HÜKÜMET - DEVLET KİRİZİ
Devletler, insanlık tarihinde, çok eski geçmişleri var, önemli gelişime, degişime, hizmetlere, imarlara imza atmış olan büyük kurumlardır... Bu nedenle biz insanlar için önemlidirler, önemseriz, bu önemsemeyi abartanlarımız olabiecegi gibi devleti sınırları içinde tutarak, bu kurumla sözleşme geregi karşılıklı vatandaş devlet sınırları için de yaşamak isteyenler de vardır... Her durumda olumlu olumsuz olaylar olabilecegi gibi devlet vatandaş, devlet, devlet ilişkilerinde de sorunlu dönemler olur, biz bunlara...
Devletler de krizle karşılaşır, yöneticilerinin, hükümetlerin yanlış kararları, sorunlara çözüm sunamamaları, hizmet ve yatırım için kullanılacak kaynakları savurganca kullanmaları, sonucu kirize girerler... Ayrıca devletin yasama, kanun yapma kurumu, yargılama, hukuk kurumları, yürütme hükümet etme kurumları da ahenk içinde çalışmazlarsa krize neden olurlar... Vatandaşları karşısında sosyal, hukuki, siyasi meşruiyetlerini kaybederek de kirize girerler... Monarşilerde çıkan krizlerle, demokrasilerde çıkan krizler farklıdır, monarşilerde devlet hükümet benzeşmesi yaşanırken, hükümet kirizi devlet kirizi olur... Demokrasilerde gücler ayrılığı olduğu için hükümet kirizi devlet kirizine dönüşmez, hükümet değiştirilir, yeni hükümetle yola devam edilir, aklın ürünü olan, kutsanmayan ama uyulan hukuk kuralları, gerektikce reforma tabi tutulur siyasal kirizler, devlet kirize dönüşmesine izin verilmez... Ayrıca sistem kirizi çıkar örnegin şu günlerde ekonomik liberalizm dünya toplumlarında, devletlerin de aşırı eşitsizlige neden olduğu için, ciddi ekonomik ve sosyal sorunlara krizlere neden olmaktadır... Devletler, hükümetler bunun devlet kirizine dönüşmemesi için sosyal yardım politikalarına sarılmışlar ekonomik liberalizm dışına, sosyal demokrat ekonomi politikalarının içine girmeye başlamışlardır... Eskiden ulaşım, iletişim kanallarının olmaması, yada tek merkezden hükümetce kontrol edilmesine dayalı olarak krizden toplum neredeyse habersiz olur, sadece fiyatların artamasından, kıtlığın yaşanmasından kirizi anlarlardı... Günümüze geldiğimiz de ise, küresel capta iletişim agları, sosyal medya, haber kanallarının çeşitliliğine dayalı olarak hükümetler ekonomik, siyasal, sosyal krizleri gizleyememektedir...
Devlet kirizleri otoriter yönetimlerde daha farklı gelir olur, demokratik yönetimlerde daha faklı gelir olur demiştik, bunun için daha detaylı akademik çalışmalara ihtiyac vardır...
Örnegin, Padişahlık zamanın da devletin yönetim krizine girmesi demek devletle aynılaşmış Padişahın krize girmesi demektir... Padişahı seçimlerle degiştirmek mümkün olmadığı için, onu bir hal ve yol, darbeyle yönetimden uzaklaşmak gerekirdi, nitekim de öyle de yapılmıştır... Otoriter devlet yönetimi dediğimiz krallık, padişahlık, tek adama ve aileye yönetimin bırakılması şeklinde idare edilen devletlerde halk zaten ne krizi duyar, nede görür, onlar sadece başlarına gelenin Tanrısal bir buyruk olduğunu, kaderleri olduğunu düşünerek, boyun eger ve sabretmek zorunda kalırlardı... Ekonomik yönetimler, siyasal zaafiyetler görülmez ama büyür, büyür daha çok da ekonomik etkilerle, devamında dış baskılara dayalı etkilerle ortaya çıkar, sadece durumun farkında olan dar bir kadro tarafından bilinir.. Kimsenin aklına Padişahın, Kıralın yönetim zafiyetlerinden kaynaklı yönetim, hükümet kirizinin devlet krizine dönüşmüş hali denilmezdi, denilemezdi.. Devletle, devletlü aynıydı... Şimdi ise...
