YURT DIŞI CAMİLERİ
İnsanlar inandıkları dini yaymak isterler, kurdukları devlet de vatandaşlarına bu konuda yardımcı olur, bunu nasıl yapar yöntemleri farklıdır, biri Cami yaparak, diğeri oradaki sivil toplum örgütlerine, soydaşlarına, dindaşlarına ekonomik, sermaye acısından destek sunarak yapar… Orada kültürel mekanlar oluşturarak yapar, çok satılacak kitaplar, çok izlenecek filimler, diziler yaparak kendi toplumlarını ve dinlerini dünya da daha çok da tanımayanlara, başka din mensuplarına yönelik faaliyetlerle bunları yaparlar… Camiler bu görevi ne kadar yerine getirebilir, camiler başka din mensuplarına değil kendi din mensuplarımıza mesaj verir… Oysaki aynı dönemde dünyanın 40-50 yerinde yapılan “Yunus Emre Kültür Merkezleri” genele mesaj verebilir… Yani din adına değil kültür adına gidilir, Türk kültürünü tanımaya gelenlere, bu arada dinimiz İslam da tanıtılır… Oysa camilere sadece Müslüman olanlar gelmekte, oralarda da Müslüman sayısı ne kadardır, bu kadar büyük camilerin yapılmasına gerek var mıdır, bu kadar paranın oralara harcanmasının ekonomimize maliyeti nedir, gibi soruları ekonomik sıkıntıda olduğumuz şu dönemde sormak zorundayız… Yani bir ibadethane ne için yapılır, o dinin mensupları orada ibadet etsin diye, eleştirilmesi en zor alanda bu kadar israfa neden olacak camiler yapılırsa bunun yanlışlığını ifade etmek zorundayız… Yurt dışı camilere 493 milyon dolar harcanmış, bu az bir para değildir…
Aynı şey yurt içi camiler içinde geçerli, devasa camiler yapıldı, Namaz kılma oranında bir artış var mı, yok… Son 10 yılda 6 katrilyonluk yurt içi camiler yapıldı, dini düşünce ve inanç oranımız tavan mı yaptı yok… Hatta Toplumun Dini algı araştırmalarında dini düşünce ve inanç zayıflığına doğru ilerlediğimizi cesaret edip de kendi kendimize söyleyemiyoruz bile… Ramazan olması münasebetiyle yaşadığım ilin farklı yerlerinde teravi namazı kıldım, hiçbir caminin dolu olmadığını, hatta bazılarında beş altı safı geçmediğine tanık oldum… Bir toplum cami yaparak dini düşüncede olsun, bilimsel çalışmalarda olsun ilerleyebilir mi? Bunu sadece teknolojik acıdan düşünmeyin, dini düşünce alanından da düşünelim, sadece cami yaparak daha çok dindar olunur mu? Son hükümetimiz cami yapım işini önemsedi diyemecegim, abarttı diyebilirim, ayrıca eğitim de orta dereceli okulların yarısına yakınını imam hatip okullarına cevirdi, buna rağmen, dindarlık seviyemizde düşmelerin olduğunu gösteren araştırmalar var… Yurt dışı camiler diye giriş yaptık, yurt dışı camilerin maliyetleriyle devam edelim mi?
Rusya'dan Kuzey Kıbrıs'a, İngiltere'den Filipinler'e Diyanet İşleri Başkanlığı ve gelirini bağışların oluşturduğu Diyanet Vakfı'nın yaptırdığı veya yapım aşamasında olan çok sayıda cami var.
Toplam Yurt Dışında 103 cami yapıldı, bunlardan son zamanlarda yapılanlar ve maliyetleri aşağıdadır…
Yapım maliyeti en yüksek cami Rusya'da, bu camilerin toplam maliyeti ise 493 milyon dolara ulaşıyor.
Ülke Cami maliyeti (milyon dolar)
Rusya Moskova Merkez Camii 170
ABD Diyanet Merkezi 100
Arnavutluk Tiran Merkez Camii 56
Almanya Köln Camii 45
Kırgızistan Bişkek Camii 35
Kuzey Kıbrıs Hala Sultan Camii 30
İngiltere Cambridge Camii 26
Cibuti Sultan II. Abdülhamit Han Camii 12.6
Kazakistan Hoca Ahmet Yesevi Camii 10.46
BelarusMinsk Camii 7
Filipinler Fatih, Osmanlı ve Tacloban camileri 1
Haiti Boukman Buhara Camii 0.13
Şimdi son olarak, içerde ve dışarda yapılan Camilerin bize toplam maliyeti nedir derseniz, diyelim ki 9-10 eski parayla katrilyon, bunlardan sadece gerçek ihtiyac olanlar ve makul büyüklükler de abartılmadan yapılsaydı, ne kadar tasarruf edilir ve bunu içerde sanayi alanında fabrikaya, tarım alanında tarımsal tesisler için, yada çiftçilere teşvik olarak verilmiş olsaydı şimdi biz bu ekonomik sıkıntıları yaşarmıydık? İşsizliğimiz %15 civarına ulaşırmıydı, dolar 6-7 lira arasında gidip gelir miydi? Sadece savurganlık Cami yapımında mı, hayır, biz bu alanı değerlendirdiğimiz için cami savurganlığı öne çıktı… Diğer alanlar, kamunun araç alımı, araç kiralaması, bina yapımı, bina kiralaması büro eşyası, sarf malzemesi, bilgisayar, lüzumundan fazla personel alımı, kamu yöneticilerinin lüks davranışları gibi yüzlerce savurganca davranışlar değerlendirilince… Adeta ekonomik sıkıntıyı ülkemize davet etmişiz, bunu aşmanın yolu bu israf ve borçlanma ekonomisinden vaz geçmek, üretim için yatırım, kaynak için tasarruf yapmaktan geçer diye düşünerek… Umarım her alanda israf ekonomisinden üretim ve tasarruf ekonomisine geçebiliriz, geçmek dileğiyle, selam ve Saygılarımla…
Hüseyin Benek --- 26.5.19 – vatandasfikri.com
|