|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
SOSYAL DEMOKRASİ |
TÜRKİYE DE SOSYAL DEMOKRASİ
(Sosyal Demokrasi gelecegin sistemi)
İnsan toplum halinde yaşayan, bir biriyle iletişim ve etkileşim için de olan bu etkileşim için de daha iyiyi aramak için akleden, düşünen, siyaset ve yönetim şekilleri ortaya koyan bir canlıdır. Bu nedenledir ki hep daha iyi arayışı içindedir ve bu arayış yolunda ortak akıla dayanan, insanlık için ortak iyi olduğunu düşündüğümüz sosyal demokrasiyi geliştirmiştir. Ülkemiz de, çeşitli nedenlerle istenilen seviye de bir sosyal demokrat parti kurulamamış, ülke siyasetin de yerini istenilen yeri sosyal demokratlar alamamıştır. Ülkemiz de, sosyal demokrat partiler vardır, bu partilere sosyal demokrat parti denmesinden çok sosyal demokrat olma yolunda, ya da niyetin de olan partiler denilebilir.
Sosyal demokrat parti olma niyetinde ki partilerimizden en büyükleri CHP'nin sosyal demokrat parti olma yolun da başarılı olabilmesi için hepimize çeşitli sorumluluklar düşmektedir. Bu sorumlulukları hatırlatan, ayrıca önerilerden oluşan bu düşünsel, eleştirel çalışmayı yaptık. Amacımız bir CHP eleştirisinden çok nasıl sosyal demokrat oluruz arayışıdır. Sosyal demokratlar Türkiye toplumuyla nasıl daha sıkı bir bağ kurarak Sosyal demokrat mesajların ihtiyacı olduğunu düşündüğümüz vatandaşlarımıza nasıl ulaştırılır/ulaştırırız kaygılarına bir cevap arayışıdır bu çalışma… Bu çalışma esnasında ister istemez elde ki örneklerle devam edecegiz ki, bir degerlendirme yapılabilsin… Bunun için de CHP den örnekler verecegiz, fakındayız degiliz, CHP yi hem iktidar kanadı hem biz sosyal demokratlar, hem de entelektüel kesim çok eleştiriyoruz. Eleştirme nedenlerimiz arasında en önemlisi CHP’den toplum olarak beklentimiz çok…
CHP nin üzerine çok gidiliyor neden iktidara en yakın olan partidir de ondan, neden beklentimizin yüksek olduğu parti de ondan. Bizim, nasıl daha çok demokrat oluruz, nasıl daha iyi bir sosyal demokrat parti olabiliriz gibi, iyi niyetli eleştirilerimizin yanın da başka partilerden kötü niyetli eleştiriler de geliyor. Bunlara baktığımız da CHP, ülkemizin tarihin de yaşanılan bazı sıkıntıların sorumlusu olarak gösteriliyor. Genel olarak CHP 70–80 yıl öncesinden sorumlu tutuluyor, parti içi tartışmaların demokrasinin gerekliliği olduğu bilindiği halde, bu çok seslilikleri her kafadan bir ses çıkıyor ifadeleriyle kamuoyuna sunan sağ partiler. Bu tartışmaları CHP kendi için de anlaşamıyor, iktidara gelse nasıl yönetim sergilerler algısı yaratılmak için kullanılıyor. CHP kargaşanın hâkim olduğu, hedefi belli olmayan, iktidar yapamayacak bir partidir imajı hem fısıltı gazeteleri aracılığıyla hemde iktidar güdümündeki medya aracılığıyla adeta her gün iktidarın kayığında ki yazar, çizer, sipikerler tarafından beynimize işleniyor.
Bazılarına bakacak olursak, Esadcı, Ülkeyi 70 sente muhtaç ettiniz, ezanı Türkce okuttunuz, Benim başörtülü bacımı okutmadınız, 1929 ekonomik burhanın da,(Krizle Burhan arasındaki farkı bilerek, bilmeyerek) ekmegi karne ile verdiniz, 1974 de Kıbrıs savaşı nedeniyle ülkemiz ambargo altındaydı, sana yagına, tüpe, mazota ve bezine ülkeyi muhtaç ettiniz gibi yersiz suçlamalar ve bunlar üzerinden yapılan haberlerle, yorumlarla adeta CHP’nin toplum tarafından anlaşılmaması için iktidar odakları seferber olmuş durumdadır. Öncelikle bunları iyi okuyup kamuoyu önün de iyi savunmalar yapmalıyız.
