HOŞ GÖRÜYE ATILAN YUMRUKLAR
(Hoş Görüye, Birlikte Yaşamaya, Toplumsal Barışa Atılan Yumruklar)
Size hoş görümüze, birliğimize, atılan üç fitne yumruğundan bahsedeceğim, bunun nedeni nedir derseniz, hep beraber düşünelim üzerine… Birinci yumruk 14 milyon oy almış ve şuanda yönetim sorumluluğu da olmadığı için yaşanılan olumlu ve olumsuz şeylere katkısı sadece eleştirisiyle olan, bir partinin liderine Kılıçtaroğlu’na yumruk atıldı… Yumruğun atıldığı anda bu partinin belediye başkan adayı İstanbul Maltepe de kazandığı seçimin kutlamasını yapmak için 1,5 mil kişiyle miting yapıyordu… Bu linç girişimini andıran saldırıda bu lidere bir şey olsaydı, oradaki 1,5 milyon insan provokasyona getirilseydi ne olurdu? İşte toplumsal sorunlar böyle çıkarılır ve birliğimiz, dirliğimiz, toplumsal barışımız kendi ellerimizle böyle bozulurdu.. Allah esirgedi, ama bizde aklımızı kullanalım kendi ellerimizle toplumsal düzenimizi ister seçim için, ister parti için, ister ekonomik çıkar için bozmayalım, siyasi liderler, dini kanaat önderleri, medyada yayın yapanlar ve yazanlar buna dikkat etsinler, edelim… Bu konuyla ilgili haber aşağıdadır…
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cuma günü PKK'lılarla çıkan çatışmada hayatını kaybeden sözleşmeli piyade er Yener Kırıkcı'nın Ankara'nın Çubuk ilçesindeki Akkuzu mahallesinde düzenlenen cenaze töreninde, bir grubun saldırısına uğradı. Kılıçdaroğlu, 'Bana yapılan saldırı, Türkiye'nin birliğine ve bütünlüğüne yapılmış bir saldırıdır' diye açıklama yapmıştır… Bu saldırıyı kınıyorum…
İkinci saldırı ise antikapitalist Müslümanların düşünce ve kanaat önderi Ali İhsan Elmacık’a her sene geleneksel olarak yaptıkları yeryüzü sofrasında polislerce yapılmıştır… Polisin görevi, polis teşkilatının oluşturulma nedeni nedir, vatandaşın güvenliğini sağlamaktır, suçlularla mücadeledir… Bir dini düşünce üzerine yazan alim, bir grubun lideri olan, bir yazar olan Ali İhsan bey, bana göre beş kere korunması gerekirken, saldırması polislik mesleğinin saldırgan polislerce itibarının zedelenmesidir… Bu Yazarımız, düşünürümüz, biz Müslümanlara bu kadar da kapitalist olamamalısınız, bu dininiz İslama aykırıdır diyen biridir ve bence haklıdır da… Takdir edilmesi gereken birinin, darp edilmesi anlaşılır bir şey değildir… Bu Saldırıyı da Kınıyorum…
İstanbul Taksim’deki İstiklal Caddesi’nde Antikapitalist Müslümanlar’ın düzenlediği yeryüzü sofrasına polis saldırdı. İftar için etkinliğe katılan ilahiyatçı yazar İhsan Eliaçık ise darp edilerek gözaltına alındı. Antikapitalist Müslümanlar’ın açıklamasına göre, en az üç kişi gözaltına alındı. Üçüncü darp ise bir gazeteciye yapılmıştır, gazete kimdir derseniz, toplumda aksayan yanları vatandaşlarımıza gösteren, duyuran toplumumuzun gözü, kulağıdır, bunlara sahip çıkılması öncelikle biz vatandaşların ve devletimizin görevidir… Sahip çıkıyormuyuz, yoksa yanlış karar alan iktidar yetkililerini, toplumda haksız kazanç sağlayanları eleştiren gazetecilerin dayak yemesini izliyormuyuz? Hatta bizim partililer yaptıysa bıyık altından hafifçe muzipçe gülüyormuyuz? Tepkisiz kalırsak bu gibi olaylara kendi kulağımızı kendi elimizle tıkarız, kendi gözümüze kendi elimizle at gözlüğü takarız… Bu saldırıyı da kınıyor, aşağıda sizlerle bu saldırı haberini paylaşıyorum…
Yeniçağ Gazetesi yazarlarından Yavuz Selim Demirağ, Türkiyem TV'de sunduğu programın ardından evinin önünde kimliği belirsiz kişilerin saldırısına uğradı. 8-9 kişilik bir gurubun sopalarla saldırdığı Demirağ, olayın ardından yaralanarak hastaneye kaldırıldı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) saldırıyı kınayıp, sorumluların cezalandırılmasını istedi. Saldırıya sosyal medyadan tepki yağarken saldırıyla ilgili gözaltına alınan 6 kişi serbest bırakıldı… Şimdi son soru? Bu saldırılarda kim gözaltında, ne yazık ki hiç kimse…. O zaman yukarda saldırıya uğrayanların aklına şu sorular gelmez mi, bizi korusun diye bu devlete vergi veriyormuyuz, veriyorlar… Sonra saldırıya uğrayan kişiler şöyle düşünmez mi, vergi verirken vatandaşız da saldırıya uğradığımızda, (üstelikte A.İhsan beyi koruması gerekenler yerlerde sürüklemiş ki) biz neden korunmuyoruz, demezler mi? Derler… Bunların olmaması ve denmemesi için, toplumsal barışımızın daim olması için, kamu görev bilinciyle görev yapan hükümetin, kamu görelilerinin, vatandaşların hukuk ve adalet önünde eşit vatandaşlık bilincimizin gelişmesi gerekir… Gelişmesi dileğiyle selam ve sevgilerimle…
Hüseyin Benek – 15.5.19 – vatandasfikri.com
Kaynaklar
|