MEDYA DENETİMİ ve İLETİŞİM ÖZGÜRLÜĞÜ
(İletişim Kişisel Alanı Yok Etmesi)
Medya, denildiğin de eskiden Gazete, Dergi ve Tv anlaşılırdı, şimdi ise artık iletişim adına ne düşünürseniz, o artık medya olarak değerlendiriliyor… Bu medya sektörünün bir amacı var, hatta birden çok amacı var, bizde bu amaçlar üzerinden değerlendirirsek, bu sektörü daha iyi anlayabileceğimizi düşünüyorum…
Şimdi Tv’lerden başlayalım bir şirket kuruluyor, Tv yayınları yapacak, bu görüldüğü kadar basit bir iş değil, mekan gerekecek, bu mekanda stüdyolar olacak, yönetim ve çalışanlar için alanlar ayrılacak… En basit yayın yapacak seviyede bir TV için ben deyim 30 bin siz deyin 60 bin gider.. Daha bir de frekans bulacaksın, ona da kira vereceksin onun da bir maliyeti var… Gelirleri ne bu Tv’lerin reklam çok izlenenler dışında reklam gelirleri, bu Tv’lerimizi ayakta tutmaya yeter mi, yetmezz… Kısacası bu kuruluşlar gelirleriyle ayakta duramadığından bir siyasal düşünceye, bir şirkete, bir Cemaate dayanmak zorunda kalıyorlar.. İşte o zaman artık yayının gereği gibi yayın olamamakta, dayanılan grubun ticari ürünü, cemaatin dini yorumu, siyasal grubun düşünceleri gibi yanlı yayın yapmak durumunda kalınıyor… Bu Medya ayağı, medyanın ürünlerini kim kullanıyor, bu yayınlar kime ulaşıyor bize…
Bu arada biz ne yapmalıyız, bu kanalları iyi tanımalıyız, kim kimin için yayın yapıyor, kim hangi ürünü satmaya, kim hangi dini düşünceyi desteklemeye, kim hangi siyasal düşünceyi bize ulaştırmaya çalışıyor… Biz buna göre bunları sınıflandıracağız, bizi kendi pencerelinden bakarak ulaştıkları sonuçlarla etkilemelerine izin vermeyeceğiz… Bunu yapabilirmiyiz, biraz bir cabayla çoğumuz yapabiliriz… Ayrıca devletimizde yayın özgürlüğüne müdahale etmeden, yayın özgürlüğü, sağlıklı içerik dengesini gözeterek, denetleyerek bizim iletişim özgürlüğümüze, yayınlar aracılığıyla istismar edilmememize yardımcı olmalıdır… Şimdi diğer yayın organlarına da bakarak.. Medya ile iletişim halimizi anlamaya çalışalım mı?
Şimdi gazete ve dergilere de bakarak devam edelim, merkez medya dediğimiz, Dogan Medya, Ciner Medya, Doğuş Medya, Demirören Medya bunları merkez medya ve yayıncılığı nispeten tarafsız yapmaya çalışanlar olarak gösterebiliriz… Şimdi kendini bağımsız medya diye sunan ama çok tarafgir yayın yaparak…. Örnegin iktidara karşı olabilirsiniz ama, sadece karşı olursanız yine taraflı olursunuz iktidarın doğrusuna doğru, yanlışına yanlış derseniz tarafsız olursunuz, öyle olamıyorsanız iktidar ilişkisinden bağımsız ama iktidar karşıtlığında taraf olmuş olursunuz… Bizde sizi öyle dinleriz, iktidarı destekleyenlerde bu yayınları yanlı yayın diye okur ve onların üzerin de bu yayınların etkisi azalır… Demek ki yanlı yayınları hissettiğimizde bizim üzerimizde etkisi azalacaktır, ben buna gelen haber, gelen bilgi bana ne için geldi sorusunu sorarak gelen haberlerin bende yapmak istediği etkiyi azaltarak bağımsız düşünme cabamı kendimce desteklediğimi düşünüyorum… Hatırlayın Irak’a ABD operasyon yapmaz dan önce bizi de yanına çekmek için Irak’ın ne derece bizim için tehlike olduğunu gösteren haberleri sık sık Tv, Gazete ve Dergilerde izlerdik, dinlerdik, görürdük… İşgal oldu bizim için sonuç daha mı iyi oldu, bence hayır, Irak halkı için daha mı iyi oldu, hayır, ABD için daha mı iyi oldu onu bilemiyorum.. Ama şu deyim aklıma geliyor, 1attığı taşla ürküttüğü kuş” arasındaki dengeye bakarsak, onlar içinde iyi olmadı diyebiliriz… ABD daha önce bir şey açıkladımı dünya kamuoyu onu dikkate alırdı, şimdi ABD bir şey açıkladımı arkasından ne gelecek diye beklenir oldu… Medya ve iletişim üzerine yazımızı internet yayınlarıyla bitirelim mi?
