BU SEÇİMLER DE KİM KAZANDI?
Herkes iddia edebilir biz kazandık diye ama şunu kabul edelim ki, iktidar partisi 12-13 yıldır iktidar sorumluluğunu taşımasına rağmen yıpranmamış ve halk destegini korumuştur, şimdi bunu başka bir şeyle ifade etmek istersek yanlış yapmış oluruz…
Muhalefet yenilgiyi şaibelerle ifade ediyor sadece buna bağlanması olaylara at gözlüğü ile bakıldığının göstergesidir. Öte yandan siyasi aktör olmamasına rağmen iktidarla bu kadar bilek güreşine giren hizmet de, dini meseleler de bir ara da tuttuğu ceamatini siyasi mesele de bir araya getiremediğini, bir ara da tutamadığı anlaşılıyor. Ben Cemaatin iyisine iyi diyen, siyasete de bu kadar girmesini doğru bulmayanlardanım, ama oldu bir kere cemaati eskisi gibi egitim, hayır hasenat işlerin de hizmete devam etmesi gerektiğini düşünüyor onlara o alanlar da destek verilmesi gerektiğinin altını ciziyorum.. Artık bu seçimle siyasetle dini cemaatin karıştırmasının yanlışlığı ortaya çıkmıştır..
İktidar partisi ve lideri halkın nazbını iyi tutuyor, onların hoşuna gidecek konuşmalar yapıyor, devlet ve hükümet komploların tehtidi algısı yaratıyor ve anlaşılan da kabul görüyor. Bu arada da bu söylemlerini fiziki yatırımlarla destekliyor, Yol yapıyor, çeşme yapıyor, Marmararay yapıyor, hızlı tren yapıyor ve sonuç alıyor her seçimde oy tabanını koruyor… Sevelim sevmeyelim yigidi öldürelim ama hakkını verelim… Uygulanan politikalara karşı olabiliriz, mesela ben bu kadar fiziki yatırım yerine teknik, teknolojik, ar-ge yatırımları yapılmalı diye düşünüyorum...
İkinci olarak da iktidar gerginliği de iyi kullanıyor, devlet gidiyor, din gidiyor, bana komplo kuruluyor sahip çık ey vatandaş diyen bir hükümet vatandaş da devletine ve hükümete sahip çıkıyor. Seçim meydanların da üstüne basa basa komplonun mimarları faiz lobisi, vaiz lobisi ve uluslar arası ajanlar diyor, toplum devletiylle iktidarını koruma telşıyla iktidara öyle bir sahip çıkıyor ki, muhalefet şaşırıyor…. Şahibe, şahibe diyerek yine gercegi es geciyor.. Ama öte yandan şaibeleri de yok saymamak her iddiayı sonuna kadar incelemk gerekiyor ve iddiada bulunanların kaygılarını giderecek netlikte gerekirse yeniden sayarak gerekirse yeniden seçim yaparak giderilmesi gerektiğini de unutmayalım ki, seçme işine güven erezyonuna dönmesin…
Aslın da en büyük yenilgi ise sosyal medya üzerinden kendilerini güçlü her şeye her olaya istemezük diye yaklaşan sosyal meyda muhalifleri en çok hayal kırıklıklarını onlar yaşadı, birbirlerine verdikleri gazlarla, iktidar partisinin %25 lere filan düşer tahminleri bu kişiler üzerin de şok etkisi yaptı. Onlar şunu unuttular, bunların düşüncelerine itiraz eden her kişiyi arkadaşlıktan ve gruplardan atarak kendilerini 15-20 bin kişiyle güçlü sandılar, sandıkdaki hayel kırıklıklarına ise, verdikleri cevaplar, ayakkabı kutusu kafalılar, makarna kafalılar, bu toplumun %60'ı degil %80’i salak gibi yüksek siyaset analizlerine devam ediyorlar… Arkadaşlar yapmayın bu toplum sağ duyu gösteren toplumdur, Anap’ı seçişi de Akp yi seçişi de medya destegi ve yönlendirmelere ters hareket ederek olmuştur. Burada ki durumun siyasi degil sosyolojik okuması gerekir. Lütfen sizden ricam, şu siyasi at gözlüğünü çıkaralım ne dersiniz…
Ya durun bir de bizde de hata olabilir mi, sorusunu sorun kendinize hatalı olabilirmisiniz? Size göre olamaz da bana göre var gibime geliyor…
İlk hata, halkı tanıyorsunuz, ikinci ise halkın degerlerine yabancısınız, üçüncüsü iletişimin temel kuralı empati yapabilecek kadar ortak duygudaşlık, kesişim kümeniz yok, iletişimciler bilir, toplumla kesişim kümeniz yoksa iletişim de ciddi sorunlar çıkar…
