REJİM OLARAK CUMHURİYET
(Hangi Rejim Daha İyi Yönetim Sağlar?)
Önce rejim nedir, siyasal rejim nedir, bunlar üzerinde kavramlar ve siyaset sistemleri üzerinde durarak, rejimler üzerine bilgiler edinerek cumhuriyeti anlamaya çalışalım…
Önce şunu belirtelim rejim denilince zayıflamak için yapılan rejimi anlayanlarla, siyasal rejim anlayanlar arasında ciddi fark vardır… Kendi tahrikatının liderinin levhu mahvuza (Kainat Bilgisi Kitabı) baktığını, rüyalarında Peygamberle istişare ettiğine inanlarla, hayatı akıl, doğal potansiyellerin gerçekleriyle okuyanların arasında da fark vardır… Şimdi biz hayatı nereden okuyacağız nasıl bir rejim ortaya çıkaracağız, toplumumuz için hangi rejim daha iyi, toplumumuzun refah seviyesini artırır, toplumsal yaşamda olsun, kişisel yaşamda olsun mutluluğa neden olur? Şimdi krallıkların yaşandığı ülkeler görüyoruz, mutlular mı, ne yazık ki mutsuzuz bile diyemiyorlar… Bir aile devletin başına çöreklenmiş, hatta vatanı kendi vatanları saymış, en küçük yönetim birimine bile aileden birini atamışlar, ülkeyi seçimsiz, denetimsiz keyiflerince yönetiyorlar… Halkın yönetimden hak talep etmesi günah sayılıyor, ayıp, sayılıyor buna rağmen yönetimden hak talebin de bulunmak isteyen olursa suçlu sayılıyor ve hapsediliyor… Böyle bir siyasal rejim de yaşamak ister miyiz? Ben şahsen istemem, kişileri kutsayan insanlar isteyebiliyor, kişi ölürse ne olacak? Sonra bazı ülkelerde olduğu gibi darbeciler yönetim de, tek otorite, istediğini istediği yere atıyor, yargı ne yapıyorsun diye soramıyor, meclisleri ne yapıyorsun diye sormuyor, soramıyor, denetim, iyi kötü, doğru yanlış soruları soran yok, hep beraber yapılanları alkışlıyorlar… Sonuç kötü çıkarsa kaderiniz diyor lider, buna da inanıyorlar… Kader ne demektir, Allah’ın takdiri demektir, Allah kötülüğü bizim için takdir eder mi, desem, Allah’a iftira atıyorlar bunlar kafir mi desem, sen bilmezsin lider bilir derler… Birde ileri gelenlerin meclisi olan, içlerinden birini yönetici seçen monarşi dedikleri sistem var, onlar da çıkarlarının gereği kararlar alırlar… Toplum yoksul, onlar varsıl olarak yaşarlar, onlar lüks içinde ne yapacaklarını şaşırırken halka, sabırla, şükürle, azla yetinmeyi öneren din adamları aracılığıyla kültürel olarak kabullenmeleri sağlanır… Oysa din adamları adil paylaşmayı önermeleri gerekmez mi? Biz nereden buraya geldik rejimler, üzerine düşünüyorduk… Rejim nedir, diye devam edecek olursak….
Rejim: Bir devletin yönetim biçiminin nasıl olacağıyla ilgili bir karardır, Cumhuriyet rejimi, monarşi, otoriter, demokrasi, parlamenter sistem, başkanlık sistemi gibi yönetme, düzenleme biçimi, düzen diyebiliriz… Sonra, perhiz, diyet gibi beslenme şekillerine de rejim denilebilmektedir… Ayrıca akarsu debisinin (Su akış oranı) yıl boyunca gösterdiği değişikliklerin tümüne de rejim denilmektedir… Biz rejim nedir dediğimizde ne anlıyoruz? Ben çağın rejimi olan demokratik cumhuriyeti anlıyorum neden? Ne yönetim hakkı, nede vatan toprakları bir ailenin değil vatandaşın, milletin, toplumun olduğu için… Evet, İmparatorluğun yaşandığı zaman vatan torakları kimindi, yönetimler nasıl belirleniyordu, insanlar vatandaş mı, kul muydu? Hukuk sistemi herkese aynımıydı, kadın hakları ne durumdaydı, kadınların yönetime gelme hakkı varmıydı? Özel mülkiyet hakkı ne aşamadaydı, herkes kamu görevine girebiliyormuydu, hukuk sistemi, söylendiği gibi bize şeriat denen, dini kaynaklara mı dayanıyordu? Yoksa padişahlar kendileri kanun koyabiliyorlarmıydı, bunların ne kadarı dini kaynaklı, ne kadarı gelenekti, ne kadarı başka toplumlardan Roma’dan Bizans’tan alınmıştı? Bunları da geçtik Peygamberimizin yaptığı Medine anlaşması ne kadarı dini idi, ne kadarı hayatın, toplumun sosyal gerçeklerini yansıtıyordu? Kısacası yönetim işi öyle tahrikat vaazlığında, kimsenin itiraz etmediği kürsülerden atma işine benzemez, yönetim işi ciddi bir rejim işidir…
