GENÇ İŞSİZLERİMİZ (Üniversiteli İşsizlerimiz)
Ülkemizde şuan da 7,1 milyon üniversite mezununu çalışıyor, bir kaç yıl içinde 7,7 milyon üniversite öğrencisi daha mezun olacak ve iş aramaya başlayacak… Gençlerimiz İş Sahibi Olsun Diye Toplum Olarak Kaç fabrika Yaptık? Üniversiteden mezun olan eğitimli gençlerimiz, son 5 yılda her yıl ortalama 797 bin kişi mezun oluyor, 408 bin kişi aşağı yukarı iş bulabiliyor… Yani yarısına yakını iş bulamıyor, son beş yıllık ortalama rakamları vermek gerekirse 3.985.000 kişi mezun oluyor, 2.040.000 gencimiz iş bulabiliyor, işsiz kalan sayısı nedir derseniz? 3.985.000 den 2.040.000’i çıkardığımızda bulacağımız sayıdır, bu sayı üniversiteli genç işsizliğimizi gösterecektir… Son beş yıl sadece işsiz kalan üniversiteli genç sayısı 1.945.000, dir… Üstelikte bu hesaplarda kalem oyunu olma ihtimali de yüksek olsa gerek, bakın basit bir hesap işsiz sayımızı nasıl düşürüyor?
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre Türkiye’de 1,5 milyon genç işsiz var. Ancak genç işsizlik tanımında yaş aralığının 15 ila 24 olması ülke genç işsiz sayısı gerçeğini gizliyor. 15 ile 30 arası dense rakam kim bilir ne kadar olacak… Gençlerimiz, zaten 22-24 yaşları arasında mezun oluyor olamıyor… Acaba Acık Öğretim Lisesine gidenlerde bu rakama dahil mi, değil mi? Böylece genç işsizlik gizleniyor olabilir… Toplam çalışan sayımız nedir, ona bakalım mı?
Ağustos ayı itibariyle çalışan vatandaş sayımız 28 milyon 529 bin gözüküyor, bu çalışanların %25’ini üniversite mezunlarından oluşturuyor, yüzde yirmibeş demek dörtte bir demektir… Toplam çalışanı dörde böldüğümüzde… Ülke ekonomisin de çalışan üniversitelileri bulmuş oluruz, bu ise 7 milyon 126 bindir… Burada bu çalışanların da alt birimleri olan, ne kadar kamuda, ne kadar sanayide, ne kadar tarımda, ne kadarı üretim ilişkileri içinde, ne kadarı tüketim ilişkileri içinde diye düşünülmesi gerekmez mi? Biz işsizlik nedenlerimizle yazımızı bitirelim mi?
Aslında işsizlik nasıl oluşur derseniz, mevcut yatırımları özelleştirmelerle satar, bunların yerine ne özel sektör, nede kamu kuruluşları eliyle yeni modern fabrikalar yapılmazsa işsizlik kaçınılmazdır… Ülkemizde yapılaşma oranı dünya geneline göre çok yüksektir ama bu yapılar, AVM dir, İbadethanedir, barınaktır, kamu binalarıdır, bunların hiç biri gençlerimize iş verememektedir… Özeleşmelerle kamu üretim alanından çekilmiştir… Özel sektör ise verimlilik, kar ve patronların lüks harcamalarına para yetiştirme alanları haline gelmiştir, yap bir bina kap en lüks araba, mantığıyla hareket eden ekonomi piyasası işsizliği de körükler, ekonomik kırılganlıklara da acık hale gelir…
Her ile bir üniversite, bazılarına birkaç üniversite yapar da, bu mezunlar ne iş yapacak diye düşünmezsek, bu gelinen noktaya şaşmamak gerek… Buraya kadar yazdıklarımız kamu yönetimlerinin, hükümetlerin atıl fiziki yatırımlardan, lükslerinden kaynaklı işsizliğe nedeni olduğunu söyleyebiliriz… İşsizliğimizin iki nedeni üzerinde durarak, işsizlikle ilgili yazımızı bitirelim, aslında bunları da hepimiz biliyoruz, birçoğumuzun çocuğu işsizliği yaşıyor…
Başka bir işsizlik kaynağımız ise sığınmacı ve kacak çalışan yabancı sayısıdır ki, bunun işsizliğe oranı nedir dersek? Kabaca bir hesap yapalım ülkemiz de 6.000.000 yabancı olduğu söylenir, bu fazladır, eksiktir, ben fazla olduğunu düşünüyorum…. Bunun dörtte biri çalışıyorsa bir buçuk milyon kacak çalışan var demektir… Bu kacak çalışanlar iki soruna neden oluyorlar; bir kaçak, kayıtsız çalıştıkları için sosyal güvenlik sistemine prim yatırılmıyor, SGK açıklarına neden oluyorlar, bir de gençlerimizin işsizliğine… Girişte üniversiteli genç işsizlerimizin rakamını vermiştik neydi o, 1.945.000 gençti.. Yabancı çalışan sayısı tahminen neydi, 1.500.000 mülteci, sığınmacı çalışmamış olsaydı, resmi verilere göre, genç işsiz sayımız 450.000 olacaktı… Başka bir işsizlik nedeni ise şudur o dünyanın genel sorunudur…
Sanayide, tarımda, hatta hizmet sektöründe artık robotlar, robotik teknolojiler, araçlar, makineler teknolojisi geliştikçe insan işgücüne ihtiyaç azalmaktadır… Bu biliniyor, bilinmeyen ise bu zamana kadar olan emek üzerinden ekonomik paylaşım yerine geçimlik gelir üzerinden paylaşım modeline geçilmelidir… Bu şu demektir, sosyal yardımlar, işsizlik maaşları, temel giderler üzerinden yardımlarla ihtiyacı olan vatandaşlar için geçinebilecek bir gelir yaratılacak sosyal devlet mantığı içinde, bir sosyal adalete dayalı düzen kurulmalıdır… Kurulması gereğiyle, Selam ve Saygılarımla…
Hüseyin Benek – 28.11.19 – vatandasfikri.com
|