İnternet dünya gibi geniş bir alan, istediğin bilgiye ulaştığın kadar, istemediğin bilgi de bize ulaşılıyor, bilginin yanı sıra bizi yönlendirmek için içgüdülerimize hitap eden, kültürel duruşumuza ters gelen içeriklerle, bizi yayıncı kuruluşların, başka kültürlerin, yada kültürsüzlüğün etkisine acık hale getiren yayınlar konusunda da uyanık olmalıyız… Yerel ve evrensel bir ag olan internet de yerel ve evrensel bir kültür ağı olduğu bilinciyle, herkesin bizim gibi davranmasını bekleyemeyiz… Kimi yayınlar, kişiler, kurumlar bizim ölçülerimizin dışında kültür ve içeriklerle yayın, paylaşım yapabilir… Bunlar olabilir bu neredeyse internet ortamının normali de bu olmuştur… Burada bize, bu alanları denetleyecek kamu, özel ve sivil toplum örgütlerine çok iş düşmektedir… Yani bizim normalimizle, dünyanın en uç köşesinde ki, en marjinal grubun kendilerine göre normali, bize göre anormal olan kültürel kabuller bu ortam da karşılaşır, bu karşılaşma internet agı aracılığıyla, biz üzerinden olur… Bunu bildikten sonra bunu izle, oku, dinle ama kendi kültürün içinde kal, olarak tavır belirleyebilirsek… Bu alandan gelecek bize göre anormal olandan daha az etkileniriz, o yayın, o paylaşım onun tercihi düşüncesiyle… Bunun için taa ilkokuldan çocuklarımızı, daha sonra lisede ve üniversite de gençlerimizi, en az onlar kadar da yetişkinlerimizi medya iletişim üzerine eğitim aracılığıyla bilinçlendirerek, uyararak toplumsal bilincimizi yükselterek, bu alandan gelecek toplumsal yozlaşmalara kısmen engel olabiliriz…
Kamu eliyle de iletişim ve ulaşım özgürlüğüne sansür getirmeden denetlemek de toplumumuzun bu alanda yaşadığı soruna yardımcı olabilir.. Daha da önemlisi sosyal medya da ki arkadaşlarımızın paylaşımlarının kişisel ve toplumsal bütünlüğümüze zarar verecek seviyede olması halinde makul tepki göstererek bu tip kişilerle arkadaş kalarak bu tip arkadaşları kendi kişisel denetimimiz altında tutmanın daha iyi olacağını düşünerek… İletişimin Ulaşımın Kişisel Alanı Yok Edecek Seviyede Olmaması Üzerine Düşünerek, Bu Sorunun Çözümünde Toplumsal Paydaşlarla Birlikte Hareket Ederek... Daha Az İletişim Sorunu Yaşayacağımız Önerisiyle... Sosyal Medya alanını daha başka bir yazıda değerlendirmek üzere… Selam ve Sevgilerimle…
Hüseyin Benek – 2.11.17 – vatandasfikri.com
|