Bu yetmezmiş gibi CHP’nin sosyal demokrat olma yolunda kendi iç sorunları da yaşadığını görmekteyiz.
CHP sosyal demokrat olma yolun da bazı sıkıntılar yaşamaktadır, bu sıkıntıların en başın da kurucusu olduğu devleti koruma refleksidir. Oysaki sosyal demokratlar devleti degil vatandaşın haklarını korurlar. Sosyal demokrat partiler genel olarak vatandaş haklarını öncelerken CHP’nin devleti ve kurumları öncelikli alması ve kurucu iradenin gösterdiği kurulma zamanına has, hassasiyetle her sosyolojik olaya devletci refleksiyle yaklaşmasının getirmiş olduğu sosyal demokrasi dışı siyasetin ülkemiz siyasetinin yanlış şekillenmesine neden olmuştur.
Bu yaklaşımlar, sosyal demokrasiyle bağdaşmayan yaklaşımlar olup, kültürüyle çatıştığın toplumdan oy isteyen bir parti izlenimi edinmemize neden olmaktadır. Oysaki iletişimin en temel ögesi mesajın kaynagı ile hedefi arasına girecek iletişim kazalarını engelleyerek mesajın hedefine anlaşılır bir şekil de ulaşmasını sağlamaktır. İletişim kazalarına maruz kalan mesajlarımız hedefe ulaşmaz. Hele hele bir partiyseniz daha çok dikkat etmelisiniz. Uluslar arası firmalar bile yerel kültürlere çok dikkat ederler, hiçbir kapitalist yerel kültürü karşına almaz neden ona mal satacak ve para kazanacaktır. Oysaki üstelikte sosyal demokrat olma yolunda ki bir partinin yerel kültürü bırakalım inanç ve etnik kökenden gelen, dil gibi dogal insan haklarını ve degerleri bile es geciyor algını öncelikle dagıtmalıyız. Bölünürüz ya da dine dayalı sitem gelir korkusuyla sürekli bir savunma içinde kalışımız, inançla çatışan parti alğısının toplum da yerleşmesine neden olmuştur. Üstelikte sağ politikacılar bu durumu halka abartarak sunmuş olmaları ve dine karşı, etnik kökene karşı herşeye karşı gibi abartılı sunularla partimizin toplumun kültürüyle çatışan bir parti alğısı kamuoyun da yaratılmıştır. Bu soruna ilaveten, sosyal demokrat ilkeleri özümseyememiş parti izlenimi de, partili yetkililerin acıklamalarından ve iç işleyişinin demokratik olmamasından anlaşılmaktadır. Bu imaj, iktidar kayığından inmeyen medyanın oyunu olabilecegi gibi CHP nin yeterince net tavır almamasından da olabilir. Sosyal demokrat tavır, hem kişi olarak biz de, hem de mensubu olduğumuz parti de acilen takınılmalıdır.
CHP'nin asıl sorunu bu degil, asıl sorun Sosyal adaletciliği, sosyal demokratlığı, antikapitalistliği, parti içi demokrasiyi işletecegi, sosyal demokrat ilkeleri uygulayacağı, uygulamayacağı gibi bir belirsizlik izlenimini aşarak bunları uygulayacağını ve CHP politikaları bunlar olacağına vatandaşlara samimi, inandırıcı bir şekil de anlatmalıdır. CHP, sosyal demokrat partidir, düşüncesini kamuoyun da yerleştirmek için her karşılaşılan toplumsal sorunlar da, olaylar da, sosyal demokratca tavır bellidir ve oy alacağız alamayacağız kaygılarının da aşılarak bizce doğru neyse o ortaya konmalıdır.
