|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
AİLE(EV) ANAYASASI 0-6 |
AİLE(EV) ANAYASASI
AİLE KURMA GEREKCEMİZ
Herşeyden önce aile kurma gerekcemiz bütün toplumsal yaşayışlar da olduğu gibi yaşamın aile fertleri için kolaylaştırılması içindir. Örnegin İnsan üreme ihtiyacı duydu, kadın çocuk bakımına zamanını ayıracagı için çocuğun ve kadının ihtiyaçların karşılanması için bir düzenin olması gereği aile kurumunu ortaya çıkarmış olabilir. İşte bu nedenle insanlık toplumca yaşamak için aileyi keşfetmiş ve böylece aile fertleri dayanışma içinde bulunarak karşılaşılması muhtemel sorunlar enaza indirmişlerdir. Aile toplumsallaşmanın temelini oluşturmuş bütün topluluklar aile düzeninin devamı için gerekli şartları hazırlamaya çalışmışlardır ve çalışmaktadırlar. Toplu yaşayış için bu kadar önemli olan, hayata ilk adımı attığımız, topluma hazırlanmamız da bize büyük yardımları olan bu toplumsal yaşayışın daha geniş bir yaşam olan millet ve vatandaşlar topluluğuna hazırlanmamız için kuralların anlatılması, öğretilmesi ve olması gerekmez mi?
Gerekir diye düşünerek bu aile anayasasını kaleme almaya çalıştım. Daha önceleri aile kültürel olarak geleneksel kurallarla yaşardı ailenin büyükleri ne derse o olurdu. Şimdiler de gençlerin egitim ve messlek edinmeye dayalı bilgilerin yanı sıra bilgiye ulaşma daki kolaylıklar artık gençlerin de düşüncelerinin aile yönetimine alınması geregini ortaya çıkarmıştır.
Öte yandan Aile şimdiler de yogun iletişimin neden olduğu kültürel karışıklar nedeniyle geleneksel aile kurallarıyla ailelerin yaşaması zorlaşmış ve dayanışma, paylaşma yerine bencilleşmeler daha agır basar olmuştur. Oysa ki karşılıklı paylaşmaya ve sahiplenmeye dayalı olması gereken aile düzeni adeta hem duygusal, hem de ekonomik olarak sorunların yoğun yaşandığı birlikler haline gelmiştir. Bunun nedeni her toplum da kaosa neden olan kültürrel erozyona dayalı kurallıksızdır diye düşünüyorum.
Ddegerin yoksa Kültürün olmaz, kültürün yoksa hukukun olmaz, hukukun ve kuralların yoksa, adaletyin olmaz, adaletin yoksa toplumsal düzenin de yok demektir. Fikri Adil
Bu kuralsızlıga dayalı sorunların aşılabilmesi için gönüllü uyacağımız ortak kurallarımızın olması ve aile fertlerinin hepsinin bu kurallara uyması geregi ortaya çıkmıştır. Ben de bu kurallara katkım olur niyetiyle bu anayasayı oluşturmaya çalışıyorum, sizlerden de katkılar bekliyorum. Her ailenin kendi algısı olduğu için bunlar sizin kurallarınızdır da diyemiyorum ve sadece siz de bunlara katkılar sağlayarak uygulayabilirsiniz önerisin de bulunuyorum. Bu genel bir taslak olup siz ailenizin durumuna göre kendinizce kural belirlemeniz daha iyi olacagı kanatiyle “aile anayasamıza” bakalım… Devmı “ev anayasası -1” de görüşmek dilegiyle… Selam ve sevgilerimle…
Hüseyin benek – Agustos 14 -- www.vatandasfikri.com
EV (AİLE) ANAYSASI -1
Bu bölümde ev nasıl idare olunur üzerin de duracağız, her evin kendine özgü idaresi olacagı muahakkak ama biz genel kabul edilebilir kuralların konmasın da yardımcı olması için bu taslagı hazırladık…
İDARİ BÖLÜM
Aileleri geleneksel olarak aile büyükleri idare eder, yalnız burada bazı aileler de gözlemlediğim aile büyüklerinin denetimsizligine dayalı keyfilikleri sorunlara kaynaklık etmektedir. Bu sorunların olmaması için yönetimin denetlenmesi gerekir. Kontrolsüz güç güç degildir, üzerine denetlenmeyen içraatlar da yozlaşmaya ve yolsuzluğa acık olur. Bunun için aile meclisleri kurulara aile reisleri denetlenmeliri. Bu meclisler büyük küçük herkesin katılacagı aile meclisleri olabilecegi gibi isterseniz aile de genel olarak sevilen sayılan, adaletine güven duyulan yaşlılardan oluşan bir meclisin aile kurallarına uyulmaması halin de başvurularak uymayana kınama, ayıplama, samimiyeti azaltma, düzelmediği zamanlar da ise ise selamı sabahı kesme gibi cezalar uygulanabilir. Bu meclis aile de yöneten reislerin yanlışlarını, kurallara uymayanların yanlışlarını degerlendirecek ve böylece denetimin yaptırımlarıyla, yöneten büyüklerin ve aile fertlerinin hata yapma olasılığı azalacaktır. Ayrıca kararların bilgilenmeye ve bilince dayalı tartışmalarla oylanarak alınması da aile resilerinin keyfi davranışlarını ortadan kaldıracaktır.
Benim izlenimim şudur ki bizim temel hatalarımızdan biri hep en güzel düşünce benden çıkar bu güzel düşünce tartışılmamalı, hatta itiraz edilmemeli, gönül rızasıyla benim ortaya çıkardığım düşünceler kabul edilmelidir. Üzerin de düşünülmeyen, tartışılmayan, eleştirilmeyen düşüncenin iyiliği degerlendirilmemiş olur ve iyi olduğu nereden bilinemez. Bilinmeyen ve düşünsel katkılar sunamadığımız, eksikliklerini tartışamadığımız düşüncenin uygulanması da bize cazip gelmez. İşte bu nedenlerle Aile de yönetim hakkı olan ebeveynler düşüncelerinin tartışılmasının da önünü açmalıdır.
Aileyi yöneten aile reisi aileyi bilgilendirecek ve aile ferdini etkileyecek olan bu kararlar da ailenin onayını alacaktır ki uğranılacak olan zararın telefisin de fedakarlıklar yapacak olan, ya da kazanılacak olan kazançta herkesin payı olsun ve kazançlardan ve kayıplardan dolayı sorumluluklarımız bizi daha dikkat etmeye yönlendirsin.
