FAİZ (Faiz mi Zulüm, Faizsizlik mi?)
Kutsal kitabın bahsettigi faizle bugün ki faiz arasında ne gibi farklar var, bunu araştırmak lazım, o dönemlerde bankacılık sistemi yok, tefecilik siztemi olması gerek... Tefecilik ne demektir yaşayanlar bilir, hele o dönemlerde kabilenin güçlüleri bu işi yapar ve ödeyemediğiniz borçlar karşılığında cocuklarınıza veya size el koyarsa, bu zulüm olur...
Günümüz de bankalar kurumsallaşmış, ne alıp verecegin hukuki olarak sözleşmelere yansımış, kredi kullanmak isteyen kişiler, bunları bilerek hesap yapar, alacağı evi, arabayı alır... Yapacağı yatırımı yapar... O zaman faiz sanırım zulüm olmaz, sanki bir vade farkı gibi olur, diye düşünüyor... Günah olan bir şeye helal diyemiyorum... Nasıl haram (zulüm) olur?
Bir kamu kurumunu idare ediyorsunuz, bu kurumun imkanları sınırlı borçlanıyorsunuz, bu faizle aldığınız paraları, uygun bir yatırıma yatırmıyorsanız, ihaleleri şefaf, yapılan işlerin maliyetlerini makul tutmuyorsanız zulmün, zulmünü yapıyorsunuz demektir... Zulmün, zulmü ne olaki? Faiz ekonomik zulümdür, yani gereksiz kullanılırsa, kullandığınız kredi ile ürtime neden olmayacak yatırımlar yaparsanız, faiz fakirligi neden olarak zulmün, zulmü olur, üretime neden olacak yatırım yaparak üretime neden olunuyorsa, faiz zenginlige neden olur, refaha neden olur, zulüm olmaktan çıkar, diyebilirim... Ayrıca...
Mevduat faizlerinin zulümlügü ve zulümsuzluğu nedir diye üzerine düşünecek olursak, vatandaşın biri gelirinin bir bölümünü harcamıyor, bir kenara 10.000 lira koyuyor, aslınca harcasa elektironik eşya alsa buzdolabı, çamaşır makinası, fırın, tlevizyon, bilgisayar alabilektir... Aradan iki yıl geçiyor, enflasyon denen, biz ona zam, pahalılık diyoruz, bundan dolayı bunların bir bölümünü alamaz hale geliyor... Yani tasarruf ettiği para deger kaybediyor, iyi vatandaş ürettiginden daha az tüketerek, tüketimi artırmıyor, gelirinin bir bölümünü toplumsal fayda üretsin diye tasarruf ediyor, sonuçta bu vatandaşa ödül (faiz) vermek gerekirken faiz dinen yasak diye vermediğimiz de, bu vatandaşa haksızlık (zulüm) yapılmış olmaz mı? Şimdi..
Kamu yöneticisiyseniz, kamu adına kredi alıyor bu aldığınız borç paralarla lüks arabalar, ucaklar, mobilyalar alıyorsanız... Vatandaşa mobign yapıyorsunuz demektir...
Kamu hizmeti degil, kamu üretimine neden olmuyorsanız, kamu hizmeti zaten borçlanılmadan toplanılan vergilerle yapılması gereken bir hizmet, bunu başka toplumlardan borç alarak yapmak, zaten toplumunuza kötülük yapmaktır... Ülkemiz son 20 yıldır hızlı bir şekilde borçlanmış, bu aşırı borçlanmaya dayalı sıcak para ekonomisiyle vatandaşlarımız tüketici olmuş, bu tüketimi de ithalatla, yani başka toplumlardan mal ve hitmet alarak yapılmıştır... Bu kısır döngü 500 milyar dolar borca neden olmuş, bu borçlanma ise ciddi faiz ödemeleri ile sonuçlanmıştır, hala devam etmektedir, yöneticilerimiz üreten, tasarruf eden toplumlardan, borç para bulmak için uğraşmaktadır.. Kamu adına alınan borçlar üretime neden olmuyorda, ibadethane yapılıyorsa, başkalarından alınan faizli paralarla ibadethane yapmanın dinen sakınlarını söyleme işini din adına konuşma ehliyeti olan ilahiyatcılara bırakıyorum... Sonuç olarak..
Kişisel olarak faizli para alıyor, bunu hovardaca hacıyorsanız, birlikte yaşadıklarınıza zulüm ediyorsunuz, kamu yöneticisiyseniz böyle kredilerle üretime neden olmayacak işler yapıyorsanız, hovardaca hazineyi harcıyorsunuz, vatandaşa zulüm ediyorsunuz demektir... Faiz vermek mi, vermemek mi zulüm, bu soru üzerine düşünelim, kişisel kaynaklarımızı dikkatli kullanalım, devlet hazinesini üç kere dikkatli kullanalım, daha az faiz ödeyelim, dilegiyle, önerisiyle, Sevgilerimle/selamlarımla...
Hüseyin Benek – 8.7.2020 – vatandasfikri.com
|