Medya CHP haberlerine yeterince yer vermediği hepimiz tarafından bilinmektedir, ama bu vatandaşlara ulaşamama da bir mazeret olamaz. CHP ye yakın medya organları, işbirliğine acık medya organlarıyla görüşülerek, ortaya koyacağımız sosyal demokrat tavır CHP’nin oy alacağı topluma bir sosyal demokrat parti olarak sunmalıyız. Her il ve ilçede parti örgütleri var, bu örgütler hiçbir medya destegi bile olmasa partinin olaylar karşısın da ne tavır takındığını topluma aktarabilirler. Yeter ki biz net olalım…
Bir sosyal demokrat parti ne yapar, önce CHP’li yöneticiler bunda net bir karar almalılar. Emekten yana tavır koyar, o zaman net tavır koymalıyız. Özelleştirmelere karşı çıkar, yönetimindeki belediyeler de özelleştirmeleri askıya alır, kamu eliyle iş yapmaya çalışırlar, taşeronlaşmaya karşıdır, vatandaş devlet arasında ki çatışmalar da, vatandaşın haklarını korumak için vatandaştan yana tavırlar sergilerler. Biz sosyal demokratlar olarak kendimiz de bunların hangisi görüyoruz belki de söylemlerimiz de… Belediyelerimiz de taşeronlaşmayı uyguluyorsak, türban hakkında devletten en uç laiklik yorumuyla tavır alıyorsak, son zamanlar da sessiz kalarak desteklediğimizi düşünüyorsak... Eşit Anayasal vatandaşlık ve Kürt dili konusunda muhafazakârlardan bile daha cekinceli bir tavır takınıyorsak vs.vs. Yani iktidardaki partiden çok ileri, farklı politikaları gündeme getirmiyorsak, yıllar önce hazırladığımız raporu bile kamuoyu gündemine yeteri kadar taşımıyorsak, ya da düşünüyor ama bunu topluma anlatmıyorsak biz sosyal demokrat olma yolunda nasıl ilerleyecegiz?
Daha başka sosyal demokrat bir parti ön seçimsiz aday belirler mi? Bence belirlemez, CHP belirliyor mu? Evet, artık demokrasi mi, yoksa vasatlık mı yol ayrımına geldik. Başka partiler ne yapar bilemeyiz, ama sosyal demokrat bir partinin öncelikle demokratik bir işleyiş için de olma sorumluluğu vardır. Kısacası ön seçim yapmalıyız, vatandaş hakları önceligimiz olmalı, devleti korumak sevdasından devleti güçlendirme sevdasına geçmeliyiz. Sosyal devlet için güçlü devlet gerekir. Zaten sosyal demokrasi, devletci bir siyasi düşüncedir, devletin temel ihtiyaç alanların da hem kurumsal hem de vatandaşlar lehine düzenleme ve denetimden yanadır. Bu nedenlerle, sosyal demokratlar olarak kültürel degerleri önemseyerek, antidemokrat tavırlarımızdan uzaklaşarak, emekten yana taraf olduğumuzu, bütün halkları kapsayacak eşit vatandaşlıktan yana tavır alarak, çalışanların sendikalarıyla aynı politik tavırlar takınarak sosyal demokrat olduğumuzu herkesin duyacağı yüksek bir sesle topluma seslenmeliyiz, anlatma seferberligi ilan etmeliyiz. Ülkemizin ve çalışanların zarar gördüğü özelleştirmelerden yana politikaları topluma net bir şekil de sayısal tablolarla anlatmalıyız. En azından şu alanlar da kamu eliyle yapılması gerektiğini bu alanların ticarileşemecegini, topluma deklare etmeliyiz, Eğitim, sağlık, güvenlik, toplu taşıma, iletişim, haberleşme, enerji gibi alanlarda devletin mutlaka olması gerektiğini her platform da yüksek sesle söyleyerek toplumsal bir bilinç oluşturmalıyız. Bütün bunların yanı sıra dikkat etmemiz gereken başka bir konu da daha önce de deginilmesine rağmen tekrarlamakta fayda görüyoruz.
Üslubumuza dikkat etmeliyiz, vatandaşların dini, milli, kültürel degerleriyle çatışmayı bırakın destekleyen bir sosyal demokrat parti olduğumuzu göstermeliyiz ki gerçek sosyal demokratlar olabilelim. Yoksa biz sosyal demokratız diye ne kadar bağırırsak bağıralım, sesimizi vatandaşlara, duyuramayız şimdiler olduğu gibi…
Sosyal demokratlar kültüre dayalı ayrımlar yapmazlar, türban meselesinde, mağdurun yerine mağrurla aynı kareye düştük, sosyal demokratlar insanın dogal haklarını savunur, Kürtlerin vatandaşlık hakları ve dili meselesinde geri durduk. Bu tavırlarımız ülke siyasetinde carpık bir gelişmeye neden oldu. PKK gibi çok rahat şitdete baş vuran fanatik örgütlerin, sistemle sorunu olan dini grubların halk nezdinde taban bulmasının da dolaylı da olsa vebalimiz olduğunu düşünüyoruz. Oysaki yoksul dindarlar, işçiler, dışlanmışlık hissi içinde olanlar liberallere, muhafazakârlara degil sosyal demokratlara oy vermeleri, bizimle birlikte hareket etmeleri beklenirken tersi bir tercih sözkonusuysa biz sosyal demokratların hiç mi sorumluluğu yok?
