Tarihe Yön Verenler
(Ali Kuşçu, Fatih, M. Kemal )
“Tarihe Yön Verenlerimiz Yoksa Biz de Yokuz Demektir. Fikri Adil”
Cevap, Aradığımız Soru Şu, Neden Bilgi Üretemiyoruz?
Bir toplumu geleceğe taşıyanlar, tarihe yön verenleridir, bu kişi ve topluluklar, gruplar, kurumlar içinde yaşadıkları toplumdan farklı düşünerek bunu yaparlar… Bunu yaparken hem büyük bir caba, hemde içinde yaşadıkları toplumun bir kısmıyla ortak hareket, ikna, mücadele gibi durumları da yaşarlar… Bu yaşayış onların akılla, bilgiyle, entelektüel ve politik ufuklarıyla orantılı olarak önelikle içinde yaşadıkları topluma, daha büyük icatlarıyla insanlığa hizmet ederler… İşte bu hizmet eden bilim, ilim kişi sayısı, toplumların dünyada yerini belirler…
Evet, Kanuni, Fatih gibi, Atatürk gibi siyasetçileriniz varsa, siyasal ufuklarınız geniş olur, sadece günlük sorunlarla uğraşmaz, geleceği de planlar toplumumuz… Ali Kuşçu, İbni Sina gibi bilim insanlarımız, varsa sadece bilinen bilgileri tekrarlayarak yaşamaz toplumumuz bilinen bilgiler üzerine yeni bilgiler de eklenir… Şimdi bilinen bilgileri, sonucu defalarca denenmiş deneyleri, gözlemleri yapa, yapa, baka, baka toplumsal durağanlaşmamız hat safa da.. Şimdi uçuyoruz kaçıyoruz diyerek kendimizi mi kandıralım, yoksa arkadaşlar başka toplumlar uzayda yaşam ve maden arıyor, biz daha araba üretelim mi, üretmeyelim mi tartışmaları yapıyoruz mu diyelim? Kullandığımız araçların, gereçlerin neredeyse %70-80’i ithal… Parfümden, makyaj malzemesine, deterjandan, şampuana, televizyondan bilgisayara, cep telefonundan, gözlüğe, saldırı ve savunma araç ve gereçleri, aklınıza ne gelirse başkaları icat etmiş, başkaları üretiyor… Bize belli bir para karşılığında satıyorlar, sürekli Pazar, sürekli alıcı olan toplumlar eninde sonun da icat eden, üreten toplumların etkisi altına girerler…. Yoksa girdik mi ne? İşte geliyoruz, geliyoruz şurada tıkanıyoruz, yeni bilgi, icat, üretim, ufuk acıcı entelektüeller ve siyasetçiler olmazsa, olmaz, tarihimiz tıkanır, bu tıkanıklık arasında birbirimizle didişir dururuz… Biz Ali Kuşçu örneğini verdik, onu tanıyarak yazımızı bitirelim ve şunu düşünelim, gelişmiş ülkeler, sanayide, teknolojide, teknikte, bilim de, bilgide nasıl gelişmiş?
Ali Kuşçu ( .... - 1474) Semerkand'da doğmuş ve burada yetişmiştir. Burada bulunduğu sıralarda, Uluğ Bey de dahil olmak üzere, Kadızâde-i Rûmî (1337-1420) ve Gıyâsüddin Cemşid el-Kâşî (?-1429) gibi dönemin önemli bilim adamlarından matematik ve astronomi dersleri almıştır. Ali Kuşçu bir aralık, öğrenimini tamamlamak amacı ile Uluğ Bey'den habersiz Kirman'a gitmiş ve orada yazdığı Hall el-Eşkâl el-Kamer adlı risalesi ile geri dönmüştür. Uluğ Bey makaleyi görünce takdir etmiş…
Ali Kuşçu, Semerkand'a dönüşünden sonra, Semerkand Gözlemevi'nin müdürü olan Kadızâde-i Rûmî'nin ölümü üzerine gözlemevinin başına geçmiş ve Uluğ Bey Zîci'nin tamamlanmasına yardımcı olmuştur. Daha sonra Ali Kuşçuyu Fatihin yanın da görüyoruz..
