ASKER YUSUF'A MEKTUP
Degerli oğlum Yusuf başta olmak üzere tüm askerlere bizim benek ailesinin ve milletimizin öncelikle selâmlarını, sevgilerimizi iletiyoruz. Orada bulunma gerekcenizin bizim ve vatanın güvenliği olduğunu biliyor, vatan ve bizim için yaptığınız fedakarlıklarınız için tüm askerlere teşekkür ediyoruz.
Ailenizden ayrılalı neredeyse 1 aya yakın oldu, Yusuf ve çogunuz ailenizden ilk kez bu kadar uzakta ve ayrı kaldınız, bütün aileler gibi biz de sizleri özledik, ama hiç kimsenin özlemi bir anne, özleminden daha çok olamazmış, bunu Yusuf'un Annesin de ve oğlunu askere gönderen diger anneler de gördüm, öte yandan bütün Askerler gibi siz de bizi yani ailenizi özlediniz… Allah tan telefonla görüşme imkanı var da görüşüyoruz, bu imkan bizim zamanımıza yoktu… Asker aileleri olarak sizlerin iyi olduğunu biliyoruz… Sizlerin vatan savunmasına hazırız mesajlarınızın dosta güven, düşmana korku verdiğini düşündükce seviniyoruz…
Bu ayrılığın gerekcesini düşündükce biz asker aileleri olarak sevinç duyuyor ve Askerlik için ayrılma nedenini gurur vesilesi yapıyoruz. Oğlumuz büyümüş vatan savunmasına katkı sunmak için asker de, daha ne olsun… Şunu hepimiz biliyoruz, bütün canlılar vatanlarını savunurlar…
Diger canlılara bakıyoruz, maymunlar, arılar, kurtlar, leylekler, karıncalar hepsi yaşadıkları yeri vatan ilân ediyorlar ve alanlarını digerlerine karşı savunuyorlar. Yani vatan savunması içgüdüseldir bunu hayvanlardan biliyoruz… İşte biz insanlarda da her şeyin üstünde vatan savunmasının gelmesi bundan olsa gerek…
Biz de vatanımız söz konusu olduğun da savunalım mı, savunmayalım mı diye düşünmeyiz. Vatan yoksa sen zaten yok olmaya mahkumsündür, bizim yörenin tabiri ile, vatanın tehlikeye düşmesi söz konusu ise gözümüzü karartır dalarız. Belki saldırı yokken yanlış bir siyasi kararla savaş ilân edilmesi hoşumuza gitmeyebilir. Yalnız bir defa ister mecliste ki temsilciler aracılığıyla, ister yöneticiler aracılığıyla bir savaşa karar verildi mi, ancak barışa karar verilinceye kadar, savaş kararının doğruluğu yanlışlığı tartışılmadan savaşılır ve yanlış karar alanlar varsa ancak barış zamanı hesap sorulur. Yani iç hesaplar, siyasi hesaplar savaş halin de askıya alınır… Takdir edersin ya bir karar alınma aşamasın da tartışılır, tartışma anın da doğru mu, yanlış mı degerlendirilir. Uzmanlar dinlenir, sonuçları ne olur diye öngörü de bulunulur ve her neye karar verilecekse verilir… Bu askerler acısından savaşmak veya barışmak olabilir, genel de zaten kararı Asker vermez, millet adına temsilcisi olan vekiller, siyasî irade verir. Belki son zamanlar da siyasî uslup yüzünden çok tarafgirlik içindeyiz… Ama bu vatan söz konusu ise tarafımız bellidir vatanseveriz o kadar…
Asgari müşteregimiz vatandır, devlettir, bayraktır, millettir, kültürel degerlerdir ve inançımızdır… Bu siyasi tartışmalar, asgari müşterekleri bastıramaz, bastırmamalıdır, bizi degerler anlamın da bağlamamalıdır, toplum ve vatan güvenliği için şu anda askerlik görevini yapanları ise bu siyasi tarafgirlik ve tartışmalar hiç ilgilendirmemelidir. Siyasîler kendi araların da çekişirler… Bunu biz vatandaşlar olarak topluma yansıtırsak, toplumsal bölünmeler olur. Hele askerlik meslegine bir bulaşırsa siyasi tartışmalar, kararsızlıklara, itaatsizliklere neden olur ki işte toplumumuzun en çok zarar görecegi andır diyebiliriz… Tabi ki hepimizin desteklediği siyasî parti, düşünce olacak, hatta gidip ora da siyaset yapacağız, ülke sorunlarıyla ilgili düşüncelerimizi için de bulunduğumuz siyasal gruba sunacağız ve ülkemizin sorunlarının çözümü için katkılar da bulunacağız. Bu nasıl askerlik vatandaşın, vatan görevi ise, yine vatandaşın ülke yönetimine katılma görevidir ki bu da siyasettir… Siyaset bir anlam da daha iyi nasıl yönetiriz, daha iyi nasıl yapabiliriz tartışmalarıdır da diyebiliriz… Bu alan da biraz eksikliklerimiz olduğunu düşünüyorum, yani ülke yönetimin de söz sahibi olmak istemiyoruz gibi vatandaşlar olarak siyasetten uzak duruyoruz. Bunu sonra konuşalım şimdi konumuz askerlikti devam edelim…
Ne demiştik her canlı yaşadığı toprağı savunur, o toprak onun için vatandır. Her canlı bir toplumsal düzen kurar, karıncalar da ve arılar da olduğu gibi… Bu canlılar bunu içgüdüleriyle yaparlar, biz de hem içgüdü, hem de akıl var ki hem vatan savunmasın da, hem de toplumsal düzen açısından onlardan daha iyi olmalıyız degil mi? Bence evet, sizce?