Kılıçtaroğlu Avrupa da ki Türk vatandaşlarına burada sosyal demokrat partilere oy veriyorsunuz da, Türkiye de neden vermiyorsunuz sorunu soruyor cevabı, Türkiye de sosyal demokrat bir parti yoktur, gerçek sosyal demokrat partiye Avrupa da oy veren vatandaşlar burada da neden vermesinler ki?
Artık gerçek sosyal demokratlara, gercek sosyal demokrat partilere ihtiyacımız var, hem ülkemizin hemde dünyanın. Elimiz de CHP gibi kurumsallaşmış bir parti var, bu partinin yönünü artık sosyal demokrasiye çevirmeliyiz. Bu parti sosyal demokrat olarak başarılı olacağı kanaatindeyiz. Ülkenin siyasi alanların da artık iktidar alternatifi bir sosyal demokrat parti ortaya çıkarma sorumluluğu biz sosyal demokratlardadır. Sosyal demokrat tavır eksiklikleri üzerine düşüncdükce yenileri geliyor aklımıza, yapılan hatalardan birinin de laiklik konusundaki tanım da olduğunu düşünmekteyiz.
Biz Türkiye sosyal demokratlarının, Sosyal demokrasiyi sadece laikliğe indirgemiş olmamız, bunu da çok katı bir laiklik anlayışı ile çogunluğun dini üzerinde irticai faliyetlerle mücadele ediliyor diye baskıya sessiz kalışımız, inanç özgürlüklerinin yanın da içki içme özgürlüğünü savunuyor gibi alğılanışımız partimizin toplumsal olarak kabul görmesi önünde ki engeller olarak görülüyor. Son zamanlarda degişim başlamış olmasına rağmen yıllar yılı oturmuş olan, bizim anlatmak istediğimizin tersi algı hemen silinememektedir. Bunun için çalışmalar başlatılmış sonuç da alınacak umudu taşınmaktayız.
Sosyal demokrat bir parti temel insan hakları savunucu olmanın yanı sıra son zamanlarda aşırı kapitalist politikalarla, özelleştirme modasıyla sermayenin alanı genişlemiş ve emek dünya genelinde çok sıkıntılı bir döneme girmiştir. Emek yerel düzey de bile örgütlenme sorunu yaşadığı bu günler de, küresel sorunlarla karşı karşıya kalmış ve küresel düzeyde emek- sermaye çelişkisi artmış gelişmeler emekcilerin aleyhine bir durum arzzettiği tam bu nokta da sosyal demokratlara dünya emekcileri daha çok ihtiyaç duymaya başlamıştır. Aşırı kar etmek için Kapitalizm, hem üreten işçileri, hem de tüketen tüketicileri sömürmektedir, bu kısır döngüden kurtuluş ancak sosyal demokrasiyle olacaktır. Öte yandan kapitalizmin kar hırsına dayalı dogayı sömürmesinin de önünde ki yegâne engel sosyal demokrasi ve biz sosyal demokratlar olmak zorundayız.
Bu aşırı tüketime dayalı çevre kirliliği de ancak ve ancak ihtiyaçları karşılanılan ama aşırı tüketim ve lüksten uzak duran sosyal demokratlarla ve politikalarla önüne gecilebilecek bir durumdur ve sosyal demokratlara bu alanda da dünyanın ihtiyacı vardır. Sorumluluğumuz çok, imkanlarımız sınırlıdır, ama eldeki imkanları iyi kullanıp kullanmadığımız konusun da sağlıklı degerledirmeler yapmalıyız.
Dünya da ve Ülkemiz de de bu durumlar yaşamakta ve kutuluş receteleri sosyal demokrat politikalarla olabileceği anlaşılmaktadır. Bu anlayışı hem kendi toplumumuza hem de dünya toplumlarına anlatmak zorundayız. Bunu düşmanlık üretmeden, şitdete baş vurmadan, barışcıl yöntemlerle yapmak zorundayız ve dünyanın da barışa her zamankinden daha çok ihtiyacı vardır. Bunlar üzerinden düşünüldügün de sosyal demokrasi gelecek için neredeyse zorunlu diyebiliriz. Biz sosyal demokratlar kendimizi gelecege hazırlamalı, toplumlara bu konuda öncü olmalıyız.