Adam Marmara ray yaptım diyor, Kastamonu da parti belediye başkan adayına oy istiyor, Adam havaalanı yapacağım dünyanın en büyüğü olacak diyor, Samsun da adayına oy istiyor, İnsanlar da veriyor… Neden hiç düşündünüz mü, kızmak yerine ne olur biraz düşünün ne dersiniz…
Biz neyi tartışıyorduk kim kazandı neden kazandıyı, kim daha çok toplumu korkutursa o oy alacağını düşünerek, topluma korku yayıldı, Hırsızlıktan bahsedildi, komplolardan bahsedildi, bu arada ayıp olmasın diye biraz da siyaseten bir şeyler söylendi ve seçime gidildi… Korkan toplum ne yapar istikrardan yana tavır koyar ve öyle de oldu, istikrar demek mevcudun seçilmesi demek degilmidir, Korku güçlünün yanına itmez mi kişileri iter öyle olmadı mı? Arkadaşlar, hele hele profesyonel siyasetle uğraşanlar, bunları iyi bilmeniz lazım, siyasi söyleminizi iyi belirlemeniz lazım, degerlerle çatışan siyaset izlenimi vermemeniz lazım, bir partinin mitinginde otobüsdekilere maymunca davranan kişileri grubunuzun dışına atmanız lazım…
Her şeyden de önemlisi toplumu germemeniz lazım ki, istikrarsızlıklarla kaygılanan vatandaşın birilerini tercihe mahkum olmasın… Bu seçim de kim kazandı dersek vatandaşı en çok korkutan kazandı, istikrar bozulur bana oy vermezsen, yaşam tarzlarına müdahale edilir bana oy vermezsen, bak ben artık kızlarımızı okula türbanla girişlerini sağladım oy vermezsen geri dönüş olur bu hakları kaybedersiniz, diyenler kazandı. O zaman bu ortamları yaratmamak, toplumu germemek gerektiğini düşünerek devam edelim yazımıza…
Ya bunlar özğürlükleri kaldıracak bak tvitır’ı kapattılar, video sitelerini kapattılar, yarın facebuk’u da kapatırlar, içki satışını engeller, vs…vs Korkut oy al, korkut oy al, kaygıları ve korkuları bu kadar beslersek sağlıklı tercih yapılamaz, yangın anın da ve dövüş anın da ne kadar düşünülerek hareket edilirse böyle seçimlerde de gerginliğin verdiği zıtlaşmalar üzerinden tercihler yapılır. Gerginlikler üzerinden hareket edersek ne kadar sağlıklı hareket edilebiliriz? Çok önemli soru biz ne için oy verdik, iktidarın içraatlarına mı, sadece liderin konuşmasına mı, muhalefetin bizi ikna edememesi yüzünden mi, hükümetin hizmet anlayışına mı, yoksa pompalanan korkularla safları sıklaştırmak için mi? Siz çıkın işin içinden…
Hiçbir zaman oy vermeyeceginiz bir partiye oy veriyorsanız burada sorun var demektir, karşılıklı korkuları pompalayan siyasilerimiz bundan siyaseten nemalanırken toplumsal yarıkların, ayrılıkların bu kadar derinleşmesine neden olduklarını unutmamalıdırlar…
Aldıkları oyları sayarken bu oyların neden verildiğini de unutmamak gerekir, gerilimle gelen oylar, yarın gerilim anın da gider… Toplumu germeden siyaset yapılması gerektiğinin altını ciziyor, kim kazanırsa kazansın ama demokratik kurallardan demokratik hukuk devleti ilkelerinden, demokrasinin en temel ilkesi olan güçler ayrılığı ilkesinin iyi bir şekilde işletilmesinden vazgeçilmemesini, toplum olarak demokrasiye sahip çıkılması gerektiğini hatırlatıyor…
Demokrasi olmadığın da, laiklik olmadığın da toplumların başına neler geliyor, illa ki bizim de mi deneyimlememiz lazım, dünyanın başka ülkelerin de olanları görüyoruz… Bu yöntemlerle kim kazanırsa kazansın biz kazanmamış oluruz, demokrasi kazanmamış olur, herkesi demokratik olgunluga davet ediyor….
Kazananların öncelikle sorumluluk aldığını hatırlatarak, toplumsal yarıkları ve yırtıkları tamir etme zamanı gelmiştir, diyorum, gerilimler den beslenme artık doyma noktasındadır, bundan sonraki germeler Allah korusun kopmayla sonuçlanacaktır. Bundan sonrası için toplumsal yarıkları ve yırtıkları, kaygıları kullanarak oy almak bu topluma yapılacak en büyük yanlıştır. Bu nedenle siyasetin görevi ayrıştırmak degil birleştirmek olduğu bilinciyle siyaset söylem ve eylemlerimizi yeniden degerlendirmeliyiz der selam ve sevgilerimi sunarım…
Hüseyin Benek – www.vatandasfikri.com - Ankara
|