İŞSİZLİĞİN NEDENLERİ/SONUÇLARI
İşsizlik ne demektir, toplumsal üretime katılarak, toplumsal üretimden pay alamamaktır… Gençlerimizin neredeyse dört de biri, bu sorunu yaşıyor, bu ciddi bir sorundur, neden? İşsiz insan, kendini topluma zor aidiyet içinde hisseder…
O işsizdir, cebinde parası yoktur, ailesinden de yeteri kadar harçlık alamamaktadır, TV’lerin renkli camları, çevresinde parası olanların hayatı ona, renkli bir dünya göstermektedir, ne yazık ki onun dünyası gridir… İşte tam bu noktada bir boşluk başlar, nasıl bir boşluktur, ancak yaşayan bilir ben gençken bunu yaşadım, birçoğumuz da yaşamışızdır, ama o kötü anıları, gerilimli günleri unutmak istediğimizden unutuyoruz… Şimdi unutmak için günümüz gençleri başka yollara başvuruyor, bunlar neler dersek…
Bir uyuşturucu insan neden uyuşturucu içer, bunun ne kadar insan sağlığını bozan, yok eden, yavaş yavaş öldüreceğini bilen, daha dün haberlerde bonzai denen zıkkımı içerek, sokakta ölüsü bulunan genç haberi veriyordu haberler… genç neden bunu içer? İşsizliğin verdiği boşluktan, üretimden pay alamadığı için gelecek hesapları yapamadığından, boş beleş adam diye sevilmediğinden, insan olarak değer verilmediğinden… Ayrıca ekonomik eşitsizliklerin neden olduğu adaletsizliği, iliklerine kadar hissettiğinden, geleceksizlik duygusu yaşadığından, anı yaşayamadığından geçmişte iyi anıları olmadığından… Bunu uzatabilirsiniz, sevgilisinin sırf parasal nedenlerle terk ettiğinden, bu genç, bu genç adına, bu kadar zulme göğüs gerecek bir adalet, ahlak talebi eden örgütsel yapılar olmadığı için… Kendini bu zulüm karşısında yalnız ve güçsüz hissettiğinden… Daha birçok neden sayabiliriz, siz daha da ekleyebilirsiniz, işsizlik bunlara neden oluyor… Ben önce sonuçlarına dayalı olarak yaşananları saydım, şimdide bence işsizliğin nedenleri nedir?
-
Birinci neden makineleşme, yani robotlaşma, ikinci nedeni ise bu makineleşmeye ve robotlaşmaya dayalı olarak insan emeğine ihtiyaç duyulmaması… Bu daha da artacak gibi, bu tüm toplumların, ülkelerin ve emekçilerin sorunu.. Bize has sorunlar ise şunlar…
-
İşverenler, işçilerin çalışma saatlerine dikkat etmemeleri, işçiye asgari ücret veriliyor, ama çalışma süreleri en az yasalara aykırı bir şekilde 10-12 saat oluyor… Burada bir vardiya daha koyacakken, mevcut işçiyi 3-4 saat daha fazla çalıştırarak, bu uygulama işsizliğin nedenleri arasında yer alıyor..
-
Başka bir neden ise, nüfus artışı, beş kişiye iş verecek işlikler yapar, on kişi doğurur da, iş hayatına katılırsa, işsizlik temel sorunumuz olur..
-
Gördüğüm yanlış iş ve istihdam yaratma yöntemi kamuya gereğinden fazla çalışan alınması, atıl, emekli olanların hala kadroları işgal etmesi de işsizliğimizin nedenleri arasında yer almaktadır… Bu yanlış iş ve istihdam politikaları bir maaşlı işsizler yaratıyor, iki orada kamuyu maaş rantına çeviren uygulamalarla, günlük, aylık, yıllık hiç bir iş yapamadan maaş alanların gözlendiği bir çalışma ortamları oluşuyor… Yatırıma gidecek kaynaklar buralarda işsiz maaşlılara, maaş olarak dağıtılmaktadır… Oysa diyelim ki kamuda iş verimi %20 yani yüz kişi 20 kişi gibi çalışıyor, biz bunu biraz daha çalışanların lehine yorumlayarak iş veriminin %50 olduğunu çalışanların ise yarısının olmaması halinde yaratılacak kaynağın iş ve istihdam yaratmak maksatlı kullanıldığını düşünün… 4 milyon kamu çalışanı olsun, bunun yarısı, yok çeyreği bir milyon yapar, bunlar maaşlı işsizlerdir.. Yılda bir milyon gereksiz kşiye maaş vermek yerine 100 iş yeri açılsa, kalıcı istihdam ve işli maaşlılar olacaktır…
-
Göçmelerin işçi olarak kaçak çalıştırılması, bunlar hem gençlerimizin işçilerini alıyorlar, hemde ne vergi, neden ssk pirimi veriyorlar, bu arada ki farklarda patronlara kar olarak kasalarına giriyor.. Yalnız bunları patronlar yatırıma dönüştürmek yerine en pahalı arabalara biniyorlar… Bazı patronlardan izlediğim kadarıyla dükkanındaki malların degerinden daha pahalı bir parasal değerde ki bindikleri lüks arabalarına veriyorlar.. Yani üretimden çok pay alıyorlar, bunun bir bölümünü tasarruf ederek yatırıma dönüştürmeleri gerekirken lüks tüketimle, tüketime dönüştürüyorlar.. Buda altıncı işsizlik şıkkı oluşturuyor..
-
Ülkemizde üretimden çok pay alanların bu paylarının bir bölümünü tasarrufa dönüştürmeleri gerekirken.. Onlar vergi de kaçırarak, paylarını daha da artırıyor ve bunun yarısını yatırıma dönüştürmek yerine %%80’ini lüks tüketime dönüştürerek işsizliğimizi körüklüyorlar…
İşsizliğin sosyolojik, psikolojik, ekonomik baskılarını hissedenler aynı zamanda siyasal baskısını da hissediyorlar, nasıl yani? Siyaset yapanlara bakıyorum parası ve zamanı olanlar yapıyor.. Parası olanlar yapıyor partilere yaptıkları bağışlarla hemen hak edip etmediklerine bakılmadan yönetimde ve aday listelerinde üst sırlarda yer alıyorlar.. Zamanı ele alarak düşünelim adam işçi bir markette çalışıyor sabah 9, akşam 22 yani 13 saat çalışıyor, bu kişi nereden zaman bulup ta toplumsal sorunların çözümünün tartışıldığı siyaset mekanizmasının içinde yer alacak?
İşte eşitsizlikler insanı toplumsal hayatın dışına atıyor, oda kendini sosyal hayatın dışına atarak.. Kendi alemini yaratıyor ve bu alem hem kendisine, hem yakın çevresine ve ailesine, hemde içinde yaşadığı vatandaşlar toplumuna zarara dönüşüyor.. Biz bu kısır döngüyü kıramadıkça, gençlerimiz işsizliğin sonuçlarından, ekonomik adaletsizliğin sonuçlarından etkilenmeye ve sorunlar yaşamamaya devam edeceklerdir.. Bu arada patronlara sorduğumuzda işçi bulamıyoruz diyorlar, neden biliyormusunuz 1650 lira ver, 8 saat yerine 12 saat çalıştır, gece deme, gündüz deme emrinde olsun iste… Ben de siz varmı üç kuruşa beş köfte derim.. Bu toplumsal sorunu siyasilerin dikkatine sunar, özelikle yöneten siyasilerin(AKP) dikkatine sunarak çözümlerini talep ederim… Selam ve Saygılarımla..
Hüseyin Benek – 7.7.18 – vatandasfikri.com
|