Birinci zorunluluk dini, meshebi, etnik kökeni düşünmeden insanları ve insanlar arasında ki güçsüz grupları koruyarak sosyal adalete ve toplumsal barışa neden olacagından, ikincisi de kapitalist ekonomilerin, hem insanlarını hemde dogayı sömürmelerine dayalı çevresel felaketlerin önüne ancak ve ancak sosyal demokrat bir politikalarla gecilebilecegi ve bu nedenle de partimizin acilen sosyal demokrat politikalara agırlık vermesi gereğinin altını çizerek, biz sosyal demokratlar sosyal demokrat ilkeleri hep beraberce tekrardan, tekrardan üzerin de durarak okuyalım, düşünelim, özümseyelim, yaşayalım topluma da anlatarak sosyal demokrasinin dünyaya yayılmasını sağlayarak, sosyal adaletin ve barışın tesis edilerek insanlığın hizmetine sosyal demokrasiyi sunalım… Bunun için de sosyal demokrat ilkeleri ve amacını yeniden hatırlayalım ne dersiniz?
Sosyal Demokrasinin amaçları
Sosyal demokrasi: Sosyalizmin bazı görüşlerini paylaşır. Sistem içinde kalarak anayasanın reformize edilmesinden yana olup, demokratik ilkelere baglı ve saygılıdır. Kendilerine iktidar yolunu açacak veya iktidarı devredecekleri demokratik seçimleri kabül eden bir siyasi düşüncedir. Marksizm’den sonra sentez bir ideoloji olarak ortaya çıkmıştır. Bir yandan liberalizm getirdigi siyasi özgürlükleri temel almış, diger yandan da sosyalizmin getirdigi paylaşımda adalet, sistemini dikkate almış ve sosyalizm den sosyal(toplumcu) tarafını liberalimzden de siyasi özgürlükleri alarak dünya siyasetinde emekten yana bir düşünce olarak yerini almıştır.
a- Özgürlük
Özgürlük sadece siyasi özgürlükler olarak anlaşılmamalı, küreselleşmenin etkisiyle yerel kültürlerin ve inanların da korunmasına dönük özgürlüklere sahip çıkmak geçmişden günümüze hep sosyal demokratların benimsediği tavır olmuştur. Degişen şartlara göre de sosyal demokratca tavrın ana hatları degişmemekle birlikte yeni durumları dikkate alarak özgürlük anlayışı daha da zenginleştirilerek sosyal demokrasinin temel ilkesi olmaya devam edecektir. Özgürlük zaten cogulcuğun olmazsa olmazıdır. İnançların düşüncelerin yaşanmasını ifade edilmesini sağlayacak özgür toplumsal alanların oluşmasını amaçlar sosyal demokrasi…
b- Eşitlik
Eşitlik hem yasal, hem de kültürel boyutuyla ele alınmalı, dini inanca, giyim tarzına, derilerinin rengine, etnik kökenine bakılmaksızın eşitlik sağlanmalı, sağlanan eşitlikler de korunmalıdır. Ayrıca kadın erkek arası eşitlikler de giderilmesi için mücadele edilmelidir. Devletin toplumsal eşitsizliklere müdahale ederek demokratik kurallar içinde, toplumsal uzlaşıya dayalı çözülmesinin gerekli olduğuna inanır. Ürün ile pazar, bireyle, toplum, devlet vatandaş arası eşitsizliklere müdahale eder eşitlik saglamaya çalışır. Kişisel haklarda ve ekonomik haklarda eşitlikçi ve özgürlükçüdür
c-Dayanışma
Dayanışma sosyal demokrasinin öngördüğü toplumsallaşma önerilerinden biridir. Kapitalist sistem aşırı rekabete dayandığından dayanışmayı yok etmek üzeredir. Dayanışmasını tamamlayamamış toplumlar, toplumsal güven eksikliği de yaşarlar. Bu nedenledir ki sendikalar ve sivil toplum örgütleri dayanışma sağlamak için sosyal demokratlarca özendirilecek örgütlenme modelleridir. Ayrıca devlet kurumları bu örgütlere yardımcı olmak durumundadır. Devletin sosyal devlet olması saglık, egitim, güvenlik, beslenme, barınma gibi temel meselelerde ihtiyaç sahibi kişilere yardımcı olunması geregini ileri sürer,
