|
 |
 |
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
YARGI/YARGILANMASI HSYK SECİMLERİ |
YARGI/YARGILAMA HSYK SEÇİMLERİ
Yargı bir kanaata varabilme, yargılama ise bu kanaat aşamasında baş vurulan aşamalar, bu genel bir yargı ve yargılama yöntemi, bizim bu gün ki konumuz Hukuksal yargı ve yargılamadır ki konu aslında ben dahil bir çok kişi tarafından haddimiz olmadan tartışılıyor. Benim bu yazımda ki tepkim ve tartışmam yargı bagımsızlığının gölgelenmesiyle ilgilidir ki bu konu toplumsal düzenin temelini teşkil eder. Bu nedenle kimse duyarsız kalmamalı, kalamaz, kimi siyaseten duyarlı, kimi benim gibi vatandaş olarak duyarlı, kimi hukukcu olarak olayın içinde duyarlı, yalnız duyarsız bir camia var neme lazım deme hakkı hiç olmayan bir kesim Üniversitelerin Hukuk Fakülteleri, neden bu kadar sessiz, birkaç akademisyen dışında adeta sus pus, şimdi konuşulmayacak da ne zaman konuşulacak, yargının ve yargıç kararlarının en tartışıldığı dönemi yaşıyoruz ve akademik camia düşünsel destek vermeyi bırakın, biz yokuz, bu ülkenin yaşadığı sorunlarda bizim düşüncelerimiz yok der gibi…. Hukuk fakülteleri adına üzülüyorum… Neyse biz devam edelim…
Önce kavramsal olarak degerlendirelim ne dersiniz bu meseleleri…
Yargı(Hukuksal) Yasama organının hazırladığı yasalara göre millet adına, bir olay veya olgunun hukuk kurallarına ve yasalara göre, bu olay ve olgunun nedenlerini görerek ve taraflarını dinleyerek muhakeme yapılarak verilen karar aşamalarıdır.
Yargılama/yargılamak, Yargılama görevini yerine getirmek, Bir karara varmak için davalı ile davacıyı dinlemek ve muhakeme etmek ve ederek yasal ve hukuk kurallarına baglı kalarak karar alma aşamalarıdır…
Yargıç, Yargı yetkisini kullanarak yasaya aykırı davranışlarda, yada uyuşulmayan işler de, yasal duruma uygun vatandaşlar adına karar veren görevli kimse dir. Hakim… Birbirine karşı olan iki kişi ve durum karşısında tarafları dinleyerek ve durumları karşılaştırarak varılan sonuç…
Yargıcın özellikleriyle ilgili bir özdeyiş niteligin de yazıyı bir yargıcımızın odasında gördüm, bu yargıcımız hem bana, hemde çevresine yargılama yeteneginin hiçbir siyasi düşüncenin gölgesinde kalmadan, en adile ulaşma cabasıyla yapacagı güvenini verdi ve başkalarına da vermekteydi.
Bu özdeyiş şöyleydi "1- Nezaketle dinler 2- Akıllıca cevaplar verir 3- İtidalle (Ölçülü, aşırı olmayan) bir şekilde tekik eder, inceler 4- Taraflardan, kendi siyasal düşüncelerinden bagımsızca karar verir… Hakimler için kısa bir manifestoydu… Altında ünlü bir düşünürün Sokratesin adı vardı…
Bütün bunların sağlıklı yapılabilmesi için yargılama yapanların bagımsız, tarafsız olması yada davranması beklenir. Biz de bu sanırım öteden beri sorun hukuksal zorlamlarla alınan yargı kararları bagımsız hukukcular tarafından hep eleştirilmiştir. Bunun üzerine siyasiler de hukuksal yaklaşımları aşarak, kendi siyasi usluplarıyla miting meydanlarına bu konuyu taşıdı, kimi davaların savcısı oldu kimi yargıcı ve yargımız en tartışılır duruma böylece geldi… Bu tartışmalar, hukuksal olanı ve daha iyiyi aramak yerine kendi düşüncelerimizi dayatmaya dönük olduğu için daha da sıkıntılı bir döneme girdik.
