LİBERAL /KAPİTALİST EKONOMİNİN SONU MU?
(Sosyal demokratlar haklı mı çıktı?)
Dünyada öyle gelişmeler oluyor ki, biz bizim lider nasıl karşı partinin liderine laf soktuyu aşamadığımız için, yaratılmış, yapay gündem tuzaklarına düştüğümüz için olsa gerek göremiyoruz…
Eski ekonomi modellerle, yeni ekonomik planlar/modeller arasında bir farkı da göremiyoruz, Çin nasıl gelişti anlamak istemiyoruz, neden bütün önemli kurumları liberal rüzgarla sattık, kar mı ettik, zarar mı hesabını bile yapmıyoruz, yaptığımızda zararları göreceğiz diye mi korkuyoruz… Özelleştirmeler yaparken sosyal demokratlar karşı çıkmıştı, yine her şeye karşı çıkıyorlar sesleri yükselmişti… Türk Telekom Ne Oldu? Soru yanlış Türk Telekomun Özelleştirmesinin bize zararı ne oldu, aslında o kadar kolay ki, kaç taksitle kaç para ödediler belli, kaç para şirket merkezine transfer ettiler belli… Ben deyim 10 milyar dolar, siz biraz abartın 15 milyar dolar deyin… Emin olun, bu zarar olabilir mi olur, ülke zarar ederken bizim hükümetler ne yapıyordu, sorun, soralım… Şimdide yap işlet devret modelleri üzerine durmamız gerekiyor hava alanları, şehir hastaneleri, köprüler, otoyollar, boğaz tünel geçişlerinin hazineye maliyeti nedir? Büyük yükler getirecekse ki öyle iddialar var, o zaman ekonomilerin olağanüstü durumlar yaşadığını baz alarak sözleşmeler yeniden yapılabilir mi? Sözleşmeleri kamuoyundan gizliyorlar, meclise bilgi vermiyorlar, bu ise daha çok merak ve kuşku uyandırıyor.. Saglık sisteminin bu kadar hasta garantili bir şekilde yapılan özel hastane işletmelerine bırakılması, mevcut hastanelerinde kapatıldığı zaman bunlara mahkümiyet düşünülürse… Eğitimin bu kadar özel sektöre, hatta sistem dışına çıkmaya meyilli cemaatlere bırakılması düşünülmelidir? Hukuk içinde çözümler üretilmelidir… Sosyal demokratlar bunların hepsine muhalefet etti ve biz toplum olarak bunlarda her şeye muhalif dedik, haksızlarmıymış? Onların işlerin, bölünemez hizmetlerin, kamu eliyle görülmesinden yandılar ve bence haklı çıktılar… Artık liberal ekonominin sonuna geldik, parasal oyunlar bitti, reel sektör, kamu sektörü, planlı üretim, gösteriş üzerinden değil ihtiyaç üzerinden tüketim dönemine giriyoruz, hatta girdik bile… Ama, bir partimizin 1930’lu yıllarında uygulamalarını eleştirmekten günümüze gelemiyoruz, yermek istesek tarihe gidiyoruz, övmek ve öykünmek istersek tarihe gidiyoruz, neden, bugün durum iyi degilde ondan olsa gerek… Biz şunu hala göremiyoruz, neden görmek istemiyoruz mu yoksa?
Liberalizmin artık geçer akçe olmaktan çıkıyor, bugün yeni koruma duvarları örülüyor ve gümrükler, kotalar konuyor, biz daha geçen sene tarım ürünlerinde mevcut gümrük duvarlarını düşürdük, neden seçime gidiyoruz, piyasada sahte bir ucuzluk yaratmamız lazımdı… Ucuzluğun hazineye maliyeti ne oldu düşünmüyoruz, düşünen itiraz eden ekonomistleri de Tv’lerden uzaklaştırıyoruz… Gelinen noktada, bu yaptığımız hatalardan dönüldüğünü görüyor seviniyoruz, alkışçı ekonomistlerin dışında ki uyaran ekonomistleri dinleseydik, bu kadar zarar çekilmeyebilirdi!! Her neyse yaşandı, önümüze bakalım mı? Bakalım…
İktisat piyasasında artık Paranın saltanatı yıkılıyor, özelleştirmelerle sattığımız 100 milyon lira eden bir işletmeyi, yeniden kurmak istesek 300 milyona kuramayacağınız bir döneme girdik… Artık hükümetimizden ricamızdır, bizim olan ne varsa onlara sahip çıkmak, kapitalist/liberalist uygulamalardan vaz geçerek, şirketlerimizi, vatandaşlarımızı bu zorlu dönemde ayakta tutma yolları titizlikle izlenmelidir… Bu arada ayakta tutarken, kurtarırken ayrıcalıklılar değil, ekonomi ve işletme mantığı, üretim şartları neyi gerektiriyorsa onların yapılması gerekmektedir.. Daha önceleri çok kötü teşvik ve destek örneklikleri yaşandı, bunları biliyoruz, devletimizde, hükümetimizde biliyordur…
