|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
OĞLUMA MEKTUPLAR-5 |
OĞLUM,
Bu mektubum da da sizinle adap, edep, gibi şeyler üzerine düşünceler paylaşalım istedim. Adap yol yordam bilme ve öyle davranma diyebiliriz. Yol bilmek güzeldir senin varacağın yere kolay varmana neden olur. Adap lı olursan toplum da seni sever ve bu sevginin sonucu da işlerin kolaylaşır. Sen de zaten adaplı davranırken toplumun işini kolaylaştırmış olursun, işini kolaylaştırdığın insanlarda senin işini kolaylaştırır.
Edep'e gelince toplumun gelenekten ve görenekten gelen kültürüne göre davranış sergilememize edepli olma diyebiliriz. Adap yolsa, edep de o yoldan hedefe gitmektir. Hangisi önemli dersen bana göre eşit öneme sahiptirler.
Bu konu o kadar geniş ki hangisinden bahsetsem bilmiyorum. Beslenmeyi düşün bu konunun içinde, sokağa çıktın giyiminle kuşamınla, davranışınla hep bu konulara giriyor. Senin bir babaya davranış adabın, benim bir gence davranış adabım, hem bizi görgülü, kültürlü yapar hem de yapmaz. Senin evlat olarak hakların vardır, bu hakları ben yok sayarsam sana saygısızlık edepsizlik yapmış olurum. Sende bir baba olarak benim haklarımı hiçe sayarsan edepsiz bir genç olmuş olursun. Hemen yan komşumuz Ayşe ablaya günaydın demez, bir sorun veya sevinç yaşadığında onun yanında olmazsak adaba uygun davranmamış, edep eksikliği içinde olan biri durumuna düşmüş oluruz.
Başka bir örnek de sokağa tüküren veya çöp atarak çevreyi kirletenleri örnek gösterebiliriz. Ben yere tüküren birini gördüğümde ""Yere tükürecek kadar kültürsüz sıçmayacak kadar kültürlü"" sözü aklıma gelir. Bunu sevdiğim yazar Fikri Adil söylemiştir. Öyle ki tuvaleti temiz tutmaktan alınca, karına çocuğuna, akrabalarına karşı davranışların, eskilerin adap-ı mahşeret dedikleri, şimdilerde de görgü kuralları denen ve bizim kendimizi ortaya koyan davranışlarımızdır.
Çevremize karşı, bunun içinde doğaya olanlarda var, bütün davranışlarımızı kapsamaktadır. Bu o kadar geniş bir konu ki birçok kitap yazılmıştır, bu görgü kuralları üzerine.
Şimdi ben kendimden örnek vereyim de hem kendimi eleştirmiş olayım. Giyinmeyi fazla seven bir adam değilim, yemeği beslenmek için yiyen bir adamım, konuşma yeteneğim ise anadan gördüğümle devam ederim, bunları yaparken kesinlikle kabalığa vardırmam işi.
Ama sosyal hayatın içine girdiğimde kendimi o ortamın ölçülerine azda olsa uydurmaya çalışırım. Öyle oluyor ki sevmediklerinle yan yana duruyorsun, öyle oluyor ki sevdiklerine mesafe koyuyorsun, başka bir ortam çok resmi bir ortam oluyor, kendi ortamlarımız ise bize en yakın halimizi yani doğal halimizi ortaya koyduğumuz ortamlarımızdır ki bunu tercih ederim. Burada iki yüzlülük de yoktur, toplumun ölçülerine uyma çabası vardır diyelim.
Bu ölçü bizim ölçümüzle toplumun ölçüsü arasındaki farktan kaynaklanır. Gönül ister ki bizim ölçülerimizle toplumun ölçüleri arasında fark en az olsun veya olmasın. Ama toplumda o kadar farklı ortamlardan gelenler var, ülkemizin en batısından, en doğusuna farklı aile kültürlerinde yetişmiş kişilerin arasına girerken hepimizin ortak bir ölçüsü olması zor, ama öte yandan bir o kadar da gereklidir. Neden gereklidir, toplumsal uyum için, neden gereklidir, topluma çıktığımızda hangi davranış abes, hangisi hoş karşılanır bunları bilmek bizim toplum içinde rahat davranmamıza neden olacaktır.
Genelde toplumsal hayat da kaba davranışlar dediğimiz davranışlar adaba da edebe de uymamaktadır.
Edepli ve edepsizin sözlük karşılıklarına bakarak bu yazıtımıza devam edelim. Edepli: İnce, nazik, terbiyeli deniliyor sözlük de edepli tarifinde, edepsiz tarifine gelince, utanılacak, sıkılanacak işleri utanmadan sıkılmada yapan diyor. Yine ebemden örnek vereceğim, oğlum utan utanmazdan kork korkmazdan derdi. Doğru da derdi korkmazdan haklıysak fazla korkmayalım sadece önlem alacak kadar korkumuz olsun, ama utanmaza gelince, gerçekten dikkat edelim. Bizi de utanmaz noktasına taşıyabilir davranışlarıyla.
Şimdi biz ne tür bir davranış tercih edeceğiz, aslında bizim de ne olacağımız buradaki tercihle ortaya cıkmaktadır.
Ne olmayı istiyorsan o olursun, o halinde toplum tarafından kabul görür edepsizsen edepsiz denir, edepliylesin edepli. Sen nasıl anılmak istiyorsun?
Bunun için toplumsal hayatta toplumun ölçülerine göre davranış geliştirelim ve sergileyelim.
Bizim ne olacağımıza kararı biz veriyoruz, başarmak istersen başarırsın, edepli, kültürlü olmak istersen de olursun. Tek yapman gereken şey yaşadığın toplumun kültürüne yabancı kalmamaktır. Kurtarıcı ve kurucu liderimiz M.Kemal Atatürk ''Kültür bilgi ve görgünün birleşimidir'' demiştir. Ne güzel ifade etmiştir, biz yararlanırsak daha da güzel olacaktır.
Bizde bilgilerimizle gördüğümüz geleneksel davranışları harmanlayarak kendimizde eritelim.
Böylece adaplı ve edepli kişiler olarak toplumsal hayat da yerimizi alalım.
Yoksa edepsizler toplumu rahatsız ederken, toplumda onları dışlayarak ve küçük görerek onları rahatsız eder. Bunu görenler kendilerini gerekli görenek ve kültürle donatırlar ve görgüsüzlükten edepsizlikte kurtarırlar. Sende kendi durumunu yorumlamalısın, neredesin.
Selam ve sevgiler.
Babanız Hüseyin Benek > www.vatandasfikri.com
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|