Bir çok ülkede yönetim anlayışları degişti, teknoloji, bilgiye ulaşım, ulaştırma imkanları gelişti, devlet vatandaş ilişkileri daha bir yasaya, hukuka dayalı olarak sözleşmeye bağlandı, vatandaşlardan yasalara uyması beklenirken devletinde, yönetenlerin de, görevlilerinin de yasalara uyması beklenir oldu, birçok devlet ve vatandaşı bu durumu dogal kabul etti ve uyguladı, uygulanıyor da.. Takdir edersiniz ki, ne ekonomik, ne teknolojik, ne kültürel, nede yönetim acısından dünya aynılaşmadı, ben aynılaşmanın da başka bir kirizi kültür kirizini beraberinde getirecegini düşünüyorum.... Bu başka bir konu, devleti, siyaseti konuşmaya devam edelim mi? Bugüne geldiğimizde ise yönetimler, hükümetler başka nedenler üreterek başarısızlıklarına bahane üretebiliyorlar.. Bazılarında haklı nedenleri de var... Neden haklı nedenleri var?
Günümüzde bazı hükümet yetkilileri konjoktör der, dış etki der, bize karşı komplo der, dogal durum der, kader der sorumluluklarını yok sayarlar... Devleti yöneten hükümetin sorumlu olduğu olaylar oluyor, olmadığı olaylar da oluyor... Örnegin petrol fiyatları düşüyor, bu hükümetin dışında bir etki, hatta petrol ihraç eden ülkede fiyatlar düşerse başka bir etki, petrol ithal eden ülkede düşerse başka bir etki yapıyor.. Hükümetler burada devreye girerler, gelen artı kaynaklar piyasaya sürülerek, anlık refahmı sağlansın, yoksa bu kaynaklarla gelecegin enerjisi olan yenilenebilir enerjilere mi yatırım yapılsın... Kaynaklar, gelecegin teknolojnilerine mi yatırılsın yoksa daha kolay göze görülecek, daha kolay sermaye degişimine neden olacak yol, kamu binası, ibadethane, gibi fiziki olarak görünen, vay be ne çalışıyor hükümetimiz dedirten yatırımlar mı yapılsın hükümet kararlarıdır, bunlar... Ayrıca kamuya görevli alırken liyakate dikkat edilmez de, her denileni hukuki, ekonomik, kültürel meşruluguna bakılmadan itaat ederek yapanlar seçilirse, ne yazık ki böyle hükümetler az degil... Kamuda alnınan her karar aşagı yukarı, vatandaşların gelecegini bağlar, yasal, yargı, muhalefet, medya ve vatandaş denetimi yapılamazsa... Toplumsal/kamusal alanda hükümetler, yöneticiler, bürokratlar, kısacası kamu görevlileri kişisel alan gibi davranmaya başlarsalar, toplum da onlara tepkisiz kalır, yasama, yargı, muhalefet, Sivil toplum tarafından bu kadar denetimsiz bırakılan hükümetin neden olduğu iç sorunlara dayalı önce hükümet, sonra devlet kirizi orata çıkar... Bu yereldir, birde küresel etkiler vardır, hükümetlerin dış güçler dedikleri güçler, bunlarda devletlere ve hükümetlere etki ederler... Bunun adınada küreselleşme derler...
