YÖNSÜZLÜK/HEDEFSİZLİK
(Yönsüz Kişinin de, Toplumun da Yönü Sorunlara Doğrudur. Fikri Adil )
Yine bir yön sorunu var, yönümüz batıya mı doğuya mı, ışık doğudan doğar diyerek büyüdük ışık Dünyanın doğası ihtibariyle doğudan doğuyor, ama kültür ve medeniyet ışığı ise nereden doğacağını insan kendi tayin ediyor… Bizim ışığımızı ararken, nerede arayacağız, doğuda mı, batıda mı, kendi köklerimizde mi, yoksa bir sentez yaparak kendi ışığımızı kendimiz mi, yakacağız ve önce ben’i sonra Milleti, Vatandaşı daha sonra komple ülkeyi ve daha büyük bir ışık kaynağı yaratabilirsek tüm insanlığı aydınlatabilecekmiyiz? Şüphelerim var, biz çağını yaşamayan bir toplumuz, hep geçmişten bir dönem buluyoruz orada yapılanlarla, yaşanılanlarla bu anda, günde yaşanacağını hayal ediyoruz… Yaşanıyor mu? Sonra bu hayallerle gerçek dünyada çatışmalara neden oluyoruz, şimdi hayalde mi kurmayacağız diyenleri duyar gibiyim, hayal geriye doğru kurulmaz, hayal de yön ileriye doğrudur, günün koşulları tahlil edilir, hedef ilerlemek üzere belirlenir ve bu hedefe doğur ilerlenir… Son tartışmalardan anlaşılan biz daha çok kararsız toplumuz, nasıl yani?
Tartışmalara bakıyorum, bunlar yazarçizer takımı, yani ülkenin mürekkep yalamış insanları, bu insanlar bile kalabalıklara uyarsa, kahve sohbeti yapar gibi tartışırlarsa nasıl önümüzü buluruz? Aydın olma sorumluluğu ne demektir, bunu bilerek tartışmak gerek, kuru kuruya taraf olarak o tarafı siyasetçi gibi savunmak, aydın ciddiyetine yakışmaz, aydının sözü etkili olmalıdır, ama bizim aydınlarımızın tarafgirlikleri, sosyal, ekonomik, bilimsel gerçekleri bile yok sayacak seviyelerdedir. Aydının yönü gerçeklerin peşinedir, liderlerin değil… aydın toplumu ve siyasetçilere bile yön verecekken onların peşine takılırlarsa toplum olarak yönsüz kalırız… Alın size bir yönsüzlük daha…
Sonra siyasetçilerimiz hem birbirleriyle, hem komşu ülke siyasetçileriyle ilgili düşünceler açıklarken Üslupların da dikkat etmeleri gerekirken yine kahve kültürü seviyensin de konuşurlarsa devlet adamı ciddiyetinden uzaklaşırlar, siyasetçi sorun yaratmaz sorun çözer.. Benim gördüklerim, ben 50 yaşındayım iyi kötü eğitim aldım, ülke siyasetini yakından izlerim, karşılıklı nefret pompalama üzere söylem geliştiriyorlar. Herkesin düşmanı alternatifi, bu ne demektir biliyormusunuz sen başarısız olunca alternatifin düşman saydığın yönetime gelecek demektir… Bunu düşünmek bile insanın ruhsal dengesini bozar, Yani neden siyaseten gerildiğimizi anlayalım… İşte yine bir yön sorunu, kim düşman kim dost belli değil ya herkes düşmansa sen tek başına nasıl bu toplumsal sorunları çözeceksin? Bu kadar gerginlik ortamında çözüm önerilerini alternatif siyaset yapanlara kabul ettireceksin, dün düşman ilan ettiklerine bugün gel bir masa etrafında konuşalım uzlaşalım diyeceksin? İşte üslup böyle bir fırsatı yaratır da yok ederde… Demokrasiler de partiler ne işe yarar alternatif siyaset üretmeye, ama dillerinize bakıyorum çok nefret içeriyor, bu nefret, saldırgan söylemlerle toplumumuzu nasıl siyasi gerilimlerden kurtarabiliriz ki? Zaten yaşadığımız coğrafya toz duman, birde kendi içimiz de böyle gerilim yaşayacak söylem ve eylemler de bulunmak toplumsal sorun yaratmaktır, burada yönümüz müzakereye, uzlaşıya doğru olmalıdır…
