EĞİTİMİN ÜÇAYAĞI!
Eğitimi kaç ayağa oturtalım, bir, üç, beş fark etmez diyelim ki üçayağı var… Eğitimin üçayağını ele alalım ve biz bunun neresindeyiz diye, üzerine düşünelim… Aslında her yazınsal paylaşış bir düşünmeye davet ediş, Gelin birlikte düşünelim demektir, bir soru, bir sorunumuz olur, onun üzerine, yazarız, okuruz, o sorunla ilgili bilgimiz, düşüncemiz olur… Bilgi yoksa düşüncede yoktur, sorun sadece rastgele yaşanır… Evet, evet yaşarız, hayvani seviye de, ne eğitim olur, hoş hayvanlar kendi aralarında doğal hayatta yaşayabilecek kadar eğitiyorlar yeni fertlerini… Yabani hayvan üretme çiftliklerinde ne kadar dikkat edilirse edilsin doğal hayata bırakıldığın da onları doğa kadar eğitemediğimizi görüyoruz… Biz doğal hayattan kopmuşuz, doğayı kontrol ederek yaşamak için eğitim alıyoruz… Ne kadar zorlasak da çok zaman doğayla başa çıkamıyoruz, ama mesafede almışız, iyimi olmuş kötümü bilmiyorum… Dogaya zarar verme pahasına onu kontrol edeceksek bir gün sıkışan doğa bize patlayacaktır… Ne diyorduk, nereye geldik? Oysaki eğitimin üçayağı diyorduk… Biz eğitimimizi doğayla uyumlu bir şekilde, doğayla dost kalarak, onunla müzakere ederek yaşamak için kendimizi ve çocuklarımızı eğitelim düşüncesiyle… Uzun Bir Girişten Sonra Geldik Eğitimin Üçayağına…
Birinci ayağı nereye koyalım, eğitimin yerel kültür ayağına mı koyalım, yoksa evrensel kültür ayağına mı, bence, birinci ayak genel olarak kültür ayağı olsun…
Kültürün içinde ne var, hiç düşündük mü?
Kültür: Bir toplumu ya da halkı duyuş, düşünüş, yaşayış bakımından öbürlerinden ayıran ve gerek maddi, gerek düşünsel, alanlarda oluşturulan ürünlerin tümü denebileceği gibi… Bir topluma ya da bir halk topluluğuna beliğin bir şekil de özgü olan düşünce ve sanat yapıtlarının tümüdür de diyebiliriz… Bir toplumun, sanatsal beğenilerinin, zevklerinin, lezzetlerinin, övme ve eleştirme yeteneklerinin eğitim ve yaşantıları yoluyla geliştirilmiş olan biçimidir de diyebiliriz.. Yeteri derecede anlayabildik mi, ben tam tatmin olmadım… Sen kültür üzerine devam edeceksinde bahane arıyoruz. <> Biraz daha açmak gerekirse… Kültür eğitimi en geniş anlamıyla, kişiler de doğuşla başlayarak, Bedenle ve ruhla ilgili belli yetilerin eğitim ve toplumsal yaşamla kazanılması ve geliştirilmesidir… Bunu anladık da, kültür egitimi içinde neler olmalıdır, kafamız karışıyor da… İki ayağı var biri beşeri doğamızdan gelen özelliklerimizden yapmamız gerekenler veya sınırlandırmamız gerekenlerin öğrenilmesi… Diğeri ise, dinlerin, felsefi düşüncelerin kişilere önerdikleri kuralların bizde ki etkileri diyebiliriz… Bütün bu etkilerin yanında ister dini, ister felsefi eğitimde olsun kişilerin ahlak ve etik eğitimi kültürel eğitim alanına girer ki, ahlaklı kişilerden oluşan toplum ahlaklı toplum olur… Bu toplum insanlık evreninde düşünülürse, yani ahlaka bizim mahalden bakarsak ahlak görürken evrenyadan(evrensel) bakarsak etik görürüz… Yani tüm toplumların kabul ettiği asgari müşterekleri oluşturan ahlaka etik diyorlar ki… Bende bu gruba dahil olduğum için etik diyoruz diyerek kısaca etiğe de bakalım kültür ayağından başka bir ayağa geçelim… Etik ne ola ki, Töre bilimi, töre oluşturma çeşitli meslek kolları arasında tarafların uyması veya kaçınması gereken kurallar ve davranışlar diyebiliriz… Mesela doktorlar, avukatlar, öğretmenler, akademisyenler, entelektüeller üzerinden bir meslek etiği üzerine, okumayı bırakarak, biraz düşünelim ……. ve yazıya devam edelim…
