|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
KADIN OLMAK |
KADIN OLMAK, SORUNUN İÇİNE DOĞMAKTIR
Kadınlar sorunlar yaşarlar, Dünya Kadınlar Günü de olmasa, kadınları hep yaşadıkları sorunlardan dolayı hatırlıyorz, sadece onları mı, bütün haksızlığa zulme uğrayanları da hep haberleri geldikce mi, sadece böyle günler de mi hatırlayacağız?
Bütün zamanlar da bütün zulme uğrayanları hatırlamalıyız ve haksızlıklara dur demeliyiz. Şimdi bazı unuttuklarımızı hatırlayalım, çocukları, maaşını ay sonuna yetiştiremeyen yetişkinleri, emeklileri, asgari üçretle aşırı çalışanı, 16 yıllık egitime rağmen gençlerimizi hala eğitemeyen eğitim sistemimizi, bagımsızlığını kaybeden kaybettikce, yargılama yetegini ve güvenirlirliliğini kaybeden yargımızı, üretmeyen, hep tüketime ve tüketim üzerinden vergilenmeye dayalı ekonomimizi, dış tiçaret acığını ve dış borçları, hiçbir zaman önemsemediğimiz sanatı, vaz geçmeye başladığımız kültürümüzü, bunca hay huy arasın da kirlettiğimiz ve önemsemediğimiz çevreyi ve bozulan doğayı, hayvanlarla aynı dünyayı kullanmamız geregini unuttuk neyi unutmadık ki sadece kendimizi hep istekler ve arzular merdivenin de hep bir basamak daha yukarı çıkmaya çalışan benciller olduk…
Anlık hazların, an için ne önemli ise onun peşine düştük. Sonuç bencilleştikce mutsuzlaştık, mutsuzlaştıkca bencilleştik, bencilleştikce mutsuzlaştık birbirini besleyen bir kısır döngüye girdik…
Bu yaptığımız, yaşadığımız ve tükettiğimiz herşeyin bir maliyeti ve külfeti olduğunu unuttuk. Ya sorunlara dalınca yine bugünün kadınlar günü olduğunu unuttuk… Dönelim kadınlar gününe…
O kadar bencilleştik ki bizim arzularımızın, isteklerimizin beslediği egoları mızın dışın da artık hiçbir şeyin kıymeti harbiyesi yok topluca bencilleştik veya bencilleşme yolundayız…
Herşey birbirini etkiliyor, bencil birisi karşıdakini mutsuz ederken bencilliğine dayalı beklentilerini artırıyor ve bu sefer onun beklentileri karşılanmadıkca mutsuz oluyor. Bu hatayı daha çok erkekler yapıyor, yapan kadınlar da var, ama erkeklerle kıyaslandığın da oran çok az rakamları… Kadınlar daha çok alış, veriş işini abartıyor bu alan da bencilleşiyorlar…
Dünyanın birçok yerin de milyonlarca haksızlık yaşanıyor, bu haksızlığın büyük bir bölünü kadınlar yaşıyor, insan olarak, kadın olarak, ekonomik olarak hep haksızlıklarla karşı karşıyalar. Bunun için diger haksızlıkları bugünlük unutalım kadınların maruz kaldığı haksızlıklar üzerine düşünmeye çalışalım.
Bütün kadınlar mı haksızlığa uğruyor hiç iyi yaşayan kadın yok mu sorusu aklımıza geliyor ve cevabı oranı nedir ki oluyor. Kadını baş tacı edenler, önemini vurgulayanlar yok mu? Elbette var ama önemli olan genel tavır ve kadınların çoğunun yaşadıkları degil midir? Evet bir topluluğun çoğu ne yaşıyorsa o toplum bence öyle alğılanmalıdır…
Öte yandan Cumhuriyet sonrası kadınların kazanımları sayesin de pek çok alan da kadınları görüyoruz.
Nufusumuzun yarısnın kadın olduğu ülkemizde, kadınlarımız ne kadar sosyal hayatın içindeler. En yoğun oldukları kesim eğitim ve sağlık kurumları olduğunu görüyoruz. Daha çok beyaz yakalı işlerde diye tanımlanan işler de sayıları giderek artıyorlar. Öte yandan pek çok sektörde ve siyasette her ne kadar düne göre daha iyi olsalar da hâlâ yeteri oran da olmadıklarını görüyoruz. Kadın sorununu ancak kadınları ekonomik ve sosyal konumlarını güçlendirdikce aşabilecektir toplulumumuz.
Bizim ülkemiz de kadınlarımız, Cumhuriyet’le birlikte eşit vatandaşlık haklarına sahip oldular, seçme ve seçilme haklarını Avrupalı hemcinslerinden çok daha önce elde ettiler.
