|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
OĞLUMA MEKTUPLAR -6 |
MEKTUP-6
OGLUM,
Bizi biz yapabilmek ve daha insani bir seviyeye çıkmak için çeşitli bilgilerin yanı sıra yaşadığımız toplumun İnancını ve kültürünü iyi öğrenmemiz gerekir. Bu kültürün temel kaynağı ise dinimizdir, dinimizin kutsal kitabı Kuran'ın yanında Orhun yazıtların dan başlayıp Safahat ve Nutukluda devam eden bir yazılı kültür ve bunun yanında çok büyük bir sözlü kültürümüzün vardır.Kültürel acıdan şanslıyızdır ama bizim imparatorluğun duraklama ve yıkılma safhaların da kendi kültürümüze olan güvenimizin azalmasının sonucu kendimiz olmaktan uzaklaşmaya karar vermişiz. Başka kültürleri yaşamaya adapte olmaya çalışmışız, 150-200 yıldırda uyum sağlayamamışız, daha da sağlamamız zor görünmektedir. Bu nedenle de toplumun fertlerini toplumsallaştırmakta sıkıntı çekmekteyiz, bu sıkıntılar üretme ve gelişmenin önüne de engeller koymaktadır. Üretmek, bilimsel olarak bilgilenmenin, çalışmanın ürünüdür. Bizi bilgilenmeye ve çalışmaya sevk eden toplumsal enerjinin kültür olduğunu unutmamalıydık. Bu unutuş bizi ummadığımız noktalara indirdi, çıkmak için ne yapmalıyız. Şimdilerde tersini yani kendi kültürel değerlerimizi önemseyerek kişisel ve toplumsal ilkelerimizi ortaya koymaktan bunlara dayalı toplumsal düzen kurmaktan geçmektedir.
Her hareketin bir enerjisi vardır, toplumsal hareketlerin enerjisi ise kültürdür. Fikri Adil
Bunun içinde kültüre dayalı ilkeler, sebat, disiplin ve çalışma denilen Milletleri millet yapan olgulara ihtiyacı vardır insanın. Sebat bir işe karar verince onu gerçekleştirinceye kadar devam etme mücadelesidir. Bu işin gerçekleşme aşamalarında karşılaşılan engellerle başa çıkacak mücadele azmini gösterme gücü de diyebiliriz.
Disipline gelince yaşanılan toplumun kurallarına ve yapılan işin yöntemlerini uygulayabilme yeteneğidir. Çalışmak ta bu ikisi sebat ve disiplinin yönlendirmesiyle işe verilen zamandır, emektir.
Benim izlenimim odur ki, kültürel erezyon nedeniyle biz öz disiplini zayıf bir millet olmuşuz. Bir işe, meslege başlamada belirleyici olan, bizim içten gelen tercihlerimiz değil, medya, magazin, parasal sonuçlar bu işin imajını yaratmakta ve bize de yaratılan bu sanal dünya ve meslek cazip gelmektedir. Bu konuda bi de deyim oluşmak üzeredir, ya popçu ya da topçu olunması gerekir diye. Bizde bu işe girişmişizdir, bu işi isteyip istemediğimizi biz değil dış etkenler belirlemiştir. Dış etkenlerin belirlediği ve yönlendirdiği işler bizi bir müddet sonra sıkmaya başlar. Bu sıkılışlar bizim sebat ve disiplinimizi bozar, çalışma güdülerimizi, hevesimizi ortadan kaldırır, bizim giriştiğimiz işte başarısızlığa neden olur.
Ben birçok işe de sanki başarısızlığımızı kanıtlamak için girdiğimizi düşünür oldum.
Bir müzik aleti çalmayı öğreneceğiz, çalanların nasıl öğrendiğini, ne kadar zaman ayırdığın konusun da bir bilgi edindik mi yok, bir hevesle biraz gittik verilen dersi dinledik, ama verilen tekrarları yapmayınca, birlikte öğrenmeye çalıştıklarımızdan geri kaldık. Geri kalışlarımız bizi rahatsız etti. Bu rahatsızlık bizi güdeleyeceği yerde öğrenmeye çalışmaya tekrara yönlendireceği yerde kolayı tercih ederek bu öğrenme işini bıraktık ve sonuç olarak öğrenemedik.
