!!!EŞİTSİZLİK!!!
(!!Sorunların Yegane Kaynağı Eşitsizlik!!)
“”İngiliz yardım kuruluşu Oxfam'ın raporuna göre dünyanın en zengin yüzde 1'lik kesiminin serveti, geri kalan yüzde 99'luk kesimin servetinin toplamına eşit.”” Daha ne diyelim bu kuruluş denileceği demiş…
İnsan toplumlarında, barış, huzur ve mutluluktan bahsedilebilmesi için yaşayanlar arasında ekonomik, sosyal ve hukuksal adaletin olması gerekir. İnsanlar, vatandaşlar arasındaki gelir dağılımındaki sosyal adalet dağılımı mutluluk ve barış adına belirleyici olmaktadır... Günümüz dünyasında yaşanan toplumsal olayların, göçlerin, biraz da daha genişletirsek savaşların temelinde bu bölüşümün adaletli olmamasına dayalı sorunlar yaşıyoruz diyebiliriz… Doğrusunu söylemek gerekirse, bu paylaşım sorunu bize geçmişten kalan bir mirastır, günümüzde daha da artmıştır… İnsanlığın karşılaştığı bu sorun, gelir dağılımının adalete dönüştürülerek, iyileştirilerek, yaşanılan ve yaşanılacak muhtemel sorunlar nasıl aşılabilir? Yok diyenlere, eşitsizliği abartıyorsunuz diyenlere şunu hatırlatarak devam edelim… Açıklanan Dünya Eşitsizlik Raporu'na göre, ABD'deki 400 kişinin varlığı 150 milyon kişinin varlığından daha fazla… Hatta dünyada 10-15 kişinin servetinin dünya nüfusunun yarısının mal ve servet varlığına eşit veya olduğu düşünülürse, eşitsizliğin boyutu anlaşılır değil mi?
Eşitsizlik o hale geldi ki artık sadece kişilerin ve toplumların sorunu değil, sadece ekonomik de değil, sosyal, siyasal, hukuksal cinsel olarak da, çevre sorunlarına da, psikolojik, insanın biyolojik sorunlara neden olmaktadır… Acaba tanrı mı eşitsizliği istedi de, bizi böyle sınıyor diyenler haklı mı? Bence değiller, tanrı bu kadar yoksunluğun yükünü, öte yandan da, şaşıracak kadar, bu kadar varsıllığı neden biz insana versin ki? Dönelim bana…
Ben ilk eşitsizlikleri nerede hissettin derseniz, birinin bisikleti vardı benim yoktu, mahallenin ileri geleninin çocuğuna öğretmen farklı davranıyordu, bize farklı davranışından anladım, bir sorun vardı… Sonra bizim bu eşitsizliğe alışmamamıza yardımcı olacak her şeyi yapıyordu toplum…
Din adamları kader diyordu, haram diyordu, eğitim sistemi bizden çalınanları normal saymayı, öğretiyor, bu yetmez onlara saygı duyacaksın onlara diyordu… Ama ben sorunu görüyordum, en alttakilerden biriydim, çobanlık yaptım, çıraklık yaptım, tuğla fırınlarında, şimdiki tuğla fabrikalarının atölye haliydi, oralarda çalıştım… Tarlalarda ırgatlık yaptım, eşitsizliği sonuna kadar hissettim.. Eşitsizlik çeşitli şekillerde yaşanıyordu, bunlar coğrafi olarak Ülkesel, bölgesel, kıtasal, finans acısından sektörel, mesleksel, sosyal gruplar ve kişisel gelir dağılımlarından kaynaklanmaktadır… Sosyal ve ekonomik eşitsizlikler birbirini besleyen faktörlerdir…
Eşitsizliği rakamlarla ifade ederken, arada derece farkları olmasına rağmen en üst tabakaya %0.01 diyorlar, ben %99.9’un içinde de en alttakilere yakın bir yerdeydim… Buradakilerin konumu iyi hesaplanamıyor yada araştırmacılar bizimle ilgilenmiyor… Şöyle diyorlar kaba taslak…
En üstteki %20 toplumun gelirinin %46-47’sini alıyor, sonra ki %20-31 alıyor sonraki ise %20 si ise % 14-15 alıyor, en altın üstündekileri oluşturan %20 ise %10-11 alıyor en alttakileri oluşturan %20 ise % 6-7 arasında toplumun refahından pay alıyorlar… Aslında bu ekonomik adaletsizlik her grubun kendi içinde de aynı şekilde devam ediyor… Şimdi bizim milli gelir üzerinden eşitsizliği anlamaya çalışalım mı? Milli gelir 10.000 dolar diyorlar, 9000 dolar diyenler var, 8.750 dolar diyenler var, burada bile anlaşamıyoruz ya çok komik değil mi? Şimdi biz 10.000 dolar diyelim ona göre hesap yapalım…
