine döndü, üstelikte Ak Parti liderinin ustalığım dediği bu dönem de vatandaşlar, neden çıraklığını neden arar oldu?
Bugün çevremizde artı sadece Suriye sorunu var, buna mukabil Irak sorunu çözülmüş gözüküyor… Ak Parti vesayetleri aşmış gözüküyor, devleti artık çok rahat kontrol ediyor, medya nerdeyse tekel halin de bir iki tv, gazete hariç hepsi istenileni konuşuyor, her söylenen alkışlarla karşılanıyor, eleştiri yok, nerdeyse her sözde, her icraatta bir hikmet aranıyor… Buna rağmen işler iyi gitmiyor, neden acaba!? Herkesi düşman ilan ettik, dış odaklarla iç odaklar birleşti saldırı var denir oldu… Muhalefet bile şeytanlaştırıldı, adeta düşmanlıklardan başka, silahtan başka bir söz, dost-düşman ikileminden başka bir açıklama yapılmaz hale nasıl gelindi? Her şey altın cağında da vardı, şimdide var… İktidarını güçlendirdikçe daha iyi yöneteceği düşünülüyordu, Ak Parti iktidarı güçlendikçe ekonomimiz zayıflamaya başladı, maaşlarımıza yapılan zamla sigaraya, ekmeğe, peynire yapılanlar zam kıyaslandığın da, nasıl bir kayıp içinde olduğunu görüyoruz… Peynirle mi kıyaslayalım, yumurtayla mı, yada salçayla mı? Salca da durum daha kötü peynir ortalamayı veriyor, peynirle kıyaslayalım, benim aldığım peynir 14.5 liradan 21.9 liraya çıkmış artış ne? Artış %70 civarın da olsa gerek… Maaşım 1600 liraydı ve 2000 liraya çıktı iyi zam aldık, sandık… Oysa 1600 lira alırken aynı peynirden 110, kilo 344 gram alırken, maaşım 2000 lira oldu diye sevinirken kaç kilo peynir alır hale gelmişim? 2000 bölü 21.9 eşittir 91 kilo 324 gram peynir alabilir hale gelmişim, yani son yılda 19 kilo peynir kaybetmişim… Ben bana kaybettiren yöneticiye desteğimi devam ettireyim mi, ettirmeyeyim mi? Ekonomik olarak benim cüzdanım zayıfladı, özel sektörün kasası zayıfladı, kamu hazinesi zayıfladı, bizim lider biz ekonomik olarak zayıfladıkça sert konuşmaya başladı, daha çokta muhalefete karşı bunu yapar oldu… Hele istenileni konuşan gazeteciler, gazeteler, tv’ler uzun süredir iktidar desteğiyle iktidarın yaşadığı güç zehirlenmesine onlarda kapıldılar… Haber değeri olmayacak konuşmaları canlı yayınlar oldular… Artık birbirimizi alkışlamakla meşgulüz, karşı tarafa saldırmak zorunluluk oldu, muhalefet bu duruma gelinmesi konusunda ne yaptı ki? Bu arada olan benim 19 kilo peynirime oldu… Dış politikaya bakalım mı? Bakmasak iyi sıfır sorundan, %100 soruna ulaştık… Siyasi tavizler için neredeyse her yere ekonomik taviz vermek zorunda kalıyoruz… Dost kim, düşman kim, kiminle nerede ittifak, kiminle nerede rekabet, kiminle nerede çatışma yapacağız belirsiz hale geldi… Bu alanda Suriye sorununu neden Suriye yönetimiyle değil de Rusya ile görüşüyoruz bu düşünülmeli…
Dış politikanın çok sık değişken dost-düşman ülke listeleri bizim ekonomide (ihracatta) yaşadığımız tıkanmanın temel nedeni olsa gerek. Daha dün İsrail ile enerjide büyük işbirliği diye İstanbul’da poz verirken, bugün İsrail adını ağzına alanlara vebalı diye bakıyoruz… Durum hiç de iç acıcı değil baylar/bayanlar…
“Bundan tam 7 yıl önce; yani 2012 yılının ilk 6 ayında ortalama dolar kurunun 1,80’lerde olduğunda 74,3 milyar dolar ihracat yapan Türkiye’de, şimdi kur 5,80’de ve ihracatımız 83,7 milyar dolar, oluyor.” “Son 6 yılda ihracatta sağladığımız büyüme sadece ve sadece 10 milyar dolarcık. Ya da oran olarak verirsek 6 yılın toplam ihracat artışı yüzde 10,1 civarın da…”
Bize ne oldu diye düşünmek yerine, kaderimdir yaşarım diyen arabesk şarkıcılarına benzedik, dış güçler dedik, iç hainler dedik, aldığımız borçlarla, sattığım fabrikalardan gelen paralarla lüks binalar yapmak, lüks arabalar almak yerine fabrika, araba markası yapmayı unuttuğumuzu unuttuk… Kim suçlu, sorumlu kimse o, altın cağından atıl cağına gelen iktidar…
Daha iyi yaşamanın yolu, önce kendi irademizi, sonra ülkeyi yönetsin diye irademizi emanet ettiğimiz yöneticilerin, ülkemizi, devletimizi daha iyi yönetmesi olduğu bilinciyle… Selam ve Sevgilerimle…
Hüseyin Benek -- vatandasfikri.com -- 28.8.19
|