Ahlak kişi, grup algısını aşarak, kendi kültür havzasında toplumsallaşarak, bunları da aşarak bir üst ahlak seviyesine ulaşma haline Etik diyebiliriz… Bu alanda ki felsefi çalışmalara, ahlak felsefesi, bu alanda oluşan ödevleri yükümlülüklere, sorumluluklara dayalı olarak oluşan, erdem, dürüstlük, adil olma, iyi, kötü gibi kavramları analiz eden, doğruluk veya yanlışlık ile iyi veya kötüyle ilgili ahlaki yargıları ele alan, ahlaki eylemin doğasını soruşturan ve iyi bir yaşamın nasıl olması gerektiğini açıklamaya çalışan bilim dalına ahlak felsefesi, bunun sonuca oluşan kişisel ve toplumsalla oluşarak evrensel kabullere dayalı duruma da etik denilebilir…. Bunu bir seviye olarak düşünürsek ahlaki eğitimin en üst aşaması etik eğitimiyle ulaşılan yerdir… Eğitimin ikinci ayağı, siz bunu ilk sıraya da koyabilirsiniz… Fen bilimleri, buna teknik eğitimde diyebiliriz, mühendislik eğitimi de diyebiliriz… Bunda durumumuz nasıl, kimyacılarımız maddeyi mi iyi tanıyor, yoksa ulaşılmış formüllerimi? Mühendislerimiz yeni hesaplar mı yapıyor, yoksa cevabı belli hesapları mı öğreniyor… Bu hesaplara dayalı makineler, teknikler mi geliştiriyorlar… Yoksa biz bu makileri teknikleri ithal mi ediyoruz? İşte teknik eğitimin çıktısı teknolojik gelişmelerdir, bizde var mı? Yok, neden yok? Efendim icat bulmamız engelleniyor, he ya, efendim tam yapacakken ajanlar provoke ediyor, he ya… Bizim adamlar tam bulmuşlar ama projeyi formülünü rüzgar almış uçurmuş… Yani gördüğünüz gibi, teknoloji geliştiremememizin bizim eğitimsizliğimizle hiç alakası yok, bizim başarısızlığımızla, eğitimin hiç mi, hiç alakası yok, üretememe, yapamama gerekçelerimiz bizim dışımızdakilerin organizasyonu… He ya… Bu adamlar bizim içimizde bu kadar operasyon yapıyorsalar, nedeni bizim karşı durma konusundaki eğitimimizin zayıf olması olmasın… Bunlar işin hikayesi… Asıl olan yapılacak kaynakların heba edilmesi, evet hem teknik adam, beyin takımlarının siyaseti, dini bizim gibi yorumlamadıkları, düşünmedikleri ve algılamadıkları için, onları yok saymamız, bunların da buna dayalı olarak başka ülkelere göç etmesi… Zaten kıt olan eğitimli beyin kaynağımız birde bizimi kıymet bilmezliğimizden, ötekileştirmelerimize dayanamadığından uçup gidiyorlar… Sonuç bilim eğitiminin zayıflığı ve eğitilmiş nadir beyinlerin kaybı.. Bunların üreteceği teknik, teknolojik gelişmelerden mahrumiyet… Bu ayakta bir şekliyle sakat…Üçüncü ayak nedir derseniz…
Değerlere dayalı, Amaç eğitimi, evet biz her ne meslek ediniyorsak ne için ediniyoruz, sırf kendi kişisel tatminlerimiz için mi, başarılar peşinde koşuyoruz… Sadece ben için koşuyorsak amacımız da sorun var demektir… İnsan ne için başarılı olmak ister sadece kişisel başarılar için mi, para için m, ün için mi, gururumuz okşansın diye mi? Degerler üzere amaç eğitimi almamışsak, ne yazık ki olabiliyor… Yok, İnsan İz bırakmak için dünyaya gelmiştir, iz bırakmadaki başarının ise parayla alakası yoktur… Önemli bir teknolojik gelişmeye imza atmışızdır, bu gelişmeye dayalı olarak tarihçiler bizim ismimizi o gelişmeye neden olan diye yazmıştır.. Amaçlı davranış edindiren değerler eğitimi almış olursak… Hem yaptığımız gelişme bize tanıklık eder, hem de insanlığa hizmet ederken dünyada kalıcı bir iz bırakmış oluruz… Eğitimin üçayağını siz daha başka şekilde oluşturabilirsiniz, oluş halinde olan insan sürekli değişiklikle karşılaşır, bazen d kendide, değişimin bir parçası olur… Eğitimin kişiye ve topluma yansıması işte böylece cereyan eder.. Siz bu eğitimde içerik ayaklarını oluştururken mesela benim ihmal ettiğim, eğitimcilerin eğitimi üzerine düşünce oluşturun, eğitimciler nasıl eğitilmelidir? Soruyu bıraktım hadi cevap aramaya… Eğitim ne kadar önemlidir derseniz, hayat ne kadar önemliyse derim.. Selam ve Sevgilerimle…
Hüseyin Benek –17.11.17 – vatandasfikri.com
|