SOSYAL AHLAK AŞAMALARI
Toplumsal ahlakın oluşması için toplumun bütün fertlerinde toplumsallık bilinci oluşmalıdır, bu toplumsallığın temelide kişilere göre degil yazılı kurallara ve toplumsal degerlere göre oluşturulmalıdır. Böylece toplumsal yaşayış için kurallar ve gelenege dayanan davranışlar toplumsal yaşayışın kültürünü, ve ahlakını oluşturacaktır.
Toplumsal ahlakın temelini oluşturan kurallar, kültürle belirlenir, kültür bize olaylar ve olgular karşısında nasıl tavır takınacağımızı bize öğreten davranış kurallarıdır. Ama bu davranış her zaman kültürün bize öğrettiği gibi davranışlar olmaz, bazen Nasrettin hocanın ye kürküm ye, hikayesinde olduğu gibi giyimle degerlendiriliriz, kimi zaman ekonomik güçümüzle degerlendiriliriz, bazende kariyerimiz bizim nasıl karşılanacağımızı belirler. Oysaki davete içabet edenlerin hepsi konuktur, misafirdir, nasıl camide, kilisede dogum ve ölüm karşısında eşitsek davetlerde de eşit olmalıyız. Ama ben 47 yaşındayın en az her yıl 10-15 davete içabet ederim, bir yer protokol, bir yerde Vip, başka yerde dilim dönmüyor, Bizınısı diyorlar. Çeşitli ayrıcalıklar yaratıyorlar, bizde kast sistemi olmamasına rağmen öyle bir izlenim veriliyor.
Ben bundan rahatsız olurum, tepki gösteremem nedenide, o daveti düzenleyenin ortamında tatsızlık olmasın diyedir. Ama bu işde asıl sorumlu olan kendisini sirk maymunu gibi ayrı yere oturtulmasına razı olan, bizın, Vip, protokol, önde giden, ileri geri gelen vs..vs dir. Ayrıcalıklar başlayınca, ahlaksızlığın temeli atılmış oluyor. Neden daha iyi bir sofra hak ettiğini düşünüyor, daha iyi bir arabaya binmesi gerektiğini düşünüyor, daha bir yakışlı erkekle, daha bir güzel kadınla birlikte olmayı hak ettiğini düşünüyor. Nihai olarak bunlara ulaşmak içinde toplumsal üretimden kendine daha fazla pay ayırarak, bencilce düşüncelerle hareket ederek, ahlaksızlık yapıyor, ama fark etmiyor, kendinde bunları hak ettiği düüşüncesi varya. Bu hareketlerin temelinde biz büyüme aşamasında bize verilen küçük, küçük mesajlarla belirleniyor.
Bu mesajlar, bu kardeşimdir, bu senin ama sen güçsüz olduğun için buna el koyuyorum, bu mahallenin zengininin çocuğu, (artık mahallede zenginler oturmuyor zengin mahallesine taşınıyorlar, bir ayrımda semt farkından kaynaklanıyor artık) Ankaradan örnek vereyim, GOP da oturanlarla Altındağ Hıdırlıkta da oturanlar farklı degerlendirilebiliyor, Çay yolunda oturanlarla Akyurt da oturanlar farklı degerlendiriyor. Yani bir kentin sakinleri arasında semt farkı, statü farkı dogurabiliyor. Bu statü ve hiyarşi kurumlar da anlaşılabilir, yönetim kademelerinde bir yere ve kademeye kadar anlaşılabilir. Ama toplumsal işleyiş içinde bunlar olmamalıdır, okulda babası muhtar diye, öbür okulun müdürünün oğlu diye, okula yüklü bağışta bulunan birinin oglu&kızı diye ayrımcılıklar adaletsizliklerin ve ahlaksılıkların temelini atmaktadır. Aayrıcalıkları kabul edenlerde, ayrıcalıklar nedeniyle geri plana atılanda aslında aynı durumda, siz düşkünmüsünüzde size ayrıcalıklı davranılmasını istiyorsunuz?
Oysaki erdemli insanın fakir olması, toplumsal işleyişin bir parcası olarak sorumluluk alan kimse, yalandan dolandan, adam kayırmadan uzak duram kimse, kendi kişisel hesapları yüzünden adaletsizlik, haksızlık yapmayan kimse, toplumsal konumu ne olursa olsun aynı degerde olmalıdır, degilmi? Yaratılıştan eşit olanların nasıl oluyorda, elbiselerinin markasından veya bindiği arabanın çok pahalı olmasından, kullandığı cep telinin daha zor ulaşılan veya pahalı olan bir marka olmasından nasıl kendi halinde, toplumsal işleyişin bir parcası olanların önüne konulur? Toplum ve kendilerine karşı ayrıcalıkları kanıksamış olanlar, bu konu üzerinde düşünmelidir, ayrıcalığın toplumsal işleyişe zarar verdiği aşikardır.
Küçük bir örnekle yazımıza son verelim, 1- Benim adamım, kadınım kayırmacılığı, 2- Akraba, eş-dost kayırmacılığı, 3- Hemşeri kayırmacılığı, 4- Siyasal, tahrikât, cemaat kayırmacılıkları, 5 –Hizmet önceliklerinde ve yönlendirilmesindeki kayırmacılıklar, 6- Lobicilik, dernekcilikle öne çıkma cabalarındaki aşırılık, 7-Aracılar ve ayrıcalıklar yoluyla işlerin yürütülmesi, 8- Rant kollama ve vurgunculuk, 9- Rüşvet ve irtikap, zimmet ve ihtimas , 10- Hediyeleşme de aşrılığa kaçma, 11-Verimsizlik, etkinsizlik, israf gibi yöntemlere gecit verme 12-Yetersiz olmasına rağmen, hazırlıksız olmasına rağmen görev talep etme, 13- Sorumluluktan kaçma/sorumluluğu yayma ihmal anında suçu kabul etmeme, 14- Değişime direnme ve engelleme uyum sağlayamama, 15-Hesap verilecek kurum ve kişilere hesap vermeme, 16- Kamu ve toplumsal sermayeyi kişisel amaçlar için harcama, 17- Alış verişde yalan ve hileli yöntemlerle karşıdakini kandırma gibi daha onlarcasını ekleyebilecegimiz ahlaksızlık basamakları artık kanıksanmıştır. Bu kanıksanmadan nasıl kutuluruz, nasıl kurutlurum sorularını sorma vakti geldi de geçmektedir. Bu soruların cevaplarını yine bencilce, kendi çıkarlarımıza göre cevaplandırırsak yıllar yılı devlet malı denizdir, toplum yolunacak kazdır, selam verdim rüşvet degildir diye almadılar deyimleri tecelli etmeye devam edecektir, Etsin mi ???
Selam ve sevgilerimle
|