ÜRETİME DAYANMAYAN REFAH/LÜKS, NEYE DAYANIR?
Üretime dayanmayan refah neye dayanır, doğal kaynaklara dayanır buna dayanmayan refah tüketim neye dayanır, borçlanmaya…
İyi de üretiminiz, tüketimimizden arta kalan tasarrufumuz yoksa tüketmek için aldığınız borçları nasıl ödeyeceğiz diye bir soru aklımıza neden gelmiyor? Yoksa sorular ve sorunlar bizi rahatsız ediyor diye onları gizliyormuyuz? Ekonomi mantığı dışına çıkıyoruz, borçlanmaya dayalı sıcak para piyasaya giriyor, tüketime, harcamaya dayalı bir büyüme, canlılık ile neredeyse tüketim çılgınlığı yaşadık… elimizde ki kıt kaynakları verimsiz, geri dönüşü olmayan yatırımlara yatırdık…
Şimdi şu sorulara hep beraber cevap bulmaya çalışalım, internette araştıralım, kamu da ne kadar makam arabası vardır, şimdi son alınanlarla ne kadar oldu, hangileri süper lüks, bunları kim üretiyor? Bu arabalara ne kadar para veriliyor, yurt dışından ithal ediliyorsa, bu arabaları ithal ettiğimiz ülkede kaç tane makam arabası var, zaten kıt üretimimiz varken, hatta kendi marka ve modellerimizle araba üretemiyorken… Neden bu kadar lüks araba alınıyor, G 7 hükümetlerinin kaç tane uçakları var, bizim hükümetin kaç tane var, bunlar nerede üretiliyor, bu paralar üretime dayanmıyorsa neye dayanıyor? Dönelim başka alanlara…
Bilgisayar alanına bakalım mı, durum nasıl hiç düşündünüz mü içtiğimiz sığaları kim üretiyor, en basit sigara üretimin de ne alemdeyiz, kaç tane yerli sigaramız var, yada soruyu şu şekilde soralım, hiç yerli bir sigara markamız var mı? Bu alanda da zayıfız, bunu da geçelim?
Şuan da piyasada trafikte dolaşan arabaların hangileri yerli, hangileri ithal, hiç düşündünüz mü, bu arabaların trafiğe uygunluğunu kim denetliyor, muayene istasyonları hangi yabancı şirketin, düşünmemek için ciddi caba sarf ediyoruz… Bu kadar yabancı şirket ve fabrika varsa ülkemizde!! O zaman başka bir şey oluyor, ne oluyor acaba?
Şu olabilir mi, alınan borç Liraya çevrilir, vatandaşları ekseriyetine kredi veriliyor, piyasa canlandırılıyor, daha çok da inşaat işleri canlandı son 10-15 yıldır… Piyasa ev, kamu binası, özel bina derken binaya doydu, ama hükümetimizde, inşaatçılarda baya ısrar ediyorlar borç alında, satılmayan evleri satılsın diye… Eee toplum zaten gırtlağına kadar borçlu, ayrıca nasıl öderiz diye düşünen vatandaş zor borçlanıyor… Bu alan da sıkıntılı, başka alana geçelim mi?
Son zamanlarda dövizin yükselmesi, vatandaşın alım gücünün düşmesine, aşırı borçluluk oranlarına dayalı olarak harcama kapasitesinin düşmesi nedeniyle, dış ticaret açığımız kapandı gibi… Şimdi bu durumu başarı gibi gösteren siyasetçilere son on yıldır dış ticaret de kaç milyar dolar acık verdik, diye sormak lazım, bunu kim soracak gazeteci, ama patron soracağınız sorudan rahatsız olmamalı… Ne kadar acık olmuştur ki, ben diyeyim 500 milyar dolar, siz deyin 600 milyar dolar… Bu parayla biz ülkemizi baştan sona cennete çevirir, üretim gücümüzü ikiyi, üçe çıkarırdık… Neden yapmadık, bu soruyu hükümetin cevaplaması lazımdır…
Her neyse üretime dayanmayan tüketim, borca dayanır, borç aldığımız kişiler bizden faiz ister, ödeme durumumuz zayıfsa daha yüksek faiz ister, daha yüksek faizle para alarak bunu tüketime harcar, üretim için yatırım yapmazsak!! Tüketimimiz, üstelikte lüks tüketimimizin kaynağı nedir?
Allah korusun, Allah diyor ki, akletmezmisiniz, benim bu yazıda ki amacımız akletmek için sorular sormaktı, aklederek daha iyi yaşamak için, ekonomik, sosyal, teknik, siyasal, diplomatik, sanatsal, eğitim, güvenlik gibi, kısacası hayatın hr alanın da daha iyi, nitelikli yaşamak için, daha nitelikli sorular sorarak, akılla, bilgiyle, bilimle, teknikle çalışmayı gerektirir…Son Soru, Yeteri Kadar, İhtiyaçlarımızı Karşılayacak Kadar, Çalışıyormuyuz, Çalışmak, Üretmek Dileğiyle, Selam Ve Sevgilerimle..
Hüseyin Benek – vatandasfikri.com – 16.9.19
|