Bir kültür merkezi oluşturmanın şartlarından birinin de bilim adamlarını bir araya toplamak olduğunu bilen Fatih, Ali Kuşçu'ya İstanbul'da kalmasını ve medresede ders vermesini teklif eder. Ali Kuşçu, bunun üzerine, Tebriz'e dönerek elçilik görevini tamamlar ve tekrar İstanbul'a geri döner. İstanbul'a dönüşünde Ali Kuşçu, Fatih tarafından görevlendirilen bir heyet tarafından sınırda karşılanır. Kendisi için ayrıca karşılama töreni yapılır. Ali Kuşçu'yu karşılayanlar arasında, zamanın ulemâsı İstanbul kadısı Hocazâde Müslihü'd-Din Mustafa ve diğer bilim adamları da vardır. İstanbul'a gelen Ali Kuşçu'ya 200 altın maaş bağlanır ve Ayasofya'ya müderris olarak atanır. Ali Kuşçu, burada Fatih Külliyesi'nin programlarını hazırlamış, astronomi ve matematik dersleri vermiştir. Ayrıca İstanbul'un enlem ve boylamını ölçmüş ve çeşitli Güneş saatleri de yapmıştır. Ali Kuşçu'nun medreselerde matematik derslerinin okutulmasında önemli rolü olmuştur. Verdiği dersler olağanüstü rağbet görmüş ve önemli bilim adamları tarafında da izlenmiştir. Ayrıca dönemin matematikçilerinden Sinan Paşa da öğrencilerinden Molla Lütfi aracılığı ile Ali Kuşçu'nun derslerini takip etmiştir. Nitekim etkisi onaltıncı yüzyılda ürünlerini verecektir.
Ali Kuşçu'nun astronomi ve matematik alanında yazmış olduğu iki önemli eseri vardır. Bunlardan birisi, Otlukbeli Savaşı sırasında bitirilip zaferden sonra Fatih'e sunulduğu için Fethiye adı verilen astronomi kitabıdır. Eser üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde gezegenlerin küreleri ele alınmakta ve gezegenlerin hareketlerinden bahsedilmektedir. İkinci bölüm Yer'in şekli ve yedi iklim üzerinedir. Son bölümde ise Ali Kuşçu, Yer'e ilişkin ölçüleri ve gezegenlerin uzaklıklarını vermektedir. Döneminde hayli etkin olmuş olan bu astronomi eseri küçük bir elkitabı niteliğindedir ve yeni bulgular ortaya koymaktan çok, medreselerde astronomi öğretimi için yazılmıştır. Ali Kuşçu'nun diğer önemli eseri ise, Fatih'in adına atfen Muhammediye adını verdiği matematik kitabıdır. Ali Kuşçu neredeyse Altı Yüz yıl önce bunları yapmış, biz şimdi ne yapıyoruz?
Şimdi neden bilim üretemiyoruz, üzerine, yarın tüm entelektüellerimiz, akademisyenlerimiz, bilim ve eğitim bakanımız, Tübitak, gibi kurumlarımız… Bir seferberlik üzerine düşünmeliyiz? Sorun nerde, biz nerede hata yapıyoruz, bilim ve eğitim programlarımız nedir? Çocuklarımızı, gençlerimizi bilim üretecek seviyede neden eğitemiyoruz? Sorularına cevap aramak üzere düşünmelere başlıyoruz… Yoksa Tarihe Yön Verebiliriz, Nede Toplumumuz Adına İnsanlığın Tarihine İz Bırakabiliriz… İyi ve Güzel İzler Bırakmak Dileğiyle Selam ve Saygılarımla..
Hüseyin Benek – 17.12.17 – vatandasfikri.com
|