EMEĞİN HUKUKU
Emek, nedir bir şey üretilirken onun üretimine katılan, katkı sunan işin geregine göre de degişen bir işgücüdür. Bunun hukukunun korunması üretimin sağlıklı, toplumsal barışın sürekliliği için gereklidir… Neden dersek? Nihai olarak tuğlayı koyan odur, tıkanan kanalı açan odur, çöpleri toplayan, fabrikalar da tarlalar da üretime emegini katan o dur… O işçidir….
İşe yararlılığınından dolayı, topluma sunduğu katkılardan dolayı, yönetimlerin, patronların hak gasplarına meyilli olduklarından dolayı Emeğin hukuku, yani üretimden adil bir pay alması herkesi ilgilendirmelidir…
Öncelikle işçilerin kendini ilgilendirmelidir, sonra onların örgütleri olan, Sendikaları ilgilendirmelidir, sonra toplumsal hayatı düzenleyen devletin Yasama, Yargı, Yürütme gibi organlarını ilgilendirmelidir ve daha çok kendileri adına üreten patronları ve yönetimleri ilgilenmelidir ki, işçiler daha sağlıklı ortamlarda daha mutlu bir şekil de toplumsal hayata katkılar sunabilsin… Bu olması gereken ama olan, şu anda iş yerlerin de yaşanılanlara batığımız da bu üretimden adil hak alımı, çalışma şartları ve koşulları sürekli işçilerin alehine işlemektedir…. Bunu nereden çıkarıyorsun derseniz devam edelim…
Bunu zaten ben bir işçi olarak yaşadım, yasalar da, sözleşme de yazılı olan hakkını talep ediyorsun yok diyorlar, bunun için mahkemeye başvuracaksın yönetim sana iyi bakmaz diyorlar ve hep de yan bakıyor… Üstelikte bu bir kamu iş yeriyken… TBB, Türk-İş, Diks, Hak- İş gibi biri Avukatların örgütü olan digeri de işçi sendikaları konfederasyonu olan dört STÖ nün düzenledgi Emeğin Hukuku Kurultayın da sunulan tepliğlerden de gördüğüm kadarıyla, sadece yönetimlerin ve patronların bir çalışma ve emegin hukukuna dikkat etme kültürsüzlüğünden degil, yasaların karmaşıklığı, yazım yanlışları, yeteri derece de acık olmaması ve tarafların bunu kendi acılarıyla yorumlamalı da eklenince yasal durum uygulamada daha çok sorun çözmeye degil sorunları flulaştırmaya dönük olduğunu ben anladım, inşallah yanlış anlamışımdır. Kazalardan sonra süren sorumlu arama ve bulunamama ve yargılama sonuçlarına baktığımızda da bunu görüyoruz...
Kamu çalışanlarının Özelleşme denen ve bana göre göre verimliliği, ekonomik şartları aşarak, siyasal ve sosyal gerceklikleri yok sayarak, hukuki durumları da zorlayarak sermayenin kamudan, özel ellere aktarılmasından başka bir şey degildir… Sonuç insanlar işlerini kaybetmiş o çalışan kurumların arsalarına şehir içindeyse AVM ler yapılmıştır…
SadeceTekel Özelleştirmesini dikkate alırsak, devlet bu kurumu sattı 300’e alan sözde teşebbüscü hemşerimiz, bir yabancı şirkete sattı 900’e oda bir müddet sonra sattı 1200’e ben ne diyeyim işte özelleştirme mantığı bu… Ülke olarak Tekel kurumunu ve biz çalışanlar olarak da işimizi kaybettik kim kazandı… O siyasete girer, eleştirmek bu ülkede hainlik damgası yenmene neden olabilir… Biraz da özelleştirme üzerin de siz durun hangisi daha iyi çalışıyor, hangisi hizmetlerin daha ucuz ve verimli olmasını sağladı….?
Başka bir sorun ise taşeronlaşma, ben buna eskiden Irgat başkanları vardır, tarla sahiplerine ırgat temin ederdi ve ücretini alırdı, onlara benzetiyorum, ama bunlar işçileri daha çok sömürüyor... Bu alt işverenlerler, patronun patronları da diyebilecegimiz kimseler... Bu ırgat başkanları, pardon, patroncuklar işçi temin ediyor ve bunlar üzerinden para kazanıyorlar… Ya kardeşim aracıya verecegin parayı sen direk işçine versen bu sorunların, adaletsizliklerin hiç biri yaşanmaz, işçilerin de hayır duasını alırsın… Hep para, para bu kadar parayı nereye götüreceksiniz, kefenin cebi yok deriz ama deme ki patronlar öbür alem de yoksulluk cekmeyelim diye kefenlere de eski uygarlıklar da olduğu gibi cep diktiriyorlar ki para nedeniyle hak ve hukuku bu kadar kolay cigneyebiliyorlar…Şimdi hepsimi derseniz bütün patronlar kötüdür diyemem, istisnalar var ve çalışanların hakkını hukukunu, yasalara, yönetmeliklere göre ve bunları da aşararak, ilahi buyruğun geregi olan adalete göre verenler de var… Aslında bu emegin hakkına hukukuna dikkat eden işverenler kefenlerinin çeplerini doldurarak öbür dünyaya gitme ihtimalleri daha yüksek.. Bana göre kefende iki ceb var biri helal, sevab cebi, digeri de haram, günah cebi bu ceplerden hengisi öbür dünyada bizi zengin edecekse oraya ona göre hazırlanarak gidelim/gidin derim/dersiniz? Bana sorarsanız öbür dünyada sevaplar size/bize zenginlik sağlayacak ve ilahi huzurda işimizi kolaylaştıracaktır… İlahi mahkemede para pul sökmeyecegi düşülüyor ve iman edenler buna göre inanıyor...
Çalışma barışı hem işyeri huzuru hemde toplumsal barışı sağlar, bunlar da toplumun sağlıklı işlemesini ve fertlerinin mutluluğuna neden olur, bence para dan daha önemlidir sizce, selam ve sevgilerimle…
Emekci Hüseyin Benek --- Mayıs 15 - www.vatandasfikri.com
Kaynak: Emeğin Kurultayı
|