YANLIŞ PARALELLE Mİ MÜCADELE EDİYORUZ??
Evet siyaset dünyamız da son 1-2 yıldır paralelle yatıp paralelle kalkıyoruz, ben Güney Dogudan gelen haberlere baktıkca yanlış paralellemi mücadele ediyoruz demekten kendimi alamıyorum.
Evet demokrasiler de koalisyon için güç birligi yapılabilir, Hükümet de bu tür bir güçbirligi yaptı, bu güçbirligi ilk dönemler de her iki tarafa da faydalar sağladı, sonra nedeni o, neden bu her neyse bir kopma yaşandı… Bazen eleştiri sınırları öyle aşıldı ki kim haklıydı, kim haksızdı nerede durduğunuza göre yine degişiyordu… Cemaatenseniz ve muhalifseniz hükümet haksız, Hükümet taraftarıysanız cemaat ve ötekiler haksız… Bu böyle olmaz, olmamalı! Neden mi biz bir gemideyiz ve bu gemideki kaptanla mürettebat arasında sorun oluyor, öyle bir sorun ki uzadıkca uzuyor… Bu sorun hem kaptana, hem mürettebata hem de gemiye, zarar verir hale geliyor. Olayda artık mantık kuralları aşılmış kişisel husumete dönülmüş gibi bir hal olduğu kanaati oluşmaya başlamıştır. Tartışmayı, sınırlarımızı genel olarak bilmeyen bir toplumuz, ya aşırı susarız, yada aşırı konuşuruz…
Makul küçük küçük tepkiler yerine biriktiririz luzumundan fazla tepki veririz… Siyasal olarak kurduğumuz bir güç birligini kişiselleştirirsek daha çok hayal kırıklığına uğrarız ve tepkilerimiz daha çok sert olur… Bu paralel işi de öyle oldu diye düşünüyorum… Ama yeni bir paralelimiz daha doğuyor, oluyor, beli ki eksi paraleli mum yakarak arayacak gibiyiz…
Bu paralelin elinde silah var, bu paralel ben şunu istiyorum, vermezsen artık sen bilirsin çakal tavrı için de, kendi kafasına göre oluşturduğu bölge de bana göre haraç, kendine göre vergi koymalar, bazı kişisel husumetler de tarafları uzlaştıran sözüm ona mahkemeler… Sanki istikrarsızlığı korumaya dönük kimlik kontrollerinin yapılması paralele işaretler degil de nedir? Bana göre O eski paraleli bırakıp, bu yeni paraleli düşman ilan edelim ne dersiniz?
Ben illa ki bir düşman ilan edeceksem benim askerimi polisimi şehit eden kişileri düşman ilan ederim… Bu mantiki bir durumdur, ama olay kişiselleşmişse onu bilemem…. Yeni paralelle mücadele hem siyasal, hem sosyolojik hemde silahlı yapılmalıdır, nasıl mücadele edilir onu büyüklerim biliyor…Şuan da bir barış süreci devam ediyor, temennimiz etmesi, ama başka yol yoktur düşüncesi yanlıştır... Vardır, buda onların illegal silah bulunduranların silahlara veda ederek demokratik siyaseti benimsemeleridir...
Öte yandan barış süreci için de kartlar biraz da vatandaşa gösterilse, barış olsun anlaşalım ama anlaşırken de bizi çok yaralayacak bir anlaşma da devlet mantığına da sığmaz, öte yandan da bizim terör belasıyla mücadele ederken verdiğimiz şehit yakınlarını üzmeden bir anlaşma olmalıdır. Barış olsun ama hep onların ilkesi dayatılmasın, bizim de düşüncelerimiz ve ilkelerimiz bu barış görüşmelerine yansısın… Tabiki barış için herkes taviz verecek, ama onların taviz verdiğine tanık olmuyoruz… Bunlar vatandaşi düşüncelerdir, ama bilinir ki yönetimler demokrasiler de vatandaşın temsilcileridir… O meşhur ifadeyle vatandaş milli iradedir… Milletin iradesi kullanırken yapılan tartışmalara da deginmeden geçemeyecegim..
Artık ister siyasi söylemler de, ister muhalefet, hükümet ederken yapılan tartışmalar da, baskı grublarına karşı tavırlarımız da söylemlerimizi, eylemlerimizi, tepkilerimizi demokratik sınırlara çekelim… Söylemlerimiz, eylemlerimiz, eleştiri mi, tepki mi, saldır mı belli olsun, sitemle tokat atmak mı arasında ki farkları bilerek, üsluplarımıza dikkat ederek daha barışcıl bir toplum inşa edebiliriz, dileklerimle… Selam ve saygılarımla…
Hüseyin Benek --- Kasım 14 – vatandasfikri.com
|
|