Teşvik verilenlerin iller ve ilçelerde hep aynı kişiler olduğunu görerek, bunların aldıkları teşvikleri amaçları doğrultusunda kullanıp kullanmadıkları izlenerek kullanmayanlara ciddi cezaların verildiği döneme de girmek zorundayız? Ayrıca…
İster aşırı borçluluktan dolayı zor durumda olan üreten şirketlerimiz olsun, ister döviz kurundaki yükselmelere dayalı olarak ucuzlayan şirketlerimiz ve markalarımız olsun, yabancılara satışlarla el değiştirmesine kesinlikle izin vermemeliyiz…
Dünya piyasasında faizlerin düşüklüğüne dayalı olarak nerdeyse bedava para bulabilen yabancı şirketler, gelip ucuz fiyatlara Türk şirketlerini almasının önüne mutlaka geçilmelidir… Bırakın markaları, bırakın büyük şirketleri reel ekonominin içinde en küçük üretim atölyesinin korunması şarttır… Tüm milli varlıkların, emeğin, fikrin, organizasyonun ve sistemlerin ‘para’ karşısında değeri artmıştır. Bunların özel cabalarla, kanunlarla korunması gerekir… Bugün artık, siyasi hamaset günü değil, muhalefetiyle, hükümetiyle milli bir ekonomi politikası oluşturma ve onu uygulama günüdür… Hükümetin muhalif belediyelere karşı tutumu, muhalif medyaya karşı tutumu siyasetimizi germektedir… Hükümetimizden de, muhalefetimizden de artık normalleşelim, vatandaş sorunların çözümünü bekliyor sorunları çözün ki… Toplum siyasetimize karşı güveni de artsın… Konu dağılıyor, sosyal demokratlar neden haklı çıktıya dönelim mi? Almanya ne yapıyor, biz ne yaptık, ne yapıyoruz?
Bugün milli varlıklara, kamusal mal ve hizmet üretmek kamu kuruluşlarına, özel sektör işletmelerine sahip çıkma ve onları koruma günüdür, bu nasıl yapılabilir… Bakın Almanya ne yapmış, AB harici dış ülkelerin şirketlerinden gelen satın alma taleplerini (özel sektör dahil) artık çok daha zora koşacağını ilan etmiş ve bunu yasalaştırmış… Bu sadece acık bir örnek, kültür ve kaidelerle korunanlar hariç, biz ise babalar gibi sattık… Son olarak şeker fabrikaları kalmıştı onlar da gitti… Kamu nerdeyse mal ve hizmet üretiminden çekildi… Çine bakarsak şunu görürüz, kamu eliyle yapılan hizmetlerin yanı sıra kamu destekli şirketlerin Çinin nasıl üretim kapasitesini artırdığını, bu üretimle ekonomilerinin nasıl da büyüdüğüne tanık olduk, demek ki, kamu verimli hareket edebiliyormuş… Çin de oluşan ekonomi piyasasına devlet/kamu destekli işletme modeli diyebiliriz… Sosyal demokratlar da oldum olası bunu savunurlar… Son olarak biz ne yapabiliriz?
Teknoloji destekli, güçlü sermaye yapılarıyla küresel bir güç olan büyük batı şirketleri karşısında ekonomik bağımsızlığımızı, devamında siyasal bağımsızlığımızı korumak istiyorsak, bu işletme korumayı, yasalarla devlet politikaları haline getirmeliyiz… Almanya’nın yaptığı gibi, Şirket satımlarında Bakanlar Kurulu onayı mı istenir, Ticaret bakanlığı mı, bu teknik konu, uzmanlar bakmalı.. Varlıklarımızı savunmak ülkemizi savunmak demektir, bu olağandışı ekonomik şartlar artık buna zorlamaktadır…
Bunlar yapılırken dozunu ayarlamak, yapılanların yabancı veya yerli sermaye düşmanlığına dönmemesine öze gösterilmelidir.. Ayrıca demokratik hukuk ve siyasetten uzaklaşılmamalı, siyasal katılım, sosyal ve ticaret hayatın kısıtlanıyor izlenimi verilmemelidir… Sosyal Demokrat Politikalarla devletimiz daha da bir sosyal devlet olmalı ve bu sıkıntılı dönemler sosyal dayanışmalarla aşılmalıdır, aşabiliriz, aşmak umuduyla, Selam ve Sevgilerimle..
Hüseyin Benek – 3.4.2020 – vatandasfikri.com
|