BARIŞ İÇİN TÜRKMEN VE KÜRTMEN ORTAKLIĞI
TERÖRÜ AŞMAK BARIŞA ULAŞMAK İÇİN KÜRTMENLERE/TÜRKMENLERE BARIŞMENLERE İHTİYAÇ VAR
Evet, Kürtmen sözcüğünü neden kullandım, Türkmen’le arasın da bir harf farkı var, yani aramız da ki fark bir harf ağırlığındadır. Buda dildir. Dil önemli bir olgudur toplumlar için, ama uzun zamandır Kürtlerin dil sorunu yaşamadığını hepimiz biliyoruz.. Başka bir sorun ise bölgenin kalkınmışlık sorunudur, bu ise güvenlik sorunu ile direk bağlantılıdır… Ekonomik kalkınmanın olmaması ise orayı yatırım için yatırımcıların tercih edip etmemesidir, Kürt yatırımcılar bile yatırımlarını Akdeniz ve Ege, Marmara bölgelerine yapıyorsa bunun nedeni ekonomik düşünerek, hammadde ve pazara yakın olmasıdır… Güvenlik ise zaten bölgenin en başlıca sorunudur, buna da illegal silahlı güçler neden olmaktadır. Bunları bir kenara koyalım….
Sonra Kürtlerin yoğun olarak nerede yaşadıklarına bakalım, evet Kürt nüfus sadece doğuda mı yaşıyor? Hayır… Mersin, Adana, Antalya, Mugla, İzmir, Bursa ve en çok Kürt nüfusun olduğu yer ise İstanbul değil mi evet… O zaman akıl tutulmasından kurtularak Kürtmenleri düşünmeye davet ediyorum… Bir bölünme halin de bu toplumun hali ne olur?
Hem Kürtlerin çoğunluğu batıda ki illerde yaşasın, hem de doğuda ki illerin özerkliği için yasadışı, teröristçe silahlı mücadele normal kabul edilsin… Büyük bir çeliş ki değil mi? Diyelim ki özerklik talepleri nedeniyle olaylar kontrolden çıktı, gerilim şuan olduğundan iki kat daha arttı, dış güçler gerilimin taraflarını desteklediler, silahlar verdiler, paralar verdiler… Şuan da bu kadar silahın nereden geldiğini hiç düşünüyormusunuz? Taraflar birbirleri zayıflattı, bu zayıflık daha çok dış destek aramaya itti, dış destek bulabilmek için taraflardan dış destekcilere tavizler verdi, taviz veril verildi, özerklik derken öyle bir bağımlılıkla sonuçlandı ki, bırakın özerkliği, tam bir sömürülen ülke ortaya çıktı… Suriye ve Irak’ı düşünün bağımsız olsa ne yazar özerk olsa ne yazar… Bunda kimin vebali vardır? Emperyalistler ülkemize öyle bir çökerler ki, hiç kimse ne özerklik nede bağımsızlık ne talep eden kalır, nede çatışan… Yazık değil mi, bu topluma, bu ülkeye… O zaman öfkeyle değil akılla bu olaylardan, akıl tutulmasından kurtulmalıyız… Bunun için de akıl yoluyla düşünen Türkmenlere, Kürtmenlere ve Barışmenlere ihtiyaç vardır…
Nefretle hareket etmeden, ülke toplum birliği, barışı, çıkarı, refahı, huzuru akıl yoluyla düşündüğümüz de ne gerektiriyorsa onu yapan, Kürtlerden ve Türklerden oluşan T.C vatandaşlarına bu sorunu aşmak için acilen ihtiyacımız vardır… Bunlar aslında her yerde varlar, kişisel konuşmalarımızda görüyoruz sadece sesiz çoğunluğu oluşturmaktadırlar, artık barış için sesimizi yükseltme zamanı gelmedi mi? Geldi de geçiyor bile…
Ey Türkmen, Ey Kürtmen, Ey Barışmen kalk kendine gel, ülken, milletin Barış için çalış, ilerlemesi için ne gerekiyorsa onu yap… Nefretin, kinin, fitnenin, fesatın, fitnecilerin, fesatcıların tuzağına düşme/düşmeyelim…
Barış ve kardeşlik neyi gerektiriyorsa onu yap/yapalım aynı ümmetin mensubu, aynı ülkenin vatandaşı olduğumuzu unutmayalım, sorunlarımızı barışa odaklı, demokratik siyasetle çözmek dileğiyle selam ve saygılarımla…
Hüseyin Benek – Aralık 15 – www.vatandasfikri.com
|