BORÇLA UÇTUK, ÖDERKEN DÜŞERİZ!!
(Kredi Kartıyla Harcama/tüketme Tuzagı)
Zenginleştiğimizi sanıyoruz, oysa kredilerle, kredi kartlarıyla borçlandıkça borçlanıyoruz, bunun sonucu olarak da üretmediğimiz halde tüketiyoruz… Kaynak ise borçlarla yaratılıyor, oysa kaynak üretime dayanmaz, borca dayanırsa, aldığımız borcu üretim yapacak alanlara da yatırmaz da, tüketim için harcarsak, çıktığımız hızdan daha hızlı bir şekilde, bugün düşmezsek bile yarın düşeriz… Ülke, Devlet, Vatandaş olarak gözümüzün önüne bakmalıyız, ürettiğimiz kadar, gelirimiz kadar tüketmeliyiz, yoksa sıkıntı er geç kapımızı çalar…
Pahalılığa ve gelirimiz, giderimizi karşılamamasına rağmen vatandaşların alışveriş yapmasının sebebini araştırmak lazım… Sadece iktisatçılar değil, psikologlar ve sosyologlarda araştırmalılar… Bu kadar tüketimi körükleyen nedir? Toplumun sinir uçları diyebileceğimiz araştırmacılar gelen, gelecek ekonomik, sosyolojik, politik sıkıntıları öncelikle yöneticilere, sonra devletin kurumlarına, sonra vatandaşlara gerçekçi, anlaşılır raporlarla sunmalı yaşanan ve yaşanacak sorunlar konusunda çözüm öngörü, önerileriyle birlikte kamuoyu bilgilendirilmelidir… Toplumuz adına çalışan, akademik camiada, kamu kurumlarında binlerce uzman var, sorunları göremiyor, öngöremiyor sorunlarla yüz yüze kalıyorsak… Bir yerde bir kopukluk var, yada bu uzmanlar konuşacak kadar özgür değiller demektir… Gelelim nakitle ve kredi kartıyla harcamalara…
Ben kendimden de biliyorum para harcarken para harcıyormuş gibi oluyorum, ama kredi kartıyla alışveriş yaparken sanki para harcamıyormuş gibi davranıyorum, davranıyoruz… Böylece ben gelirimden çok harcama yapmış oluyorum… Bu duruma çözüm bulmalıyız ilk önce biz kredi kartını rast gel kullanmayacak irade sergilemeliyiz, sonra BDDK(Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu) Kredi kartları limitlerini gelirin yarısı kadar olacak bir seviyeye yumuşak bir şekilde indirmelidir… Aynı yumuşaklıkla, bankamatik kartlarında eksi ile kredi kullanma ise maaşın yarısını geçmemelidir… Bu uygulamadan bir yıl önce uygulama kamuoyuna ilan edilmeli, bankalar mesajlarla müşterilere durumu duyurmalı, insanlar bankaya gittiklerinde sürprizlerle karşılaşmamalıdır… Bunlar borçluluk oranını düşürmeye yönelik faaliyetlerdir… ABD de yapılan bir kredi kartı ve nakit ile yapılan ödemelere yönelik bir araştırmaya bakarak devam edelim…
Bu araştırma üniversite öğrencileri arasında yapılıyor ve 500 kişi araştırmaya katılıyor… Sınırlı sayıda ola bir basket maçına giriş bileti alabilmek için bir bölümü nakit, bir bölümü de kredi kartı kullanarak bilet alma için kısmen ihale yapılıyor… Yüksek fiyatı verenlerin bu biletleri alabileceği söyleniyor.. Nakit verenler makul fiyatlar teklif ederken, kredi kartıyla alanlar 4-5 hatta 6 katı fazla fiyat teklifi veriyor… Araştırmacılar bunu nedenini şuna bağlıyorlar…
Araştırmayı yapan ekibi şefi Prof. Prelec benzer deneyimler yapıyor ve şu sonuca ulaşıyor…