Yönetme demek her şeyi yapma hakkı demek degildir, sınırsız yapma özgürlügü yoktur, ya geleneksel bag, yada inanç bagı veya vatandaşı olduğumuz devletin yasal kuralları bizim nasıl davranacağımızı belirler ve biz de bunu yaşam şekli haline getiririz düşüncesiyle “ev anaysasının iinci bölümünde gösrüşmek dilegiyle selam ve sevgilerimle…
Hüseyin Benek – Agustos 14 – www.vatandasfikri.com
EV(AİLE) ANAYASASI - 2
EKONOMİK BÖLÜM
Bu bölümde ekonomiden ve ekonomik sorunların kaynaklarından bahsedegiz, ekonomik sorunların kayangı tasarruf eksikli, aşırı tüketim, gelir ve gider dengesini sağlayacak muhesebe tutmama alışkanlığı ve aile fertlerinin aile gelrini düşünmeden harcama yapma alışkanlıklarıdır. Bunları aşabilmek için bu bölümü hazırlamaya çalıştım sizde bu bölümden yrarlanarak kendi ekonomik aile düzeninizi kurabilirsiniz.
Ekonomik sıkıntılar birçok sorunun da tetikleyicisi olduğunu hepimiz yaşamlarımızdan biliriz. Bu nedenledir ki ekonomik sorunların çıkmaması için ekonomik kurallarımız da olmalı ki kim nerede ne kadar harcayacagını bilerek hareket etsin. Bazı alileler de, ister büyükler, ister gençler ve çocuklar aile bütcesinini iflasa sürükleyecek kadar harcamalar yaptıklarını, kendi istekleri nedeniyle aileye zor durumlar yaşattıklarına tanık olmaktayız. Bu tanıklıklardan edindiğim ve kendi ailem de yaşadıklarımdan yola çıkarak sorunun nedeninin bu safurgan kişileri durduracak bir yaptırım mekanizmasının olmamasıdır. İster devletlerin, ister ailelerin bu durumu engelleyecek bir mekanizma kurmaları gerekmektedir. Devletler aileler için ekonomik ve sosyal danışmanlık hizmeti verebilir. Aşırı harcama da bulunanların elin den harcama yetkisi alınarak daha makul harcama yapan aile fertlerine harcama yetkisi devredilebilir. Böylece aileleri zarara uğraması engellenmiş olur. Ayrıca aile meclislerinin denetimi gerekli görülmesi halin de bu alanda da işletilebilir. İki aile mecilisi olması bunlardan birinin daha genel bir meclis olup ailede gecimsizlige dayalı sorunlara müdahale veya danışmanlık yapması önerilir. İkinci meslic ise ailenin için de aile fertlerinin uzmanlıklarına göre düşüncelerinin alınması şeklin de yapılabilir. Böylece daha sağlıklı ve mutlu işleyen bir aile düzenin olacagı umut ediyorum.
Yaşamak mutlu yaşamk hepimiz istegidir, bunun içindir ki hem sosyal hem de ekonomik dengelerimizi muhafaza etmemiz gerekir, dilerim siz muhafaza edenlerden olursunuz dilegiyle hep beraber ekonomik kurallarımızı belirlemeye çalışalım…
Ailede ekonomik paylaşım
Aileleri ikiye ayıralım biri sabit gelirli aileler digeri de gelirin mevsimsel veya durumsal olarak degiştigi aileler diye.
Sabit gelirli aileler de durum kolay geliri fert başına bölersiniz fert başına harcama kapasitesi ortaya çıkar. Ama bunu yapmadan önce başka bir şey daha yapmak lazımdır. Bu da sabit ödemelerin düşülmesidir.
Önce sabit gelirli aileleri degerlendirelim ne dersiniz. Örnegin 4 kişilik bir aile var, bu aile kira vermiyor 2000 lira da geliri var. Önce evin ortak harcamaları için bir kişi, tasarruf için de bir kişi aile fertlerine eklenir ve 2000 lira 6’ya bölünür. Böylece fertlerin kişisel harcaması belirlenmiş olur, bu aile de kişi 333 lira harcayabilir. Aileye ekonomik olarak katkı sunan fertlerin harcama kapasitesi sundukları katkının %20 kadar artırılır.
Yalnız bu kural aileyi düğünler de ve dernekler de temsil edenleri dikkate alarak bunun için oluşturulacak fonlardan yararlanılır. Bu fona genel aile gelirinden %2-3 para ayrılır.
Tatiller için de herkes kişisel olarak tasarruf yapar ve tatil bütcesi yapılır. Bu paylaşım yapılırken kira verenler ve sabit taksitler ödeyenler kirayı ve bu ödemeleri düştükten sonra yaparlar. Tasarrufun nasıl degerlendirilecegi ise ekonomi bilgisi yüksek fertlerin önerilerine göre karara bağlanır.
Aile gelirleri esnek olan ailelere gelin ce ise durum daha önce ki sene elde edilen gelirin 12’ye bölünerek ay bazında gelirin tespitiyle yukarda ki yöntem uygulanabilir.
Zengin aile ferlerin de ise durum biraz degişir, onlarda fert başına harcama aile şirletinde ki ortalama bir yöneticiye verilen maaşı aşmayacak şekil de olması önerilir. Bu tür aileleri ise degerlendirirken 5000 ila 50,000 arası geliri olanlar ile 50,000 ila 100,000 lira geliri olanları ise farklı degerlendirmek icap eder. 5000 lira geliri olanlar normal sabit gelirli ailelerin uyguladığı sistemi, 50,000 lira geliri olanlar ise, işçilerine verdiği maaş kadar fertlerine harcama kapasitesi sunarlarsa ailede savurganlık önlenmiş olur. 100 ve üzeri aylık gelri olanlar ise en alt gelir grubu 100,000 lira olanlar ortalma yönetici maaşı, daha yukarlar da gelri olanlar ise üst düzey yönetici maaşı seviyesin de aile fertlerine harcama imkanı sunmaları önerilir.
Aile bütcesi
Aileler de bir bütce olmalı ki gelir ve gider belli olsun ve bu gelir gider dengesi üzerine kazanma ve harcama oluşturulsun ki ailelerimizin yaşadığı ekonomik sorunlar yaşanmasın.
Gelirimiz asgari üçret de olabilir, daha yukarısında da ama gelri ve gideri dengelemezsek sürekli ekonomik sorun yaşarız. Ekonomik sorunlar da sadece ekonomik sorun olarak kalmaz aileyi her acıdan etkiler. Bu nedenledir ki gelirimizi yükseltmeden harcamalarımızı yükseltmememiz gerekir. Aylık bin lira geliri olan her ay 1200 lira harcarsa 5 ay sonra bir maaş 10 ay sonra da iki maaşa yakın acık verecektir ki bu bizim bütcemizi iyi yapmadığımzı gösterir.
Olaganüstü durumlar için ise gelirimizin %2-3 ünü ayıralım ve aileler genelde olaganüstü durumlarla yaşamları boyunca 2 veya 3 defa karşılaşırlar ki 5 yıl üst üste ayırdığınız olaganüstü durumlar için para sizin elinizi bu olaydan kurtarma da güçlendirecektir.