Güçlü devletler, güçsüz devletlere, güçlü sermaye, güçsüz sermayelere etki eder, bunu da dünyanın düzeni olarak kabul ederler... Bu kabul edenler bu düzeni dayatanlardır, biz kabul edecek miyiz, ediyormuyuz, işte bir hükümet ve devlet kirizi daha, aslında bu kirizler devlet kirizinden çok, olayları, olğuları öngöremeyen ve devleti neredeyse kör eden hükümet kirizleridir... Uluslararası güçlerle mücadele için her alanda kendi kendine yeterli olmak gerekir, bu çok zaman mümkün olmaz, ne kadar çok uluslar arası alandan mal ve ürün, hizmet alıyorsak o kadar dış etkilere acık oluruz... Biz mal/ürün alıyormuyuz, evet, buları almak için borç alıyormuyuz evet, o zaman dış etkilere acık bir toplumuz ona göre önlemler almalıyız... Alıyormuyuz, siz karar verin, yöneticiler karar versin..
Ne aşırı insiyatifi alınmış vatandaşı adeta bogan, K.Kore gibi devletli, ne de devletsiz yapamayacağımıza göre...
Devletsizliği düşünemeyiz, devletin sistemini degiştirmeyi olaganüstü durumlar haricinde düşünmeyiz, sistemi iyi işletmeyi düşünürüz.. Şimdi dünya genelinde devlet degiştirmeyi düşünen gruplara bakıyoruz sıgınmacı, mülteci deniyor onlara, ülkelerinde ciddi ekonomik, sosyal, siyasal kirizler var, bunların birleşimine devlet, toplum kirizi diyebiliriz... Bir cogunda hükümet kaynaklı bu kirizler, hükümetin degişmesinin de yasal olmadığı siyasal, otoriter sistemlerden dolayı, hükümetle devlet bezeşmesi yaşanıyor, hükümet kirizi devlet, devlet kirizi hükümet kirizi olabiliyor.. Vatandaşında, devletinde, sistemin de gelecegi bir ölümlü olan kişilere baglanıyor ve bu tür yönetimlerin olduğu yerlerde kirizin nedeni iyi degerlendirilemiyor... Kirize tabiki dış müdahaller de oluyor, bir grup muhalefeti, başka bir grup hükümeti destekliyor, kimse kiriz aşılsın istemiyor, benim çıkarım şunu gerektiriyor deniyor ve kirizi fırsata çevirmek diye mezar soyguncuları diyebilecegimiz siyasal, diplomatik tipler ortaya çıkıyor... Şuanda dünya genelinde böyle bir kaç ülke var, Suriye, Afganistan, Yemen, Irak, bir aralar bu katogoriden cıkan Lübnan da, takrar bu katagoriye girmek üzere... Bu güçsüz istikrarı bozulmuş ülkelerde dış müdahaller direk fiziki olmaktadır, yani uluslararası güçler ya direk asker bulundurur, yada yerel işbirlikcileri devşirerek kendi silahlı güçleri yaparlar... Birde bizim gibi ülkeler vardır, çok gelişmiş olmasada teknolojileri, askeri güçleri fena degildirler... Ekonomik olarak bir arada bir derededirler, yönetimleri demokratik, laik cumhuriyet olduğu için, bütün siyasal oyunlarla, gizlemelere rağmen vatandaşın sorunları görerek hükümeti degiştirme imkanı, iradesi olan demokratik seçimler olan toplumlar vardır... Vatandaşların uyanık olması halin de kiriz olmadan hükümeti değiştirme becerisi olursa zarar daha az olabilir... Demokratik ülkeler de ne kadar gündem saptırması yapılırsa yapılsın, ne kadar göstergelerle oynanırsa oynansın, bu ülke Vatandaşları kısmende olsa muhalif haber ve iletişim kanalları aracılığıyla sorunları görürler, hükümeti talep eden muhalefet partileri vardır, vatandaşlar isterse hükümeti degiştirirler böylece kiriz kalıcı olmaz... Hükümet kirizi devlet kirizine dönüşmeden vatandaş ya tepki göstererek müdahil olur, yada seçimlerde hükümeti degiştirerek krize care arar... Genelde kirizler hükümetin degişmesine neden olur, yeni gelen hükümet eski hataları yapmaz toparlanmaya neden olur, hükümet kirizi devlet kirizine dönüşmemesini sağlayacak demokratik sistemlerin böyle bir güçleri vardır... Uluslar arası güçler nasıl müdahale eder? Ona tekrar dönerek devam edelim mi?