d- Çevre duyarlılığı
Sosyal demokrat tavrın başka bir özelliği de çevreye duyarlı olmasıdır. Bu sadece kendileri acısından degil devletin ve vatandaşın da yardımıyla çevreye duyarlı bir toplum öngörmektedir sosyal demokrasi…
e- Kültürel degerlerin yaşatılması
Sosyal demokratların önemsediği bir başka olgu ise yaşanılan inan ve kültürün önemsenmesi ve yaşanmasına yardımcı olunmasıdır. Bu inanç ve ibadet şekilleri, dini simgeler, kültüre dayalı foklorik giyim tarzları korunarak toplumsal renklilige yansımasının önü acılmalıdır. Toplum manevi, maddi, siyasi bileşenler den oluşmaktadır. Bunların her birnin toplumsal karşılıkları vardır. Maneviyatın toplumsal karşılığı inançlardır, toplumumuz genel olarak İslam dini mensubudur. Bu nedenle öncelikle İslam dini olmak üzere inanç alanında sosyal demokratlar diger partilerden daha aktif olarak vatandaşların beklentilerine cevap vermeliler ve yaşanılan sorunları çözmeye aday olmalılar. Maddi alan ise üretim, tüketim, teknik teknolojik alandır ki bu alandaki eksiklikler de diger alanları etkilemektedir. Siyasi alan ise yönetim faaliyetleridir, bu alan da demokratik hukuk kurallarını inşa edecek olan yine sosyal demokratlardır. Bu alanlar birbirini desteklemeli, sosyal demokratlar her alanın içinde öncüler olmalıdır.
f- Demokrasi
Sosyal demokrasi, öncelikle demokratik hukuk kurallarının yerleşmesi ve gelişmesi için çalışır, bu kurallar oturduğun da gelişmesi için çalışmayı amaçlar. Bunun için parti içi görevler almalar dâhil, iş yerlerin de çalışanların kararlara katılması, vatandaşların kendini ilgilendiren kararlara katılması katılmadığı durumlar da ise vatandaşların düşüncelerinin alınarak vatandaşlar tarafın verilen kararlara ve düşüncelere uygun hukuksal ve ekonomik düzenlemeler yapılarak sistemin daha demokratik hale gelmesi için sosyal demokrat düşünce, düşüncelere üretir… Demokrasi ve parlementerizm mi benimser ihtilalci düşüncelerden uzak durulması gerektigini savunur.
g- Emekten yana tavır koymaktır sosyal demokrasi…
Emegin (çalışanların) ekonomik çıkarlarının gözetilip sosyal adaletin saglanmasının çalışılmasının yanı sıra, bireysel özgürlükler garanti altına almasına rağmen, bireysel çıkarlardan önce toplumsal çıkarların öncelikli olması geregini temel alır.
h- Sosyal demokrasi toplumsal ve uluslar arası barış cabası için çalışan bir düşüncedir.
Uluslararası sorunlarında evrensel hukuk kurallarıyla, toplumsal alanlarda da halkların degerlerine göre çeözümler üreterek, sorunların hem evrensel, hem de toplumsal barış içinde çözülmesi gerektigini savunur.
i- Sosyal demokrasi, degişim ve dönüşüm halkın istemlerine göre olması gereginin altını çizerek yapılacak reformlarla, ankentlerle, elektironik iletişimle, referandum yollarıyla, doğrudan düşünce alışverişleriyle degişimi vatandaşların talepleriyle yapılacaktır.
j- Sosyal adalettir amacı sosyal demokrasinin
Devlet, vatandaş, İşçi, işveren arası ilişkilerde, devletin ve işverenlerin güçlü oldugunu varsayarak işçilerin ve vatandaşların korunması gerektigini varsayar böylece tavır alır.
k- Sosyal Demokrasi örgütlenme özgürlünün yanı sıra örgütlenmeyi özendirir.
Vatanların örgütlenip hak aramalarının anayasal hak oldugunu kabül eder, bu ilkeleri taraftarlarına önerir.