Kısacası aile bütcesi ister bir muhasebe titizligi ile ister kafanıza yazarak oluşturulmalı ve harcamalarınızı gelirinize göre yapmanız önerilir.
Bunun için de tasarruf etmek gerekir, tasarruf nasıl yapılır sorusu üzerine biraz düşünecek olursak şunları bulabiliriz.
Ev de Tasarruf
İşte Evinizin Tasarruf Paketi
Elektrik ve doğalgaza yapılan son zamlar, tüketim üzerinden alınan vergiler faturaları şişirmektedir. Bunun için her alan da tasarruf gerekmektedir. Tasarrufla hem aile bütçesine hem de ekonomiye ciddi katkı yapılabilir. Basit önlemler sayesinde aylık 300 - 400 TL’yi bulan elektrik, su ve doğalgaz faturası 200 liraya düşebilir. TİÖV’na göre, ülkede yılda 214 milyon liralık kaynak israf ediliyor. Türkiye’nin 2007 yılı gayri safi yurtiçi hasılası 856 milyar YTL. Buna göre milli gelirin dörtte biri israf oluyor. Herkesin alabileceği basit tedbirlerle bu tutarın yarısı bile kurtarılabilse aile ve ülke ekonomisi için ciddi bir kaynak desteği sağlanmış olacak. Bu ise ciddi tasarruf politikalarıyla mümkündür.
Mutfak da Tasarruf
1- Ekmek ülkemiz de genel olarak en çok israf edilen gıdalar arasın da gelmektedir, bunun için öncelikle ihtiyacımız kadar almalı sonra da dilimleyerek tüketmeli, tükememediklerimizi ise derin dondurucu da saklıyız.
Yılda 10 milyona yakın ekmeğin israf edildiği varsayılıyor, öte yandan ekmek bayatlasa bile birçok yemekte kullanılabilir. Bayat ekmekle yapılabilecek bazı yemek ve tatlılar: Ekmek kavurması, yalancı paça, ekmekli omlet, ekmek karıştırması, yumurtalı ekmek ası, ekmekli ezme, bayat ekmek köftesi, ekmek pizzası, papara, tirit, dilim kayganası, sarımsaklı ekmek, bayat ekmek kanepesi, tutmaç, bayat ekmek tatlısı.
Hiç yenmeyecek durumdaki bayat ekmeği ise dünya nimetlerin de dünyada ki her canlının hakkı vardır düşüncesiyle ıslatarak kuşlara ve sokak hayvanlarına verebiliriz.
Satılamayan ekmekler ise, fırınlarda, galeta unu, kurutulmuş ekmek içi gibi başka gıda maddelerinin üretiminde kullanılmalı.
2- Donmuş gıdalar, oda sıcaklığında çözdürülmeli. Mikrodalga fırınların iç yüzeyi sürekli temiz tutulmalı. Yemek ısıtmada mümkün olduğunca mikrodalga fırın kullanılmalı (yüzde 60-65 tasarruf sağlar).
3- İlk başta açılan güçlü pişirme ateşi, kaynamadan sonra kısılarak yemegin kıvamın da pişmesinin yanı sıra gazdan da tasarruf sağlanmalıdır. Unutulmamalıdır ki ülkemiz enerji fakiri bir ülkedir neredeyse enerjisinin %75-80’ini ithal etmektedir. Her özensiz enerji sarfiyatı ülkemizin ve dolayısıyla ailemizin refah seviyesinin düşmesi demektir. Ayrıca her yanan şey bizim için zaruri ihtiyacımız olan oksijeni yakmak da ve karbondioksit üretmektedir. Karbondioksidin ise dünyada oranı arttıkca dünyanın dengesi bozulmaktadır.
4- Sebze ve patates haşlamada az su kullanıp, düdüklü tencere tercih edilmeli (yüzde 70 tasarruf). Yemek pişerken tencere ve tavaların kapakları iyi kapatılmalı (yüzde 60 buhar enerjisinden faydalanmak mümkün). Tencerenin çapı, ocaktan büyük olmalı. Düz tencere seçilmeli. Büyük kaplarda pişirme işlemi gazlı ocaklarda, küçüklerde ise elektrikli ocaklarda yapılmalı..
5- Küçük tepsilerdeki yiyecekler büyük fırınlarda pişirilmemeli, mümkünse elektrikli fırınlarda turbo sistemi tercih edilmeli
6- Yemek pişirirken tencere kontrol amaçlı sık sık açılmamalı (enerji kaybı olur). Öte yandan pişirme işlemi bitmeden ocağı kapatıp son birkaç dakika için enerji kullanmadan pişirim süreci devam edebilir.
Elektrikli ev aletlerinde tasarruf için bazı öneriler
Çamaşır makinesi: Öncelikle makinenin kapasitesi 6 kiloysa 6 kilo 7 kiloysa 7 kilo camaşırla yıkamaya özen gösterin. Çamaşırları yeterince kirlenmeden kirli sepetine atmayın. Yıkamayı ılık suyla, durulamayı soğuk suyla yapmaya özen göstererek, yıkama programlarını çamaşırların durumuna göre seçerek tam kapasite ile çalıştırmaya özen göstermeliyiz. Kurutma da ise kurutma makinesi yerine açık hava da güneşten yararlanarak kurutulmalıyız. Ön yıkamayı ise mümkün olduğu kadar kullanmamalıyız.
Bilgisayar
Bilgisayaları oyun makinesine cevirmeye başladık, öncelikle bu alışkanlığımızdan vaz geçmeli vaz gecemiyorsak ise bilgisayarları oyun için çok az kullanmaya özen göstermeliyiz. Çalışma ve bilgilenme maksatlı kullanmalı, kullanmadığımız da ise mutlaka fişini çekilmeliyiz. Bilgisayar, işlem yaparken ortalama 150 vat, işlem yapmazken 25-30 vat, kapalı olmasına karsın fisi çekilmediği durumda ise 5 vat elektrik harcar, bunlar uzun vade de ise ciddi enerji kayıplarına yol açar.
Saç kurutma makinesi
Saç kurutma makinelerinin yüksek güçte olanlarını kullanmak elektrik tüketimini artırır. 1800 vatlık saç kurutma makineleri yerine daha düşük enerji tüketenleri tercih edilmeli. Dışarı çıkmayacaksak ise oda sıcaklığın da saçlarımızı kurutmalıyız.
Televizyon
Küçük ekranlı olanlar tercih edilmeli, ses düzeyi düşük tutulmalı, bu elektronik araçlar kullanılmadığı zaman mutlaka düğmesinden kapatılmalıdır.
