Yaşanacak anları bir bahane bulup erteliyoruz, kaşının üzerinde gözü, gözünün üzerinde kaşı, markkasız ayakkabısı, şu model değil arabası, yakışıklı/güzel amma hani bunun makamı gibi… O kadar çok yaşamama neden üretiyoruz ki.. Bunlar kişisel alan, yaşamamış oluruz, beklide razıyız, böyle yaşamaya iyi de bir de kamusal kararların alındığı, bizimde içinde olduğumuz ülke ve toplumun yaşmadığını hep ertelediğini düşünün… Bu işin tuhafı bizim de kararımız degil, bizim seçtiğimiz, seçildikten sonra denetimin zayıf olduğu yönetimlerin kararı… Örnek vermek gerekirse…

Enflasyonla ile mücadele 2014-2015-2016 -2017 sürekli ekonomi dönüşüm, yapılanma, yeniden yapılanma, yeni ekonomik model gibi uygulanamayan 20’yi aşkın uygulamayan ekonomik plan/proğram/yapılanma ve sonuç kriz…

Hükümetin dediği gibi dış güçlerin ve dış olayların etkisi var mıdır, tabiîki vardır, salgına dayalı ekonomik daralma, Ukrayna savaşı, Suriye iç çatışması ve oradan sığınanların etkisi vardır.. 15 Temmuz ve gezi olaylarının etkisi Suriye’nin çeyreği kadar olabilir… İyi de…

Deniz dalgalı diye, gemiyi menzile ulaştıramayan kaptan bahaneleri sadece dalyaya bağlayabilir mi? Zaten sakin denizde bebekler bile gemiyi sürmez mi? Dış etkiler olacak ona göre diplomatik ve ekonomik, siyasi önlemlerde alınacak degil mi?

Ben bildim bile dış etkiler var, birinci körfez operasyonu, 2 Ağu 1990 – 28 Şub 1991 arası yapıldı bize ve petrol fiyatlarına etkisi oldu, son çeyrek asrın ikinci dış olay ise Irak Savaşı, 20 Mart 2003'te Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık önderliğinde oluşturulmuş Çokuluslu Koalisyon Kuvvetleri'nin bir askerî harekâtla Irak'a girmesiyle başlayan, 15 Aralık 2011 tarihinde Bağdat'ta bulunan Amerikan Üssü'nden son Amerikan Bayrağı'nın indirilmesiyle savaş resmen sona ermiştir… Bunun da etkisi olmuştur ekonomimize, o zaman hükümetler bu kadar dış güç ve olay demiyorlardı… Sonra Libya sorunu, 17 Şubat 2011'de başladı ve hala devam ediyor.. Ayrıca kardak kayalıkları sorunu Komşumuz Yunanistan’la savaşın eşiginden döndük… Dış güç sorunlarına devam edecek olursak720-735 yılları arasında dikilen Orhun yazıtları Türkleri dış güc Çin konusunda uyarıyor… Neyse dış güç hikayesini geçtik, biz yaptığımız hatalara bakalım mı?

2001 krizinin ertesin de, Yabancı sermaye hem yatırım için geliyor, hem borsaya geliyor, hem alımlar için geliyor, hem de borç alıyoruz yani bol paralı bir dönemdeyiz… Biz ne yapıyoruz yol, ne yapıyoruz Cami, Ne Yapıyoruz Hükümet konagı sonuç gelen paraları üretime nende olacak degil fiziki olarak iyi gözüken binalara yatırıyoruz.. Sonra dünya genelinde faizler düşüyor ve bu paralarla bizde vatandaşlarımızı borçlandırıyoruz.. Sonuç bu ekonomi politikalarının yanlışlığı 2008 – 2009 ABD de morgıc krizi olarak ortaya çıkıyor.. Bizim hükümetimiz kriz bizi teget geçti diyor.. Ekonomi dönüşün, yapılandırma, verimli alanlara yatırım yerine bina ve yola yatırıma devam ediliyor… Sonra ekonomiden sorumlu bakan catı akıyor güneçli günlerde onarmak gerekiyor diyor, kimse aldırmıyor ve bakana demediklerini bırakmıyorlar…Önlem almak yerine, sorun geliyor diye uyaran Bakan görevden alınıyor… Çatı umurunda olmayanların devam ettiği bir ekonomi haline geliyor ekonomimiz, Ali Babacan ve Mehmet Şimşek ayrılınca ekonomi yönetiminden… Artık ekonomimiz daha da mantığından uzaklaşıyor ekonomi…

Her daim seçim oluyor, ya referandum oldu, ya yerel seçim oldu, yada genel bu seçim arifelerin de Olagan üstü akçeler, işsizlik fonu, döviz rezervleri dahil tüm rezervleri seçim öncesi piyasayı canlandırmak için harcanarak yatırıma dönüşmesi gereken kaynaklar tüketime dönüştü… Bu tüketim hem kamu harcamaları aracılığıyla hemde topluma dagıtılan kredilerle hem üretimimi, hemde kaynaklarımızı fersah fersah aşacak seviyelere çıktı.. Önlem alınması gerekirken hala ekonomiye seçim ekonomi denen kaynaksız harcamalarla devam ediliyor.. Önlemler başka bir bahara erteleniyor.. Hatta duyumlara göre doğal ödemeleri bile seçim sonrasına ertelenmiş durumda.. Seçim sonrası ne olacak? Bu zamana yapılan tüm savurganlıklar biz vatandaşlar tarafından ödenecek, bu ne demektir…

İster bizim kişisel kararlarımızın sonucu olan ekonomik zararlar, ister bizim seçtiğimiz yöneticilerinin kararları sonucu oluşan ekonomik zararların tek ödeyicisi biz T.C vatandaşlarıyız.. Bunu bilerek yol yatık diyene kaça malettin demeliyiz, yol yatık 22 yıl kullandıkça ödeyeceksin diyene, bizden topladığın vergileri ne yapıyorsun demeliyiz, Yol ne üretiyor, bunun yerine tarımsal üretimi artırmak için, neden 1000 ovaya sulama projesi yapmak yerine sürekli otoyol yapıyorsunuz demesek?!? 1 Liralık ekmek 5 lira olur, herkes sorumlu arar… Bu yaşanılanlarda yöneticilerin sorumluluğu olduğu kadar biz vatandaşlarında sorumluluğu vardır.. Dış olaylar ve güçler bizden sonra sorumludur.. Son olarak hükümete elektrikli araba ve İHA, SİHA Kızıl Elma gibi projeleri desteklediği için teşekkür ediyor.. Bu projelere, yazılım, yapay zeka ve robotik çalışmalarla devam edilmesi gerektiğini seçimle gelecek, yeni hükümetimize de hatırlatıyoruz…

Başarı tesadüfen olmaz, her önlemi erteleyerek hiç olmaz, ekonomik alanda üretim, paylaşım, ihtiyaç, tüketim zincirlerini düşünerek adım atılmazsa sık sık kriz kapımızı çalar… Daha tasarruf eden bir kamu, daha iyi işleyen bir kamu, temel ihtiyaçlarda vatandaşlarını piyasaya bırakmayan kamucu ekonomi anlayışıyla daha iyi ekonomik ve sosyal düzen olabilir… Umuduyla, ricasıyla selam ve sevgilerimle…

İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!

H.z. Muhammed

“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."

M.Kemal Atatürk