Biz dört kişilik bir aileyiz, gelirimiz resmen 3.700 TL, maaş, bir kira geliriz 600 lira toplam 4.300 Lira aylık 12x4.300=51.600 TL gelirimiz var… Bu asgari ücretin iki katından fazla, ya birde asgari ücret almış olsaydık? Toplumda maaş alanların %40-45’i asgari ücretle maaş alıyorlarmış, biz baya iyiymişiz de haberimiz yokmuş…
Dönelim bizim Milli gelirden aldığımız paya, devlet piyasadan %30-35 arası vergi, harç, ceza olarak para toplarmış, biz daha esnek davranalım %10 daha fazla hesaplayalım… Yani gelirim 51.600 değil de bunun dörtte birini vergi ve harçlara verelim 38.700 TL olsun… 38700 lira kaç dolar eder, 6.672 dolar siz deyin 6.670 dolar, ben deyim 6.600 dolar… Bunu da dörtte böldüğümüzde bizim milli gelirimiz, kişi başına yıllık 1.667 dolar eder… Günlük kişi başına dolar 56 sent eder… Ya asgari ücret almış olsaydım günlük bir buçuk dolar filan olurdu herhalde… Oda kişi başı harcama kapasitemiz 2 dolar desek 11-12 lira… Bu şartlarda nasıl yaşanır, yukarda toplumun %20’ini oluşturan, gelirinin %40-50’ini alan arkadaş, kusura bakma ama kıskandığımdan filan degil, meraktan bu kadar parayı ne yapıyorsun? Saatin kaç lira, 10.000 doların üstündeyse vallaha küserim ha… Her neyse ekonomik eşitsizliği anladık degil mi, ya siyasal eşitsizliği, oda ne demeyin, en az ekonomik eşitsizlik kadar önemli derim… Siyasal eşitsizliğe geçmeden önce yoksulluğun biyolojik ve psikolojik zararlarına da değinelim mi? Kısaca şunu diyelim ve geçelim, yolsuzlukların üretecek alanlarda yatırımı engellediği, ekonomik büyümeyi yavaşlattığı, işsizliği körüklediği, kamunun ve üst gelir gruplarının masraflarını arttırarak siyasi istikrarsızlığa ve toplamda eşitsizliklere, yoksulluğa neden olduğu biliniyor… Bu durum ise insanlar da biyolojik, psikolojik sağlık sorunlarına neden olduğunu biliniyor… Siyasal eşitsizlik...
Siyaset nedir, kimine at terbiyeciliği, kimine göre şehrin işleri, kimine göre kamusal sorumluluğun yerine getirilmesi, kimine göre, bence de, yönetim hakkına kullanma, yönetime gelme işinin içinde olmadır.. Yönetimler ne yapar? Ekonomik paylaşımları yaparlar, kim milli gelirden ne kadar pay alacak onu belirlerler… Allah, Allah bunu siyasetçiler mi yapıyor evet, nasıl yapıyor yasalarla, kim ne kadar vergi ödeyecek, kim ne kadar vergi istisnası alacak, kim ne kadar teşvik alacak… Maaş oranları kimin ne kadar olacak, hepsini siyasal olarak seçtiğimiz, kendimize vekil tayin ettiğimiz kişiler ve bunlarında içinden çıkan hükümetler belirlerler… Şimdilerde başkanlık sisteminde, hükümet meclis dışına taşındı, başkan seçilse de bakanların, başkan yardımcılarının seçilmesine gerek yok atanıyor yani bürokrat… Siyasetin eşitsizliğe etkisini gördük mü, çevremde kaç kişi ister yerel, ister genel meclislerde yönetime katılıyor? Benim çevrem de yok, o zaman biz yönetim dışıyız, yani ekonomik eşitsizliğin yanı sıra siyasal eşitsizliği de yaşıyoruz… Cinsel eşitsizlik dedik, sizde sandınız ki cinsel performanstan bahsedeceğim, yok o sizin özeliniz, sorun hissederseniz doktora gidiniz, ben sizin, bizim cinslerin, kadın/erkek eşitsizliğinden bahsedeceğim ve ondan sonra sosyal eşitsizliklerle bitirelim ne dersiniz?