Ütü
Öncelikle dış giysiler ütülenmedir, zaman zaman karşılaşıyoruz corap ve atlet hatta kilota varıncaya kadar ütüleyenlere tanık oluyoruz. Bunlar düşünülmeden yapılan hareketlerdir. Ütüleme yaparken öncelikle giysilerin nemli olmasına dikkat edilmelidir. Bunu tam kurumadan yapabilirsiniz. Kırışıkları kuruyarak sertleşmiş bir gömleğin veya pantolonun ütülenmesi daha çok enerji ve buhar tüketimine, neden olacaktır. Ayrıca ütüyü fişten çektikten sonra da bir müdtdet sıcak kalacagı için bu sıcaklıkla son giysi ütülenmelidir. Harcamadığımız her enerji bize az veya çok para katkısı sunarken bana göre paradan daha önemli olan oksijenin yanması engellendiği için de doga daki bütün canlılarla birlikte bize katkı sunmaktadır.
Su Tasarrufu
Gelecekte insanlığın karşılaşacağı üç sorun konusun da bilim insanları sürekli uyarıyor, 1- Temiz su, 2- Gıda 3- Enerji darbogazı bu sorunlarla biz de karşılaşacagımıza göre toplum olarak şimdiden önlem almaya başlamalıyız. Öncelikle sularımızı kimyasallar kirletmemeli, onlara gözümüz gibi bakmalıyız. Sonra da tasarruflu davranmalıyız, tasarufla her evde yılda 150 ton suyu kurtarmak mümkün olduğunu görüyoruz.
Bazı Tasarruf Önerileri
1- Sebze ve meyveleri akan su yerine su dolu kapta temizlememiz halin de 18 ton daha az su harcanır.
2- Bulaşıkları elde yıkamak yerine, bulaşık makinesin de yıkamamız durumun da ise 40 ton suyun kirlenmesini engellemiş olruz.
3- Diş fırçalama ve tıraş olurken suyu akıtmak yerine, musluğu kapatmamız halin de ise 48 ton suyun kanala gitmesini engellmiş oluruz.
4- Ayarlanabilir duş baslığı kullanmak ve duş süresini 3-5 dakika kısaltmamız halin de ise 50-60 ton su tasarrufu yapabiliriz.
5- Tuvalet sifonlarının içinde ki su oranlarını ayarlayarak, baslara luzumu kadar basarak yıl için de 50 tona yakın su tasarrufu yapabiliriz.
6- Çamaşır makinesini gereksiz kullanımı, hem elektirik israfına neden olmakta, hem de tam çamaşır kapasitesinin altın da çalıştırmak su zayine neden olmaktadır, bunun için tam kapasite olarak çalıştırmamız halin de 10 tona yakın tasarruf sağlayabiliriz.
Dogal Gaz tasarrufu
Hepimiz biliyoruz ama bilmezden geliyoruz kullandığımız gaz ithal gazdır, ekonomim durumumuz iyi bile olsa bunun luzumsuz kullanılmasının dogaya ve ülkemiz ekonomisine zararları düşünüldüğün de her alan da olduğu gibi bu alanda da tasarruf zorunludur. Ekonomik durumu kötü olanlar ise kıştan önce zam geldi, yine dogal faturaları bizi ısıtmak yerine yakacak diyorsanız dogalgaz faturasını nasıl düşürebiliriz biraz düşünelim ne dersiniz?
1- Evin kullanılmayan oda ve bölümlerinde petekleri tamamen kapatmak yerine onları bir iki diş acarak oraların da ılık olması sağlanmalıdır. Hepimiz biliriz ki sıcak ve soguk hava yer degiştirir.
2- Peteklerin üstü ve önü ısının dagılması engellenecek şekil de kapatılmamalıdır.
3- Kombide yüksek verimli olanlar, bizim yaşadığımız alanı ısıtacak kadar kapasitesi uygun olanlar tercih edilmeli ve böylece gaz tüketimini düşürebiliriz.
4- Bakımsızlığın da ısıtma kapasitesini düşürdüğü unutulmamalı ve kombilerin bakımı düzenli yapılmalıdır.
5- Sistemlere zaman ayarlı termostat monte edilerek, ortam ısısı iyi izlenmeli ve kombinin hemen otomatik kapanması sağlanmalıdır.
6- Evlerimiz soğuk bölgeler de güneş ısısından en fazla yararlanacak şekil de cephlerini güney den seçmeliyiz.
7- Bina ve konut yalıtımları iyi yapılmalıdır ki, böylece enerji israfının öneüne gecerek ısınma faturamızı % 10-50 oranında azaltabiliriz.
9- Kışın en soğuk günlerin de evimizin sıcaklığı en çok 20 derece olacak şekil de kombimizi ayarlayarak ciddi yakıt tasarrufu sağlayabiliriz. Bazen hepimizin yaptığı yanlış, evi çok ısıtarak evde ince elbise giyerek kışın yaz yaşama sevdası bize çok pahalıya patlamaktadır. Kısın elektrik ve doğalgaz faturalarını artıran önemli bir unsur da, o da sıcaklığının 20 derecenin üzerinde tutulması. Uzmanlar, kısın evlerde ideal sıcaklığın 20 derece olduğuna dikkat çekerek uyarıyor: "Türkiye için ilginç bir durum var. Kısın bile evin içinde ince elbiseler giyiliyor, hatta atletle otuluyor. Isınmak için de bu sefer kalorifer-kombi daha fazla çalıştırılıyor. Oysa ideal olan, evin içinde de olunsa mevsime uygun giyinmektir. Kışın kalın giyinmek gibi. Ama, Türkiye'de bunun tam tersi yapılıyor. Yakıt masrafları da katlanıyor."
10- Büyük binalarda merkezî ısıtma ilk tercih edilerek yakıt tasarrufu sağlanabilir.
Elektrik faturasın da Tasarruf
1 - Öncelikle luzumsuz kullanımdan kacınılmalıdır, günümüz toplumların da ihtiyaçlar aşılmış artık her şey daha çok lüks için kullanılmaya başlanmıştır bu nedenle gercek ihtiyaç hesaplanmalıdır ki gercek tasarrufa ulaşılabilisin. Bu nedenle ister ütü gibi amacı sadece düzlemek olan, yada soguk yenilebilecek bir yicegin ısıtılması gibi elektirikli cihazların luzumsuz kullanılmasının mutlak aönüne geçilmelidir. Ancak böylece oksijenin yanmasının önüne gecebiliriz, bu bize aynı zaman da para kazandırır, kısacası asarruf da hem oga kazanır hem de biz.
Bazı Tasarruf Yöntemleri
1- Aydınlatma için mutlaka tasarruflu let ampuller tercih edilmeliyiz.
2- Gereksiz yanan lambaların yanı sıra aydınlatılmasın da bir zaruret olmayan bölgelerin lambalarının kapatılması, yada sensörlü aydıtlatmaya geçilmesi gerekir. Bunu bütün sokak lambaları için de yapabiliriz. Hareker varsa yanar yoksa söner.
