|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
YAŞAM TARZLARI |
YAŞAM TARZIMIZ
Yaşam tarzlarımız bizi gizliden gizliden kontrol eder, bize fark ettirmeden bizi yönlendiren alışkanlıklarımızdır. Bu beslenmeden tutunca, kişiler arası iletişime kadar birçok şeyi etkiler. Davranışlarımızın çevreye olumlu veya olumsuz yansımalarına kadar yüzlerce olayı ilgilendirir ve bizim biz olmamıza neden olur, biz nasıl biri olmak istiyoruz, işte yaşam tarzımız olarak bunu seçmeliyiz. Sizin tarzınız nedir?
Bazılarını buraya taşıyalım isterseniz, bunlardan en önemlisi bencilce tarzı secenlerek yaşadıkları ortamları çekilmez hale getirenlerdir. O kadar önemlidir ki bencillik, yaşandığı her ortamda mutsuzluğa neden olur. Bencilliği tarz olarak benimsemimiş kişilerle yaşamak şayet onların o bencilce tavırlarına alışmamışsanız sizin için ciddi mutsuzluk kaynağı olacaktır. Bu tavırlara alışmak ise yaşammımızı zorlaştıracaktır. Bencil mutlu olur mu? Sanmıyorum çünkü onun mutuzluğun kaynagı bencilliğidir ki, her işi başkalarından ister, bu isteyiş birinci aşama aşıldı, isteği gercekleşti, ikinci ve daha büyük istekte bulunur hayat böyle devam eder. Taki bunun bencilliklerine katlanan bunun bencilliklerini tepkiyle karşılasın, terk etsin burada bencil yine bencilce tavırla kendisinin haklı olduğunu düşünecek ve ne oluyor yıllar yılı yaptığın şeyleri yapmamaya başladın diye tepki gösterecektir. Aslında üzerimze binlerce davranışlarla oturan bu davranışlar güçlü bir yargı ve iradeyle yaşam tarzımız olmaktan çıkarılabilir. Hem kendimizi hemde başkalarını mutsuz etmeyecek davranışlar tarz haline getirmek bizim yaşadığımız ortamlarda sevilen ve aranılan biri haline getirecektir. Bu hem bizim mutluluğumuza hemde karşılaştığımız kişilerin mutluluklarına katkı sunmamız demektir aynı zamanda.
Kendisine başka bir yaşam tarzı oluştırmuş kişilerde görürüz, ne yapsanız ne etseniz onlar sanki mutsuzluğu tercih eden o hallerinin dışına çıkmak istemeyen, bizde “fiy yemiş güvercin gibi sürekli düşünen” aynı noktaya bakan, düşünen demiyorum düşünen insan bir mütdet sonra, düşünme halinden uyğulama haline geçer. Bunların adeta melankoli yaşam tarzları olmuştur. Neden, bunlar hayatın içinde hep mutsuz olacak, kendilerini mutsuz edecek olayları görüyorlardır muhtemelen. Bu durumda mutlu edecek olayları kaçırıyorsunuz demektir. İşte yaşam tarzları böyle bir şey sanki özgürlük içindeki hapishanelerimizdir. Bu yaşam tarzlarımızla oluşturduğumuz hapishane duvarlarını aşmak bizi mutluluğa eriştirecektir. Aşılabilir mi? Kocaman bir evet, şöyle aşılabilecegini düşünüyorum, en saçma alışkanlık sıgara alışkanlığı nasıl bu aşılabilirse ki neredeyse çevremde sıgara içincenlerin %40-50 bu kötü alışkanlığı bıraktı kolay mı oldu yok, zorlandılar ama yeni içmeme alışkanlığınıda edindiler. Böylece sağlıkları ve ekonomik durumları kendilerini rahatsız etmemeye başladı, bu rahatlıklada başka sorunlarını daha rahat çözdüler ve bu duvarı aşmak mutluluklarına katkı sundu.
İsterseniz birazda beslenmeyle ilgili oluşmuş bselenme tarzlarımıza bakalım. Şimdi iki içeçek ele alalım biri kola biride ayran, reklamın ve içtiğimizde acı ile tatlı arasındaki tadı yaşatan kolanın ne kadar besleyici olduğu, belli degil, aynı zamanda da susuzluğu gidermiyor sanki içitikce biraz daha içesi geliyor insanın. Ama ayran öylemi, yazın terle kaybedeceginiz tuzu içine katarak alabiliriniz, bir iki bardakla suzuluğunuz gecer, buarada kalsiyumda alarak kemikleinizi güçlendirir. Belkide gazlı içeceklerin kemik erimesinde etkisi olduğu tartışılmaktadır. İşte basit gibi görünen ama bir o kadar bizi etkileyen yaşam tarzlarımızın ne kadar bilinçsiz oluşturulduğunun göstegesidir. Bu içecek tercihimiz yiyecek tarzlarımıza bakalım birazda isterseniz.