O zaman vatandaşlar olarak nasıl ki kişisel sorumluluklarımızı yerine getiriyorsak, toplumsal olarak da üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeliyiz ki toplumsal düzenimiz daha iyi olsun… Üstelik de demokratik sistemin temel mantığı vatandaşların yönetime hem düşünsel, hem de kararlar aşamasın da, ya direk yâda temsilciler aracılığıyla katılarak katkılar sunmasının önü acıktır. Ne kadar çok katkı sunarsak o kadar doğru, sağlıklı kararlar alınır düşüncesindeyim… İşte vatan savunması da bu katkıların en önemlilerindendir, vatan olmazsa ne toplum nede devlet ne de siyaset olur…
Şu an da bulunduğumuz yer ülkenin Doğusu, Batısı, Kuzeyi, Güneyi olabilir, önemli olan vatan savunmasına katkı sunacak yetenekleri asker de öğrenmektir, yani illa ki savaşmak zorun da degilsiniz, ama olası bir durum için toplumsal olarak savaşa hazırlıklı olmak durumundayız, zaten bunları hepiniz biliyorsunuz, ola ki unuttuklarınız varsa hatırlatayım diye söylüyorum… İşte bu nedenle gönül barış ister ama, savaşa da barışa da hazır olmalıyız… Hazır degilsen kaybedersin, ister egitim hayatın da, ister iş hayatın da, ister askerlikte o meslegin gerekleri vardır… O gereklerle kendini donatacaksın ki olayın gercekleşmesi durumun da bu askerler için savaş halidir şaşırıp, apışıp kalınmasın…
Eğitimin, meslek edinmenin önemi ile şu yaşınıza kadar defalarca karşılaşmış olmalısınız, bunların çoğunu ögüt verilmeyi sevimsiz bulduğunuz için es geçmiş olabilirsiniz. Şimdi ise size askerlikte savaş sanatıyla ilgili bilgiler öğretilecek, ögütler verilecek, ola ki savaş anın da neler yapacaksanız bunu öğrenmek içinde size komuta eden On başıdan, Bin başına kadar, Albaydan Generale kadar söylenenleri iyi dinleyip bilgilenin ve bu bilgiye dayalı davranışlar geliştirin ki Allah korusun yarın bir savaş anın da şaşırıp kalmayın…
Şimdi bir ayet aklıma geldi, geldiği kadarıyla savaşdan hoşlanmasanız da size farz kılındı… Yani savaşı sevmezseniz de, bazen gerekli bir şeydir… Ben de genel olarak barıştan yanayımdır ama ya savaşmak zorunda kalırsak, işte o zaman savaş gerekli olur, gerekli olan şeyler üzerine şunu düşünürüm, belki ufak tefek eksiklikler olabilir, ama gerekliyse bu eksiklikler üzerin de durmam, bunlar uzun vade de giderilir, önemli olan toplumsal olarak askerlik mesleginin gereklerini özümsemiş olarak savaşa hazır olmamızdır…
Evet uzun vade de degişiklikler oluyor bu askerlik için de geçerlidir… Mesela ben 1985 de askerliğimi yaptım, o zaman dan bu zamana hem süre 550 günden 365’e indi, bir de izin düşünülürse 30 güne yakın, askerlik bayagı kısaldı, bu nedenle askeri egitimi önemseyerek verilen bilgileri can kulağıyla dinleyin. Öte yandan komutanların da davranışları degişti eskiden luzumlu luzumsuz dayaga başvurulurdu, şimdiler de o da yokmuş yapanlar anlatıyor siz de tanıksınız… Yani hayat gün be gün kolaylaşıyor… Kolaylıklara alışan insan daha çok kolaylık bekliyor hayattan… Yalnız şunu unutuyoruz, kolaylık insanı rehavete düşürüyor, çok zorlukta yılgınlığa bu ikisi arasında bir duruş gerekli hayat için der sözü çok uzatmadan sana ve şuan da tüm senin gibi askerlik görevi için ailesinden ayrılan ve Kars, 14 Mekanize Piyade Tuganyında bulunan tüm askerlere sağlıkla, başarıyla bir vatani görevlerini yapmalarını diler hem aile olarak, hem de millet olarak selam ve sevgilerimizi göndeririz.
Baban: Hüseyin Benek – vatandasfikri.com – Haziran 14
|