3- Kirli ve tozlu lambaların üzeri temizlenmeli, lambaların yansıtıcıları işlevsel olmalıdır.
4- Akıllı sayaç diye tanımlanan farklı tarifeleri uygulayabilen sayaçlarladan yararlanılmalıdır.
5- Bize gerekli olna miktarda suyun ısıtılması, yani bir bardak suya ihtyacmız var sabir bardak iki bardak suya ihtişyacmız varsa iki bardak su ısıtılmalıdır. Bunun için de daha verimli elektrikli ısıtıcılar tercih edilebilir.
6- Gün ışığından yararlanmak için perdeler ve mobilyalar ona göre yerleştirilmelidir.
7- Klima, evin güneş alan bölümlerine uzak olmalı, çalıştırmadan önce evdeki pencere, kapı ve varsa panjurları kapatılmalıdır.
8- Bulaşık makinesi, makineyi iyice doldurulduktan sonra çalıştırmalıyız, mümkün olduğunca yüksek ısı sevilerin de ve ön yıkama yapmamalıyız.
9- Ocak ve fırınlar, evde birkaç fırın var ise daima küçük olan tercih edilmeli, çok gerekli değilse ön ısıtma yapılmamalıdır. Mikrodalga fırınların daha az enerji tüketiği unutulmamalıdır.
10- Buzdolabı, toz ve ısı kaynaklarından uzak tutulan bir ortama yerleştirilmelidir. Dolabın kapağı luzumsuz acılmamalı, çok uzun süre açık kalmamalıdır. Buzdolabını, mutfağın ocak ve bulaşık makinesine en uzak yerine yerleştirerek, ideal soğutma oranları olan Dolap içi +5, derin dondurucular ise -18 derecede olmasına özen gösterilmelidir.
Otomobil de Yakıt Tasarrufu
Otomobiller, artık hepimizin hayatına girdiler, bazen de çok kısa mesafelere bile otomobille gider olduk, bunun için otomobiller de yakıt tasarrufunu sağlayacak bazı önerileri sizinle paylaşıyorum.
Yakıt Tüketimini Azaltmanın Yolları
1 - Yakın mesafelere mümkün olduğunca yürüyerek gidilmesi
2- Ulaşım da toplu taşıma araçlarını tercih edilmessi
3- Aracın bakımının düzenli olarak yaptırılması.
3 - Doğru vitesle ve sabit hızla gidilmeli, devir hızının 2000 ila 3000 arasın da olması
4- Ani fren veya gaza basılmasından kaçınılması
5- Hava filtrelerinin yeteri kadar havayı sağlayacak kadar temiz olması
6- Aracınızın yük kapasitesi dikkate alınarak yük konması ve bagajda gereksiz yük taşınmaması
7- Mümkün olduğunca trafigin az olduğu saatlerin tercih edilmesi veya çevre yolllarının tercih edilmelisi
8- Lastiklerin havasının araç kullanım kitabcıgın da yazan seviyede olması ve düzenli kontrol edilmesi.
9 - Uzun süreli beklemelerde motorun durduruması ve aracın yüksek devirler de çalıştırmaması
10 - Araç alırken enjeksiyonlu araçların tercih edilmesi, cün ki bu araçlar daha düşük yakıt tüketir
11 - Doğru motor yağı kullanılması ve zamanın da degiştirilmesi
12 -Klima sistemlerinin gereksiz yere çalıştırılmaması.
13 - Aynı yöne giden arkadaşlarla araçların gün aşırı ortak kullanımı
15- Uzun yolda 80 - 90 km’yi aşarsanız yakıt tüketimi 2 katına çıkardığının bilinmesi
16- Aracın üretim aşamasın da test edilerak yapılandırılan orjinalinin bozulmaması
17 - Hareket anın da pencerelerin luzumsuz acılmaması veya çok az aralıklı acılması
Bizim daha az yakıt üçreti ödememizi sağlayacak hem okjijen daha az yakacagız hem de cebimizden yakıt için daha az para çıkacaktır. Ekonomi bir çok şeyin alt yapısını belirler, ekonominin sağlıklı işleyebilmesi için de üretim tüketim, tasarruf dengesi gereklidir, umarım siz ve biz bu dengeyi sağlayanlardan oluruz ve “ev anayasası sosyal bölüm -3” bölümde görüşmek dilegiyle selam ve sevgilerimle…
Hüseyin Benek – Agustos 14 – www.vatandasfikri.com
EV(AİLE) ANAYASASI - 3
SOSYAL BÖLÜM
İnsan sosyal bir canlıdır, herşeyden önce sosyal bir ortama dogar, ihtiyaçlarını karşılamak ve üretmek için de başka başka sosyal ortamlara girer. Bu nedenledir ki sosyalitesi yüksek insan, toplumsal işleyişin için de işlerinin kolaylaştığını bilen insandır. Sosyal olma bizim istegimize göre degildir adeta zorunludur o zaman bu alan da nasıl başarılı olunur araştırmaları yapılmalıdır. Ben düşünsel olarak ilgi cekmek için bu bölümü sizlerin dikkatine sunuyorum, siz başka başka kaynaklardan da bilgilenerek sosyal insan nasıl olur, sosyalitesi yüksek aile nasıl olmalıdır üzerine araştırarak bilgiler edinin ve bu bilgiler üzerine düşünün öenrisiyle bu bölüme başlıyoruz.
Kişilerin ortamı aileyse, ailelerin ortamı toplumdur, toplumun ortak sosyal alanlarıdır. Bunlar Okuldur, Camidir, Komşularımız, Akrabalarımızdır, Arkadaşlarımızdır, Tiyatrodur, toplu ulaşım araçlarıdır, alış veriş merkezleridir, sivil toplum örgütleridir, siyasi kurumlardır ve kamu kuruluşlarıdır. Biz istesek de istemesek de bunlarla ilişki için de oluruz. Bunun içindir ki ailenin sosyal tarafı olmalı ve böylece aile fert ve toplum ilişkilerimizin düzenli olacagı umut edilir.
Umutla yaşamak bize yaşam cesareti ve kayangı verir. Fikri Adil
Bütün bu saydıklarımızla dengeli bir sosyal ilişki geliştirilmesi geregini hepimiz yaşayarak görüyoruz. Aile bu sosyal ilişkiler için de bazen davet edilir bazen de davet verir. Bunlara içabet etmek bizim aile ve toplum ferdi olarak görevimizdir.
1- Örnegin okul aile ilişkisini ele alalım bizim çocuklarımızın iyi egitilebilmesi için zaruridir, okul da hem öğreticilere hem de birlikte bilgi edinmeye çalışan arkadaşlara karşı gereken saygı ve sevgi öğrenim gördüğümüz okullarımızı daha cazip yerler haline getirecektir. Bura da egitimcilerin yanı sıra öğrencilerin ve ailelerin de egitime gerekli özeni göstermeleri gerekir ki istenilen sonuç alınsın.