İster ekonomik, ister teknolojik, ister askeri güçlerine dayalı olarak yaptıkları her sözleşmeyi kendi cıkarlarına göre yaparlar, dünyanın her yerinde bu böyledir... Örnegin ABD, ÇİN, AB, RUSYA, şimdilerde kısmen Hindistan bunlar kısmen bu kuralı kendi araların da işletmezler onlar sözleşme masasında eşit taraflar olarak otururlar... Herkes rasyonel davranır karlarını maksimize etmeye çalışır, genelde de savaş daha çok maliyetli ve yıkıcı olduğundan yine rasyonite geregi uzlaşırlar... Uzlaşamadıkları zamanlarda ise bir iki küçük ülkecigi desteklerler savaştırırlar silah satarlar, parası yoksa bu devletciklere borç verirler hem silahlarına, hem paralarına muhtaç edilen bu devletcikler, artık onların siyasal, ekonomik oyuncakları haline gelirler... İşte böylece dışa bagımlı olmuş ülkelerde hem hükümet, hem devlet, hemde kültür kirizi çıkar... Neden kültür kirizi çıkar üzerine devam edelim mi, yazı çok uzadı bırakalım mı? Ben 1290 kelimede olduğumu görüyorum, 100 kelime daha devam edelim, bu konuyu da es geçmeyelim...
Toplumları bir arada tutan güvendir, kültürlerine güven olur, sosyolojik istikrar olur, devletlerine hükümetlerine güven olur siyasal istikrar olur, bunların iksine güven olur, imalat olur, üretim olur, teknoloji ve mal ürün üretilir ekonomik istikrar olur... Bütün bunlara dayalı olarak toplumun refah üretme kapisite olur, bunları hepsi ise egitime, bilgiye, bilime, akla, mantıga, genel olarak kültürel güce dayanır... Bütün bunlara dayalı olarak da toplumların kiriz çözme yetenekleri olur, işte bu tür toplumlar, bunların hükümetleri daha kirize girmeden sorunu teşhis ederler ve kirizlerin zararını yaşamadan, yada çok az zararla krizi çözerler, aşarlar... Ekonomik sıkıntı nereden gelir, geliyor bellidir, teknolojimiz yeterli seviyede degilse ne yapmamız gerekir bellidir, hükümetimiz devleti iyi yönetmiyorsa, toplum için kalkınmaya neden olacak yatırımlar yapmıyorsa bu hükümete ne yapılacağı bellidir.. Ama din tercih eder gibi siyasal parti tercih edilirse, kirizler zirve yapadan degişim yapılamaz... Şöyle düşünürsek daha az kirizlerle karşılaşırız diyerek, devleti kurum, hükümeti onu idare eden yönetim/müdür kötü yönetimleri görevden alacak siyasal sistem, kötü yönetime neden olan yasaları, kanunları, tüzükleri, yönetmelikleri degiştirirsek sürekli reform, yapabilecek bir sistem inşaa edersek, daha az kirizle karşılaşırız, hatta karşılaşmadan önlemler alacak uyanık hükümetler ve vatandaşlar olursak.. Toplumsal düzenimz bizim için refah üretir, mutluluk, huzur üretir.. Üretmesi dilegiyle... Selam ve Sevgilerimle...
Hüseyin Benek – vatandasfikri.com ** 28.7.2020
Kaynak: Zygmunt Bauman* Carlo Bordini * Kiriz Hali ve Devlet
|