Bir sizin toplumunuz var, iki bu toplumun hizmetinde (Güvenlik, Egitim, Saglık, Yargı) bulunmak için kurumlar var, bu kurumların yöneticileri var, bunların denetimleri var, suç işleyenleri yargılama işleri var… Birde komşu toplumlar var, bunlarla ticari, siyasi ilişkiler var, bunlara kaynaklık yapacak bir hukuk sistemi gerek… Bunun içinde bir hukuk teorisine, felsefesine ihtiyaç var, bunlar içinden bize uygun olacak, bizim adapte olacağımız bir hukuk kurallarına ihtiyaç var…
Biz bütün bunlara rejim dersek, rejim bu kadar basit değil, rejimin topluma adalet, barış, hukuki, sosyal eşitlik sunması gerekir ki… Ben ona rejim diyebileyim, işte bu nedenle Cumhuriyetçiyim, işte bu nedenle Cumhuriyetin demokrasiyle desteklenmesinden yanayım… Bunun için de bilinçli vatandaş olmak zorundayım, zorundayız bunu bilir, bunu söylerim, şimdi siyasal bilincimize katkı sunacağına inandığım bazı kavramları sizlerle paylaşıyorum…
Kavramlar:
Cumhuriyet: Ulusun, egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı devlet biçimidir…
Demokrasi: Halkın egemenliği temeline dayanan yönetim biçimi, devletin güçlerinin, ayrı ayrı kurumlara bölünmesi yasama Meclisleri, Yargılama için yargı kurumlarının bağımsızlığı, yürütme için hükümetin oluşması ve yasamanın, yargılamanın denetiminde olması durumuna demokrasi dersek…
Monarşi: Tek erklilik, Devletin gücünün, erklerinin yasama, yargılama, yürütme hepsinin tek elde toplanması…
Otokrasi: Hükümdarın, tüm siyasal erki elinde bulundurduğu yönetim biçimidir diye düşünürsek…
Teokrasi: Siyasi iktidarın, Tanrı'nın temsilcileri olduklarına inanılan din adamlarının elinde bulunduğu toplumsal, siyasi düzen, din erki denildiğin de…
Faşizm: isim İtalya'da 1922-1943 yılları arasında etkinliğini sürdüren, meslek kuruluşlarına dayanan, devlet sınırlarını genişletmeyi amaçlayan, yetkinin, tek partinin elinde toplandığı düzen denilebileceği gibi… Demokratik düzenin yerine aşırı bir ulusçuluk ve baskı düzeni kurmayı amaçlayan öğretidir de denilebilir..
Sosyalizm: Değiş tokuş ve üretim araçlarının ortaklaşa kullanılması yoluyla toplumsal sınıfları ortadan kaldıran, toplumun örgütlenmesinde köklü bir değişiklik amaçlayan toplumsal öğreti, toplumculuk, özel mülkiyetin sınırlandırılarak kamu eliyle işlerin görülmesi demek de diyebiliriz…
Liberalizm: Devletin bireylerin medeni, iktisadi ve siyasi haklarının önünü açtığı ve serbest piyasayı öne çıkarttığı, siyasi felsefi akım, iktisadi liberalizm için bakınız…
Sosyal Demokrasi: Sosyal alanda emekçi toplum kesimlerinin çıkarlarının korunması ve üretimi artırmak yanında hakça bölüşümü de ön planda tutan sosyal ve siyasi akımdır..
Milliyetçilik: Maddi ve manevi açılardan millet ve ülkesinin çıkarlarını her şeyin üstünde tutma anlayışı, ulusçuluk, ulusalcılık, nasyonalizm gibi kavramlara da bakmayı öneriyorum…
Bütün Bu kavramlar Bize siyaset Yapmamız da Bir Siyasal Bilinç Verecektir, Biz Bu Siyasal Bilinçle Siyaset Yapar, Siyasal Tercihlerde Bulunursak, İçinde Yaşadığımız Rejimi Daha İyi İşletebiliriz…
Cumhuriyetin Kuruluş Günü Kutlu Olsun, Vatandaşlarımız İçin Cumhuriyeti Daha İyi İşletelim, Vatandaşın Refahı, Mutluluğu Daha Çok Artsın, Vatanın İmarı Daha İyi Olsun Diye Çalışmak, Üretmek Dileğiyle Selam ve Sevgilerimle…
Hüseyin Benek – 29.10.2019 – vatandasfikri.com
Kaynaklar
|