2- Akraba, arkadaş ve komşuluk ilişkileride bizim için çok önemlidir, bizlerin yaşadıkları sıkıntılar da bizim yardımımıza ilk onlar koşacaklardır. İlk onların koşmaları için bizim de onların sıkıntılı anların da koşmamız gerekmektedir. Bir çok ilişki de olduğu gibi seversen severler, nefret edersen ederler, yardıma koşarsan yardımına koşarlar.
3- Davetlere içabet etmek ve önemli günler de eşi dostu davet etmek aramızda ki sevgiyi saygıyı artıracaktır. Bunun için bayramlar, düğünler, cenazeler bizim yan yana gelmemizin nedenlerdir ve bizim de bu gibi durumlar da tanıdıklarımızın yanın da olma sorumluluğumuz vardır.
4- Siyasal ortamlar da sosyal alanlara girmekte olup buralar da yer almak her vatandaşın her ailenin görevidir. Çün ki siyasi kurumlar ülkenin nasıl yönetileceginin kararlarının alındığı yerlerlerdir. Bizim ve ailemizin için de bulunduğu ülkenin iyi yönetilmesi hepimizin daha iyi yaşaması demektir. Kötü yönetilmesi de hepimizin daha kötü yaşaması demektir.
Sosyal ortamların kaliteli olabilmesi için buralarda kültüre ve yasalara dayalı kurallara uyulması gerekir. Uyulmaması halin de kimin nerede nasıl davranacagı kestirilemeyeceginden dolayı sosyal alanlar, kamusal lanlar bizi yorar. Yoran toplum sosyal alanların da kuralların sıkca cignendigi toplumdur. Bu yorgunluk bizim elimizden yaşam hevesimizi alır ki bu da mutsuzlukların kaynagı olur. Kim mutsuz mutsuz yaşamak ister ki?? Kimse…
O zaman sosyal alanlarımıza kalite gelebilmesinin yollarını arayalım, bu lanlar da bize düşen sorumlulukları yerine getirelim ve davranışlarımızla sosyal alanlara kalite getirelim öneriyleriy selam ve sevgilerimle… Ev anayası Egitim – 4 de görüşmek dilegiyle…
Hüseyin Benek – Agustos 14 – www.vatandasfikri.com
EV(AİLE) ANAYASASI - 4
EGİTİM BÖLÜMÜ
Egitim bizi toplumsallaştırmanın yanı sıra yetenegimizin de gelişmesine neden olur, ya da yeni yeni yetenekler edinmemizi sağlar. Her üçü de önemlidir ama egitimden nasibimizi alabilmek için onun içeriginin bizim kültürümüze ve yaşam tarzımıza uygun olması gerekir. Bu şu demektir, ben kendi kültürel degerlerimle dünyayı okumak, dünyanın da beni benim degerlerimle degerlendirmesini isterim bunun için de egitim beni ben yapacak kadar önemlidir.
Egitim bana, bir ben daha katandır. Fikri Adil
Egitim insan hayatının neredeyse 1/3’ini almaktadır yüksek okul mezunu birisi ancak 24-25 yaşların da egitim hayatını tamamlayarak iş hayatına geçmektir. Bu durum yüksek lisans da daha da uzamaktadır. Hem zaman hem de bilebilme acısından, meslek edinme acısından egitim çok önemlidir.
1- Egitim aile de tuvalet egitimiyle başlar ve ailenin kendi inancını ve kültürünü çocuklarına verme cabasıyla devam eder, verebildigi oran da aile acısından başarılı bir egitim verilmiş olur.
2- Egitim okul da devam eder, okul da beden egitimi ve zihinsel egitim ortaklaşa yapılır. Bu egitim anın da hem fen bilimleri hem de toplumun kültürel degerleri çocuklarımıza verilir, verilebildiği ölçü de okullarımız egitim de başarılı olurlar verilemedigi ölçüde de başarısız bir egitim sistemimiz olur. Dünyanın ulaştığı bilgiyi çocuklarımız veremezsek, toplum olarak dünya ölçegin de gerileriz ki bir çok toplum bu srounu yogun yaşıyor biz de kısmen yaşıyoruz.
3- Sokak da egitim, yani toplumun ortak kullanım alanlarında ki davranışları da egitimin bir parcasıdır. Bu sokak egitimine iletişim organlarını da sokabiliriz. Biz sokagı genel olarak ekrandan görmeye başladığımzıa göre burası bizim sokaga acılan pencerelerimizdir. Pencelerimizin manzarasının iyi ayarlamak, toplumsal soruna neden olacak davranışları en aza indirmek toplumun egitimi için de hem gerekli hem de toplumsal hayata adapdasyon ecısından zaruridir.
4- Egitimin hem toplumumuzun ölçülerini hem de dünyanın evrensel ölçülerini dikkate alacak ilkelerle verilmesi çocuklarımızın hem topluma hem de evrene hazır hale gelmesi demektir ki bu iki ayak gelecegin nesillerini yetiştirir. Çocukların ve gençlerin gelecekte yaşayacakları unutulmamalıdır.
Egitim için herkesin sorumlulugu vardır, evde anne baba, okul da öğretmen, camide imam, asker de komutanlar çocuklarımızın için de yaşadıkları aileye ve topluma faydalı olacak şekil de yetişmelerini sağlayacak şekilde oluşturulmalıdır.
Gelecegin nesli ve toplumu ancak ve ancak egitimle ve egitimin evrensel ve bilimsel ölçüler de yapılmasıyla yetiştirilebilir. Fikri Adil
Bunun için her üç ayak aile, okul, toplum, her üç alan da fen bilgileri, manevi bilgiler ve toplumsal yaşmanın önemi konusun da gençlerimiz yeterli derece de bilgilendirilmelidir.
Ancak evrensel ve yerel egitim dengesiyle çocuklarımız bilimsrel bilgileri öğrenerek yeni bilgiler ortaya koayabilir. Egitim çıktısı iyi vatandaş ve yeni bilgidir. Yeni bilgi yoksa egitim üzerine yeniden düşünmemiz gerekir egitim sistemi ezbere dayalı bir sistem olma olasılığı vardır.
İyi vatandaş sayımız da azlama söz konusuysa manevi ve ahleki degerlerimizi ne dini nede felsefi olarak oluşturamamışız demektir ki bunun da nedeni egitim eksikligidir.