Başka bir yaşam tarzımızda beslenmemizin üzerine sanki karabulut gibi çökmüştür. Her sabah bir poğca, bir simit, bir börek gibi hep aynı şeyle beslenmenin tek yönlü beslenme olduğunu unutmayalım, bu bir. Şu da iki, her akşam makarna, her akşam birbirine yakın besleme degeri olan şeyleri yersek beslenme çeşitliliğinden uzaklamış olmazmıyız, oluruz tabi ki. Ama benim ekonomik durumum kötü, beslenmemi çeşitlendiremiyorum. Bunlar afakî sözlerdir, beslenme çeşitliliğiyle pahalı beslenmeyi karıştıracak bir zihinsel yapı oluşturmuşlar bizde, reklamcılar, ürün pazarlayanlar. Şimdi size birkaç örnek verecegim, kıyma mı daha çok besler sucuk mu, patates mi daha çok besler cips mi, ekmek mi daha çok besler pisküvümü, biraz düşünürsek ikicilerin nasıl pahalı olduğunu görürüz. Patatesin kiloğramı 0.60 kuruşken, cispsin 100-150 gramı 2 liradır. Üstelikte işlenmesinden kaynaklı vucudumuzda belkide yağlanmalara neden olacaktır. Aynı şey lahana içinde geçerlidir, çok besleyici ve bir o kadarda ucuzdur, ıspanak da cabası. Muz yerine elma, C vitamini mi alacaksınız kiviyi pahalı buldunuz buyurun maydonoz sizi bekliyor bağı 70-80 kuruş. Beslenme tarzlarımız kolay degiştirilmez damak zevkimiz öyle oluşmuş, şu yemeği yapmak zor, bu akşam şunu yiyelim çocuklar bunu seviyor. Böyle davranırsak mevcut duvarların içinde kalakalırız.
Yaşam tarzlarımız bizim her şeyimizi erkiler demiştik ya gercektende öyle, bazılarına bakarım can sıkıntıından catlarlar, ama yinede ne bir kitap okuyayım, nede bir spor yapayım, yâda beş vakit Namaz kılayım demezler, televizyonun karşısında sevmedikleri proğramları izler dururlar. Bu arada zihinsel onlarca reklamla yönlendirmelere, maruz kalırlar. Bir hafta içinde hayatın anlamı şu, beslenmede hafiflik bu, şunsuz asla olmaz, haftada dört defa bunu mutlaka yemelisiniz, saçınızı şununla yıkarsanız saçlarınız %50 daha sık görünür gibi saçma sapan mesajlar veren reklamlar bizi onların oluşturduğu yaşam tarzlarını, kendi yaşam tercihlerimiz gibi yerleştiryorlar. Böylece kalmamız için ellerinde geleni yapıyorlarki biz onların ürettiği ürünleri tüketelim. Biz başkalarının reklam ve modayla oluşturdukları tarzların farkına vararak onları ne zaman aşacağız? Ya da aşmak istiyormuyuz?
İşin tuhaf yanı, sanki gönüllü esiriz, elimize gecen paraları almak için oluşturulmuş bir tüketim piyasası tarzının farkına varıyoruz ama şunu söylemek istemezdim yeri geldi söylemezsem ayıp olur. Tecavüz kacınılmaz sa zevk alın diyen bir ileri zekâlıyı mı dinliyoruz. Adamlar her alanımıza tecavüz ediyor bize yaşam tarzları dayatıyor, bizde kuzu kuzu kabul ediyoruz öyle mi? Kendi ihtiyaclarınızın farkına reklamla varırsanız, size şu ihtiyaç bu olmazsa olmaz, şunsuz eksik kalırsınız, aa bunu almadınız mı, şunu yememişseniz beslenmiş olmazsınız, bu damarları açıyor, şu saç çıkarıyor, bu sizi cinsel performans açısından zirveye çıkarıyor, bu büyütüyor, şu sıklaştırıyor vs. vs Devam edelim mi? Bence duralım sadece bize reklamla, modayla, imajla verilmek istenen şeylerin ayrıdna varalım kendi yaşam tarzlarımzı kendimiz oluşturalım. Şunuda unutmayalım biz ancak kendimiz olarak mutlu olabiliriz.
Yaşam tarzlarımız her şeyi etkilerse ki öyle görülüyor etkiliyor, o zaman yaşam tarzlarımıza dışardan tecavüzleri en aza indirelim der, selam ve sevgilerimle…
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|