Bu sıkıntılı dönem de HSYK seçimine gidiyoruz ve Hakim ve Savcıların Meslege alınmasını, Özlük işlerini, atanmasını ve teftiş edilmesini sağlayan kurum olan bu kurum üyelerini belirleyecek seçimler işte tam bu tartışmalar ortamın da yapılmakta ve herkes karşı grubun kazanacagı telaşıyla daha bir saldırgan söylemlerle kendince yargı alanlarında ki sorunları dile getiriyorlar… Dile getirme işi o noktaya geldi ki %1 olan vakaların bile gündelik vaka gibi anlatıldığına tanık oluyoruz… Bunlar da yargımıza olna güveni erezyona uğratıyor bu mesele hassas bir mesele ve bu hsassasiyet bilinciyle tartışılmasını öneriyorum… HSYK ya kim seçilirle ilgilenmek yerine verilen kararların, evrensel hukuk ölçülerine, bizim hukuk kurallarımıza uygunluğu ançak hukuk kurumları ve hukukcu akademisyenlerce tartışılması gereginin altını çizerek…
Ama yargıyı kendimizce dizayn etmeye kalkarsak ve toplum da onlarca dizayn edildi yargısı oluşursa, toplumun yargıya güveni azalmaz mı, yapılan araştırmalarda bu güvenin azaldığını gösteren sonuçlar alınmaya başlanmıştır. Bütün bunlara rağmen bagımsız olmasını, vesayetten kurtulmasını, hukuk ve yasal kurallara bağlı kalarak yargılama yapasını istememize rağmen neden hala bizden birileri olduğunda güvenecegiz, olamadığında güvemeyecegiz bu kuruma, o zaman bizden birilerinden digerleri için adalet dagıtmasını nasıl isteyecegiz, onlar adalete nasıl güvenecekler? Bizden birilerinin kazanması halinde meşru sayacagız kazanmaması halinde garimeşru sayacagız ve oy çogunluğumuza güvenerek referanduma götürürüz tehdidinde bulunacağız…. Bunlar olgunlaşmamış toplum göstergeleridir ki bizim toplumsal dengemizi ve barışımızı bozar… Öncelikle yargımız ve sonrasında siyasetcilerimiz ve biz vatandaşlar olarak hepimiz toplumsal işleyişin barış ve huzur için de olmasından sorumluyuz…
Zaten içten, içe toplumsal sorunlar tırmanmaya başladı, hemen yanıbaşımız da yaşanılan sorunların toplumumuza yansıması, Kürtlerin taleplerini terörle dile getirmesi başlı başına sorun, Alevilerin sorunlarına kulak tıkanması gibi sorunlarımızı toplumumuz öteden beri yaşıyor… Siyasetimiz ise sorunu uzlaşma ve diyaloga dayalı bir şekil de çözmek yerine, kendi çözümünü dayatarak çözüme degil gerilime hizmet ediyor. Bunu sadece iktidar da yapmıyor, Muhalefetde aynı terhaneyi çalıyor, Katil diyor hükümet başkanına, seni muhatab almam diyor… Her sorunu bu toplum yaşıyorsa ki yaşıyor, her gerilim ve çatışma topluma zarar veriyorsa ki veriyor ve toplum olarak bu sıkıntıları yaşıyorsak çözümünün olacagı yerler olan yargı ve siyaset kurumlarını da aynı uslubla yıpratıyorsak… Bana göre vasatlıklardan vasatlık begenme dönemine iyice giriyoruz…
Degerin yoksa kültürün olmaz, kültürün yoksa kuralın olmaz, kurallın yoksa hukukun olmaz hukukun yoksa toplumsal düzenin olmaz. Fikri Adil