Başka bir durumu ele alalım eğitim, yabancı dil örgenimi vs..vs
Bu disiplinsizlikten yarım bıraktıklarımız bizde başaramama, öğrenememe kanaati oluşmasına neden olduğu kanaatini taşımaktayım. Başaramama ve öğrenememe kanaati bizde güvensizliğe neden olmaktadır.
Güvensizlik insanı içten içe çürüten kendini atalete düşürmesine neden olan bir hastalık halidir ki, ne sana, nede bana, nede milletimize musallat olmaz inşallah. Güvensizlikle ilgili bir çok hikaye anlatılır.
Güven bunalımı sevginin/sevmenin düşmanıdır, sevemediğimizde bize yabancıdır.Fikri Adil
Bir kurbağa hikayesi vardır ki, kendimize güvensizliğin, ister içten ister dıştan gelen seslerle oluşsun bizim başarısızlığımıza nasıl neden olduğu bu hikayede çok güzel anlaşılıyor. Hikayenin bir bölümünü aktarıyorum. ''
İki kurbağa çukura düşmüşler ve bu çukurdan çıkma çabası içindeler, bu çaba nasıl sonuçlanmış görelim
Düşen iki kurbağaya arkadaşları çıkamayacaklarını söylüyorlar.
“Çukur çok derin. Dışarı çıkmanız imkânsız!.”
Ancak, çukura düşen kurbağalar onların
Söylediklerine aldırmayıp çukurdan çıkmak için mücadeleye devam etmişler.
Yukarıdakiler ise hâlâ boşuna çırpınıp durmamalarını, ölümün onlar için kurtuluş olduğunu söylüyorlarmış.
Sonunda; kurbağalardan birisi söylenenlerden etkilenmiş ve mücadeleyi bırakmış.
Diğeri ise; çabalamaya devam etmiş. Yukarıdakiler de, çırpınıp durarak daha çok acı çektiğini söylemeyi sürdürmüşler.
Ne var ki, çukurdaki kurbağa onlara hiç aldırmadın son bir hamle daha yapmış, bu kez daha yükseğe sıçramayı başarmış ve çukurdan çıkmış.
Arkadaşlarının ümit kırıcı sözlerine hiç kulak asmamış…
Çünkü o sağırmış!
Dinleyen çıkamıyor duymayan çıkıyor. Hayat da güvende böyle bir şey, bizim yapacaklarımız edeceklerimizde bilginin ve güvenin önemini anlayarak hareket ettiğimizde başarı şansımız yüksek olacaktır.
Bu nedenle bir işe başlamadan önce iyi düşünülmeli, bu başlanacak işle ilgili bilgi sahibi olunmalı, bizim yapmak istediğimiz iş mi, değil mi kararından sonra işin başarılması için gereken yapılmalıdır. Başarmak mı istiyorsun, işe de, sevişmeye de, dövüşmeye de bütün ruhun ve gövdenle girmelisin. Fikri Adil
Bu iş her duruma aktarılabilir. Örneğin eğitim içinde aynı şeyler geçerlidir. Öğrenmek istediğimiz edebi bir konumu, matematikmi, bilimsel bir tasarım mı, yabancı dilmi, müzik aletimi her neyse karar vermeden önce senin istediğin bumu sorusu net yanıtlanmalı ve buysa öğrenmek için elimizden gelen çabayı sarf etmeliyiz. Böylece yapamıyorum yanılgılarına düşmemiş oluruz.
Bütün kanaatimize ve çabalarımıza rağmen barısızlık olurmu olabilir. İşte o zaman hayal kırıklığına dayalı güvenizlige ve umutsuzluğa düşmemek gerektiği noktadayız, demektir.
Umutsuzluk ve güvensizlik birleştiği zaman bizi atalete düşürecek ki işte o zamn başarısızlık Allah korusun kalıcı olabilir. Bunlardan kurtulmanın yolu bilgiye dayalı kendine güvendir.
Sebatsızlık, disiplinsizlik, güvensizlik, umutsuzluk başarısızlık merdivenlerinin basamaklarıdır. Lütfen uzak duralım önerimle san ve arkadaşlarına Selam ve sevgilerimle…
Baban –
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|