Kadın erkek ayrımı gün be gün azalsa da hala devam ediyor sorun olmaya, nasıl aşılır, ben 50 yıllık hayatımda baya aşıldığını gördüm, hala da eşitsizlik sorununun yaşandığını görmekteyim… Bunun biraz bizim erkek zihniyetinin de değişime direnmesiyle alakası var… Hadi bu sorunu da eşitsizliğe ekledik, hepsini aldık dedik ki sosyal eşitsizlik… Buda nedir derseniz?!
Cağınızda, gününüzde olupta kullanamadığımız, yararlanamadığınız her şey derim, mesela ben hiç ucaga binmedim, hiç yurt dışına çıkmadım, herkes tiyatroya giderken gidemeyen sen, herkes tatile giderken gidemeyen ben, herkes sinemaya giderken gidemeyen o, herkesin arabası varken birinin olmaması, en zor işleri, en uzun çalışma şartlarını yaşayan bizler… Aynı zamanda konser nedir denildiğinde haberlerden duyan yine biziz… Karınla kaç zamandır dışarda el ele diz dize yemek yedin ki/yedik ki? Çocuklarımız iyi bir eğitim almıyorsa, iş kuracak sermayede yoksa biz böyle devam edeceğiz demektir… Eşitsizliğe eğitimin etkisi katkısı nedir derseniz? Her şeyin katkısı oluyor tabikii…
Ben size %20 doğduğumuz ortam, %20 toplumun imkanları %20 bizim cabamız, %20 toplumun kültürünün verdiği geçişkenlik, yani Hindistan da doğduysanız, Arabistan da olduysanız kast sistemleri sizin bir üst sosyal gruba zor izin verir… Yani buradan şu anlaşılıyor, bir üst gruba zıplamanın yolları var, bunlarda biride eğitimdir, buna da %20 dersek, eşitsizliğin etkilerini aşağı yukarı görmüş oluruz… Bunu bizde biliyoruz, eşitsizliği dibine kadar yaşıyoruz, sen bize nasıl aşarız derseniz, ben size kişisel bir yol gösteremem… Toplum olarak liberal ekonomik anlayışın verdiği eşitsizliğin kanıksamasını aşmamız gerek… Bu nasıl yapılabilir? Bu eşitsizliğe, ister ülkemizde, ister Dünya ya baktığımız da şunu görüyoruz: “”Dünya Ekonomik Forumu öncesinde yıllık dünya ekonomik görünüm Oxfam, raporunu yayımladı. Raporda, dünyanın en zengin 26 milyarderinin, dünya nüfusunun en yoksul % 50'sini oluşturan 3,8 milyar insanın toplam varlığına eşit servete sahip olduğu bildirildi.”” Bunun düzeltilmesi için mücadele etmek insaniyet farzıdır… Nasıl düzeltilebilir, biz kendi ülkemize bakalım mı?