Vasatlıkdan kurtulmanın yolu tartışmadır, tartışma hakaret içeremez, ortama kendi düşünmemizi sunmak ve karşı düşüncelerle, düşüncemizi test etmektir. Ortak iyiyi bularak topluma bu İyiyi sunmak ve uygulanmasını sağlamak hepimizin görevidir. Hele yargı gibi sorunlarızın çözüm merkezlerini karşı tarafın güvenmedigi yerler haline getirirsek ki şuana kadar yaptığımız davranışlar onu gösteriyor… Ben kendimi güvende hissederken karşımda ki diken üstünde duracak acaba bir sahte delil, yalancı gizli bir tanık, üst kademeden cezaya mı carptırırlar düşüncesi için için kendini kemirirken hukuka olan güveni de kemirecek, bunların olmaması için…
Yargının bagımsızlığını güvence altına alacak düzenlemeler demokratik hukuk devletlerin deki ölçülerin de dikkate alınmasıyla tüm yasama üyelerinin sorumluluğudur ve acilen gercekleştirilmelidir. Bu Erkler ayrılığının geregi olduğu kadar, hukuk sistemine dayalı yargımızın adalet dagıtma yetenegini de daha da artırmış da olacaktır. İşte bu seçimler bu nedenlerle önemlidir, Milli iradeyle filan da ölçülemez, nasılki TOBB, TSİAD, Baro başkanları, falanca sendika başkanı şu meslek odası başkanı kim olacak diye sorulamazsa, sorulmazsa hakimlerin özlük haklarını ayarlayan yagı bagımsızlığının neredeyse garantörü sayılan HSYK ya kim seçilecek diye de, ne erklerden yürütmeye, nede vatandaşa sorulamaz… Olay tamamen Hakimleri ve Savcıları ilgilendirdiği için onların kararına diger erkler ve vatandaşlar olarak saygı duyma sorumluluğumuz vardır.Olaki yanlış kararlar da, hoşumuza gitmeyen kararlar da Vesayet, yargı darbesi, siyasi yargılama vs..vs gibi acıklamalar siyasiler tarafından da yapılmamalıdır. Bunun yerine bir hukuk dışı kararla karşılaşılması halinde, hukuk fakültelerinin, Baroların, Yargı konusunda otorite olmuş emekli yargı mensublarının, bu eleştirileri, önerileri, iyi kararların da konuşulması kaydıyla hukukla ilgisi olanların yapmaları gerekir ki toplum da hukuk karmaşası var izlenimi olmasın…
Yoksa siyasetle hukuku karıştıran siyasetciler nasıl zarar veriyorsa yargıya, hukukla siyaseti karıştıran yargı mensubları da o kadar zarar verir ki sapla samanı karıştırmış oluruz ki… O zaman sadece bagırırız soruna akıllıca çözüm öneren düşünceler de bu bagırtılı, cagırtılı ortamlar da ne yargı sorununa çözüm bulabiliriz nede başka sorunlarımıza… Bilimsel ehliyet gerektiren tartışmalara vatandaşların ve siyasiler çok girmemesi, yada uslublarına son derece dikkat ederek girmeleri önerisiyle…
HSYK'nın ( Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu) seçimlerine siyasiler müdahil olmamalı, hakimler kendi aralarında ki şucu, bucu gibi imajlara bulaşmışları seçmemeli ki daha bagımsız kararlar alabilecek kişileri secerek, Hukuk acısından tartışılmayan kararlar alacak kurullar oluşmasını sağlama sorumlulukları bilinciyle oy kullanmasını ve sonucun öncelikle hukuk camiamiza sonra da vatandaşlarımıza, hayırlı olmasını diler, tüm hukuk camiasına saygı ve selamlarımı sunarım…
Hüseyin Benek --- www.vatandasfikri.com Eylül 14
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
TOPLUMSAL |
|
GÜNDEM |
 |
HÜSEYİN BENEK |
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|