Cumhuriyet dönemi kadın kazanımlarına baktığımız dfa ise genel olarak şunları görüyoruz.
1926’da Medeni Kanun’un kabulüyle kadınlar “vatandaş” olarak özel hayatı düzenleyen kurallarla eşit hak sahibi oldular.
1930’da belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkını elde ettiler.
1933’te muhtarlık seçimlerinde seçme ve seçilme hakkını elde ettiler. (Köy Kanunu’ndaki değişiklikle.)
1934’te Anayasa’da yapılan değişiklikle milletvekili seçme ve seçilme hakkını kazandılar.
1935’te de seçme ve seçilme hakkının ilk kez kullanıldığı seçimlerde TBMM’de 18 kadın milletvekili seçildi... Cumhuriyet dönemi kadınlarımız bu hakları el de etti ama uygulanmasın da ve haklara sahip olunması konusunda hala sorunlar devam ediyor. Bir bölümü bijolojik, bir bölümü sosyolojik, daha çok da ekonomik olan bu sorunların kadınlarımız kendi haklarına sahip çıktıkca, yasal kurallar doğru dürüst uygulandıkca aşılacağını umut ediyoruz.
Siyasette ki gerginliği, maçlarda ki küfürlerin çokluğunu kadınların eksikliğine bağlıyorum. Bu alanlar da kadın sayısı çogaldıkca erkeklerin kendilerine çeki düzen vereceklerini düşünüyorum…
Örneğin bu günler de yapılacak olan yerel seçimler de kadın adayların sayısı ne kadar?
Ne yazık ki yok denecek kadar azdır, kadınların sayılarını göz önüne alırsak çok daha fazla olmaları gerekiyor. Neden mi, kadınlar olmadan bu yükü biz erkekler tek başımıza zor kaldırırız, zor kaldırdığımız da ortada degil mi?
Çocuk yaşta evlendirilen kızlar, daha hormonal olarak, ruhsal olarak, ya da fiziksel olarak ne annelige, ne kadınlığa hazır olamadan zorlamalarla evlendirilen çocuklar… Verecegimiz rakamlar resmi rakamlardır ve tartışılır yanları yoktur.
TÜİK istatistiklerine göre, son 4 yılda, temel eğitimlerini tamamlayamadan evlendirilen 18 yaş altı kız çocuk sayısı 226 bin 428. Erkeklerin tam 21 katıymış.
Sanki yuvadan atılıyorlar, ey toplum bunlar da sizin çocuklarınız…
Başka istatistiklere de baktığımız da kadınları adeta eve hapsettiğimizi görüyoruz.
- 2011 seçim sonuçlarına göre, 550 milletvekilinin 79’u kadındı.
- 29 Mart 2009 Yerel Seçim sonuçlarına göre ise 16 büyükşehir belediyesi başkanının tamamı, 3 bin 281 il genel meclisi üyesinin de 3 bin 166’sı erkekti.
- 1923-2011 arasında kurulan 61 hükümette, 1656 erkek bakan; 34 kadın bakan yer aldı.
- Dünya ortalamasına göre kadın istihdam oranı yüzde 51, Türkiye’de kadın ise yüzde 28,2. Türkiye bu konuda dünya sıralamasında 135 ülke arasında 120. sırada.
- Her dört kadından biri fiziksel şiddet mağduru. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, 8 Mart 2012 yılında yürürlüğe girdi, bir yıl içinde şiddet mağduru 52 bin 118 kadın hakkında koruma kararı verildi.
- 2014 Ocak ayında 23, 2013 yılında ise 214 kadın öldürüldü.
- Adalet Bakanlığı’nın yaptığı açıklamaya göre kadın cinayetleri, son dört yılda yüzde 1400 arttı.
Bütün bu rakamlara baktığımız da sorumlu bu duruma izin veren toplumdur, kadın olmak sorunun içine doğma durumunu degiştirmeliyiz.
Sorumluyu, suçluyu, uzaklarda aramayalım, kadınıyla erkeğiyle, okuyanıyla okumayanıyla toplum olarak suçluyuz, sorumluyuz.
Daha mutlu, huzurlu, gelişmiş bir Türkiye istiyorsak, kadınların da katkı sunması gerekir, kadınların katkısı olmadan bunun olmayacağını anladığımız da bu sorunu aşarız düşüncesi ve umuduyle kadınlar günü kadın sorunumuz üzerine düşünelim de selam ve sevgiler sunarım...
Kaynak
1- Abbas Güçlü- http://gundem.milliyet.com.tr/kadin-olmak-mi-allah-korusun-/gundem/ydetay/1846448/default.htm
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|