IRAK ve SURİYE
(Suriye, Irak Sorunu Neden Çıktı, Nasıl Çözülür?)
Evet, edebiyatta aşk neyse, siyasal yorumcularda da artık Irak Suriye o hale geldi, iki sözden biri Irak, diğeri ise Suriye… Gelinen noktada sanki bir taraf kazanıyormuş gibi olsada kimse kazanamıyor, 1990 başlayan Irak işgali bitti, Irak mı kazan dı? Yarın Suriye sorunu bitecek merkezi hükümet mi kazanacak, Kürtler mi, İŞİD mi? Orada kendilerine Müslümanım diyen ama bu zamana kadar dine en çok zarar veren grup mu kazanacak? Yok.. Neden bu kadar net konuşuyorum, bu anlamsız savaşın nedenleri yok, kazananları da olmayacak…
Örneğin, Oradaki PYD yi düşünelim mi? Yılların Barzanisi Kerkük’ü nasıl terk ettiyse yarın merkezi hükümetin başka yerlerde ki safraları temizlediğinde, yani onlara sıra geldiğin de onlarda aynı şekilde ölmemek için ya teslim olacaklar yada müzakere yapacaklar… Akıl ölmeyi değil müzakereyi önerir, korkum şu akılsızlık bu coğrafyada moda olmuş, yine akılsızlık seçilirse diye korkarım… Bölge halkı, buna orada yaşayan yazar çizerler de dahil, siyasetçiler de dahil, din adamları da, orada halk da bunlardan etkileniyor, herkes duygu yüklü düşünüyor, aşırı duygu ve iç güdüyle düşününce akıl oradan kaçıyor… Akıl kaçınca insanlar doğal duruma dönmüyor, insanın doğal halinde elinde kaleşinkof yok, tank, füze yok, sürekli yaptığı yanlışı onaylayan ve körükleyen medya ve iletişim kanalları yok… Yani içgüdü ve duygularınla düşün, modern makine ve silahlarla savaş, akıl işi değil ama yaşanılanlar böyle… Farkındasınız daha henüz konuya giremedik, bölgede sorun neden çıkıyor sorusuyla girelim konuya?
Neden bölge sorunlu, bir herkes meshepsel düşünüyor, iki aşiret bağı meshebi, meshep bağı aşireti bastırmaya çalışıyor… Merkez, hükümet de bunların hepsini kendi otoritesine saygılı olmadıkları için isyancı olarak kabul ediyor… Toplumun ekseriyeti merkezi hükümeti hükümetleri olarak kabul etmiyor, neden? Çünkü merkezi hükümetler ya bir etnik gruba dayalı, ya da bir meshebe dayalı halkının büyük bir bölümünü karşısına almış, baskı altın da tutmaya çalışıyor… Siyasal Baskıları geçtik asıl sorun yaşamsal, yani ne yaşam tarzına, ne inançlarının ifadesine saygı duyulmuyor, nede siyasal kararlara, hazırlanan yasalara katılınabiliyor, halkın çoğunluğu etkisiz eleman, bunun için küskün topluluklar sorunu besleyen aktörlerin kaynağıdır… Örnegin ABD kimle işbirliği yapıyor Kürtlerle, Kürtler neden ABD ile işbirliği yapıyor yönetimden ve ekonomiden hak ettiği payı alamadığından ve son zamanlarda anladık ki birde toprak talepleri olduğunu anlaşılıyor… Şimdi ben bir dünya vatandaşı olarak yazıyorum, torak talebi dışında ki bütün uygulamalarda halk haklı, ama toprak talebinde merkezi hükümet haklı… Hükümetlerin olaylara yaklaşımı baştan dışlayıcı, saldırgan şimdilerde çaresizlikten müzakereye acık oluyor… Müzakere çaresizlikten olmaz akıl yoluyla, müzakere edersiniz, uzlaşma noktalarınız, kırmızıçizgileriniz vardır… Ama burada akla dayalı değil duyguya dayalı o kadar çok kırmızı çizgi oluşmuş ki, halkların birbirine karşı güveni kalmamış ve uluslararası etkin devletlerle işbirliği yapar hale gelmişler.. Bu işbirliğinde ise kaybedenler, yönetimler, burada yaşayan halklar, kazananlar da uluslararası etkin devletler olacaktır… O zaman ne yapabiliriz sorusunun cevabını aramaya devam edelim… Yalnız yazı çok uzadığı için bir sonra ki yazıda devam edelim mi? Görüşmek üzere, selam ve sevgilerimle..
Hüseyin Benek – 19.10.17 – vatandasfikri.com
|