Deney sırasında öğrencilere MRI taraması yapılıyor, bir şeyi almak için nakitle ödeme yapıldığın da beyinde belirli nöral yol parlıyor, bu şu demek oluyor, beyin paradan ayrıldığında acı hissediyorken… Kredi kartıyla ürün/mal alanlar acıyı değil, alışveriş yapmanın hazzını yaşıyor ve uyuşturucunun verdiği etkinin daha düşük yoğunluklu bir hazzı alış veriş, hatta alış yanılgısı veriş o andan olmadığı için vermemiş hissi uyandırıyor… Sonuç alışveriş sarhoşluğu yaşıyoruz… Üstelikte bunu birde kredi kartı ve tüketici kredisi borçlarıyla yapıyoruz ki, işimiz iki kere daha zorlaşıyor.. Nihai, olarak aldığımız borçları da, aldığımız ürünlerin parasını da ödüyoruz, ödeyeceğiz… Kredi kartından harcamak demek bir ay sonra ödeyeceğim demektir… Taksitli alış veriş yaptıysak bir kere alıp on kere ödeme yapacağız demektir ki.. Çok dikkatli olmalıyız… Borçla harcarken zenginmiş gibi, öderken fakir gibi oluruz, Olmamak için ne yapmalıyız üzerine düşünmeliyiz… Bizi düşündürecek bazı bilgilerle yazıyı bitirelim mi?
Vatandaşlarımızın kullandığı kredi kartı sayısı, 2002'den buna yana 15 milyon 705 bin den, 62 milyon 900 bini çıkmış, yani 4-5 kat artmıştır…
Tüketim sarhoşluğuna kapılan Türkiye'de ödemeler bugün büyük oranda kredi kartıyla yapıldığı görülüyor… Gün itibarıyla 32 milyon 39 bin kredi kartı borçlusu var, bende bunlardan biriyim… Devam edelim borçluluk halimizi görmeye, belki sarhoşluktan kurutuluruz da önlem alırız… Yoksa, borçlanmamız artıkça sorunumuz da artıyor…
Vatandaşın bankalara olan borcu 2002'de 6 milyar 605 milyon lira iken, 2018 başında 541 milyar 7 milyon liraya yükselmiş… Kişi başı ortalama borcumuz 18 bin lirayı geçmiş bulunmaktadır… Kısacası bizim borçlarımız artarken ekonomik olarak rakamlarımız büyüyor, büyüyen rakamlar bizim büyüdüğümüzü değil borçlandığımızı gösteriyor… İşte yanılgı da tam burada, biz borçlanarak gelecek de harcayacağımız paraları son 10-15 yılda harcadık ve artık ödeme dönemine girdiğimiz için, biraz olsun durağanlaşacağız, biraz olsun tüketimi kesmek zorunda kalacağız… Aslında bu sorun öngörülebilir sorunken, herkes gözlerini kulaklarını uyaranlara karşı tıkadı… Öyle zamanlar oldu ki tüketim sarhoşluğu içinde olan bizler, bu tüketimden vergi alarak hazinenin dolduğu yanılgısını sanan yöneticiler… Yöneticilerimizi de yanlış ekonomik güç algısı, onların da sarhoş gibi davranmasına neden oldu.. Biz tüketim sarhoşuyuz, onlar tüketimden aldıkları vergilerle yanlış ekonomik algı sarhoşu oldular… Biri çıkıp ta hey sarhoşlar diye yanlış hesap yapıyorsunuz, olmayan paraları harcıyorsunuz, bu aldığınız borç para bunu tüketime değil de üretime neden olacak yatırımlara kaynak olarak ayırın diye bağırmadı… Belki de bağırdı da biz topum olarak o kadar tüketim sarhoşu olmuştuk duymamış olabiliriz… Artık bu sefer rakamlar acı acı bağırıyor, hey T.C Yöneticileri, Vatandaşları önlem alın, önlem alın diye bağırıyor, almazsanız ekonominiz duvara çarpar diyor… Duymak ve önlem almak dileğiyle, selam ve sevgilerimle…
Hüseyin Benek – 5.12.18 – vatandsfikri.com
Kaynak: Soner Yalçın -- https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/soner-yalcin/kredi-karti-oyunu-2763821/
|