EKONOMİ (Nasıl Düştü, Nasıl Çıkar?)
Yıllar yılı bağımsız ve muhalif ekonomistlerin, akademisyenlerin, bağımsız entelektüellerin uyarıları vardı! Arkadaşlar bu oran da dış ticaret açığı borçluluğumuzu artırır diye… Ekonomi piyasasında her şey para bolluğuna dayalı iyi görünürken, bu uyarılar kamu yöneticilerinin hoşuna gitmese de gidişatın iyi olmadığını anlatmaya çalıştılar… 2015 de bir ekonomi dönüşüm paketi açıklandı, ne yazık ki uygulanmadı, çünkü inşaatçılar, kar’a, rant’a, paraya alışmışlardı, sürekli ayrıcalık istiyorlardı… Kamu ihalesine alışanlar sürekli kamu ihalesi istiyorlardı, kredi kartları ve ucuz tüketici kredileriyle vatandaş tüketime alıştırılmış, tüketmek istiyordu… Aldık borcu kamu ve vatandaş olarak harcadık... Bu durumda ülkeyi yönetenler frene de basamıyorlardı, ekonomik bir kaza kaçınılmazdı… Dünyada da ekonomik rekabet daha da vahşileşti, borçlanmaya ve döviz talebine dayalı Türk Lirasının son bir, bir buçuk yılı değerlendirilince %70-80 deger kaybı yaşandı… , Sonuç olarak geldik 2018 Ağustos’una… Bu ekonomiye nasıl yansıdı? Neden Böyle Oldu?
Uluslararası finans kurumlarından alınan sıcak parayla, bir parasal genişleme yaşadık, gerçekten de herkes memnundu, siyasetçi memnun ülkeyi uçuruyor, milli gelir 10.000 doları aşmıştı… Oysa gerçek baş başkaydı, 100 dolarlık, tüketim ve yatırım için 50 dolar borç alıyorduk… Bu borçlanma sadece kamu eliyle olmuyor, özel sektör ve vatandaş, hane halkı da borçlanıyordu… Ben ekonomide ki tüm tarafların (Kamu, Özel, Hane Halkı) bu borçlanmasından kaynaklı olarak ekonomik sorunu aşmamı da, uzun zaman alacağını düşünenlerdenim… Neden? Ekonomiden çıkış iki kaynağa dayanır, biri üretim, tasarruf, yatırım ve kendi üretimimize dayalı büyümeye…. Diğeri ise bu yatırımlar, harcamalar için yabancı para girişine ihtiyaç var… Daha önceki hataları yapar, aldığımız yabancı paraları liraya çevirir piyasaya tüketim kredisi olarak verirsek, kısa bir çıkış havası ve yine sorun… Kalıcı istikrarlı ekonomi için tüketim kültüründen, üretim kültürüne geçiş şarttır, enerji bağımlısı bir ülkeyiz, enerji bağımlılığımızı güneş, rüzgar, hidrolik enerji üretimi gibi alternatif enerji tesislerine yatırımla ve enerji tasarrufu yaparak bu alandan oluşan ekonomik baskıları aşmalıyız… Bu alanda da sadece eğlenmek, gezinmek, ısınmak için enerji harcamanın yanı sıra, enerjimizi üretim için de harcamalıyız… ABD etkisi…
Parası olan, para ihraç eden ülke ABD merkez bankası faizleri artırarak, 2015 den bu yana 0.25’den 2 seviyesine çıkartmıştır.. Bu faiz artışıyla, başka ülkelerdeki paralarını ülkesine geri çağırmıştır, bizim gibi üretime değil de sıcak paraya alışkın ülkelerde parasal daralma yaşanmış, istenilen borçlar alınmamış, beklenen yabancı sermaye girmemiş, sonuç lira değer kaybetmiş… Bunlara ilave olarak, İran’a daha önce uygulanan ve şimdi uygulanacak olan ambargo, Irak ve Suriye de ki iç karışıklığın bize ekonomik, sosyolojik etkileri derken… Üretimimizin bile yarısını ithalatla yapan ülke olduğumuzun da katkısıyla…. Aşağı yukarı tarhana dışındaki, (onun unu için buğday ithal ediyoruz) her tüketim kaleminde hatırı sayılır bir ithalatçı oluşumuza dayalı fiyatlar artmış… Üfe, Tüfe arasındaki farka bakılırsa daha da artacak gibi… Şimdi hükümet yetkililerimiz ve biz bir sorun olduğunu, yaşadığımızı artık kabul ediyoruz ve çıkış arıyoruz, nasıl çıkarız?
Faiz, enflasyon, döviz hızlı artıyorsa, ne yapılabilir? Hemen piyasada kontrollü, yumuşak bir durgunluğun bilinçli tercihiyle… Enflasyonu, ise kendi ihtiyaçlarımızı üretrek, mal arzını artırarak veya sabit tutarak, talep tarafın da talebi, tüketimi kısarak, bunu fiyatlardaki aşırı artışla otomatikman yapmak zorunda kalıyoruz… En çok kullandığımız yumurta, yag, sabun, pirinç, domates, telefon, bilgisayar gibi 10-15 üründe %50-60 oranın da artış yaşandı… Bu aradaki maliyetlerdeki artıştan kaynaklı mal arzının azalmaması için… Üretimin de yavaşlamaması için sanayi de imalatı ve tarımda üretimi ürün üretim odaklı desteklememiz lazımdır.. Ürün tabanlı teşvik, üretilen ürünün kimi durumda çeyreğini, kimi durumda %30’unu teşvikle karşılanması demektir ki… Bunu avanslarla üretim aşamasında da yaparak… Mal arzı düşmemesi sağlanmalıdır, talep düşsün ki fiyat istikrarı sağlansın… Ücret ve vergilendirme politikalarının ise… Yeniden düzenlenerek vergi ve sigorta indirimleriyle asgari ücretin acilen iki bin lira ve üzeri yapılmalı ki en düşük gelirliler nefes alabilsin… Buradan bütçeye yansıyacak acık ise, Beş bin lira ve üzeri maaş alanlardan, %2-2.5 iken 7-8 bin lira alanlardan %-3-3.5, 10 bin lira ve üzeri alanlardan ise %5, daha fazla alanlardan daha fazla vergi ve sigorta pirimi alınmalıdır… Böylece ekonomik eşitsizliğin de önüne de geçilebilir… Son olarak hangi sektörle çıkarız diyorsanız?
Bizim kısa vadede sonuç alabileceğimiz, sıkıntıdan kurtaracak olan sektörler ise… T’li sektörlerdir, bunlarda hem alt yapımız, hemde tecrübemiz de vardır, Tarım, Tekstil, Turizm, alanlarında teşvik ve yatırımlarla… Uzun vadede teknik, teknolojik, yazılım, yapay zeka, robotik teknolojik araştırma ve geliştirme alanlarına yatırım ve bu alanlarda ki gelişmelerle… Kısacası tüketerek, yatırım hovardalığıyla, kamu savurganlığıyla girdiğimiz sıkıntıya, Üretim, imalat ve teknoloji için yatırımlarla, üreterek çıkabiliriz… Çıkmak dileğiyle, Selam ve Sevgilerimle
Hüseyin Benek -- 11.10.18 -- vatandasfikri.com
Kaynak: Herekse Bilim Teknoloji Dergisi Sayı 132 - Prof. Dr. Sinan Alçin – İstanbul Kültür Üniversitesi İktisat Bölümü
|