Gelirin yeniden dağılımı dikey ve yatay olmak üzere iki şekilde gerçekleşmektedir; Dikey Yeniden Dağılım; Yüksek gelir gruplarından, düşük gelir gruplarına doğru farklı gelir grupları arasındaki eşitsizliği gidermek için yapılan gelir akımıdır. Vergi sistemleri ve kamu harcamaları şeklinde görülmektedir. Ayrıca devletin doğrudan piyasaya yönelik uyguladığı asgari ücret, aşari gelir indirimleri gibi politikaları da vardır. Dikey gelir dağılımı toplumdaki gelir eşitsizliklerini azaltma yönünde önemli ve güçlü bir uygulamadır, diyebiliriz…
Yatay Yeniden Dağılımı; Aynı gelir grubuna sahip haneler arasında gelir akımının sağlanmasıdır. Amacı ihtiyacı daha fazla olanın yoksulluğa düşmesini engellemektir. Kişilere kamusal sosyal yardım yapılması veya vergi indirimde bulunulması şeklinde görülmektedir. Çalışanlara prim ödemeleri sonucunda geri dönen bir gelir ve çalışmayanlar, çalışamayacak durumda olanlara(yaşlılar, engelliler) kamusal yardımı ön gören bu sistemle bir sosyal sigorta sağlanmış olmaktadır. Yine bu yöntemle kaynakların %15-20’si yeniden dağılmaktadır. Gelirin yeniden dağılımı düzenlemeleri bugün birçok ülke tarafından hayata geçirilmek istenen, akademisyenler tarafından sürekli tartışılan ve çözüm getirilmeye çalışılan bir konudur. Bunları biraz daha açacak olursak…
a) Sosyal Güvenlik Sistemiyle: Sosyal devlet geleneğinin yapı taşı olan sosyal güvenlik sistemi bir ülkedeki gelir dağılımından kaynaklı mağduriyetleri gidermede çok büyük bir etkisi vardır… Saglık, eğitim, ulaşım/iletişim, enerji gibi temel ihtiyaçları gideremeyenlere yardımcı olan bir sosyal dayanışma sistemi kurulmalıdır… Aslında vardır daha etkin kullanılmalıdır…
b) İşgücü Piyasası ve Ücret Politikaları Devlet yasalarla istihdamı korumakta, işçi-işveren örgütlerini kontrol etmekte, grev ve toplu pazarlığı mümkün kılmaktadır, çalışma yaşamına yönelik bu hukuki düzenlemelerle emeğin korunmasını sağlamakta ve işgücü fiyatlarının düşmesini önlemektedir. Kacak çalışma son zamanlarda hem işsizliğe neden olmakta, hemde vergi, sigorta pirimi gibi ödemeler olmadığı için haksız rekabete neden olarak, kayıtlı çalışanlar üzerinde baskı oluşturmaktadır…
c) Tarımsal Destekleme Fiyat Politikaları Tarımsal üretimi arttırmayı amaçlayan bu politika aynı zamanda gelir dağılımı eşitliğinde de değişime neden olmaktadır. Kit malları dediğimiz, piyasa fiyatından ucuz malları genellikle alt gelir grubundakiler almaktadır. Böylelikle giderlerinde bir azalış olmaktadır. Bu yöntemle kamu, hem üretimi desteklemiş olmaktadır, hem de alt gelir gruplarını korumakta ve eşitsizliklerin azaltmasına katkı sunamktadır…
d) Kamu Harcamaları Devlet kamu hizmetini yerine getirebilmek için, istihdam yaratır, piyasadan mal ve hizmet satın almaktadır. Vatandaşa bedelsiz veya maliyetinin altında bir fiyatla bu hizmetlere ulaşması sağlanır, özellikle yoksul vatandaşların giderinde bir azalmaya sebep olarak. Giderindeki azalış vatandaşın ihtiyacı yönünde harcama yapmasını sağlayacak ve böylece hane halkı geliri artacaktır. Bu artışta beraberinde gelir dağılımında eşitsizliği azalacaktır. Kamu harcamaları genellikle eğitim ve sağlık alanında yapılmaktadır ve sosyal devlet gerekliliğinden hizmetlere ulaşım ücretsiz veya düşük ücretle sağlanmaktadır… Ayrıca kamu ihalelerinin daha küçük parçalara bölünmesinin ve daha çok şirkete yayılmasının da gelir dağılımını düzeltecek etkileri oluşacaktır…
e) . Vergiler Vergi politikası, devletin gelir politikasının bir parçasıdır. Bu itibarla, amaçlara yönelik bir düzenlemeyi gerektirir. Hızlı ve dengeli bir kalkınmaya hizmet edecek ve milli geliri, sosyal gruplar arasında mümkün olan en adaletli biçimde bölüştürebilecek bir sistem oluşturması icap eder.
Eşitsizliğin hızla artığının göstergesi olan Oxfam, Davos'ta yarın başlayacak olan Dünya Ekonomik Forumu öncesinde yıllık raporunu yayımladı. Yukarda en çarpıcısı eşitsizliği vermiştik, burada da, raporda dikkat çekilen diğer bulguları sizlerle paylaşalım…
*- Dünyanın en zengin insanı, Amazon'un sahibi Jeff Bezos'un serveti 112 milyar dolara çıktı. Bezos'un servetinin sadece yüzde 1'i, 105 milyon nüfuslu Etiyopya'nın yıllık sağlık bütçesine eş değer.