I- Sosyal demokrasi, bölünemez mallar da ve temel ihtiyaçlar da kamu eliyle düzenlemeden ve hizmetinden yana olup, temel ihtiyaçların tiçari konu yapılmasını sınırlandırmaya çalışır. Bu ilkeler üzerinden de düşündüğümüz de sosyal demokrat olma yolunda ki partilerin büyük eksiklikleri olduğu ortaya çıkmaktadır. Şimdi hem partili, hem de bilim kadını olan Prof. Dr. Binnaz hanımın acıklamalarına bakalım, ne demiş…
Binnaz Toprak, bir röportajın da hem parti içinden, hemde bilimsel çalışmalara imza atan bir bilim insanı olarak bizimle aynı kaygıları taşıdığını görüyoruz.
Binnaz Toprak’ın ifadesiyle “Dindar kesim ak parti döneminde kendini onurlu ve eşit vatandaşlar olarak gördü” AK Parti başarısında muhafazakâr söylem mi yoksa ekonomik nedenler mi daha baskın? Dindarlık da önemli ekonomik çıkarlar da. Mitinglerde Başbakan için çıldıran başörtülü kadınların olması tesadüf değil. AKP onlara ilk defa bu ülkenin onurlu eşit vatandaşları olduklarını hissettirdi. Başbakan’ın onların anlam dünyasına hitap eden bir tarafı var. Hayat boyu Türkiye’nin elitleri tarafından aşağılanmış küçük görülmüşseniz, sizi üste taşıyan bir iktidarı tabii ki desteklersiniz. Refah Partisi döneminden itibaren o güne kadar kendi halinde yaşamış mütedeyyin kesimin başörtülü kadınları mobilize oldu, kapı kapı dolaştı. Bu çok oy getirdi. Sünni ve Müslüman olmanın da büyük payı var tabi. İnsanlar bir arkası varsa iş bulabileceğini düşünüyor. Bugün devlet dairelerindeki temizlik işlerine kadar “yandaş” değilseniz iş bulmanız çok zor.”
Binnaz Toprak, siyasetci degil, bir siyaset bilimci olarak devam ediyor: ““CHP değişiyor, ama hemen sonuç almak zor”
CHP’nin uzun süredir birinci parti olamamasını neye bağlıyorsunuz?
Tek Parti döneminden kalmış, “CHP vesayetçi ve darbe yanlısıdır, din düşmanıdır” diye önyargılar var.
CHP’nin muhafazakâr kesimle temas kuramadığı doğru değil mi?
Doğru ama temas kurmak için çaba sarf ediyor. Kemal Kılıçdaroğlu “Bizim kılık kıyafetle işimiz yok, isteyen istediği gibi giyinir” sözünün ertesi günü YÖK Başkanı üniversitelerde kılık kıyafetin serbest olduğunu açıkladı. CHP içinde farklı görüşler var ama partinin gidişatına bakmak lazım. Başörtüsü meselesine ses etmedik. Memurlara ve milletvekillerine serbest bırakılmasıyla kıyamet kopacak sandılar, ama kopmadı. Laik hukuk, laik eğitim Türkiye’nin kazanımlarıdır, bunlardan elbette vazgeçemeyiz. Ama bu mütedeyyin kitlenin dışlanması anlamına gelmez.
Başörtüsüne ses çıkarmamak, muhafazakâr kesimi ikna etmek için yeterli mi?
Laiklik konusunu uzun yıllar siyasetinin merkezine koymuş bir parti şimdi farklı bir tutum almaya çalışıyor. Bunun parti içinde ve halk tarafından bugünden yarına kabul görmesi, hemen oya dönüşmesi mümkün değil.
Muhafazakâr kesim, CHP iktidara gelirse eski ayrımcı reflekslerin geri gelmesinden ve bu dönemde kazandıkları hakları kaybetmekten mi korkuyor?
Bilmiyorum, olabilir. “Kindar nesil” lafını Başbakan kullandı. Sosyal medyaya baktığınızda büyük bir nefret söylemi var. CHP’nin oturup Güneydoğu’da, Orta Anadolu’da, Karadeniz’de neden oy alamadığına kafa yorması lazım.
CHP için “halka yakın değil” eleştirisi de yapılıyor.
Parti örgütlerine gitseniz, elitist diyebileceğiniz bir iki kişiyi zor bulursunuz. Aksine çok halktan insanlar. Bu önyargıları kırmak zaman alacak. CHP değişiyor, kimse farkında değil. Ama bu neredeyse 100 yıllık bir parti ve değişim kolay olmuyor.
