UZAKLARI YAKINLAŞTIRDIK, YAKINLARI UZAKLAŞTIRDIK
Biz insanlar teknolojik gelişmeye dayalı olarak uzakları yakınlaştık, Dünyanın en uzak noktasına 5-10 saat da gider olduk… O uzak noktalar yakınlaştı mı, ya da yakınlaşmaya dayalı olarak ne kazandık? En yakımız olan yerlere uzaklaştık, ne kolu komşu ziyaretimiz oluyor nede sılahi rahim yapıyoruz, akraba ziyaretlerimiz eskisi kadar sık olmuyor, bir hemşerisiyle karşılaştığımızda eski sevinci yaşayamıyoruz, neden dersiniz?
Ben köyler arasının eşekle gidip gelmelerine, tanık olmuş biriyim, örneğin Yağcılar köyünden bizim köy olan dikmene ziyarete gelenler vardı, ama gelenden çok orada onu samimi bir şekilde, yakın bir şekilde karşılayan ahbablar vardı… O yol belki eşekle, yaya olarak 3 saat sürerdi ama karşılaşma anında bir samimiyet, bir muhabbet, bir yakınlaşma, sohbet, can yakınlığı vardı, karşılıklı hissedilirdi… Yağcılarlı Lakabı Çürük olan bir dayı bize gelir, biz çocuklar bile sohbete katılmasak da sevinirdik… Lakabı Çürük olsada insanlığı sağlamdı… Büyüklerimizin samimiyeti, misafire karşı ilgisi alakalasını görür, bizde ona göre davranırdık, misafir odaları diye odalar vardı, misafiri gelemeyene iyi bakılmaz, iki bacağının arasında yiyor, sevilmiyor, insana uzak duruyor denirdi, bu insan tipi o zamanlar çok azdı…
Günümüze geldiğimiz de Yağcılar Köyü bize maddi olarak çok yaklaştı, arabayla 25-30 dakika da ulaşılabilirdi… Ama biz o köye atalarımızdan daha uzaktık, ne gelen vardı, nede biz gidiyorduk, şimdi Teyzemi 6 aydır aramadığımı düşündüm, telefon elimin altındaydı kontur sorunum da yoktu, neden aslında iletişim kurma anlamında o kadar yakınlaşmıştı ki insanlık, görüntülü arama ile teyzemi görebilecektim, ne hikmetse aramıyordum! Neden? Her yeri yakınlaştıran biz insanlar yakınları uzaklaştırıyorduk, neredeyse adam yan yana oturduğu sevgilisiyle mesajla haberleşiyordu, hatta tanık olduklarımız oluyordu.. Ne oluyoruz, dünya köye derken, dünyanın bir çok noktasına dedelerimizin yağcılar köyüne gittiğinden daha kısa bir sürede gidebilirken, kendi aile fertlerimize bile uzaklaştığımızı neden görmezden geliyoruz? Ben onu şuna bağlıyorum, artık özlem duymuyoruz, özlem duymuyoruz artık eskisi gibi sevemiyoruz, sevemiyoruz, sevgiliye, sevilene gitme gereğini ortadan kaldırıyoruz, duygularımız erezyone uğradıkça, geleneksel olana uzaklaşıldıkça, insanlığımızın da erezyona uğradığını fark edemiyor, her şeyimiz olurken insanlığımızı kaybediyoruz, Mozabbikê yakınlaşırken köyümüze uzaklaşıyor ve nihai olarak insanlığımızdan uzaklaşıyoruz…
Maddi olarak insanlık zenginlerken duygusal olarak fakirleşiyor, bu durumda varlığa rağmen yokluğa neden olduğuna tanık oluyorduk… Varlık neden vardır, felsefi varlık değil, maddi şeyler acısından varlık, insanı mutlu etmek için var olan şeyler daha varlar… Var olan mutlu mu, antidepresan kullanma ve intihar oranları zengin ülkelerde, zenginler arasında daha yaygın olduğunu biliyoruz… O zaman…
Maddi yakınlaşmanın çözüm olmadığını, insanlar olarak duygusal, duyusal, empatik, can yakınlaşmaları, gönül yakınlaşmaları olması gerektiğini anlamak zorundayız.. Çok büyük yollar yaptık, otobanlar yaptık gezmek için gittiğimiz yerlerde bile eşe dosta uğramıyoruz, cepli, cepsiz telefonlarımız var ama kimse aramıyor, kimseyi arayıp sormuyoruz… O kadar çok fiziki yol ve köprü yaptık, gönülden, gönüle giden yolları, duygu köprüleri yapmayı unuttuk… Uzakları yakınlaştırdık, yakınları uzaklaştırdık bunu anlamak zorundayız ve…
Artık bize otoban değil gönülden gönüle giden yol lazım, bize iki boğazı birleştiren devasa köprü kadar iki gönülü birleştiren duygu, gönül köprüleri lazım, bunların maliyeti de öyle milyar dolar filan değil samimi sevmektir, bunları kurabilirsek, samimiyetimizi, sevgimizi, saygımızı kalplerimize yakınlaştırabiliriz… Yakınları, yaklaştırmak dileğiyle, selam ve sevgilerimle..
Hüseyin Benek – 26.2.17 – vatandasfikri.com
|