AŞKSIZ KALMAK !!
Aşksızlık Acısı, Mutsuzluğun Kaynagı Olsa Gerek!! Fikri Adil
Son zamanlarda toplumumuzda nefret, kaygı, karşılıklı saygısızlıklar, kayıtszlıklar, bencillikler o kadar yaygınlaştı ki, nedeni nedir sordum kendime, egitimsizlik olabilir mi, olabilir, asıl cevap şu olsa gerek, aşksızlık ve sevgisizlik diye sevap verdi aklım… Güven yoksa, Sevgi Olmaz, Sevgi yoksa Saygı güçle sağlanır, Güçsüzlüğümüzde ise bize saygısız davranılır… O zaman biz baştan sevgiye, aşka, saygıya dayalı bir ilişki kurarsak kendimize saygın davranılması için güçlü olmamıza gerek kalmaz… Aslında bunu zenginken fakir düşenler, güçlüyken güçsüzleşenler yaşıyorlar bizde ondan biliyoruz… O zaman aşksız kalmamamız gerekir, bunun için aşk nedir, hormonların baskısıyla seks istemimidir, yoksa daha başka bir şey mi buna bakarak konuya başlayabiliriz…
Aşk:: Bir kimseye, başka kutsal kabul edilen şeylere karşı duyulan çok kuvvetli sevgi ve bağlılık duygusu, yüksek sevgi seviyesi ise… Bunu sağlayan duyguyu tanımak gerekirse…
Duygu: Duyularla algılama; his, belirli nesne, olay veya bireylerin insanın iç dünyasında uyandırdığı izlenimlere duygu dersek… Nesneleri veya olayları ahlaki ve estetik yönden değerlendirme yeteneğine sanatsal duygulanım dersek… Bunların toplamına kendine özgü bir ruhsal hareket ve hareketlilik, heyecan yaratan bu hal, bizde aşkın hali olabilirse aşksız kalmamış oluruz… Aşkla yaşayan yaşamaktan haz duyandır, o zaman aşkı anlamaya haz ile devam edelim mi?
Haẓ: Bir şeyin insanda uyandırdığı hoşlanma duygusu dersek hazza, felsefe, sanatsal, dinsel bir düşünceden, inançtan, nesneden duyusal veya manevi sevinç duyma halidir , haz her aşk hazla sonuçlansın istesekde bu bazen hatta çok zaman beklentilerin çatışması veya yüksekligi nedeniyle mümkün olmaz. Bunun için sürdürülebilir ılımlı, karşılıklı rızaya ve doygunluk veren coşku:
Akıl: Bilgileri anlama, kavrama bunlar üzerine düşünme, gücü; us, Herhangi bir konuda salık verilen yol: Bir şeyi başka bir şeyden ayırt etme gücü, yaşanmışları, deneyimleri, gözlemleri depoladığımız düşünülen zihin, bellek de diyebiliriz… Bütün bunlar üzerine bütün bunları bir iç ve dış dengede tutma halinede kendiyle barışık yaşama tabiri kullanılabilir… O zaman barış nedir?
Barış: Barışmak işi, bu barışmak işi o kadar önemli ki, hem kendinle barış içine olacaksın, kendinle barış içinde olmak demek, istek, beklenti imkan üzere dengede olmak demektir.. Yeter mi barış için yetmez, sosyal ve dogal çevreylede uyumlu, onlara zarar vermeyi bırak rahatsız etmeden yaşamak demektir… Bu zor degil mi dediğinizi duyar gibiyim, evet, zor aşk ile yaşamak kolay degil tabiî ki… Sevdiğine insan nasıl zarar verebilir ki, onu gözünden bile sakınmaz mı, aşklı yaşamak bunu gerektirir… Kendimizle barışık olacağız derken, Tanrıyla barışık olacağız, insan hak ve onuruna saygı duyan hukuk sistemimizle barışık olacağız, ekonomik ve sosyal adalet içeren siyasal sistemimizle barışık olacağız, dogal hayatın içindeki canlılarla onların alanına hakkına saygı duyarak barış içinde olacağız… Tüm bunların yanı sra barış ile, aşk ile sevgiliye yaklaşacağız, onu hazla, mutlulukla fetih edecegiz… Zor işmi ben kısmen başarıyoruz diyebilirim, olgunlaştıkça da aşkla yaşamayı dahada başaracağımıza inanıyorum… Barış aynı zamanda savaşın bittiğinin bir antlaşmayla belirtilmesinden sonraki durum; sulh, olma halidir.. O zaman aşk ve barış için savaşalım mı? Bunun İçin tekrar etmek gerekirse, kendimizle, yakın sosyal/dogal çevremizle, uyuma/uzlaşıya, karşılıklı anlayışa ve hoşgörüye dayalı oluşturulan, oluşturduğumuz ortamlarda yaşamak aşklı yaşamaktır. Yaşanması dilegiyle, Selam ve Sevgilerimle.. Aşklı Kalın…
Hüseyin Benek – 27.8.2023 – vatandasfikri.com
Kaynak:: https://sozluk.gov.tr/
|