KÜLTÜREL KOPMA
(Kültürel kopmaların toplumların başına getirdikleri)
İnsanlar genel olarak toplum halinde yaşarlar ve yaşadıkları toplum içinde bir kültür oluştururlar. Kültürün oluşturulmasında ki amaç genel kanatlar oluşturmaktır, bu kanaatler, dine yaklaşımımızdan alınca, Ana/baba Çocuk, Karı/koca, Akraba/komşu, Birey/toplum, Kadın/erkek, Halk/yönetici gibi tarafların hangi olay karşısında nasıl tepki verenin şifreleridir kültür. Tabir caizse bizim şifrelerimiz kırılmıştır. Kim kırmıştır nasıl kırmıştır çok önemli degildir artık, bunları tartışmak yerine şimdi ne yapılabiliri tartışmalıyız.
Kültürel şifreleri kırılmış demek, artık yukarı da saydığımız tarafların ne yapacagı belli degil demektir. Bunu birey toplum, kadın, erkek üzerinden konuşsakta aynı sonuçları alacağız, çocuk ebeveyn ilişkilerinden baksakta aynı sonuçları alacağız kültürel ikilem, kültürel şifrelerin kırılması, topluma bir kültürle bağlı olan kişinin bağlarının çözülmesi demektir ki, bu durum her toplumda soruna neden olur. Nasıl mı?
Birinin ak dediğine, diger kara der, birisinin bu olmazsa olmazı, öbürünün karabasanı olur, biri sistemin temeli der, öbürü bunu kendisine tehtit olarak görür dolayısıyla da topluluklar karşılıklı olarak her konuda anlaşamayacak, uzlaşamayacak kadar birbirine zıt düşünceler ileri sürerler. Sonra ne mi, olur, işte Türkiye toplumu gibi bir toplum ortaya çıkar ve işimiz güçümüz, giyimle kuşamla, inançla, dille, aradaki küçük küçük farklılıklarla uğraşır, her taraf kendinin bakış açısıyla olayları degerlendirir, en basit konuda bile büyük gerilimler yaşarız. Bu kopukluğun nedeni ise, çok eskilere dayanmaktadır, aşagı yukarı iki asırdır bu kopma için taraflar çalışmıştır…
Önceki devletimiz zayıflamış, zayıflamanın nedeninin kültür olduğu yanılgısına kapılmışlar, batı kültürüne karşı öykünmeler, taklitler derken… Birde bakmışız ki, batılı gibi düşünen, onlar gibi giyinen, onlar gibi yiyen, içen, onların yaptığı her şeyi taklit eden bir toplum ortaya çıkmıştır. Öte yandan buna direnen ve kendi kültürel degerlerine sarılan ve bunları aşırı derece koruma içgüdüsüyle hareket eden bir taraf varola gelmiş, ve tabir caizse en iyisinden en kötü bütün kültürel degerleri fanatikce savunmuşlardır. Savunma ve saldırı anları saglıklı düşünme anları olmadığından, kültürel degişim de sağlıklı yaşanamıştır. Bir taraf kültürel sabitlik yaşarken diger taraf da batılı düşünce ve yaşam tarzını kabul etmiştir. KKendi kültürel degerlerinde ısrar edenler bu durumu tehlike olarak algılamış, her iki taraf da kültürel ayrışmayı, kopuluğu bilerek veya bilmeyerek tırmandırmıştır. İletişim ve ulaşımın hızlı olduğu günümüzde ise bunlara abartarak sarılan taraflar, birbirleirne kültürel tıranvalar yaşatmaktadırlar. Bunlar aşılarak normalleşmeler sağlanmadıkca herkes şunu iyi bilsin ki bu toplum ne mutlu olabilir, nede toplumsal gelişmlere imza atabilir. Bu kültürel kopukluğun onarılması artık toplumsal zorunluluk halini almıştır, bundan daha ileri bir kopukluk Allah korusun toplumsal kaostur… Şimdi ise kopukluğun topluma yansıyan taraflarına bakalım ne dersiniz…
Bir düzenleme yapılacaktır, birisi çok gerekli bulur, digeri bu düzenlemeyi kendine hakaret sayar, ben hep bunu gördüm. Adam bir şapka giyer digeri bu fes der, düşman olur. Biri inancı geregi baş örtüsü takma zorunda hisseder, digeri bunu tehlike addeder, birisi alkollü içkileri içenleri kafir sayar, digeri sanki içmezse kafir oldugunu düşünür. Birisi okullarda din egitiminin gerekli olduğundan %100 emindir, digeri ise okullarda din egitiminin %100 gereksiz olduğunu savunur. Bu örnekleri çogaltabiliriz, ama mesele yaşanılanlar degil gelinen bu noktanın nasıl aşılacağıdır…. Nasıl aşabiliriz, bu kültürel kopukluğu…. İkinci üçüncü durumlar yaratarak…
Önce hepimiz bu kopukluğun farkına varacağız, bu toplumun fertleri arasındaki bu kadar derin ucurumların normal olmadığını kabul edecegiz, normal diyenler varsa ki olacaktır, onları dinlemeyecegiz, sonra kendi düşüncemizi ve inancımız aynı toplumun içinde yaşadığımız sagcı solcu, dindar dinsiz, muhafazakâr degişimci, sosyal demokrak, liberalerle birlikte, Türk Kürt, Alevi, sunni her kimse bu ülkeye vatandaşlık bag ile bağlı ibirlik içinde yaşadığımız diger grupları rahatsız etmeyecek konuma göre inancımızı, düşüncemizi konumlandıracağız. Bu nasıl olacak, alacağımız kararlarda, yapacagımız yasal düzenlemelerde, hatta karşı grubu rahatsız edecek kişisel davranışlar da çok dikkatli olarak, birbirimize karşı saygıyı, hoş görüyü temel davranış haline getirerek aşabiliriz.. Kısacası bütün kopmalara neden olan durumları T.C Vatandaşlık üst bagı ile bağlayacağız ki toplumsal barışımız bozulmasın.
Hüseyin Benek >>www.vatandasfikri.com >> 26.07.2013
|