İNŞAAT EKONOMİ
(Vatandaşa Ekonomik Rapor) (Ekonomik Görünümümüz)
(Ne Kadar İnşaat Yaparsak Ekonomik Olur?) ( Betonlaşan Ekonomi, Ekonomik Betonlaşma)
Aslında ters başlık attık ekonomi, inşaat olması lazımdı, yani şöyle düşünelim, bizim toplum olarak bir milyon eve ihtiyacımız var, ama ekonomimiz şuanda beşyüzbin konut yapmaya müsait… Bu bir kenarda dursun… Biz bunun iki katını yapıyoruz…
Sonra bizim 3000 kamu binası yapmamız gerekiyor, ama ekonomik imkanlar 1000 tane yapmaya izin veriyor… Bunu da bir kenara koyduk… Biz Ekonomik imkanlarımızın iki katı kamu binası yapıyoruz…
Son on yılda cami sayımız 60 000 den 90.000 ne çıktı ise fabrika sayımız bunun rakamını bilmiyorum atıyorum 15.000 di, 17.000’e çıktıysa ve bunun ne kadar kapandı, bilmiyorsak? Bunu da bir kenara koyun… Size renkli cam, ekranların da siyasilerin ve onlara bağlı akademisyenlerin, gazetecilerin ve söylediklerinin ve bu söylemlere göre oluşturduğumuz bilgilerin üstü yalanla, yanlışla, eksiklikle örtülü bilgiler olduğunu anlatmaya çalışıyorum…
Sonra Ülkemizin ister maksimum, ister minumum, ister makro, ister mikro, ister kamu, ister özel, ister kişisel borçluluk oranlarını araştırın… Size ben bir ip ucu vereyim, 15 yıl önce kişi başı borçluluk oranımız diyelim 500 dolar, şimdi kaç dolar, 5000 dolar… Yani her ne yapıyorsak üretime dayanmıyor, ürettiklerimiz üzerinden tasarrufa dayanmıyor, borca dayanıyor ve bu borçla ne yapıyoruz?
Nemi yapıyoruz, sürekli inşaat, sürekli inşaat ama ne yazık ki fabrika inşaatı değil, fabrika ve sanayi inşaatı yapmış olsaydık ülke uçacaktık… Bunlar yapılmasaydı İşsizlik azalacaktı… Biz ne yaptık yabancılardan borç aldık, kredi verdik konut yaptık, kredi verdik vatandaşa konut attık… Borç aldık kamu binası yaptık, cami yaptık işsizlik arttı, o zaman bu işsizleri kamuya alalım 200000 kişi aldık, bunlar ne iş yapacak? Ne alan biliyor, ne işi giren biliyor ama maaşlar ödeniyor…
Buda ekonomik değil, iş verileceğine işsizlik sigortası gibi sosyal yardımlar artırılsın insanlara maaş değil yardım verilsin ve çalışmaya özendirecek kadar az olsun… Örnegin asgari ücretin yarısını geçmesin, her neyse konuyu dağıtıyoruz, neden konular birbirine bağlıdır….
Biz İnşaat ekonomi demiştik, kaç yıldır inşaatla ve borçla büyüyoruz, nereye kadar, sanırım ya yumuşak sektörel geçiş yapacağız, ya da bir duvara toslayacağız, ekonomimiz inşaat kazasına kurban gidecek… Yaptığımız binaları yurt dışına ihraç edecek halimiz yok burada ev almayı kolaylaştırınca da nüfus ve sosyal yapımız bozuşuyor…İki tarafı şeyli bir deynek, ama bizim siyasilerimiz 6 milyona yakın Orta Asya dan ve Orta Doğu dan bir göçün ülkemize gelmesine göz yumdular… Şimdi bu kadar nüfus ne yapılacak!!?? Bunu da gecelim abi inşaata gel… Yurt dışını ihraç yapmak yerine yurt dışından aldığımız borçlarla sürekli ne işe yarayacağını bilmediğimiz gökdelenler ve AVM ler yapıyoruz… Artık biri bu inşaatçıları durdursun, yoksa onların bu kısa dönemde çok para kazanma hırsları, bizim ekonomimizin çarklarını durduracak… Son zamanlarda onlardan da iyi haberler gelmiyor, efendim yaptıkları binaları satamıyorlarmış… Daralma haberleri geliyormuş, hükümetten sektörü sorunlarına ilgi bekliyorlarmış… Kusura bakmayın beton lobisi ülkenin anasını ağlattınız, hatta birisi sinkaf etti… Hala mı devam edeceksiniz? Siyasilerden ricam bu adamların başka alanlara yatırım yapmasını sağlayın…
İnşaat sektörü için çıkış yolları planları, bana göre ekonomiyi batırma yolları ve planlarıdır… Biz İnşaat Sektörüne Daha Yakından Bakarak devam Edelim mi?