Genel politikalarımızı, siyasal sistem özelliklerini gömlek degiştirir gibi değiştiremeyiz, bu sabah uyandık şu elbiseyi mi giyeyim bu elbiseyi mi giyeyim düşüncesine benzemez politika, sistem değiştirmek… Önce yön uzmanları toplanır onlardan bir bilgilendirme sunumu alınır, sonra sistemin aksayan yanları, reforme edilecek yanları üzerine düşünceler ortak akılla belirlenir, bu taraf da ne var, şu tarafta ne var, her tarafla aynı anda ilişkiler nereye kadar sürdürülebilir, bunun sınırı nedir, hangi yön, sistemin hangi yanları reform edilirse bizim toplumumuzun refahını, saygınlığını artırır geleceğe doğru ilerlemesine yardım eder. Bunları iyi hesaplamak gerekir, acaba biz hesaplıyormuyuz, pek emin değilim… Karşılıklı önerileri dinleyerek politika ve reformlar belirlemek gerekmektedir… Suriye politikaların da ülkemin politikalarını izledim, baştan yanlıştı, oradaki operasyon Suriyenin toprak bütünlüğüne yönelikti bunu anladığımız zaman bizim ülke olarak Suriyenin toprak bütünlüğü için Suriye yönetiminden bile daha çok çalışmamız gerekliydi, Suriyeyi kimin idare edeceğine karar vermek bizim işimiz değildi… Bunlar yaşandı ve bize maliyeti yüksek oldu, Aynı şey Rus uçağının düşürülmesi üzerine de yapıldı, şimdi AB politikalarında da yapılıyor… Ani refleksle karar ve söz söylememek gerekir ki, sorunu tırmandırmayalım…
Sonra girmek istediğin AB ile sorun yaşayacaksın, hemen arkasından bu sorunu çözmek yerine veya uzlaşma aramak yerine ben sizinle oynamıyorum mızıkçılığı yapan çocuklar gibi yönünü başka yerlere çevireceksin, orada da sorun yaşanırsa ne yapacağız? Allah korusun, güvenilmez bir ülke oluruz, yönsüz kalırız…
Şöyle düşünün siz bir gruba girmek istiyorsunuz, bu grup size diyor ki benim grup özelliklerim bunlar sizde onları kabul etmiş gibi yapıyorsunuz, kültürel farklar var, yaşam tarzına dayalı farklar var, hukuki kurallarda farklar var, ekonomik farklar var, varda var… Bunların hangisine uyabileceğinizi, hangisine uyamayacağınızı siz iyi belirteceksiniz ve ben şunları yaparım bunları yapmam, bunları yaparsam toplum olarak benliğimi kaybederim, bunları benden istememelisiniz derseniz… Bunun üzerine de samimiyetinizi beli edersiniz bu gruba, birliğe alınırsınız alınmazsınız, sonra kendi politikanızı belirlersiniz… Haklı olarak yönünüzü başka tarafa günlük olayların böyle gerektirdiği için değil, düşünülerek, karar verilerek politik tavır içinde bunu yaparsınız… Yön ciddiyeti kişi için bile çok önemliyken devletin, toplumun yönü kolay kolay döndürülemez, döndürülmemelidir… Yön mülahazaları öneriyor, selam ve saygılarımı sunuyorum…
Hüseyin Benek – 27.11.16 --- vatandasfikri.com
|