Egitim eksikse her şey eksiktir, adaletimiz eksiktir, üretimimiz eksiktir, karşılıklı ilişkilrerimiz eksiklik içindedir. Zaten bir toplum adalet, ahlak, egitim ve bilgi üzerine üreterek ayakta durur. Bunların iyi olabilmesi için egitimin iyi olması gerekir düşüncesiyle “Ev anayasası - 5 de görüşmek dilegiyle selam ve sevgilerimle…
Hüseyin Benek – Agustos 14 – www.vatandasfikri.com
EV(AİLE) ANAYASASI – 5
SAĞLIK BÖLÜMÜ
Saglık her şeyin başıdır, sagılımız yoksa diger varsıllarımızın önemi yoktur, bunun içindir ki ilk önceligimiz sağlımızı korumaktır.
Saglık bir beden sağlığı, iki ruh sağlığı, üç sosyal sağlık olarak degerlendirebiliriz.
1- Beden sağlıgı fiziksel sağlığımzdır ki bizi taşıyan bedenimizdir, yani bizim can evimizdir. Can evimizin sağlıklı olabilmesi için sağlıklı beslenmeli, spor yapmalı, bizi atalete düşürecek ve hastalanmamıza neden olacak alışkanlıkları terketmeliyiz. Ancak böylece bedensel ve ruhsal dengemizi de koruyabiliriz.
2- Ruhsal sağlığmız için de beklentilerimizle cabalarımızı dengelemek diyebiliriz, her şeyi bekler ve hiçbir caba sarf etmezsek beklentilerimize ulaşamayız ve ruhsal sorunlar yaşarız. Rusal sağlık aslın da düşünsel sağlıktır, kişisel düşüncelerimizle yaşadığımız hayatın gercekliklerinin bir nepze olsun denge halidir. Bunun için de hayatın için de olmamız ve bu içinde oluşa göre tavır ve davranış sergilememiz bizim ruhsal sağlığımızı koruyacaktır düşüncesindeyim.
3- Saglık da önleyeci önlemlerle hastalıkdan korunabiliriz, bunun için hal sağlığı uzmanları ve aile hekimleriyle görüşeliriz. Hastalanıp da tedavi yerine hastalanmamak için önlemlerin alınması daha akıllıca gelmektedir.
4- Sosyal sağlık dediğim, ise toplumsal hayatın için de yer almaktır, bunu zaten zorunlu yaparız okul gibi, askerlik gibi veya ibadet maksadıyla camiler de bulunmak gibi, ulaşım anın da otobüsler de ve trafik de diger araçlarla, alış veriş merkezlerin de mecburen bulunuruz ve bu sosyal alanlar da insanların nasıl bir davranış sergilenenecegini içine doğduğumuz toplum kültürüyle bize aktarır. Bize verilen bilgiler biz de bir görgü kuralları oluşturur ve sağlıklı bir sosyal ortam için de görgü kurallarına uyulur.
Sosyal ortamlar toplumların aynalarıdır, sokaklarının temiz olması, vatandaşlarının trafik kurallarına uyması, alış verişlerin de ahlak kurallarına uyulması o toplumun kültürlü olduğunun göstergelerindendir. Biz kültürlü toplum olmak istiyorsak cevremize karşı duyarlı olmalıyız, küçük büyük hak gasplarından uzak durmalı, pinik ve gezi alanlarımızı, ortak kullanım alanlarını temiz tutulmalıyız. İster hastaneler de ister trafik de işleyiş için gerekli kurallara uyulması. Sinema ve tiyatro gibi alanlar da ortamın gerekleri olan sesizlige riayet, ibadethaneler de diger ibadet edenlere karşı saygı gibi durumlar bizim dışardan görünmemize neden olan durumlardır ve bunlara dikkat etmek her vatandaşın görevidir. Ayrıca ülkemizi turist olarak ziyaret eden veya kendi ülkelerin de yaşanılan sorunlar nedeniyle sıgınmacı olarak bulunanlara karşı iyi davranmak da dünya da bizim imajımızın nasıl algılanacagıyla, olacagıyla direk ilgilidir. Bu nedenle gelen misafirlere de iyi davranma sorumluluğumuzu unutmayalım.
Her alan da sağlık olabilmek için öncelikle doğru b,lgiye dayalı düşünce ve davranışlarımız olmalıdır. Fiziksel sağlımızı nasıl koruyabilirz telaşından çok bilgi edinmeliyiz, hangi hastalık bulaşıcıdır, nasıl buılaşır, alkol ve uyuşturucu alışkanlığının fiziksel ve ruhsal sağlığımıza etkileri nedir, sağlığımızı korumak için temizlik ölçülerimiz nasıl olmalıdır. Spor ve saglık ilişkisi nedir, beslenme de sağlığın önemi gibi herkesin bildigi ve es geçtiği şeyler üzerine biraz düşünelim ne dersiniz.
Sağlık ancak kaybedildiğin de öenmi anlanılan bir şey olmak cıkıp sağlıklıyken önelemler alarak hatalıklardan kendimizi koruyalım önerisiyle “ev anaysası 6” da görüşmek dilegiyle selam ve sevgilerimle…
Hüseyin Benek --- Agustos 14 – www.vatandasfikri.com
EV(AİLE) ANAYASASI – 6
YARGI BÖLÜMÜ
Bir sorun var ve bunu biz bilgiye ve kurallara dayalı yargılarımızla çözmeye çalışırız ve çözeriz. Hem bireysel, hem toplumsal hem de hukuken yargılama yetegini sağlam temellere dayalı toplumlar da adalet topluma güven verir. Haksızlığa uğradığımız da yargıaya baş vurur sorunun çözümünü isteriz. Bizim toplumda da şöyle bir iananç vardır şeriatın kestiği parmak acımaz, burada ki şerat adalete dayalı hukuk siteminin adıdır. Bu genel durumu yerel yani alile seviyesine indirdiğimiz de ise yine hiçbir şey degişmez hukuk, adalet herkese her zaman lazımdır. Hukuka dayalı adalet dagıtan yargılama yetegi yoksa toplumun her yer de sorunlar bizi karşılar.
Adaletsizliğin her türlüsü sorunların tetikleyicisidir. Fikri Adil
Yargı sistemi ve bunun adalet üzere işlemesi toplumların temelini oluşturur, adalet mülkün temeldir sözü yani mülk dünyadır ve dünyanın temeli de adalettir diye anlaşılmalıdır. Yoksa bu sözden (emlak ve sermaynin) mülkün korunması anlaşılması adaletten uzaklaşmak demekir, lakin adaletin için de adalete dayalı bir şekil de mal olarak da mülkün korunması da vardır.