Yurt Dışı Müteahhitlik Hizmetlerinde Hızlı Düşüş: Türk müteahhitlerin üstlendikleri projelerin toplam tutarı 2015 yılında 21,7 milyar Dolar ken, 2016’nın 3. çeyreği itibarıyla 4,1 milyar Dolara gerilemiştir. Yılın ilk 9 ayında üstlenilen proje tutarındaki belirgin düşüş, büyük ölçüde ana pazarlardaki jeopolitik sorunlardan kaynaklanmıştır.
Makro Ekonomi ve Siyasi Ortam: Siyasi istikrar, makroekonomik dengeler üzerindeki etkisi bakımından yatırım ve tüketim iştahının önemli bir belirleyicisi durumundadır. Son yıllarda, ekonomi politikaları çerçevesinde belirlenen kamu yatırımları büyük ölçüde inşaat faaliyetlerini artırıcı ekonomiyi daraltıcı etkiler göstermektedir… Artan bizim dışımızdaki riskler, başarısız darbe girişiminin ardından yükselen hukuki belirsizlik genel ekonomik aktiviteye paralel olarak da inşaat sektöründe ivme kaybına sebep olmuştur. Bununla birlikte, hükümetin aldığı destekleyici önlemler sektörün bir miktar toparlanmasını sağlamıştır. Yeni önlemler almaya da devam edileceği sinyalleri gelmektedir… Ben şahsen inşaat sektörünün yavaş yavaş ekonomide ki öncülüğünün önceliğinin ve desteklenmesinden vaz geçilerek, teşviklerin, desteklerin, kerdi ayrıcalıklarının tüketime neden olan araba ve inşaat alanından üretim sektörlerine, tarıma, sanayiye, teknolojik alanlara doğru kaydırılmasının gereğini düşünmekteyim…
Finansman koşulları: Türkiye’de faiz oranlarının önümüzdeki dönemde yükselme eğiliminde olabileceği dikkate alındığında sektörde finansman koşullarına da dayalı olarak, vatandaşların borçluluk oranlarında ki doygunluğa dayalı olarak ekonomi de ve inşaat sektörün de bir daralma beklenmektedir.
Kentsel dönüşüm: Sektörün itici gücü olarak kentsel dönüşüm programı ön plana çıkmaktadır. Bu alandaki gelişmeler ve projelerin hayata geçirilme hızı, sektörün performansını önemli ölçüde etkileyecektir. Bu çerçevede sürecin sağlıklı ve hızlı bir şekilde ilerlemesi için hukuki altyapıdaki gelişmeler ön plana çıkmaktadır. Ben bu betonlaşma projelerinden teknoloji ağırlıklı projelere doğru bir sektörel evrilmenin gereğini defalarca belirtmekteyim, yine tekrarlıyorum…
Mega projeler: Kamunun büyük ölçekli altyapı yatırımlarından oluşan mega projeler inşaat sektörünün faaliyetlerini olumlu yönde etkilemektedir. Yüksek finansman gereksinimi bulunan bu projelerin seyri açısından piyasa koşulları da önem taşımaktadır. Bu projelerin yap işlet devret modeliyle geleceğe doğru üstelikte aşırı maliyetlerle yapıldığı görülmektedir, bunlar tekrar gözden geçirilmelidir… Sanki piyasadan çekilen para p,yasayı daraltmıyor mu? Bu YİD modelleri piyasadan ne kadar para çekmektedir?
Yasal Düzenlemelerle Konut Hesabı Nedir: Nasıl işler? Kendine ait konutu bulunmayanlar, bankalarda, konut hesabı açtırıyor ki, 14 banka bu hizmeti veriyor. Hesap açıldığında bir kereliğine, toplu para yatırılabiliyor; bunun da üst sınırı 30 bin lira. Sonrasında ise hesaba aylık ya da üçer aylık ödemeler yapılıyor. Aylık ödenecekse en az 250 lira, en çok da 2 bin 500 lira; üç ayda bir ödeme yapılacaksa da en az 750 lira, en çok 7 bin 500 lira hesaba para yatırılıyor. Hesaba, 3 yıl boyunca dokunulmaması ve bu süre içinde de aylık ödemelerin düzenli yapılması, devlet katkısından yararlanabilmenin temel kuralı. Bunlar inşaat şirketlerini kurtarma planları aslında biz ekonomimizi ve bunun alt üç lokomotif sektörü sanayi, tarım, AR-GE gibi alanları kurtararak ekonomik çıkışın gelişmenin bu alanlarda olması gereğini hatırlatarak devam edelim mi?
Şu anda Türkiye ekonomisinin en zayıf yönleri neler?