*- 2008 krizinden bu yana geçen 10 yılda milyarderlerin sayısı neredeyse iki katına çıktı. Kim dur diyecek tabi ki devletler, sivil toplum örgütleri… Robotik teknolojiler, yapay zeka karanlık fabrikalar devreye girince insan emeği üzerinden yapılan paylaşımların oranı azalacak bu eşitsizliği daha da körükleyeceği için bu konu üzerine çözümler üretilmeli, yeni bir sosyal adalet, yeni bir ekonomik paylaşım modeli üzerine çalışılmalıdır… Çalışmalıdır çünkü; gelir dağılımında ki bozulma, hem dünya genelin de hem de ülkemiz de hala devam ediyor… Toplumun en zengin %20’sinin elde ettiği gelir, 2017 yılında en yoksul %20’sinin gelirinin 7,5 katıyken bu oran 2018 yılında 7,8’e yükselmiştir… Normal olmayan eşitsizlik, anormale doğru hızla ilerlemektedir, bu anormaller, toplumsal anomaliye (Normalden uzaklaşma veya sapma) kültürel yozlaşmaya, kargaşaya, toplumun fertlerinin, ülkenin vatandaşlarının topluma ve devlete aidiyet sorununa dönmeden önlemler alınmalı, almalıyız… Buna kötü bir örnek göstermek gerekirse, ölümüne toplumlarından başka toplumlara, ülkelerinden başka ülkeye göç etmeye çalışan insanları gösterebiliriz…
Biz insan toplumları olarak, bu boyutta eşitsizliği normal kabul etmeyelim, temel insan haklarında hukuk karşısında tüm insanları, yeter ki insana yakışır bir hale getirmek isteyelim yol ve yöntem bulunur… Toplumun %5 veya %3-4 iyi yaşasın diye diğerlerini yoksun bırakmak vicdani değil, vicdani değilse de insani değildir… Ben ve ailem gibi 10-15 aile ekonomik sorunlarını çözecekse o arkadaşım, vatandaşım o, pahalı arabadan inmeli, daha makul bir arabaya binmeli, bunu insanlık adına yapmalı, bunu toplumsal barış adına yapmalı, insanların mutluluğuna hizmet adına yapmalı… Yapmak dileğiyle, selam ve sevgilerimle…
Hüseyin Benek --- vatandasfikri.com ---11.12.19
Kaynaklar
1* Matthew Stewart – (Çevirmen Çağla Taşkın) Türkiye Günlüğü 139- 2019
2* EMEK ve TOPLUM -İlhan Acar - https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/84820
3* https://www.google.com/search?q=d%C3%BCnya+e%C5%9Fitsizlik+listesi&source=lnms&tbm=isch&sa=X&ved=2ahUKEwiL-ZPS9KzmAhXaiVwKHWiYBcQQ_AUoAnoECAwQBA&biw=911&bih=438#imgrc=FMMMYYeS1kdIdM
4* https://ilerihaber.org/icerik/esitsizlik-artiyor-400-kisinin-serveti-150-milyon-kisinin-servetinden-fazla-93569.html
5* https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46945215
6* https://www.bbc.com/turkce/haberler/2016/01/160117_oxfam_zengin
7* https://www.bbc.com/turkce/haberler/2014/09/140903_yolsuzluk_zarari
8* https://www.aa.com.tr/tr/ekonomi/turkiyede-gelir-dagilimi-rakamlari-aciklandi/1587020
9* https://www.amerikaninsesi.com/a/turkiyede-gelir-dagilimindaki-bozulma-suruyor/5090751.html
10* https://t24.com.tr/haber/turkiyenin-gelir-haritasi-cikarildi-esitsizlik-en-fazla-istanbulda,707678
11* https://www.birgun.net/haber/en-yuksek-gelir-grubunun-toplam-gelirden-aldigi-pay-yuzde-47-6-oldu-269151
#TürkiyedeEşitsizlik #DünyadaEşitsizlik #EkonomikPaylaşımSorunları
|