Bizim burada ki konumuz aile olduğu için diger alanları konumuz dışında tutmaya çalışarak aile için de adaletli bir işleyişi nasıl tesis ederiz ve adalet sağlayacak kurallarımız ne olmadır sorusuna hep beraber cevap aramaya çalşacagız. Evet adalet nedir? Bu sorunun cevabını Oğlum Ahmet şu şekil de vermişti daha çocuk denilecek yaş da, suçluya cezasını, haklıya hakkını vermektir. Evet doğru, bunu adilhane ve iyi bir şekil de yazılı hukuka dayalı adaleti tesis edecek içeriklerle doldurabilirsek daha doğru, en adil adaleti tesise yaklaşmış oluruz. Bunun içindir ki adalet, hem ekonomik, hem sosyal, hem de kişisel haklar ve insan haklarını içermektedir ki bir alanda ki eksiklikler diger alanlar da sorunlara neden olmaktadır. Evet ekonomik bir adil paylaşım sistemimiz yoksa üreten, emekci, sermayedar ve müteşebbis, yatırımcı ortaya konan pastadan adil pay almıyorsa bura da sorun kacınılmazdır. Bir kişi asgari üçret alıyorsa ve çok zaman ne çalışma saatlerine dikkat edilmiyorsa ki artık ülkemiz de günlük çalışma saati yasal olarak 8 saat olmasına rağmen 12 saate çıkmış gibi, nede zamanın da üçreti ödenmiyorsa ve patron en pahalı arabaya biniyorsa burada ciddi sorunlara neden olan adaletsizlikler vardır demektir.
Adalet hayata dahildir ve her yeri kapsar. Fikri Adil
Sosyal adletsizlik ise vatandaşların doğuştan ayrımcılığa tabi tutulmasıdır ki bazı toplumlar da bu kast sistemiyle kültürel olarak yapılır bizim gibi toplumlarda da ekonomik faklılıklara dayalı olarak yapılmaktadır. İyi bir egitim almanın yolu paran olmaya dayalı ise, burada zeka geri plana atılmış demektir. Bunun için devletlerin egitim alanın da mutlaka eşitliği sağlamaları gerekir ki toplumsal alanlar da daha zekiler toplumsal sorumluluklar almış olsun. Böylece zekileri görevlendirerek toplumsal işleyişin daha sağlıklı olmasını sağlayarak toplumumuzun dünya toplumlar yarışın da ön sıralara geçmesinin sağlayabiliriz, hepimiz bunu istiyoruz sanırım.
Buralar da haksızlıklar, adaletsizlikler aslın da toplumsal gelişmenin de tıkaçlarıdır, bunu fark ettiğimiz de toplumumuz dünya ölcegin de gelişecektir.
Burada haksızlığa uğradığını hissedenlere, yargı adalet dagıtmakla görevlidir. Aile içi haksızlıklarda da aile yargısı adalet dagıttıkca görevini yerine getirmiş olur.
Aile yargısı, aile fertlerine eşit haklar verir, hem kurallara uymada hem de haklardan yararlanmada eşitlik söz konudur. Yalnız bu istismar edilmemeli haklardan yararlanmak için de hem kurallara uymada hem de ailenin ihtiyaçlarının karşılaşılmasın da katkılar sunulmalıdır.
Aile Yargı Meclisinin Oluşturulması
Aile de adilliği ve olgunluğu ile tanınanlardan kafamız da bir mecliz oluşturalım, kendi aile içimiz de çözmediğimiz sorunları bu insanlara danışalım önerileri doğrultusun da sorunlara yaklaşalım. Bu meclis üyeleri olayı yaşayanlara karşı bağımsız davranacak olanlardan seçilmelidir. Son olarak aile yaşantısın da işimizi kolaylaştıracak bazı kuralları hatırlatarak aile anayasamıza son verelim.
Genel Olarak Ev Kurallarıyla Anaysamızı tamamlamaya çalışalım
Genel Olarak Ev Kuralları
1- Bağırmak yerine daha düşük bir sesle konuşarak olaylara yaklaşmak.
2- Karşılaşılan sorunlar karşısın da sinirlenmeden, sinirliysek de sakinleşereke, daha olgun bir şekil de bu sorunu nasıl aşarız diye düşünmeye çalışmak
3- Hiç şekil de fiziksel olarak vurmaya veya sözlü hakarete baş vurmadan güzel ve mantıklı yani akla yatkın konuşarak sorunu çözmeye çalışmak.
4- Çocuğun oyun ve oyuncak haklarına saygı duyarak onun sorumluluklarını yerine getirmesini sağlamalıyız.
6- Her hangi bir oyun ve ders bitimin de ortalığın toplanması geregini anlatmalıyız.
7- Kullandığımız herhangi bir eşyayı tekrar yerine koymalıyız
8- Evin genel olarak temizliğine ve düzenine riayet etmeli dagınıklığa ve düzensizlige izin vermemeliyiz.
Sofra Kuralları
1- Yemekleri mümkün olduğunca beraber yemeliyiz, internet ve dijital oyunlar nedeniyle aile için de iletişim son zamanlar da kopma noktasına gelmiştir bunun için ekransız saatler ilan edilerek hal hatır sorulmalı ve sohbet için sohbet saatleri ayırmalıyız.
2- Yemek esnasın da luzumsuz konuşma ve gürültülerden kacınmalıyız.
3- Yemeklerimizi israf etmeden yemeli, yemegin bizi besleyen nimet olduğu unutulmamalıdır.
4- Yemek için sofranın hem kurulmasına hem de toplanmasına yardımcı olmalıyız.
5- Sorunların yemekten önce veya sonra konuşularak yemek anın da tartışmalardan kacınmalıyız. Bizim bir ata sözümüz de “su, içene yılan bile dokunmaz” denir. Biz bunu yemek yiyeni düşman bile rahatsız etmez diye algılayabiliriz.
İster geniş topluluklar, ister aile gibi küçük topluluklar kültüre dayalı kurallarla ayakta kalırlar. Bizim de toplum olarak kültürel degerlerimize dayalı kurallarımız olmalı ve bunlara her ortam da ceza alacagımızdan dolayı degil bu kuralların ya bizim hayatımızı kolaylaştırdığından yada başkalarının hayatını kolaylaştırdığını bilerek gönüllü uymalıyız. Yoksa yaşadığımız ortamlara katkı yerine sorun oluruzki bizimle birlikte yaşayanlar mutsuz olurlar. Mutsuz ettiklerimizden ise bize mutluluk gelmez. Böylece mutsuz mutsuz yaşar gideriz. Bunun için de kültürümüz kurallarımız bizim mutluluğumuza hiğzmet edecek şekilde düzenlenmeli ve gerektiğin de degiştirilmelidir.
Bu Ev Anayasasını ben düşünsel bir ilk hareket olarak görüyor, bunu sizin düşüncelerinizle de zenginleştirilerek daha da geliştirilebilecegini bunun için de herkesin katkı sunması gerektiğini düşünerek… Herkese aile için de sağlık ve mutluluklar diliyorum… Selam ve Sevgilerimle…
Hüseyin Benek – Agustos 14 – www.vatandasfikri.com
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|