“Oy ve ötesi”veya “ocupy CHP” gibi oluşumlar çok önemli”
Aziz Kocaoğlu da “CHP’nin eksiği mutfakta. Dünyayı bilen danışmanlara ihtiyaç var” dedi.
Daha genç insanların partiye entegre olması gerektiğine katılıyorum. “Oy ve Ötesi”ve “Ocupy CHP” gibi oluşumlar çok önemli. Gezi sürecinde gençler CHP dâhil tüm partilerden nefret ediyorlardı, ama zaman içinde siyasi partiler içinde hareket etmek gerektiğini anladılar. Bu gençleri bağrımıza basmamız lazım. Tamirhanelerde, merdiven altı atölyelerinde çalışan, çok az parayla geçinmeye çalışan başka bir gençlik de var. Onlara da ulaşabilmemiz lazım.”
Evet, Binnaz hanıma katılıyoruz, önce halkın degerlerini iyi bilen sonra sosyal demokrasiyi topluma ve dünyaya iyi anlatmak için, toplumu, dünyayı iyi okuyabilen kişilere ihtiyaç vardır.
Türkiye de sosyal demokratlar, demokratik siyaset içinde toplumumuzun bize ihtiyacı var, bu edenle iktidar alternatifi olmalıyız. Ama, öncelikle biz, hem sosyal hem de demokrat olmalıyız ki sonra da halkımız sosyal demokratları gönül rahatlığıyla desteklesinler. Sosyal demokrasi halkın yararına bir siyasal sistemdir, bunu halka anlatmalıyız.
Sosyal demokrat iktidar ülkemizdeki gelir dağılımındaki eşitsizlikleri de ortadan kaldıracak en alt gelir grubundakilerin lehine, en üst gelir grubundakilerin ise gerlirlerini sınırlandıracak politikalarla ekonomik dengesizlikleri ortadan kaldırmaya çalışarak refahın topluma yayılmasını sağlayacaktır. Demokratik siyasetle de siyasi ortama demokratik katkılar sunacaktır. Dünya da birçok ülke de yaşanılan son krizler sosyal demokratları haklı çıkarmış, devletin ekonomiye düzenleyici olarak müdahalesinin gerekliligi birçok liberal ekonomist tarafından bile kabul edilir olmuştur. Sosyal demokrasi hem ülkeleri tek, tek degerlendirince, hemde toplumları degerlendirdiğimiz de, toplumların kendi içlerin de yaşadıkları adaletsizlikleri, eşitsizlikleri ortadan kaldırarak böylece toplumsal barışı sağlayacak, hem de ülkeler arası anlaşmalarda daha adil, daha eşitlikci politikalarla dünya barışına katkıları olacaktır. İnsanlığın barış için de yaşamasının yolu sosyal demokrasidir.
Biz sosyal demokrasiye inanmış insanlar siyasetin demokratik kuralla yapılması, iktidarın demokratik kurallarla degişmesi için mücadele eden insanlarız. Biz sosyal demokratlar insanın hem insanı, hem de dogayı daha az sömürmesi gerektiğini düşünürüz. Bunun çözümünün de sosyal demokrasi olduğunu biliyor, insanlarımızı ve insanlığı sosyal demokrasiye davet ediyoruz. Gelin birlik için de, karşılıklı ister kültürel, ister ekonomik, isterseniz siyasi özgürlüklere saygı duyarak, ülkemiz ve dünyayı daha adil, daha eşitlikci, daha özgür hale getirmek için sosyal demokrasiye omuz verelim. Demokratik siyaset içinde siyaset yapmak isteyen her kesime siyasetin için de yer olduğunu biz sosyal demokratlar düşünür ve kabül ederiz. Daha demokratik, daha sosyal adaletci siyasi ortamlarda yaşamak dilegiyle... Selam ve saygılar...
Hüseyin Benek- www.vatandasfikri.com – 1Mayıs 2014 – Ankara
Kaynaklar
1- A. Taner Kışlalı - Siyaset bilmi AÜİF yayınları
2- Mümtazer Türköne -Siyaset bilmi
3- Sosyal Demokrasi – İibrahim Sarı taş – ORION yayınları
4-Finlandiya sosyal demokrat parti proğramı
5-İsveç sosyal demokrat parti proğramı
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|