Türkiye’nin durağanlaşma riski artıyor, nedeni ne dersek, sektörel doygunluk ve dengesizlik, aşırı kişisel borçlanma, ithalatımızı ihracatımızın karşılamaması, ürettiğimizden çok fazla tüketmek ve bunun kredi kartlarıyla ve kredilerle özendirilmesi… Şu anda hem ekonomik sektörlerde, hem de firmalarda, hem de kişiler de ciddi bir nakit tutma arzusu ve davranışı var. Harcama ve tüketme arzusu düşüyor, tüketime dayalı ekonomilerde de bu durum durağanlaşmaya neden oluyor… Hatta Türk bankacılık sektörü bazı sektörleri riskli ilan ederek onlara kredi tahsislerinde kısıntılara gittiğinin duyumları ortalıkta dolaşıyor….
Bizim En Yumuşak Karnımız Dış Ticaret Açığımız: Son acık 77 milyar dolar, bu oranda bir cari açık, iç ve dış finansman kalitemizi de uzun vadede bozacaktır.. Zaten son 20-25 yıldır sürekli acık veriyoruz, sanki o uzun vadenin sonundayız… Ayrıca Dış Politikada ki gel gitler, Yakın ülkelerde Kaotik Ortamlar, Batı dünyasıyla ile ekonomik, siyasi çıkarların ters düşmeye başlamasına dayalı stratejik çatışmalar, gerginleşen ilişkilerin topyekun olarak ekonomiyi daraltıcı etkileri… 15 temmuz kalkışmasının etkileri, derken ekonomik sıkıntılar dönemine girilmiş gözüküyor…
Türkiye’nin ekonomik risklerine, siyasal ve hukuksal eksikliklerin de eklenmesiyle ve Ülkemize beklenen yabancı sermaye de gelmemektedir, bunun bir tık ilerisi olanlarında çıkması olur ki bu risklerin daha da büyümesi demektir…
Neler Yapılabilir?
Türkiye’de her hükümeti kendi eğitim sistemini kurmak isteyerek eğitimi ideoloji aktara haline getirilmemelidir… Eğitimin bilimsel ağırlıklı hale getirilmeli, yada eğitimin içinin dengeli bir şekilde müfredatla doldurulması gerekmektedir..
Eğer eğitime şu haliyle yaklaşırsak, eğitimi taraftar devşirme gibi görürsek, eğitimin ülke bilimine kültürüne, ekonomisine katkısını yok sayarız, yok ederiz… İlk iş eğitim reformu olmalı…
İşsizliğin her türlü sosyal sorunu beslediğini biliyoruz, bu alanda çok ciddi düşünmeliyiz, insanlara kamu da iş vermek yerine, kamu çalışanı sayısının azaltılarak, iş ve istihdam için kaynak yaratılması yolunun tercih edilmesi gerekmektedir…
Yukarda kısaca bahsettik tekrar bahsedelim, bizim demokrasimiz, bmv görünümlü şahin gibi oldu… Adı demokrasi ama ne güçler ayrılığı var, ne güçlerin birbirinin denetimi gerçekleşiyor, bunun içinde siyasal reformlar gerekiyor… Umarım son reform Başkanlık sistemi güçler ayrılığının iyi işlemesine neden olur… Uzun süredir terörle yapılan mücadeleden, 15 Temmuz vakasından dolayı Demokraside bir erozyon oluştu, bu Sivil Toplum Örgütlerinin, muhalefetin, iktidarın devlet kurumlarının cabalarıyla giderilebilir…
Dış politikada şahin söylemlerinin eyleme dönüşemediği anlaşılır, dış politika iç siyasete malzemesi yapılmayarak, o alan diplomatların önerilerine ve Dış İşleri Bakanlığının üreteceği Politikalara bırakılarak, oluşan bozulmalar tamir edilir…
Ekonomide öncelikli sektör değişir, sanayi, teknoloji, ve tarım, turizm gibi sektörler öne geçer ve teknoloji, gıda üretimimiz artar kendimize yeter hale geliriz, dışa bağımlılıktan kurtuluruz… İlk hedefimiz sanayide G. Kore gibi, Tarımda ise Danimarka gibi olmak olsun… Üretime dayalı bir tüketim, üretime, tasarrufa dayalı bir kaynak ekonomisi oluşturmak isteği ve dileğiyle… Selam ve Sevgilerimle…
Not: bu Yazının Maksadı Vatandaşa Rapor Sunmak ve Demagog Siyasilerin Miting Meydanlarında ki Salfoları Karşısında Vatandaşımızı Bilgi ve Bilinç Seviyesinde Korumaktır…
Hüseyin Benek – 11.3.18 --- vatandasfikri.com
Kaynaklar
1* http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/ekonomi/939675/insaatlara_sinirlama_gelsin.html
2* https://www.projedefirsat.com/haber/tedbir-alinmazsa-insaat-sektoru-zorlanir
3 https://ekonomi.isbank.com.tr/UserFiles/pdf/sr201702_insaatsektoru.pdf
4* http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/noyan-dogan/ev-sahibi-olmak-isteyenlere-buyuk-destek-geliyor-40766013
5* http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dunya/864911/Japon_kredi_derecelendirme_kurulusu__Turkiye_de_seri_iflaslar_yasanabilir.html
|