YANLIŞ SİYASAL DİL
(Korkuyla Baglama)
Parti sözcülerine, liderlerine bakıyorum, en çok da en çok oy alan parti bunu yapıyor, karşı tarafa bizim tabanın tepkisini çekerim, bizim taban neden hoşlanmıyor, neden nefret ediyor karşı tarafı onunla suçlarım, onlar gelirse şu olur diye kokuturum kendi tabanımı yanım da tutarım… Üstelikte bunu o kadar yüksek seviyede yapıyorlar ki, ana babalara uyarımdır, liderlerin konuşmalarını çocuklarınız duymasın…
Bu partimiz bunu yapınca diğer partilerimizde bazen cevap vermek için, bazen de onlarda tabanını kendi yanlarında tutmak için, sertleşiyorlar, sonuç, istenmeyen suçlamalar, lüzumsuz gerilimler, zaten sosyolojik farklılıklar da var, birde siyaset üzerinden toplum kamplaşıyor, bölünüyor… Devamın da..
İl, ilçe, mahallede siyaset yapan partililerde liderlerine uyduklarında, partilerde uymamak ihanettir, gergin bir toplum ortaya çıkıyor… Gerginlik insanı, toplumu dinç tutar, başka siyasetçilerde toplumlarını gerer, ama ne için, daha düşük maliyetle üretim, daha çok üretim, daha iyi olana ulaşma, toplumsal barışı sağlama, daha mutlu yaşama amacıyla… Bizimkilerin tek amacı ise kendi taraftarlarını karşı tarafa düşman etmek, böylece taraftarlarını kaybetmemek üzere gererlerde gererler… Biz anımla devam edeceğim tam da bu tür siyasetin sosyolojik temellerine uygun…
Ben doğdum Anadolunun bir köyünde, Kastamonu Tosyalıyım, Anamın babamın, dedemin, ebemin çok işi var bir yandan tarlayla, bir yandan hayvanlarla, diğer yandan evdeki yemekle, temizlik, çamaşır, bulaşık gibi işlerle uğraşıldığından dolayı… Biz çocukların evden uzaklaşmaması için bazı uydurma korkular üretirlerdi.. Bunlardan en meşhuru torbalıdır, bizim yöreye göre cigdem kurdudur, tilkidir, son olarak kim ölmüşse o kalkar seni yer diyerek bizi, sahte korkularla evin çevresinde tutarlardı… Bizde dururduk, geldik 13-14 yaşına, daha öncede şüpheleniyorduk da, bunların hepsinin uydurulmuş korkular olduğunu anladık, bağlarımızı çözdük, artık istediğimiz yöne istediğimiz kadar gidebiliyorduk… Eee gelelim biz korkutulan seçmene…
Din elden gitmesin, dış güçlerle işbirliği yapacaklar, teröristlerle işbirliği yapıyorlar, hainler, zilletler derken… Gerçekte din 1400 yılı aşkın vardır, Allahtan gelen mesaja göre onu ben koruyacağım diyor… Dış güçlerle işbirliğine acık olmayan iktidar varmı bilmiyorum, sadece şu kadarını söyleyeyim, bizdeki işletmeleri, şirketleri, kurumları en çok yabancılara ne zaman saltıdılar, yabancılara toprak ve konut satışı en çok hangi dönemde olmuştur? Teröristlerle işbirliğine gelince en çok kim Oslo da görüşmüştür, bana kalırsa savaşılacak da, görüşülecek de, keşke görüşülseydide 12 tutsak vatandaşımız kurtarılsaydı… Gelelim, diğer partilere, yalnız ben muhalefeti eleştirmeyi muhalefete haksızlık olarak görüyorum, neden, kim devletin gücünü kullanıyorsa, iyi kullanıyorsa alkış övgü, kötü kullanıyorsa, tepki, yergi eleştiriyi hak ediyor demektir… Devletin gücü İyi kullanılıyorsa işsizlik, pahalılık, yoksulluk olmaz, bizde var mı?
Bazı muhalefet partileri Cumhuriyet, laiklik, demokrasi elden gidiyor diyorlar, bunlar dünya genelinde kendini ispatlamış, toplumlarına barış, huzur, refah getirmiş iyi yönetim şekilleridir, sahip çıkılmalıdır, ama öyle kolay kolay da gitmezler, götürülemezler de… Korkmaya gerek yok sahip çıkmaya gerek vardır, her siyasal partiye mensup biz vatandaşlar sahip çıkarsak, yaşarlar, yaşatırız…
Diger bir siyasal parti ise Türklüğün yok olacağını, bunun yok olması halinde devlet ve toplum olarak beka sorunu yaşayacağımızı söylüyor, sözcüleri ve liderleri valla çok korktum, beka sorunu önemli gidip yarın o partiye oy vereceğim… Son olarak..
Görünen o ki korkusu yenen vatandaş sayısı çok, hemde çok artmış, tarafsız, hiçbir partili olmayan seçmen sayısı demokrasi tarihimizin zirvesine çıkmış.. Size bu oranı vereceğim ve siyasilere bir öneride bulunacağım…
Z Kuşağı etkisi, korkuyla baglanamayan gençler diyebileceğimiz bu gençler, bir ideolojik gruba veya herhangi bir siyasi partiye mensup görmüyor. Bu kuşaktakilerin mevcut siyasi partilere karşı herhangi bir yakınlık hissetmediğini anlaşılıyor, %68.7'sinin, kendisini Atatürkçü veya muhafazakar ya da milliyetçi gibi belli kategoriler içinde tanımlamadığı görülmüş.. Bu araştırma da Z kuşağının %86.7'si oy kullanırken ebeveynlerin etkisinin olamayacağını, kendi iradesinin ön planda olduğunu söylemişlerdir… Yukarda ki korkutulmayla bağlanılan bağlar çözülür, korkular aşılır demiştim, anlaşılan seçmenlerin de korkuları çözülüyor, aşıyolar… Z kuşağında durum %80-90 iken, tarafsız genel seçmen oranı genel de ise %25-30 u buluyor… Hey Liderler..
Hala gerecekmisiniz toplumu, birbirinizi kötülemek yerine yaşanılan sorunlar nasıl çözülür, bu yöntem, şu plan, o öneri sorunları daha çabuk çözeri tartışın.. Hangi partinin önerisi iyiyse, vatandaşlarda korkularını aşarak, parti bağı yerine, bu ülkeye, topluma vatandaşlık bağıyla, bağın gereği olarak en iyi yönetecek onlara devleti yönetme yetkisi verelim… Korkularımızı aşmadıkça korkutuluruz, tüm partilerin bize gösterdiği korku balonlarını patlatmak dileğiyle… Selam ve Sevgilerimle…
Hüseyin Benek – 17.2.21 – vatandasfikri.com
Kaynaklar
1*https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/kondadan-secim-anketi-mhpye-sok-1806171
4* https://tr.sputniknews.com/columnists/202101281043681628-mak-anketi-oyunu-degistirmeyi-dusunen-ak-partililer-alternatif-olarak-iyi-deva-ve-geleceki-goruyor/
|