TOPRAKLARIMIZ DA İNSAN/DOGA ELİYLE EREZYON
( Her Yıl Bir İlimiz Kadar Toprak Kaybediyoruz)
(2015 Toprak Raporundan Ciddi Uyarılar)
Topraklarımız da üç türlü erezyon olduğu gözlenmektedir, biri insan eliyle, digeri de doga eliyle, digeri de siyasetcilerin yanlış kararlarıyla… Bu üç erezyon topraklarımızı, aşırı kimyasal kirlilige dayalı olarak topragın veriminin, ya da aldığımız ürünlerin niteliksiz bozulmasına, ya da canlılığının azalmasına dayalı erezyonla topraklarımız her yıl küçülmektedir. Bu küçülme, erezyon neredeyse her on yıl da bir topraklarımızın, ortalama bir ilinin kaybına denk gelmektedir, bir ölçekte bir topragımızı kaybettiğimizi görüyoruz, ama önlem almak için harekete geçmiyoruz… Neden acaba?
FAO (Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü) yaptığı bir çalışmayı inceledigimiz de toprak kaybın da ülkemizin durumu içler acısıdır, bunu hem biz vatandaşlar, hem de ülkemizi yönetenler dikkate almak zorudayız. FAO’nun 2015 Uluslararası Toprak Yılı'nda hazırlanan rapora göre Türkiye'de 2001-2010 yılları arasında tarım için kullanılan arazilerimizin, Bolu ili kadarını tarım dışı (İnşaata) kullanıma açmışız… Bu raporu devletimizin resmi rakamları da desteklemektedir. Bu rakamlara göre 827 bin hektar arazi, yani Türkiyemizin, dokuz yılda yüzölçümü 8.276 kilometrekare olan Bolu ili kadar büyüklüğün de tarım toprağı kaybetmişiz. Her on yıl da bir il kaybedersek, 81 yıl da ülke topraklarının tamamını mı kaybedegiz? Bir asır sonra Ülkemizin tamamını tarım dışı işler de kullanır hale gelecegiz ki, ne evler, ne de yatlar, ne arabalar, nede bilgisayarlar ve de cep telefonları karın doyurmaz, bizi beslemezler…
Alman Yeşiller Partisi'ne yakın, bağımsız politik bir sivil toplum kuruluşu olan Heinrich Böll Stıftung Vakfı, tüm dünyayı kapsayan toprak araziler ve tarlalar hakkında 2015 Toprak Atlası hazırladı. Bu Atlas ve raporlara göre, tarım arazilerimizin karşı karşıya olduğu üç temel sorun, üç tür erezyon olduğu görülüyor.
Yanlış, politikalara dayalı nedenler, şehir planlarının tarım arazilerini yutacak şekil de yapılması, kaybedilmesi ya da çeşitli nedenlerle atıl kalması, maliyetlerin yüksekligi gibi… Erozyona dayalı kayıpların ise ikinci neden, bunların yanı sıra üçüncü sorun topraklarımızın canlılığını kaybetmesi başlıca toprak sorunlarımız olarak görülüyor. Tarım arazilerinin tarım dışı kullanımın da ise sanayi ve inşaat sektörü başı çekiyor. Raporun başka degindigi sorun ise, 2013 sonunda çıkarılan Büyük Şehir Yasası'ndan sonra vergi yükü artan çiftçilerin yüzde 65'inin, hem vergi yükünden, hem de tarım girdilerinde ki maliyet artışlarından dolayı geçinemediklerine dikkat çekiyor…
Arazilerimizin % 70'i Erozyona Acık Haldedir.
Hazırlanan Toprak Atlası'na göre, tarım arazilerinin atıllığı yanlış tarım politikaları sonucu oluşmaktadır. Bununla birlikte, kırsal nüfus değişimi, genç çiftçilerin azalması, arazilerin çok küçük ve dağınık parçalardan oluşması gibi mülkiyet sorunlarının da tarım topraklarının verimli kullanılmamasına neden olduğu görülüyor… Ülkemiz tarım arazilerimizin %70'e yakının da erozyon yaşandığı düşünülürse… Bilinçsizce tarım alanlara başka amaçlar için kullanılırsa bu hızla nereye gidilecektir? Bu raporların, uyarıların dikkate alınması gerekmektedir. Bu rapora göre arazilerimizin genelde eğimli arazilerden oluşması, bunun yanı sıra, özellikle de tarlaların sürülmesiyle yüzey de oluşan erezyona engel olacak bitki örtüsünün yok olması bu erezyonun temel sebebi sayılabilir. Bunun yanı sıra bu raporun pullukla işlenen toprağın canlılığının azaldığına işaret etmekdir. Bu işlem toprakda ki organik olarak bulunan karbonun atmosfere salınmasına neden olduğu için toprağın niteliğinin bozulmasının birinci sebebleri arasın da görülmektedir…
Raporun, diğer önemli bir noktası ise, topragın canlılığının belirtisi olan organik maddelerin bizim topraklarımız da az oluşunu göstermesi… Ülkemizin tarım arazilerinin de organik maddenin %2 ve daha altında olmasıdır. Bu rakamdan şu anlaşılmaktadır, Türkiye tarım arazilerinin yarısının toprağın niteliksel acıdan ölü oluşudur ki, ciddi bir sorunumuzdur. Topraklarımızın %22'sinden fazlasında ise bu organik maddeler %2-3 ile orta seviyededir. Bu Organik maddelerin kaybının da öncelikle insan kaynaklı olduğu unutmayalım. İnsan kaynaklı bu sorunun temel sebeplerinin başında da tarlaların, sürülmesi, azot başta olmak üzere sentetik gübre, kimyasal tarım ilaçlarının luzumundan fazla kullanılması, toprak erozyonu topraklarımızın her yıl bir il kadar bölümünün kaybedilmesi, ya atıl kalması, ya da ölmesine neden olunmaktadır…
Toprak bizim barınagımız, besin kaynagımızdır, yok olması yok olmamız demektir. Fikri Adil
Dünya iyi tarıma, organik tarıma gecerken, tarım arazilerini hassasiyetle korumayı secerken biz tersine doğru gidiyoruz. Tarım beslenmemizin nedenidir, bu da toprak da yapılır, ya topraklarımızı kaydedersek ki bu raporlardan öyle anlaşılıyor… Ne yeriz diye öncelikle tarım politikalarını belirleyen Tarım Bakanlığını sonra da, Tarım arazilerini imara acan Genel ve Yerel yönetimleri, bunlara tepkisiz kalan vatandaşları, para ve rant uğruna tarımdan vazgecen çiftcileri, beslenmek için tarımın gerekli olduğu düşüncesine davet ediyorum… Bu sorun gelecekte daha bir kendini hissettirecegini düşünüyor, şimdiden önlem alınması ricasıyla, herkese selam ve saygılarımı iletiyorum…
Hüseyin Benek --- Temmuz 15 – www.vatandasfikri.com
Kaynak: http://www.zaman.com.tr/ekonomi_turkiye-9-yilda-bolu-kadar-tarim-topragini-kaybetti_2307127.html
|